Uzun bir süredir beklemiş olduğum ama yine de beklentilerimi karşısında minimum tuttuğum Anthem, çıkışını gerçekleştirdi. Bu oyun sayesinde Destiny serisindeki Gardiyan rolümü bıraktım ve Freelancer rolüme soyundum. Yalnız, ben beklentilerimi ne kadar da düşük tutmaya çalışsam, korktuğum başıma geldi ve EA ile BioWare, pek de iyi bir video oyunu sürmedi piyasaya. Peki, Anthem tam olarak nasıl bir oyun? Bu oyunun pek iyi olmadığını söyledik ama durum tam olarak nasıl?

Anthem

Öncelikle Anthem oyununun hikayesinden bahsetmek istiyorum

Anthem, küçük bir hikaye anlatımı sahnesi ile başlıyor. Yalnız bu sırada bazı kelimelerin, monologlara sonradan eklendiğini çok büyük rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Bu kelimelerden bir tanesi de Cataclysm. Tabii bunlar çok dert şeyler değil ama yine de BioWare cephesinin böylesine bir amatörlük yapmış olması, beni daha oyunun başında şaşırttı. Hikayenin kendisi ise pek şaşırtıcı değil. Çok detaylı bir şekilde bahsetmeyeceğim zaten hikayeden ama temel olarak kötü adam, kötü bir ögenin peşinde koşuyor, bizler de iyi insanlar olarak ona engel olmaya çalışıyoruz.

Bizler, oyunun açılış bölümünde daha yeni bir Freelancer olarak başlıyoruz. Amatör olmamıza rağmen dev bir savaşa giriyoruz ve birçok arkadaşımız ölüyor, bizler de geri çekilmek zorunda kalıyoruz. İşte oyun, bu olaylardan 2 sene sonra tam olarak başlıyor. Oyunun evreninde iyiler, bu büyük savaşın etkisinden daha yeni yeni kurtulurken; kötü adamlar da o o ögenin peşine tekrardan düşüyor.

Yalnız açılış bölümü hakkında birkaç yorum daha yapmak istiyorum. Bu bölüm daha oyunun en başı, muhtemelen bir daha hiç görmeyeceğiz ama bu bölümdeki final bölüm sonu canavarı, inanılmaz basit ve etkisiz bir şekilde öldü. Açıkçası bu durum beni oldukça rahatsız etti. Yani, oyun o kadar güzel sunuyor ki o savaşı bizlere; karşımıza çıkan dev bölüm sonu canavarının da etkili bir şekilde ölmesini tercih ederdim. Arkadaşımız, sadece o canavarın sırtına birkaç bir mermi sıkıyor, canavardan 1-2 ses çıkıyor ve ölüyor. Bana çok basit ve hikayeyi öldüren bir an gibi geldi o kısım.

Açılış görevi her ne kadar benim için kötü bir şekilde bitmiş olsa da görevin genelinin güzel olduğunu söylemeliyim. Anthem, bu tek görev ile kendisini başarılı bir şekilde sunmayı başarıyor. Bu sırada, oyundaki ana düşmanımızın adı The Monitor ve kendisi gayet güzel ve dev görünen bir Storm. Tabii sadece The Monitor değil, oyundaki diğer birkaç kötü karakterin de gerçekten havalı göründüğünü söyleyebilirim. Yine de tabii 2-3 karakterin havalı görünmesi, hikayeye pek etki edemiyor.

Anthem

Oyundaki hikayeyi kurtarmaya çalışan önemli şeyler de var

Anthem oyununun hikayesi oldukça basit ama bu durumu kurtaran bazı önemli ögeler var. Mesela, oyunun hikayesi klasik ama bu hikayenin anlatıldığı sinematik sahneler gerçekten kaliteli. Sinematik sahnelerin özellikle de hikaye için bu kadar güzel hazırlanmış olması, benim açımdan açıkçası hikayeyi ilgi çekici bir hale sokmayı başardı. Tabii sadece birkaç sinematik sahne değil, bazı başka şeyler de var hikayeyi katlanabilir bir seviyeye çeken.

Öncelikle, sinematiklerin genel kalitesi haricinde, bu sahnelerin içerisindeki karakterlerin kendisi de oldukça kaliteli. Tabii sadece sinematiklerde değil, Fort Tarsis gibi bölgelerde de karakterler yeterince kaliteli görünüyor. Ayrıca sinematik anlarda ve Fort Tarsis gibi bölgelerde, böylesine bir video oyunu için çok kaliteli karakter animasyonları bulunuyor. Yani, bir Destiny ve Tom Clancy’s The Division oyunlarına bakıyorum, oradaki karakterlere bakıyorum; bir de Anthem oyununa bakıyorum, gerçekten ağzım açık kalıyor. BioWare ekibinin karakterlere çok önem verdiği gayet açık.

