Kısa bir süre önce PlayStation Store üzerinde yeni çıkan video oyunlarına göz atıyordum. Açıkçası pek ilgimi çeken bir yapıt görmemiştim ama görsel roman türüne ilgim olduğu için Aquadine benim birazcık aklımı karıştırmıştı. Yine de PlayStation Store üzerinde aslında birçok çöp oyun sürekli olarak çıktığı için bu oyunu da onlardan biri sanıp, geçmiştim. Aynı gün içerisinde oyunun dağıtımı ile ilgilenen ajanstan bir elektronik posta aldım ve tahmin edebileceğiniz gibi, inceleme için oyun kodu teklif ediliyordu. Ben de bunun bir işaret olduğunu düşünüp, teklifi kabul ettim, görsel romanı deneyimledim ve şimdi de incelemesini yazıyorum.
Aquadine oyununa tamamen sıfır beklenti ile başladım ve oyun hakkında bildiğim tek şey de romantik bir görsel roman olduğuydu. Sonucunda ise karşıma çıkmış olan bu deneyimden inanılmaz memnun kaldım ve hatta kendisi, benim bu sene deneyimlediğim en iyi görsel romandı. Bunun aslında birçok sebebi var. Hikayenin kendisi, diyalogların yazımı, renkli karakterler, müzikler, seslendirmeler ve çok daha fazlası oldukça hoşuma gitmişti. Açıkçası, bu oyunda da negatif nokta olarak gösterebileceğim sadece tek bir şey bulunuyor. Tek bir negatiflik olsa bile kendisi ne yazık ki biraz büyük bir problem oluşturuyor.
Normalde, video oyunlarının eksi yönlerinden daha sonra bahsederdim ama bu inceleme yazımda öncelikle kötü ögelerden bahsedip, onları aradan çıkartmak istiyorum. Aquadine oyununun da tek kötü noktası, ne yazık ki hikayesinin temelinde yatıyor. Oyunda dört farklı arkadaşımız var ve hikayenin bir noktasından sonra oyun, bu dört arkadaştan birini seçmemizi istiyor, onların her birinin hikayesini deneyimliyoruz, romantik anlara şahitlik ediyoruz ve daha sonra bir sonraki karaktere geçiyoruz. İşte bu yapı bana biraz garip göründü; oyunun temel gidişatı bana göre bu yapı ile oldukça bozulmuştu.
Aquadine içerisinde ayrı ayrı deneyimlemeniz gereken dört farklı hikaye bulunuyor. Her hikayede, romantik ilişkiye gireceğiniz karaktere ve o karakterin hikayesine odaklanılıyor. Problem şu ki bu dört hikaye de oyunun ana finali gibi hissettiriyor. Daha sonra, bu dört hikayeyi bitiriyorsunuz ve o hikayelerden birini temel alan gerçek finalle karşı karşıya kalıyorsunuz. Peki, madem bu dört hikayeden sonra gerçek bir final vardı, neden diğer üç hikaye ile de final verilmeye çalıştı? Yani, burada kurulan yapıyı anlatmak çok zor ama özetle deneyimlediğiniz diğer üç hikaye tamamen anlamsız bir hal almış oldu.
Aquadine, benzersiz bir hikaye anlatıyor
Aquadine oyununda Robin ile tanışıyoruz. Kendisi, hikayemizin ana karakteri ve annesi de bilinmeyen bir hastalıktan ötürü hastanede yatıyor. Robin, hastane masraflarını karşılamak için bir başka isim ve kişilik altında gondolcu olarak çalışıyor. Robin olarak okuluna devam edip, Ciel olarak da para kazanmaya çalışan bu karakterimiz, iki hayatını da birlikte idare etmeye çalışırken, bir gece gizemli bir deniz kızı ile tanışıyor. Deniz kızları ve erkekleri aslında karakterimizin yaşadığı kasaba için oldukça önemli; bu kasabanın geçmişte deniz kızları ve erkeklerine ait olduğuna dair bazı hikayeler bulunuyor.
Robin; bir yandan arkadaşları ile zaman geçiriyor, bir yandan para kazanmaya çalışıyor, bir diğer yandan da yeni tanıştığı deniz kızı sayesinde yepyeni bir gerçekliğe merhaba diyor. Aquadine isimli görsel romanımız, hikayesini bu bölümlere ayırırken, tabii ki işin romantik kısmını da unutmamamız gerekiyor. Robin, dört farklı arkadaşa sahip ve kendileri de Anya, Diana, Cameron, Elisabeth olarak tanıtılıyor. Oyunda belli bir noktaya gelene kadar bu karakterler ve diğer tüm renkli karakterler çok güzel bir şekilde tanıtılıyor ve daha sonra da her karakter ile yaşanan romantik ilişkileri ayrı hikayelerde görebiliyoruz. Bundan zaten bahsetmiştim.
