Bir zamanlar Amnesia: The Dark Descent diye bir korku ve gerilim oyunu vardı. Bu oyunun amacı kazanmak veya hayatta kalmak değildi; oyuncuları yaşanılan korkunun ve gerilimin içine sokmak, onları bu şekilde etkilemekti. Belki de bu bakış açısı yüzündendir ki kendisi inanılmaz başarılı bir oyun olarak sektöre kazındı. Şimdi ise Frictional Games, ilk oyunun piyasaya sürülmesinden tam 10 sene sonra bir devam oyunu geliştirdi ve Amnesia: Rebirth yapıtını oyunculara sundu. PC ve PlayStation 4 için 20 Ekim 2020 tarihinde piyasaya sürülmüş olan bu oyun, şimdi bizlerin ellerinde.

Aynı ilk oyunda olduğu gibi Amnesia: Rebirth oyununda da amaç kazanmak veya hayatta kalmak filan değil. Bu oyun ile amacınız, kendinizi o evrenin içinde hissetmek. Eğer bunu başarırsanız, oyunu gerçekten oynuyorsunuz demektir. Bu oyunda yine peşimizde dolaşan bir varlık bulunuyor ve kendisi, bizim korkularımızdan besleniyor. Biz de her ne kadar korksak da oyun boyunca korkularımızı bastırmaya çalışıyoruz. Bu sayede de o varlığa istediğini vermiyoruz. Tabii bunu yaparken de evrenin gizemlerini çözmeye çalışıyoruz; ilgi çekici bir macera yaşıyoruz.

Amnesia: Rebirth oyunu başladığı an kendimizi bir uçakta buluyoruz. Anladığımız kadarıyla sene 1937 ve yolculuğumuz da Algeria’ya. Hikayeye göre kontrol ettiğimiz karakterin adı Tasi Trianon ve eşimiz ile Algeria’daki bir maden seferi yapacağız. Tahmin edebileceğiniz gibi işler hiç iyi gitmiyor ve uçağımız türbülansa giriyor. Normalde bu tür olayların havacılıkta pek problem çıkartmadığı söylenir ama ne hikmetse, her korku oyununda başımıza aynısı geliyor ve uçağımız düşüyor. Uçağımız ile biz de düşüyoruz ama sanıyorum ki biz biraz daha hızlı ve sert düşüyoruz.

Tasi Trianon, uçağın düşmesinden sonra bazı hayaller görmeye başlıyor ve bu hayallerde kendimizi bambaşka bir evrende görüyoruz. Tabii bu sırada gerçek dünyada da varlığımızı sürdürüyoruz; çöle düştüğümüz için sıcaktan ve güneşten kaçabilmek adına kendimizi yer altı bir yere atıyoruz. Burası da aslında oyunun en ikonik bölümlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor; bir mağara sisteminde kaybolmadan, yolumuzu tekrar bulmaya çalışarak, hayatta kalmayı deniyoruz. Tabii bu sırada hayal görmeler ve daha fazlası ile de uğraşmamız gerekiyor.

Amnesia: Rebirth

Amnesia: Rebirth, ortamı iyice geriyor ve ondan sonra korkutuyor

Günümüzdeki birçok korku oyunu aynı mantığı kullanır. Bu oyunlarda öncelikle bir sessizlik kurulur ve ondan sonra da tamamen rastgele bir anda ve/veya oyuncuların hiç beklemediği bir saniyede korkutucu anlar yaşanır. Amnesia: Rebirth de aslında bunu yapıyor ama Frictional Games bu konuda oldukça deneyimli ve kreatif. Başka bir oyun yapsa belki de çok klişe ve sıkıcı diyecektik ama işe bu ekip imza atınca, o kurulan sessizlik ve bir anda korkunun karşımıza çıkması, gerçekten adrenalin dolu bir deneyim yaşatıyor. Frictional Games, yine güzel bir işe imza atıyor.

Amnesia: The Dark Descent ile Amnesia: Rebirth, korku ve gerilim tarafındaki başarıyı paylaşırken, mekanik tarafında da benzer bir deneyim sunuyor. Bu oyundaki her mekanikten bahsetmeyeceğim; kendileri oyunun hikayesi için oldukça önemli ve bu tip şeyleri bilmeden oyuna atlamanız çok daha sağlıklı olacaktır ama ilk oyuna göre birçok benzer sistem bulunuyor. Mesela, yine karanlıkta kaldığımız süre boyunca akıl sağlığımız düşüyor ve dünyamızdan olmayan şeyleri görmeye başlıyoruz. Bu noktada karşımıza çıkan şeyler, ilk oyuna göre çok daha gelişmiş oluyor.

Bu oyunu kesinlikle hiçbir ışık olmayan, karanlık bir odada, kulaklıklarınız ile en yüksek seste oynamanız gerekiyor. Özellikle bunları öneriyorum; akıl sağlığımız düşmeye başladığı zaman hem karanlıkta bazı şeyler görmeye başlıyoruz, hem de fısıltılar duyuyoruz. Bunlar, ortamı doğru ayarladığınız zaman tüylerinizi diken diken ediyor. Video oyunu sektöründe bu tip sistemleri kullanan birçok yapıt var ama açık ara fark ile en iyi işi kesinlikle Amnesia: Rebirth yapıyor. Zaten böyle anları gördükçe de Frictional Games ekibini ayakta alkışlamak istiyorsunuz gerçekten.

