Günümüzde birçok şey, sanatsal bir şekilde sunulabilir. Zaten, birçok şeyi de yapmak sanat gerektirir. Motor sporları da bunlardan bir tanesi sayılır. Drift, ralli, sokak yarışları ve çok daha fazlası istenildiği zaman bir sanat eserine dönüştürülebilir. Funselektor isimli oyun geliştirme stüdyosu da zaten bir süredir bu konuya odaklanıyor. Bu stüdyoyu daha önce Absolute Drift oyunu ile görmüştük. Adından da anlayabileceğiniz üzere Absolute Drift oyununda Drift türü, sanatsal bir şekilde gösteriliyordu ve tabii ki oynanabiliyordu. Şimdi ise benzer bir deneyim, ralli sporu için Art of Rally oyunu ile geliyor.
Absolute Drift oyununu oynamıştım. Kendisi bayağı bir arcade temelli deneyim sunuyordu. Bu yüzden, aynı formülün Art of Rally oyununda da işleneceğini düşünmüştüm ama yanıldım. Şaşırtıcı bir şekilde bu oyun, oldukça kaliteli ve arcade olmayan bir oynanış sunuyor. Yani, kontrol ettiğiniz arabaların gücünü hissedebiliyorsunuz, belli zorluklarla başa çıkmanız gerekebiliyor ve tabii ki ralli sporunu en iyi şekilde deneyimleyebiliyorsunuz. Yani, belki bir WRC değil ama en azından DiRT Rally serisindeki gibi bir oynanış derinliği sunuluyor. Zaten, Funselektor gibi bir stüdyodan da çok basit bir oyun beklemek doğru olmazdı.
Oynanış oldukça eğlenceli ve derin. Bunun üzerine gelen 50’den fazla ralli arabası da ayrı bir güzellik sunuyor. Ne yazık ki Art of Rally, lisanslı bir video oyunu değil. Bu yüzden, arabaların gerçek isimleri ve görüntüleri kullanılamıyor. Aslında bu durum, oyundaki ralli havasını bir tık aşağıya çekiyor ama yine de oyunun yapmaya çalıştığı şey, gerçekçi bir sunum değil. Oyun, adından da anlayabileceğiniz üzere ralli sporunu bir sanat, bir şaheser olarak göstermeye çalışıyor. Bunu yapabilmek için de araba markalarının gerçek isimlerine veya gerçek ralli çıkartmalarına ve boyalarına hiç ama hiç ihtiyacınız yok.
Art of Rally içerisinde bulunan araçların tamamı benzersiz. Ayrıca, hem klasik arabalar, hem de modern arabalar bulabiliyorsunuz. Toyota ve Renault gibi markalara ait olan arabaları da kolayca fark edebilmek mümkün ama her şey ciddiyet temelli de değil. Oyunun içerisinde bazı açılabilir arabalar bulunuyor ve kendilerinin arasında kamyonetler, üç tekerlekli arabalar ve benzeri araçlar bulunuyor. Bunlar belki ralli tarihinde olmayan, belki de olan araçlar ama kendilerinin hedefi zaten eğlence sunmak. Açıkçası, bu eğlence de gayet başarılı bir şekilde sunuluyor; sürekli yeni arabaların kilitlerini açmak, onları denemek istiyorsunuz.
Dikkat edin de Art of Rally oyununda yayaları ezmeyin
Art of Rally oyununda seçebileceğiniz bolca araba var. Bu arabaların tamamı da kendilerine ait hislere sahip. Bunları anladık. Yalnız, bir de bu arabaları kullanabileceğimiz pistlerin, ralli rotalarının olması gerekiyor. Funselektor, bu noktayı da başarılı bir şekilde atmayı başarıyor. Aynı arabalar gibi ralli rotaları da birbirinden güzel ve farklı. Ayrıca, bu rotalarda bazı noktalarda seyirciler bulunuyor ve kendileri, sizin arabanızın olduğu yerden dinamik olarak kaçmaya çalışıyor. Yani, bu çok küçük bir şey ama yarış oyunlarında bütün seyircilerin görünmez bir duvar arkasında olmasına alışmıştım. Bu oyunda, kendilerinin aktif ve dinamik olması beni şaşırttı.
Her şey iyi, güzel ama ralli sporunun en önemli şeylerinden bir tanesi, rotaların tehlikeli ve zorlu olmasıdır. Ayrıca, arabayı kullanan kişi de rotalarda ilerleyebilmek için yardımcı şoförden yardım alır. Art of Rally oyununda bu nasıl aktarılıyor? Açıkçası, bu noktada bir WRC veya DiRT Rally tarzında bir deneyim beklememeniz gerekiyor. Oyunu zaten birinci veya üçüncü şahıs bakış açısından oynamıyorsunuz. Onun yerine kamera, kısmen tepeden bakıyor ve önünüzde nelerin olduğunu rahatça görebildiğiniz için bir yardımcı şoför de yer almıyor. Daha önce de dediğim gibi bu video oyunu, ralli sporuna bir simülasyon olarak değil, sanat olarak yaklaşıyor.
