Oldukça popüler olan A Quiet Place isimli film serisinin öncülü (ki bunu adlandırmak için yeterince film olmasına şaşırdım) bir video oyunu için mükemmel bir temel oluşturan tüm mecazlara ve angajman kurallarına sahip. Fısıltının ötesindeki her şeyin ölümle sonuçlandığı korkunç bir durumda hayatta kalma hissini yakalamanın bir yolu olarak The Road Ahead, A Quiet Place markasını birinci şahıs temelli, sinematik bir gizlilik oyunu olarak başarıyla temsil ediyor. Yine de kasıtlı olarak yavaş ilerleyen temposu çoğu oyuncunun bu hikayenin sonunu görmesini engelleyebilir ve deneyimi sıkılaştırmak için bazı ekstra cilalar olabilirdi. Şimdi gelin, bu oyuna daha yakından göz atalım.

Bu uyarlama, dünyanın oldukça ikonik sesler çıkartan yaratıklar tarafından saldırıya uğramasından kısa bir süre sonra, ilk filmdeki olaylara paralel olarak, ancak karakter geçişi olmadan tamamen ayrı bir şekilde gerçekleşiyor. Daha önce Batora: Lost Haven oyununu piyasaya süren Stormind Games tarafından geliştirilen bu yeni oyun; dağıtımcılık desteğini de Saber Interactive cephesinden aldı. Bu şirketi de Warhammer 40,000: Space Marine 2, Expeditions: A MudRunner Game ve Teardown gibi oyunlardan hatırlayabilmeniz mümkün; bazılarını geliştirip, bazılarını da dağıtmıştı.

Başlangıçta, A Quiet Place: The Road Ahead oyununun büyüleyici bir tasarıma sahip olduğunu düşündüm. Bu hikayenin kahramanı Alex, solunum cihazı ile sürekli bakım gerektirecek kadar şiddetli astımı olan bir kadın. Alex’in en yakınlarından ve ailesinden oluşan küçük bir kadroyla tanıştıkça, her birine ne kadar derinden değer verdiğini öğreniyoruz. Karakterimiz, önsözden kısa bir süre sonra hamile olduğunu öğreniyor. Bir yandan, bu sessiz kabusta ağır astım hastası olmak kesinlikle korkutucu, ancak markanın ilk filmi her öksürükten veya fırtınadan korkan bir annenin bebeğine bakmasına dayandığından, hamilelik seçiminin biraz daha farklı olmasını isterdim.

Neyse ki Alex’in hamileliği sadece birkaç aylık ve sürekli trajedi ve kayıplara rağmen devam etme dürtüsü gibi davranıyor. Bu sağlam bir motivasyon, ancak filmin hikayesi tarafından azaltılıyor. Oyunun mekanikleri ise kesinlikle A Quiet Place: The Road Ahead yapıtının en ilginç kısmı; oyuncuyu tüm çevresine dikkat etmeye, yüksek yüzeylerin etrafında sessizce dolaşmaya ve sürekli olarak çıkardıkları gürültüye dikkat etmeye zorluyor. Birkaç dağınık güvenli oda dışında bunu yapmamak, yaratığın saldırmasına neden oluyor, ancak bu hemen bir başarısızlık ile sonuçlanmıyor.

A Quiet Place: The Road Ahead

Alex, yanında akan su veya rüzgar gibi ortam gürültüsünü ve kendisinin çıkardığı gürültüyü gösteren bir ses ölçer taşıyor. Yolunu dikkatlice seçmek ve el feneri ya da işaret fişeği kullanarak etrafta ne olduğunun farkında olmak gerilimi arttırıyor. Bir odada ne olduğuna dair net bir fikir olmadan, başıboş bir boya kutusunu devirmek veya ayakkabınızın altındaki camı kırmak kolay. Elbette, birçok gizlilik oyununda olduğu gibi Alex yaratığın dikkatini geçici olarak dağıtmak için tuğla veya şişe fırlatabilir. Çoğunlukla, el feneri için piller ve Alex’in astımı ortaya çıktığında kullanacağı cihazlar gibi kaynakların dikkatli bir şekilde dengelenmesinden gerçekten keyif aldım.