Karakterlerin genel animasyonları haricinde, oyunun genelinde çok başarılı ağız hareketleri de bulunuyor. Karakterler, sadece ağızlarını anlamsız bir şekilde hareket ettirmektense, gerçekten konuşuyorlar. Eğer oyunun sesi kapalı olursa ve dudak okuyabiliyorsanız, yüz animasyonlarından kişilerin ne dediğini gerçekten anlayabiliyorsunuz. Ayrıca bu kalite sayesinde karakterlerin hislerini ve kişiliklerini de gayet güzel bir şekilde anlayabiliyoruz.

Karakterlerin ağzı güzel hareket ediyor ama o ağızların içinden gelen ses ne durumda? Bana soracak olursanız, Anthem gerçekten başarılı seslendirmelere sahip. Tabii ki hikaye temelli, tekli oyunculu oyunların performansları ile yarışamaz bu oyun ama kendi türüne göre gerçekten inanılmaz seslendirmeler var. Ses demişken, bu video oyununda biz de konuşabiliyoruz ve bu gayet güzel bir şey. Bu tip oyunlarda genelde karakterimiz dilsiz oluyor. Anthem ise bu duruma çok güzel bir farklılık getiriyor. Açıkçası ben konuşamayan, oynanabilir karakterlerden pek hoşlanmıyorum. Son olarak, karakterimizin cinsiyet anlamında sesini de seçebiliyoruz.

Anthem

Demir Adam gibi uçmak mı? 

BioWare, Anthem içerisinde hikayeye önem veriyor. Kendileri bunu daha önce söylemişti ve şimdi oyuna girince, bu önemi yer yer gerçekten görebiliyoruz. Yalnız bu ekibin önem verdiği bir başka olay daha vardı. O da uçma mevzusu idi. Bugüne kadar birçok video oyununda karakterimiz uçmayı başardı ama BioWare, gerçekten inanılmaz bir şekilde halletmiş uçma mevzusunu. Oyunda uçmak hem inanılmaz basit, hem de inanılmaz etkileyici. Açıkçası bu sistem hakkında daha ne söylemeliyim, bilemiyorum.

Yalnız, uçarken suyun altına girmek bana oldukça garip geldi. Şöyle ki, uçarak suyun altından çıkmakta hiçbir problem yok. Gayet normal bir şekilde sudan çıkıyoruz ama geri girerken sanki birkaç katmanlı bir şeyden geçiyormuş gibi oluyor. Bu yüzden uçarak değil de düşerek suya girmek, benim gözüm için daha rahat bir deneyim sunuyor. Yalnız, su altına girmek biraz garip olsa bile su altının çok güzel göründüğünü söylemem gerekiyor. Oyunun dış hali zaten güzel ama su altı ondan kat ve kat daha güzel ve inanılmaz rahatlatıcı.

Uçmanın başarılı olduğundan bahsettim. Bir de ateş etmek ve yetenek kullanmak var. İşte burada Anthem oyununun ilk büyük kötülüğü ortaya çıkıyor. Bu oyunda öncelikle ateş etmek inanılmaz sıkıcı. Bunun en büyük sebebi tabii ki ateş etme mekaniklerinin kendisi ama oyundaki düşmanların da pek mermi ister gibi bir hali yok. Yani, örnek olarak Destiny oyununu vereceğim. Bu oyundaki düşmanlara ateş etmek ne kadar eğlenceli ise bu oyunda o kadar berbat. Bu oyunda, ne yazık ki kimseye ateş edesiniz gelmiyor ne yazık ki.

Eğer düşmanlara mermi sıkacak olsanız da sonuç pek iyi olmuyor; oyunda yapay zeka neredeyse yok. Tüm düşmanlar, siz onlara ateş ederken sadece boş bir şekilde etrafta bekliyor. Düşmanların hiçbiri taktik yapmıyor. Bunun üzerine bir de yine aynı düşmanların sanki hile kullanıyormuş gibi her attığını tutturması, daha sinir bozucu oluyor. Oyun zaten kusursuz değil, bundan daha sonra bahsedeceğim ama daha bu problemlere gelmeden önce düşmanlar sanki mermileri bir büyücü gibi kontrol ediyor. Duvarın, taşın arkasından bile mermi yiyebiliyorsunuz.

Anthem

Anthem oyununun sunucuları biraz daha iyi olamaz mıydı?

Anthem, içerisinde bolca sorun bulunduran bir video oyunu ama bu sorunlardan en büyüğü, sunucular ile alakalı. Bu satırları, 26 Şubat 2019 tarihinde yazıyorum ve oyunu 22 Şubat 2019’dan beri oynuyorum. Daha doğrusu, oynamaya çalışıyorum; günde en az 3-4 kere sunucu hataları ile karşılaşıp, oyundan atılıyorum. Oyundan atılmak, bu yapıtta önemli bir durum çünkü yükleme ekranları o kadar uzun ki oyundan bir kere atıldığınız zaman, oyuna geri dönmek istemeyebiliyorsunuz. Zaten bu sebepten ötürü de inceleme yazımız sizlere çok geç gelecek.