Bu sanat, arabaların sesleri ile de çok güzel bir şekilde hissettiriliyor. Yani, gerçekçi bir durumda, oyuna tepeden baktığınız zaman araba seslerinin ve çevredeki detay seslerin pek güzel verilemeyeceğini düşünebilirsiniz ama Art of Rally, motor seslerinden tutun da toprağın çıkarttığı sese kadar her şeyi ile kulaklarınıza da hitap etmeyi unutmuyor. Evet, oyunun sesleri tamamen gerçek motor seslerinden oluşmuyor ama yine de ralli hissini içinize işleyebilecek kadar yüksek kalitede motor ve çevre seslerini duyabiliyorsunuz. Bundan daha fazlasını da böyle bir bağımsız oyundan beklememek gerekiyor eğer bana soracak olursanız.
Art of Rally, minimalist bir şekilde sunuluyor ve bunu oynanışta hissedebiliyorsunuz. Mesela, arabanızı tamir ettirebiliyorsunuz ama bu noktadaki her hasar, minimum seviyede sunuluyor. Aynı şekilde, her şey oyundaki süre tutma özelliği için de geçerli. Pistler de de sayı olarak büyük bir fazlalık yok ama çeşitlilik konusunda zengin. Ayrıca, pistlerin tamamı da kısa sayılır; yani öyle WRC serisindeki gibi 20 dakikalık gerçek ralli pistleri yok. Yalnız, tüm ralli oyunlarından farklı olarak bu yapıtın içerisinde bir açık dünya bulunuyor. Bu dünyada bazı gizemler ve toplanabilir ögeler var. Asıl amaç ise istediğiniz araba ile serbest bir şekilde dolaşabilmek.
Sadece oynanışta değil, sunumda da sanatı hissedebiliyorsunuz
Art of Rally, minimalist bir yapı ile karşımıza çıktığı için oyunun çok basit bir seviyede yer aldığını düşünebilirsiniz ama durum kesinlikle öyle değil. Aynı geliştirici ekibin ilk oyununda olduğu gibi bu oyununda da bolca derinlik bulunuyor. Bunu oynanışta hissedebiliyorsunuz. Aynı şekilde, sunum tarafında da hem derinliği, hem de oyunun asıl göstermeye çalıştığı şey olan rallinin sanatsal tarafını fark edebiliyorsunuz. İnceleme yazıma eklediğim görsellerden de anlayabileceğiniz üzere oyun, çizgi film tarzında görünüyor ama sanat tasarımı kesinlikle mükemmel bir kaliteye ve yaratıcılığa sahip. Yani, genel anlamda görsellik, neredeyse kusursuz.
Görsellik, donanımları çok da zorlamayacak seviyede olduğu için tahmin edebileceğiniz üzere oyun, performans tarafında da pek zorlanmıyor. Art of Rally oyununun PC versiyonunu deneyecek olursanız, önerilen sistem gereksinimlerinde NVIDIA GeForce GTX 970 gibi donanımlar göreceksiniz ama bu sizin gözünüzü korkutmasın; optimizasyon oldukça kaliteli. Oyun, konsollarda da zaten 60 FPS olarak çalışıyor. Ayrıca oyun, Xbox Game Pass sisteminde de yer alıyor. Nintendo Switch tarafındaki durumu ise ne yazık ki berbat. Ağaçlar, çimler, diğer tüm çevre detayları, stabil bir performans için tamamen silinmiş gibi görünüyor ve bu da kötü bir deneyim veriyor.
Art of Rally oyununun seslerinden daha önce bahsetmiştim ama şimdi, kendisine bir kere daha değineyim ve müziklere de parmak basayım. Öncelikle, oyunun ses tarafında çok bir problemi yok. Arabadan çıkan motor sesi, çevrenin verdiği tepkimeler filan oyunda gayet güzel bir şekilde duyuluyor. Müzikler ise fena değil ama sayı olarak çok azlar. Bu yüzden de birkaç saat içerisinde kendilerini sayısız kez dinlemek zorunda kalıyorsunuz, bunalıyorsunuz ve sonunda müziği tamamen kapatıyorsunuz. Yine de parçaların tamamı oyunun havasına çok iyi bir şekilde uyuyor; sadece sayıları az olduğu için sinir bozuyorlar.
Durumu özetlemek gerekirse, Art of Rally kesinlikle güzel bir oyun ama puan tarafına döndüğümüz zaman kesinlikle 10 üzerinden 9 veya 10 vermek mümkün değil. Bunun sebebi ise oyunda pek bir içeriğin ve amacın olmaması. Pistlerin çok kısa olması, oyunu hemen tekrara bağlıyor ve rahatlamak haricinde hiçbir deneyim elde edemiyorsunuz. Yani, bir video oyunu olarak çok olumlu yönleri de var bu oyunun ama aynı zamanda yetersiz kaldığı yanları da mevcut. Yine de küçük ve minimalist oyunlardan hoşlanıyorsanız, bunun üzerine bir de arabalar ve/veya ralli ile ilgileniyorsanız, incelemiş olduğum bu oyun çok hoşunuza gidebilir.