Ne yazık ki Amnesia: Rebirth, kusursuz bir oyun değil. Bu yapıt her ne kadar çok başarılı bir korku/gerilim/macera oyunu olsa bile çevrede hareket etmek bazen çok zayıf hissettirebiliyor. Özellikle zıplama sistemini kullandığınız zaman oyunun çok zayıf bir hareket sistemi kullandığını anlıyorsunuz. Ayrıca, dediğim gibi bu oyun ile ilk oyun birbirine çok benziyor. Birçok mekanik, birçok sistem, geliştiricilerin kullandığı birçok hile filan ilk oyun ile aynı. Bu da yani böylesine başarılı bir oyunu çok aşağıya çekiyor. Frictional Games, benim gözümde kolaya kaçacak bir stüdyo değildi.

Amnesia: Rebirth

Aradığımız korku, gerilim ve macera oyunu bu mu?

Amnesia: Rebirth hakkındaki inceleme yazımı bitirmeden önce, oyunun bir de sunumunu değerlendirmek istiyorum. Sunum tarafında da öne çıkan ilk şey görsellik kalitesi ve sanat tasarımı. Oyunun görselliği kesinlikle yüksek bir seviyede ama kendi çapında. Karşımıza kesinlikle AAA seviyesinde, akıl almaz seviyede görünen bir yapıt yok ama yine de kendi seviyesine göre çok başarılı. Sanat tasarımı ise kesinlikle ilk oyuna çok benziyor ve başarısını koruyor. Yine başarılı bir şekilde tasarlanan görsellik, çevre detayları ve daha fazlası ile iliklerimize kadar korkuyoruz.

Performans ise problemsizdi. Yani, ben bu oyunu bilgisayarda denedim ve öncelikle kendi cihazımı işin içine soktum. Benim bilgisayarım öyle çok güçlü bir donanım değil ama yine de minimum sistem gereksinimlerini kısmen karşılıyordu. Güçsüz bir bilgisayara sahip olmama rağmen performans sıkıntısı yaşamadım. Yalnız, böyle bir oyunu da çok güçsüz bir makine ile test etmek doğru olmazdı; işin içine NVIDIA GeForce NOW sistemini soktum ve en yüksek görsellikte de oyunu oynadım. Orada aldığım performansta da hiçbir sıkıntı bulunmuyordu.

Ses ve müzik ise kesinlikle fena değildi. Yani, bu taraflar hakkında söyleyebilecek pek bir şeyim bulunmuyor. Müzikler zaten çok yoğun değildi ama gerekli yerlerde, gerektiği kadar veriliyordu. Sesler ise dediğim gibi işin içine kulaklık filan girince muhteşem oluyordu. Yani, Amnesia: Rebirth oyununun sunumunun kusursuz olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Eğer bir de güzel bir donanımınız, kulaklığınız, karanlık bir ortamınız filan varsa, muhteşem bir deneyim yaşayabilirsiniz bu oyun ile. Ayrıca, ilk oyuna göre de her şey birkaç seviye yukarıda.

Durumu özetlemek gerekirse Amnesia: Rebirth, çok başarılı bir oyun. Kendi türünün belki de en iyilerinden biri olan bu yapıt, kurduğu ortamı ve atmosferi ile benzersiz bir deneyim yaratıyor. Bu deneyimi geride tutan tek şey ise hareket etmenin biraz zayıf olması ve ilk oyunun üzerine sadece kalite anlamında yeni şeylerin katılmış olması. Yani, 10 sene ardından bu seri için gelen yen bir oyun, çok daha yenilikçi sistemlerler gelmeliydi; mekanikler daha kreatif olmalıydı ve ilk oyundaki sistemler daha az tekrar edilmeliydi. Bunlara rağmen bu video oyununu sizlere kesinlikle öneriyorum.

Amnesia: Rebirth
Amnesia: Rebirth
Amnesia: The Dark Descent gibi Amnesia: Rebirth de kesinlikle başarılı bir korku, gerilim ve macera oyunu. Bu oyunun oluşturduğu atmosfer, sanat tasarımı, sesler, müzikler, yaşatılan korku dolu anlar ve çok daha fazlası, bize türünün en iyi oyun deneyimlerinden birini yaşatıyor sanki. Yalnız, bu oyun ile serinin ilk oyununun arasında 10 sene bulunuyor ve bu 10 seneye rağmen yeni oyun, eski oyuna kıyasla çok fazla benzer mekanik bulunduruyor. Bu da ilk oyunu oynamış olan kişiler için çok benzer ve yer yer sıkıcı bir deneyim oluşturabiliyor. Yine de Amnesia: Rebirth oyununu türü sevenlere kesinlikle ama kesinlikle öneriyoruz.
Olumlu
Gerçekten korkutan anlarla zenginleştirilen bir atmosfer.
Anlatılan hikaye oldukça ilginç; Tasi Trianon, başarılı bir karakter.
Bulmacalar ile ilginç hale getirilen bir oynanış sistemi.
Sunum tarafında bu oyun neredeyse kusursuz.
Olumsuz
İlk oyunla çok fazla benzer mekaniğe ve sisteme sahip.
Hikaye anlatımı çok zayıf ve yan karakterlere hiç önem verilmiyor.
Kullanılan bazı korkutma anları artık çok eskidi ve sıkıcı görünüyor.
Müzikler biraz daha etkili kullanılabilirdi; ön plana çıkabilirdi.
9.2