Sunucu problemlerinden ötürü, çoğu zaman Free Play içerisinde düşmanlar yok oluyor. Bu da yetmezmiş gibi normal bir görev sırasında, sunucuların kötülüğünden ötürü düşmanlar geç gelebiliyor, görev bir sonraki adıma geçemeyebiliyor. Daha da önemlisi, çoğu zaman düşmanların size verdiği hasar, sonradan gösteriliyor. Bu sayede de bir düşman, siz farkında bile olmadan sizi öldürebiliyor. Özellikle Hard ve üstü zorluk seviyelerinde görev yaparken, bu durum gerçekten sinir bozucu oluyor.

Sunucu hataları haricinde, oyunun kendisi da hata dolu. Mesela, bazen görevler sırasında konuştuğunuz karakter veya sizin karakterinizin sesi kesilebiliyor. Karşı taraf veya siz, bir taraf kesilmiş olsa bile diyaloğa devam ediyorsunuz. Eğer bu noktada alt yazılarınız açık değilse de tüm diyaloğu kaçırıyorsunuz. Bundan daha da önemlisi, oyun sırasında birçok farklı şekilde ses hataları olabiliyor. Mesela, bazen düşmanın size ateş ettiğinde çıkan efekt sessize alıyor kendisini. Bazen de oyundaki tüm ses gidiyor. Yani, böyle bir hata, final sürüme nasıl gelmeyi başardı, çok merak ediyorum.

Biraz önce yükleme ekranlarının uzun olduğundan bahsetmiştim ve bir sonraki başlığa geçmeden önce bu konuyu da detaylandırmak istiyorum. Oyunda çok fazla yükleme ekranı bulunuyor. Bazen bir görev sırasında 2 veya 3’den fazla yükleme ekranı bile izleyebiliyorsunuz. İzleyeceğiniz bu yükleme ekranları da kısa değil, gayet uzun. Tüm bunların üzerine yükleme ekranları da inanılmaz boş. Yükleme ekranı sırasında size inanılmaz basit bir görsel ile 1. seviye oyuncuya verilebilecek ipuçları görünüyor. Destiny serisinde de çok uzun yükleme ekranları vardı ama o yükleme ekranları inanılmaz interaktif idi. Anthem de benzer bir yolu izlemeliydi.

Anthem

Tabii bir de Fort Tarsis ve diğer bölgeler var

Anthem, içerisinde birkaç farklı bölge bulunduruyor. Bu bölgelerden birisi Fort Tarsis. Bu bölge, bizim sürekli hikaye amacı ile ziyaret ettiğimiz, tek oyuncu temelli bir yer. Burası konsept olarak gayet güzel olsa da, görünüş olarak çok güzel olsa da, inanılmaz sessiz. Yani, içerisinde onlarca, belki yüzlerce insanın yaşadığı; sokakta onlarca insanın dolaştığı bir bölge bu kadar sessiz olamaz. Fort Tarsis o kadar sessiz ki kendi ayak sesinizi her şeyden daha yoğun bir şekilde duyuyorsunuz. Bu sessizlik yüzünden ve tabii ki içerideki karakterlerin biraz boş olmasından ötürü bölge oldukça ölü bir his de veriyor.

Fort Tarsis içerisindeki bazı insanlarla, bazı zamanlarda iletişime de geçebiliyoruz. Bu noktada da önemli bir eleştirim olacak. Bu rastgele muhabbetler, muhabbetler sırasında neler söyleyebileceğimizi seçmek gayet güzel bir şey ama hem bu diyaloglar çoğu zaman çok uzun oluyor, hem de çok fazla oluyorlar. Ben, Fort Tarsis içerisinde olduğum zaman genelde tüm muhabbetleri bitirmeye çalışırım ve bunları bitirmeye çalışmak, oyunda yapabileceğiniz bir görevden daha uzun sürebiliyor. Bu diyaloglar, en azından biraz daha kısa olmalıydı diye düşünüyorum.

Bahsetmiş olduğum diyaloglar her ne kadar uzun ve çok olsa da kesinlikle eğlenceliler. Sadece Fort Tarsis içerisindeki muhabbetler değil, genel anlamda, oyunun içerisindeki tüm muhabbetler, diyaloglar ve monologlar eğlenceli. Tabii konuşmalar sadece eğlenceli değil; yer yer ciddi de olabiliyor. Oyundaki çoğu karakterlerin gayet hatırlanabilir ve havalı olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Yalnız, bu güzellikler Fort Tarsis içerisinde pek belli olmuyor çünkü oyunun performans olarak en kötü olduğu yer Fort Tarsis. Yani, böylesine tek oyunculu bir bölgede, neden bu kadar kötü bir performans alınmış, anlayamıyorum.