Aquadine, hikayeyi temel alan bir görsel roman olduğu için daha fazla derine inmek istemiyorum ama durumu özetlemek gerekirse, birbirinden farklı ve hatırlanabilir karakterler ile gerçekten duygusal ve fantastik elementlerine rağmen gerçek hissettiren bir hikaye anlatılıyor. Oyundaki her karakterin yaşadığı olaylar, muhtemelen kendi hayatınızda veya çevrenizdeki insanların hayatınızda benzer örneklerine kolaylıkla rastlayabileceğiniz şeyler. Gerçeklik, oyunun ayaklarının yere basmasını sağlarken, fantastik elementler sayesinde de ilgi çekicilik kazandırılıyor bu hikayeye. Sonucunda da ekrana bağlanıyorsunuz.
Aquadine, aslında çok uzun bir hikaye sunmuyor ama sunulan deneyim de zaten bu sayede güzelleştiriliyor. Yani, hikaye sadece daha uzun sürsün diye gereksiz şekillerde uzatılmıyor; her şey tam kıvamında anlatılıyor ve sonuca tam zamanında ulaşıyoruz. Diyalog yazımlarının kaliteli olması da bunu olumlu etkiliyor. Ben, gerçek dünyada pek kitap okuma alışkanlığına sahip bir insan değilim ama görsel romanları severim. Bu bilginin ışığında şunu söyleyebilirim ki bu oyundaki diyaloglar hiçbir zaman beni sıkmadı veya boğmadı. Sadece karakter seslendirmelerinin minimumda olması biraz sıkıntı ama o da kolaylıkla göz ardı edilebilir.
Çok farklı bir kültür ile tanışıyoruz
Aquadine; kesinlikle çok başarılı, kaliteli bir şekilde yazılmış, yer yer sizi mutlu eden, yer yer de kalbinizi kıran bir hikaye anlatıyor. İşte tüm bu anlatım, yine birbirinden güzel tasarlanan karakter görselleri ve arka planlar ile birleştiriliyor. Bazı önemli sahneler de özel olarak çizilmiş gibi gösteriliyor ki zaten o sahnelerin her biri, bir diğerinden daha güzeldi bence. Bu konuda olumsuz olarak gösterebileceğim en büyük şey, daha önce de söylediğim gibi hikayenin bir noktadan sonra dörde bölünmesi ama daha sonra gerçek bir finalin tanıtılıp, o dört bölümden üç tanesinin göz ardı edilmesiydi. Yalnız, bunun haricinde de ufak tefek sıkıntılar mevcut.
Mesela, oyundaki diyaloglar tamamen seslendirilmiş değil. Görsel romanlarda bu zaten çok karşımıza çıkan bir şey değil ama her karakterin kurduğu her cümle için tek bir kelime söylemesi de bir süre sonra sıkabiliyor. Ayrıca, bu romanda herhangi bir diyalog seçimi bulunmuyor; hikayenin ilerleyen noktasında da zaten dört karakterden birini seçmiyorsunuz, gerçek final için her seçimi tek tek oynamanız gerekiyor. Belki araya ufak tefek diyalog seçimleri atılsaydı, biraz daha dinamik bir yapı sunulabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca, menülerde kullanılan font da berbat, hiçbir şey okuyamadım gerçekten.
Bunların haricinde, Aquadine oyunundaki müzikler birbirinden güzel. Aslında çok fazla müzik yok oyunda ama yer alan parçaların tamamı bence akılda kalıcı. Hatta, oyun dışında da kendilerini dinlemek isterseniz, hiç şaşırmayacağım. Bunun haricinde, oyunda herhangi bir performans sıkıntısı da yok. Zaten görsel roman olduğu için böyle bir şey beklememek de lazım ama PC ile karşılaştırıldığı zaman oyunun PlayStation 5 versiyonu, 4K tip bir televizyonda biraz kötü bir çözünürlüğe sahip gibi duruyor. Sanıyorum ki geliştirici ekip, görselleri doğal 4K olarak hazırlamamış, 1080p değerinden çok kalitesiz bir şekilde yükseltiliyorlar.
Şu sıralar güzel bir romantik ve/veya duygusal bir oyun oynamaya ihtiyacım vardı. Bu ihtiyacımı South of the Circle ve We Are OFK ile gidermeye çalışmıştım ama başaramamıştım. Hayat, bir kere daha hiç beklemediğim bir yerde şaşırttı beni ve Aquadine ile karşılaştım. Kendisi, tam anlamlıyla aradığım oyundu. Hatta ben bu oyunu, incelemesini yazmadan önce iki kere bitirdim. Eğer görsel romanlardan hoşlanıyorsanız, romantik ve duygusal bir hikaye ile de karşılaşmak istiyorsanız, konsollarda veya bilgisayarlarda hiç fark etmeden, bu oyunu sizlere öneriyorum. Sadece kendinizi bayağı üzücü sahneler için hazırlamanızı öneriyorum.