Her çıkıntı Alex’in ciğerlerindeki heyecanı artırıyor ve oyun, kum torbaları ya da kalaslar taşımayı gerektirmeye başladığında gerçekten gerginleşebiliyor. Kumandanın mikrofonunun yaratığı uyarmasını sağlamak yeni ve eğlenceli bir fikir ve beni bir video oyunu oynarken hiç olmadığım kadar sessizleştirdi. Sonunda bu özelliği kapattım ama ilk birkaç saat için ilginç olacak kadar dehşete katkıda bulundu. Aslında şunu söyleyebilirim ki A Quiet Place: The Road Ahead oyununun mekanik güdümlü gerilimin neredeyse ustaca bir örneği olduğunu söyleyebilirim.

Ne yazık ki oyun, mükemmel olmasını engelleyen birkaç alanda zorlanıyor. Oyuncuyu adaletsiz görünen durumlara sokan birkaç seviye tasarım seçimi var. Çoğu zaman yaratık dar koridorlarda belirerek Alex’i geldiği yoldan geri dönmeye zorluyor ama bazı durumlarda bu bir zar atma gibi görünüyor. Ayrıca yaratığın Alex belirli hedeflere yaklaştığında ona yaklaşmak üzere programlandığına ikna oldum. Odanın bir ucundan diğer ucuna geçiyor ve tam bir kranka ya da bulmacanın önemli bir kısmına geldiğimde doğrudan bana doğru geliyordu.

Bazı durumlarda bu, Alien: Isolation oyununda kullanılana benzer şekilde yaratığın davranışını tam olarak bilmemekle sonuçlandı, ancak en azından söyleyebileceğim kadarıyla Xenomorph’un karmaşık yapay zekası bu oyunda yoktu. Bazen yaratık üzerime doğru yürüyor ve hak etmediğim bir ölümle sonuçlanıyordu. Neyse ki bu yaratık, çeşitli ışıklandırma senaryolarında gerçekten yakınlaştığımız bir şey ve korkutucu bir varlık. Ne zaman yakınıma gelse, elimin sıkılaştığını ve nabzımın Alex’in çarpan kalbinin ritmine göre hızlandığını hissettim.

A Quiet Place: The Road Ahead

Biraz daha kalite ile bu, unutulmaz bir korku olabilirdi ama bu haliyle sonunda biraz fazla oynanmış gibi hissettiriyor. Mekanik olarak oyundaki tek tehdit bir yaratık. The Trainwreck bölümüne geldiğimde, yaratığın yüzsüzlükleri ve sürekli uygun barikatları atlatma ihtiyacı arasında sabrımı kaybediyordum. Bu bölüm, oyunun fazla uzun sürdüğü ve dikiş yerlerinden ayrılmaya başladığı bölüm aslında. Oynadığım süre boyunca birkaç hatayla karşılaştım ve performans (hem performans, hem de kalite seçeneklerini kullanarak) tanıtım videolarına kıyasla zayıftı.

Aynı bölümde, görünüşe göre kilitli olması gereken bir kapıyı açabildim, oyunun ilerlemesini bozdu ve ilerlemek için neden bir boşluktan geçemediğim konusunda kafamı karıştırdı. O noktaya tekrar ulaşmak için birkaç denemeden sonra, yeni kilitlenmiş bir kapı keşfettim ve oyunun amaçladığı gibi bir anahtar için alanın etrafında dolaşmak zorunda kaldım. Daha sonra pompa istasyonunda da benzer bir sorunla karşılaştım; hiçbir yere çıkmayan bir havalandırma deliğine girdim ancak daha sonra geri döndüğümde bunun devam etmek için kritik yol olduğunu gördüm.

Pompa istasyonundan bahsetmişken, bu seviye oyuncunun sonuna kadar zorlama isteği için büyük bir test. Açık ara oyunun en kötü bölümü ve oyuncuya karşı öyle zorluklar çıkarıyor ki gerçekten sadece şans eseri geçebildim. Bu alan, Alex’in el fenerini elinden alıyor ve onu sınırlı, gürültülü işaret fişekleri bulmadan önce karanlıkta tökezlemek zorunda bırakıyor. Bu iyi olabilirdi, ancak bu seviyenin çoğu dar, kafa karıştırıcı ve solunum cihazlarından yoksun. Bu da astım krizi kaçınılmaz olarak gerçekleştiğinde görüş mesafesinin daha da azaldığı anlamına geliyor; oyuncuya tünel görüşü ve onu öldürebilecek hızlı bir zaman olayı veriyor.