Fort Tarsis içerisinden erişilebilecek bir de Forge ekranı var. Bu ekranda, karakterinizi hem güç, hem de görünüş olarak iyileştirebiliyorsunuz. Bu noktada kontroller gayet hoş ama bu ekranın performansına ne oldu? Demo sırasında Forge, 60 FPS performans verebiliyordu ama temel oyunda karşımıza zar zor 30 FPS alan bir ekran çıkıyor. Fort Tarsis haricinde ikinci bölge olan Launch Bay ise inanılmaz boş bir alan. Yani, buraya bir oyuncu neden gitmek isteyebilir, henüz anlayabilmiş değilim.

Anthem

Anthem, sıkıcı bir oyun döngüsüne sahip

Anthem içerisinde asıl amacımız, karakterimizi en yüksek seviyeye çekmek. Bunun için de sürekli olarak görev yapmamız gerekiyor ama bunu yapmak tam bir işkence. Şu an oyunda karşımda olan döngü; Fort Tarsis bölgesine yüklen, insanlarla konuş, göreve gir, görevi bitir ve Fort Tarsis bölgesine geri dön, insanlarla muhabbet et, tekrarla. Tabii bu döngünün içerisine aradan sırada sunucudan düşme gibi aksiyonlar katılıyor, oyun çeşitleniyor.

Bu döngünün en önemlisi görev yapmak ama bu görevleri yapmak da pek eğlenceli değil. Öncelikle, görev sırasında öldüyseniz, diğer oyuncular tarafından kurtarılabilmek için şanslı olmanız gerekiyor. Bir karakter öldüğü zaman oyun, yeteri kadar dikkat çekici bir bildirim vermiyor oyunculara. Bu sebepten ötürü de ölen kişinin gözünüzün önünde ölmüş olması gerekiyor ki kendisini canlandırabilin. Öbür türlü, bir oyuncunun öldüğünden haberdar bile zor oluyorsunuz.

Ayrıca görevler sırasında sürekli olarak görev alanına otomatik olarak ışınlanma gibi bir özellik var. Şöyle ki, görev sırasında eğer bir oyuncu hızlı hareket ediyorsa, görev bölgelerini keşfedemiyorsunuz; oyun size en fazla 20 saniye veriyor. Ardından da geride kalan oyuncular, görev bölgesine otomatik ışınlanıyor. Görev için girdiğiniz bir bölgede toplanabilir bir öge mi gördünüz? Onu alabilmek için şanslı olmanız gerekiyor…

Tüm bunların haricinde, Anthem oyununu tek başına oynamak, her şeyden daha da sıkıcı. Ben daha önce Destiny ve Tom Clancy’s The Division serisinden oyunlar oynadım ve hepsi, tek başına gayet eğlenceli idi ama Anthem kesinlikle tek başına eğlenceli değil. Tek başınıza olduğunuz zaman kendinizi dev bir evrende tek başınıza hissediyorsunuz. Ayrıca, tek başınıza olduğunuz zaman ve hatta zaman zaman çoklu kişili oynarken de düşmanlar çok anlamsız bir şekilde doğuyor. Her düşman, tek bir noktadan doğuyor ve bu noktada bekleyip, kolayca herkesi öldürebiliyorsunuz. Bu da pek eğlenceli değil.

Anthem

Sıkıcı oyun döngüsüne, oyunun dünyası da yardımcı olmuyor

Anthem, oldukça hoş bir açık dünyaya sahip. Oyundaki tüm görevler, bu açık dünya içerisinde yer alıyor ve eğer siz isterseniz, bu açık dünyaya ayrıca girip, farklı etkinliklerde yer alabiliyorsunuz yalnız bu dev gibi dünya, sadece 4 oyuncuyu destekliyor. Bu sebepten ötürü de eğer iletişiminizin olmadığı arkadaşlarınız ile bu dünyaya girmezseniz, zor seviyelerde etkinlik bitirmek, imkansız oluyor.

Bu video oyunu ile ziyaret edeceğiniz açık dünya, ne yazık ki birbirine benzeyen alanlardan oluşuyor. Tabii ki dünya içerisinde birkaç farklı yapı var ama bu yapılar, bir bölgeyi başka bir bölgeden ayırabilmek için eklenmiş en ucuz şeyler. Genel olarak açık dünyaya baktığınız zaman aslında her yerin aynı olduğunu çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Ayrıca bu açık dünya içerisinde herhangi bir bölgeyi işaretleyip, oraya yol tarifi alamıyorsunuz ve bence bu tam bir rezillik. Her dakika başı haritayı açıp, nerede olduğunuzu kontrol etmek, emin olun ki hiç eğlenceli bir aktivite değil.

Fort Tarsis ve Launch Bay gibi Anthem oyununun açık dünyası da ne yazık ki inanılmaz sessiz. Yani, dev gibi bir ormanın içerisine giriyorsunuz. Etrafta düşmanlar, canlı yaşamı, şelaleler ve çok daha fazlası var ama ses yok, ambiyans yok. Hatta bir noktada ben kendi ses ayarlarımı bile kontrol ettim acaba ben mi oyunun sesini kıstım diye. Buna karşılık, Fort Tarsis gibi açık dünyanın da efsanevi göründüğünü gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ama her şey görsellik değil işte.

Açık dünya hakkında son olarak şunu söylemeliyim ki oraya gitmeniz için hiçbir neden yok. Oyunun ortalarında, bir noktada Free Play içerisinde takılmanız gerekiyor ve ondan sonra kesinlikle 1 kere bile aynı moda girmeniz gerekmiyor. Bana soracak olursanız, böylesine yer yer güzel ve yer yer berbat bir açık dünya, çok daha dolu bir şekilde tasarlanmalıydı. Oyuncuların, o açık dünyaya geri dönebilmesi için birkaç önemli sebep olmalıydı.

Anthem

Silahlar ve yetenekler tatmin edici değil

Anthem oyununda sürekli olarak düşmanlara ya ateş ediyoruz, ya da onların üzerinde yeteneklerimizi kullanıyoruz ama bu konu hakkındaki birçok şey oldukça başarısız. Oyunda, silahı veya attığınız mermiyi hissetmek adına hiçbir şey yok. Sanki elinizde bir pamuk tutuyorsunuz, o pamuğun içinden de boncuk sıkılıyor. Yetenekler ise başka bir konu. Oyunda, yetenekleri kullanmanın 3 yolu var ama buna karşılık dolu yetenek var. Bence, oyunda daha fazla yetenek kullanma yolu olmalıydı. Bu sayede, her yetenek daha benzersiz görünebilirdi; şu an sadece yeteneğin efekti fark yaratıyor, başka bir şey değil.

Silahlar konusunda tasarımlar da ne yazık ki başarısız. Anthem içerisindeki tüm silahlar, genel anlamda aynı tasarıma sahip. Nadirlik seviyeleri de ne yazık ki silahların isimlerine ve tasarımlarına da etkilemiyor. Sürekli olarak aynı görünen, aynı isimli silahları kullanıyorsunuz. Tabii oyundaki en yüksek nadirlik seviyesinde bu durum değişiyor ama bana soracak olursanız, bu yeterli değil. Silahlar haricinde bir de arayüzler var. Oyunun arayüzleri, özellikleri de menüleri ciddi anlamda problemli. Ön incelememde, karakter özelleştirme sayfasının başarılı olduğunu söylemiştim ama final oyunda bu başarı da kötü performans ve hatalar ile bozuldu.

Karakter özelleştirme sayfası haricinde zaten dolaşabileceğimiz klasik menüler var. Henüz açık dünyaya girmemiş olduğunuz menülerde dolaşmak tam bir işkence. Aradığınız şeye birkaç tık ile ulaşabilmek neredeyse imkansız. Buna, menülerin çok yavaş, pek göze hitap etmeyen bir şekilde hareket ediyor olması da ekstra bir bonus tabii. Oyuna başlamadan önce, görev seçilen ekran ise en başta oyuncuları zorlayabilir ama sonradan alışıyorsunuz. Yine de bu, o arayüzün kullanışlı olduğunu göstermez. Anthem, kullanışlı bir arayüz yerine tasarımın, görselliğin öne çıktığı bir yol izlemiş. Oyunun kendisi çok hantal iken bence böyle bir yol izlenmemeliydi.

Menüler hakkında söyleyebileceğim tek şey, “Mark as Read” seçeneğinin olması. Sadece tek bir tuş ile yeni açılmış olan ve bildirim gösteren tüm kayıtları, birkaç tık ile okumuş gibi gösterebiliyorsunuz. Bu benim için önemli bir özellik. Ayrıca, oyun sonlarında karşımıza çıkan görev özeti, alınan tecrübe puanları ve kazanılan ganimetler arayüzü de gayet başarılı görünüyor. Yine de bu arayüzde bile çözülmesi gereken önemli problemler bulunuyor. Anthem, ne yazık ki kullanıcı arayüzü ve menü gibi konularda da bana pek başarılı gelmedi.

Anthem

Anthem içerisinde tabii ki mikro ödemeler bulunuyor

Biraz önce, birkaç kez olsa da karakter özelleştirmeden bahsetmiştim. Öncelikle; silah ve yetenek gibi ögeler, karakterin görünüşünü etkilemiyor. Karakterin görünüşünü etkileyen her şey ise gerçek para ile birlikte oyun içerisinde kazanılan bir birim satın alınabiliyor. Oyunda şu an mikro ödemeler aktif ve ne yazık ki bir zırh setinin 44 TL ile satın alınabiliyor olması beni gayet rahatsız etti. Yine de oyunda bulunan kozmetik ögeler gayet şık. Oyunda zırhımız, rengimiz, görsel anlamda tasarımımız, giriş ve çıkış hareketlerimiz gibi birçok şey değişebiliyor. Renk konusunun %100 serbest olması ise bu oyunun en iyi yönlerinden bir tanesi.