İşte bu noktada oyunu kolay seviyeye indirdim. Neredeyse oyunu burada bırakıyordum, ancak tam moralimin en düşük olduğu anda, bir tuğla attıktan sonra yaratık yerinde dondu ve gürültülü olsam bile beni kovalamadığını fark ettim. Ortadan kayboldu ve bana zafere giden mucizevi bir yol verdi. Bu benim için oyunun ikinci yarısında birkaç kez oldu ve her seferinde rahat bir nefes aldım. Sadece sonuna kadar gitmek istiyordum. Sonuna geldiğimde, A Quiet Place: The Road Ahead oyununu geride bıraktığım için mutluydum. Hikayenin sonucu önemli olacak kadar duygusal bir ağırlığa sahip, ancak oraya giden yol o kadar zorlu ki Alex’in kendisi gibi ben de zorlukla başardım.

A Quiet Place: The Road Ahead

A Quiet Place: The Road Ahead içerisinde karakterimizin yolculuğu umutla sona eriyor ama nereye varacağı gösterilmiyor; onun ordu tarafından güvenle bakıldığını ya da bebeğini büyütmek için bir sığınak bulduğunu göremiyoruz. Bunu görmeyi çok isterdim. Senaryo ve karakterler, Alex’i önemsememi sağlayacak kadar iyiydi ama onu gerçekten zirveye taşıyacak bir şey eksikti. Sonuç olarak, hikaye iyi ama daha eksiksiz bir son ya da birkaç karakter anı daha hikayeyi yükseltebilirdi.

Eleştiriler bir yana, birkaç güncellemeden sonra A Quiet Place: The Road Ahead oyununun en azından bir iki saat oynamaya değer olduğunu düşünüyorum. Mekanik olarak çok az oyunun sahip olduğu bir şekilde gerilim yaratıyor ve öncül, zorlayıcı bir gizlilik mücadelesi oluşturuyor. Yaratıkların gizemini de bozmuyor ki bu da büyük bir artı. Bu deneyim, bir korku başyapıtı olmasa da ilginç. Özellikle korku oyunlarında bunu başarmak zordur ve tebriki hak ediyor.

Ben şahsen oyunun yarattığı ambiyansı gerçekten çok beğendim. A Quiet Place: The Road Ahead kesinlikle ürpertici ve sizi diken üstünde tutuyor. Canavar ise korkunç. Sonuna kadar her bölüm yeni bir oyun mekaniği sunuyor ki bu çok güzel. Bu sayede de her bölüm yeni, taze ve ilginç hissettiriyor, farklı zorluklar ortaya koyuyor ve biraz daha tehlikeli hale geliyor.

Eğer sabırlı bir insan değilseniz, bu oyun bence size göre değil! Oyunda gerçekten yavaş olmalısınız, parmak uçlarınızda çömelerek yürümelisiniz, kapıları gıcırdamamaları için yavaşça açmalısınız, sessiz olun ve çığlık atmayın, neredeyse hiç koşmayın… Bunun için sabrınız yoksa, bu oyunu satın almanızı önermem, çok çabuk sıkılırsınız. Oyun size basit bir yürüme simülasyonu gibi gelecektir.

A Quiet Place: The Road Ahead
Olumlu
Sunulan hikaye, temposu, diyalogları ve seslendirme performansları başarılı.
Korku saçan bir canavar mevcut ama buna rağmen zor bir deneyim değil.
Ses tasarımı ve müzikleri, oyunun atmosferini çok güçlü bir noktaya taşıyor.
Olumsuz
Oyun genellikle çok yavaş ilerliyor; herkes için değil.
Biraz fazla can sıkıcı hata mevcut; ilerlemenizi engelliyor.
PlayStation 5 üzerindeki görsellik de yetersiz, performans da.
7