Kozmetik kısımda birçok öge, gerçek para ile oyunculara sunuluyor olsa da o ögeler, oyun içerisinde kazanılan Coin ögesi ile alınabiliyor. Yalnız bu noktada çok önemli bir aldatmaca bulunuyor. Oyuncular, şu an bolca Coin kazanabiliyor; oyundaki hikaye görevleri ve tek seferlik meydan okumalar, oyunculara bol bol Coin veriyor. İşte bu bir sorun; şu an oyuncuların gözü, “Ya bu oyunda bolca Coin kazanılıyormuş, mikro ödemelere gerek yok.” diye düşünüyor ama bir noktadan sonra Coin kazanımı minimuma düşüyor ve haftalık bir limitiniz oluyor. Yani, oyunu 1 hafta boyunca, 24 saat oynasanız bile kazandığınız Coin, bir noktada limitleniyor, daha fazlasını kazanamıyorsunuz. Bu, ne yazık ki pek güzel bir fikir değil.

Anthem içerisinde mikro ödemeler var ve tabii bir de mağaza var. Bu mağaza, haftalık olarak güncelleniyor. Yani, Fortnite ve Apex Legends oyunlarındaki gibi bir sistem var ama böylesine bir sistem, ne yazık ki böyle bir video oyununa yakışmıyor. Saymış olduğum diğer iki video oyununda bolca kozmetik öge kazanabiliyorsunuz. Mağaza da tüm bunlara bir ekstra olarak sunuluyor ama Anthem içerisinde sahip olabileceğiniz her şey, içerisinde sadece birkaç öge bulunduran, haftalık güncellenen bir mağaza içerisinde.

Tüm bunların haricinde, bu mağazada hiçbir şeye ön izleme yapamıyorsunuz. Bazı ögeler için Forge kullanılıyor olsa da zırh setlerini hiçbir zaman hepsi giyili halde göremiyorsunuz. Bu, inanılmaz bir eksik benim için. Satın alacağım şeyi niye tam olarak göremiyorum?

Anthem

Deneyimleyebileceğiniz birçok farklı aktivite var

Anthem içerisinde oyunu en iyi görev yaparak deneyimleyebiliyorsunuz. Oyunda 4 farklı görev tipi bulunuyor. Bunlardan biri hikaye görevleri olarak geçiyor. Ardından ajan görevleri ve kontratları geliyor. Tüm bu görev tipleri, bir hikaye gibi ilerliyor. Yani, kontratlar ve ajan görevleri, sonsuz bir döngüde değil. Yalnız, bir noktadan sonra normal kontratların yerini efsanevi kontratlar alıyor ve işte o zaman, kontratlar sonsuz bir döngüye giriyor. Tüm bu aktivitelerin haricinde, oyunda bir de Stronghold aktiviteleri bulunuyor. Bu aktiviteler oldukça zor, uzun ve ödüllendirici. Yalnız şu an oyunda toplam 3 adet Stronghold var ve bir tanesi, final görevin kopyası. Bence bu bir tembelliktir.

Tüm bu içerikler haricinde, oyunda tamamlayabileceğiniz meydan okumalar da bulunuyor. Mesela, Hard seviyesinde bir kez Stronghold bitirmek, bir oyuncuya görevinde yardımcı olmak, Legenfary seviyesinde düşman öldürmek gibi birçok mini görev var ve bunlar Feat olarak geçiyor. Bunlar, çoğu zaman oyun içerisinde madalya olarak veriliyor ve tecrübe puanınızı etkiliyor. Gerçek meydan okumalar ise zaman istiyor. Oyunda, öncelikle günlük, haftalık ve aylık görevler bulunuyor. Bunlar, sınırı olmayan meydan okumalar. Bunlar haricinde her meydan okumanın sınırı var ama çoğunu bitirmek için gece-gündüz bu oyunu oynamanız gerekiyor. Yani, görevler bitse bile yapmanız gereken daha çok meydan okuma olacak. Ayrıca bu meydan okumalar, tatmin edici ödüller de veriyor.

Oyunda şu an herkesin peşinden koştuğu meydan okuma ise Legendary Freelancer olarak geçiyor. Bu meydan okumayı bitirmek için onlarca farklı meydan okumayı tamamlamanız gerekiyor. Ardından da oldukça etkileyici ödüllerin sahibi olup, bir başka nihai meydan okumaya sahip oluyorsunuz. Tabii bu meydan okumaları bitirebilen oldu mu, pek bilemiyorum. Bana açıkçası, en azından benim için şu sırada imkansız görünüyor. Ayrıca oyundaki silahların tariflerini açabilmek için de öncelikle o silahlara ait meydan okumaları bitirmeniz gerekiyor ki bence Destiny 2 gibi video oyunlarının bu sistemi örnek alması gerekiyor.

Yani efendim, eğer EA şirketinin sunucuları tarafından lanetlenmezseniz, aslında Anthem oyununda yapacak bolca şey, takip edilebilecek inanılmaz sayıda meydan okuma bulunuyor. BioWare ekibinin bu yapıtı sürekli olarak güncelleyeceğini de göz önünde bulunduracak olursak, içerik olarak bence oyuncular tatmin olacaktır. Tabii her şey içerik demek değil ne yazık ki. Anthem, içeriğe gelmeden önce birçok farklı konuda kendisini iyileştirmek zorunda.

Anthem

Arkadaşlarınız sayesinde Coin kazanabiliyorsunuz

Anthem oyununda yapay zekanın size tepki verdiği, hikayenin ilerlediği ve zamanla gelişen bir alan bulunuyor. Bu alandan bahsetmiştim, Fort Tarsis. İşte bu bölgede etkileşime geçebileceğiniz birçok NPC bulunuyor. Mesela; Path to Glory ve Store gibi arayüzler, NPC aracılığı ile de açılıyor, menüler üzerinden de ulaşılıyor. Path to Glory zaten direkt olarak günlük, haftalık ve aylık görevleri temsil ediyor. Bir de Alliance System bulunuyor. Bu sistem sayesinde, kozmetik ögeler üzerinde harcayabileceğiniz Coin birimini kazanabiliyorsunuz.

Alliance System, haftalık olarak sıfırlanıyor ve haftalık olarak Coin dağıtımı yapılıyor. Bu sistem sayesinde Anthem oynayan arkadaşlarınız, oynadıkları kadar size Coin kazandırıyor. Eğer listede hiç bu oyunu oynayan arkadaşınız yoksa da EA, sizler için rastgele oyuncuları oraya listeliyor. Yalnız, eğer arkadaşlarınız o listede bulunursa, 5 kat daha fazla Coin kazanıyorsunuz. Ayrıca, en fazla 4-5 arkadaşınızın kazandığı Coin size veriliyor. Yani, listenizi Anthem oynayan 50000 kişi ile dolduramıyorsunuz.

Fort Tarsis içerisinden ayrıca görevleri de başlatıyoruz ama bu döngü, bir süre sonra inanılmaz sıkıcı oluyor. Fort Tarsis içinde doğ, yavaş yavaş Javelin’in olduğu alana git, saniyelerce animasyon izle, yükleme ekranı izle, görev seç, yükleme ekranı izle, göreve başla. İşte karşımızda böyle bir döngü var. Evet, ilk seferlerde bu döngü güzel ama bir süre sonra şu döngüye girmemek için oyundan bile uzak durmak isteyebiliyorsunuz. Evet, sunum önemli ama pratik olmak bence çok daha önemli bundan ve Anthem, bence pratik bir video oyunu değil. Bu oyun, kendisini kaliteli gösterebilmek için kasılıyor da kasılıyor…

Anthem, tüm bu şeyleri ile sanki zar zor ayakta duran bir video oyununa benziyor. Oyun hakkındaki final düşüncelerimi birazdan vereceğim ama o kısma geçmeden önce oyunun performansından, grafiklerinden ve seslerinden bahsetmek istiyorum. Biliyorum, tüm bu kategorilere inceleme yazım boyunca değindim ama hemen alt başlıkta daha detaylı şekilde bahsedeceğim bu konudan. Hazır mıyız?

Anthem

Her şey ne yazık ki grafik demek değil

İnceleme yazım boyunca oyunun performansından, grafiklerinden ve seslerinden bahsettim ama şimdi bu konulara daha genel bir şekilde değinmek istiyorum. Öncelikle grafikler: Oyunun grafik konusu üzerinde hiçbir sorunu yok. Ben, Anthem oyununu Supersampling aktif iken PlayStation 4 Pro üzerinde deneyimledim. Karşıma çıkan grafikler ise şahane idi. Yani, kapmaların kalitesi olsun, efektler olsun, arka planda görünen yerler olsun, genel atmosfer olsun, her şey inanılmaz güzel görünüyor. Yalnız, Her şey ne yazık ki grafik demek değil.

Bir video oyununda grafikten önce performans gelir benim için. Bu oyunun performansı ise ne yazık ki başarısız. Oyunda, ziyaret edebileceğiniz birkaç farklı alan bulunuyor. Oyun, bu alanların tümünde 30 FPS değerine bile zar zor ulaşıyor. Tamam, grafikler şahane ama bana soracak olursanız, performans daha iyi olmalı idi. Hatta, oyunun final bölümünde benim konsolum çok rahat 10 FPS bile verdi. Bu kadar berbatlık neden?

Oyunun demo sürümünde bazı ayarlamalar yaparak, FPS kilidini kaldırabiliyorduk ve oyun yer yer 60 FPS değerine bile yakınlaşabiliyordu. Bu sayede de oyunun aslında Xbox One X ve PlayStation 4 Pro üzerinde, performans/grafik ayarı bulunduracağını düşünmüştü herkes ama böyle bir durum da yok ne yazık ki. İçinde rekabetçi hiçbir öge bulundurmayan bu video oyununda ne yazık ki grafikleri düşürüp, 60 FPS alamıyorsunuz.

Sesler ise apayrı bir konu. Oyunda, ses konusu üzerinde o kadar çok hata bulunuyor ki sesler hakkında konuşmak benim için çok zor. Oyundaki hikaye görevlerinin %25 kadarında diyalogları doğru düzgün duyamadım bile; oyun, tam hikaye görevleri sırasında bana ses hatası yaşatmaktan hoşlanıyor. Ayrıca genel anlamda ateş etme sesi, hasar alma sesi, ses efektleri, çevre sesleri filan da gayet başarısız. Hatta ses anlamında oyunun açık dünyasında ve güvenli bölgelerinde hiçbir şey yok. Yani, teknik anlamdan bakınca Anthem, sadece gereksiz grafik kalitesi ile dikkat çekiyor.

Anthem

Anthem, birçok oyuncu için hayal kırıklığı olabilir

Geçmişte, bir oyun piyasaya sürüldüğü zaman, gerçekten bitmiş bir oyun ile karşılaşıyorduk ama EA, ne yazık ki çıkış tarihi teriminin anlamını bulanık bir hale getiriyor. Bunu özellikle de Anthem ile görüyoruz. Kimse bana bu oyunun, bitmiş bir oyun olduğuna inandıramaz. Tamam, grafik anlamında karşımıza başarılı bir yapıt var ama grafiği için işinden çıkarttığımız zaman ne yazık ki geriye hiçbir şey kalmıyor. Grafik de benim için önemli olmadığı için aslında bu oyun benim için hiçbir şey.

Eğer Destiny tarzı oyunlardan hoşlanıyorsanız, bu oyuna da aslında bir şans verebilirsiniz ama beklentilerini olabildiğince düşük tutmanız gerekiyor. Bu oyun, 6 senede, milyon dolarlık, belki de milyar dolarlık bir bütçe ile geliştirildi ama kesinlikle öyle hissettirmiyor. Karşımıza, yeterince optimize edilmemiş, hiçbir hatası giderilmemiş, çevrim içi servis saçmalığını kullanabilmek için yarım bırakılmış bir oyun çıkıyor. Oyunun son ara sahnesi zaten bize bu yapıtın yarım yamalak bir şekilde piyasaya sürüldüğünü söyler nitelikte.

EA, bu oyunu belli ki yeteri kadar sunucu ile de desteklemiyor. Oyuna 1 haftadan fazla süredir sahibiz ve sorunsuz geçen 1 günümüz bile olmadı. Çoğu zaman, oyuna giriş yapabilmeniz yarım saat bile sürüyor. Tüm bu sorunlar, oyun içerisinde de devam ediyor; dediğim gibi oyunun her noktasında farklı hatalar bulunuyor. Diyalogların susturulması, gecikmeler, düşmanların sizi bir anda vurması, aktif olamayan etkileşimler ve daha birçok farklı hata, bu oyuna karşı olan sevginizi rahatlıkla öldürebiliyor.

Yani efendim, Anthem ne yazık ki pek başarılı bir şekilde çıkış yapmış bir oyun değil. Bu oyunu, şu an oynamaya çalışmak çoğu zaman bir eziyet bile olabilir. Yine de tüm bunların arasında oyunun başarılı bir şekilde yaptığı şeyleri göz ardı etmemeliyiz. Bana soracak olursanız, bu oyun, tam olarak ortalama seviyede bir oyun. Anthem için çok başarılı bir oyun da diyemeyiz ama aynı zamanda çok başarısız bir oyun da diyemeyiz. Tam ortada, belki bir tık biraz daha olumsuz yöne çekilmiş bir yapıt var karşımızda.

Anthem
Anthem ne yazık ki ortalamanın biraz altında kalmış bir video oyunu. Evet, bu oyunda bazı güzel noktalar var ama oyun o kadar problemli ki bu güzellikleri doğru düzgün deneyimleyemiyorsunuz bile. Bana soracak olursanız, EA ve BioWare, en azından 3 ay daha bu oyun ile uğraşmalı idi. Sadece maddi beklentilerin karşılanması için bir oyun, daha net olarak bitmeden piyasaya sürülmemeliydi.
Olumlu
Birçok farklı yönden kaliteli karakterler.
Uçma mekanikleri kolay ve tatmin edici.
Olaylara az da olsa etki eden diyalog seçimleri.
Etkileyici grafikler.
Olumsuz
Can sıkıcı sunucu ve oyun hataları.
Silah ve yetenek kullanmak sıkıcı.
En zor aktiviteler bile ödüllendirici değil.
Ölü açık dünya ve güvenli alanlar.
4.8

Etiketler:

,