PlatinumGames, bugüne kadar birbirinden güzel oyunlar geliştirdi. Nier: Automata ve Bayonetta 2, bu oyunlara verebileceğimiz en iyi örnekler olacak. Özellikle de Nier: Automata, temel oynanışı ile oldukça beğenilmişti ve PlatinumGames cephesi de aynı oynanışı, çok oyunculu ögeler ile geliştirmeyi denemek istemişti. Bu yüzden de Babylon’s Fall isimli bir projeye imza atılmıştı. Kağıt üzerinde böyle bir oyunun çok başarısız olabileceğini düşünmek oldukça zor; sonuçta oynanışın sağlam olacağı belliydi ama hiç de öyle olmadı. Bu oyun, belki de 2022 senesinde deneyimleyebileceğiniz en kötü oyunlardan biri olabilir.

Babylon’s Fall, temelinde aksiyon ve rol yapma sistemlerini bulunduruyor. Oyunu üçüncü şahıs bakış açısından oynuyoruz ve Hack & Slash tarzı bir oynanış da kendisini belli edebiliyor bu sırada. Hikayeye göre ise bir Sentinel’in kontrolünü ele alıyoruz. Karakterimizin, Ziggurat adı verilen bir kuleye tırmanması gerekiyor. Tabii gerçek anlamda bu kuleye tırmanmıyoruz; alakalı görevleri, bir güvenli bölge olan Sentinel Force HQ içerisinden alıyoruz. Bu güvenli alan içerisinde diğer oyuncular karşınıza çıkabiliyor ve mağazalardan da alışveriş yapabiliyorsunuz. Klasik bir güvenli alan tasarımı sunuluyor yani.

Tahmin edebileceğiniz üzere Babylon’s Fall, bir alışveriş simülasyonu değil. Mağazalardan alışveriş yapabilmek için belli birimlere ihtiyacınız var ve onun için de görevlere çıkmanız gerekiyor. Kuleye tırmanma kısmı da zaten görevlerde başlıyor. Her görevi tek başınıza veya dört kişiye kadar eş oyunculu olarak deneyimleyebiliyorsunuz. Ayrıca yine her görevde, zirveye çıkana kadar 3-4 kat yukarı çıkabilmeniz mümkün oluyor. Tabii bu sırada yeni ganimetler de kazanıyorsunuz ve onlarla daha da güçleniyorsunuz. Güvenli alana döndüğünüz zaman o ganimetleri daha da güçlendirebilmeniz de mümkün.

Babylon’s Fall oyununun temel oynanış döngüsü öyle çok da farklı değil yani. Görevleri ne kadar başarılı tamamlarsanız, o kadar kaliteli ganimetler kazanıyorsunuz ve o ganimetlerden alacağınız güçlerle de daha zorlu içeriklere erişim sağlayabiliyorsunuz. Oyunun döngüsü sürekli olarak bu şekilde ilerliyor. Tabii bu sırada, beş farklı kategoride silah tipi ile oyunu deneyimleyebilmek mümkün. Görevlerdeki başarılarınız ise yaptığınız kombo hareketlerine, başarılı kaçışlara ve düşmanları ne kadar hızlı öldürdüğünüz ile ölçülüyor. Yalnız, oyunda biraz bile derine inecek olursanız, tüm problemlerle anında karşılaşıyorsunuz.

Babylon's Fall

Babylon’s Fall, güzel görünebileceği halde bunu başaramıyor

Normalde incelediğim oyunların görselliğinden en sonda bahsederim ama Babylon’s Fall oyununun en büyük problemlerinden bir tanesi, ne yazık ki sunduğu görüntüsünde yatıyor. Geliştirici ekibin söylediğine göre bu oyunun sanat tasarımında yağlı boya stili kullanılıyor ama aslında durum ondan daha basit bir seviyede: Görüntünün üzerine çok etkisiz ve her şeyi çok daha kötü gösteren bir yağlı boya filtresi var. Bu yüzden de oyun, neredeyse sürekli olarak çok kötü görünüyor. Hiçbir detayı göremiyorsunuz, her şey netliğini kaybediyor, bazı bölümler çok karanlık, bazıları da çok aydınlık oluyor. Sanatsal bir çalışmadan çok uzakta bu oyun.

Görsellikteki bu problemler sadece oynanış anlarında değil, sinematik sahnelerde de kendisini gösteriyor. Özellikle oyunun başlarında izlediğiniz sinematik sahneler, oynanış anlarından bile daha kötü görünüyor. Çevre detayları değiştiği için oyun ilerledikçe, sinematik sahneler bir tık iyileşiyor ama hiçbir zaman kabul edilebilir bir seviyenin üzerine çıkamıyor. Sadece genel anlamda görsellik de değil; karakterlerin animasyonlarının genelleri, doku kaplamalarının kalitesi, çevre detayları ve çok daha fazlası da neredeyse birkaç nesil öncesine ait gibi hissettiriyor. Babylon’s Fall, görselliği ile çok büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.

Görsellik ile olan problemlerinizi giderdikten sonra, oyunun kendisine giriş yapabilmek de biraz zor olabiliyor. Babylon’s Fall oyununu tek başınıza veya diğer oyuncularla birlikte oynayabiliyorsunuz ama oyun genellikle diğer insanlarla bu deneyimi yaşamanızı istiyor. Tek oyunculu deneyimler çoğu zaman oldukça zor olabiliyor. Diğer oyuncularla oynamak ise neredeyse imkansız; oyunu oynayan kimse yok. Ayrıca, oyuncu eşleştirme sisteminde de bölge kilidi bulunuyor. Yani, Avrupa içerisindeki bir oyuncu, başka bir bölgedeki oyuncu ile eşleşemiyor. Bu yüzden de zaten az olan oyuncu sayısı, daha da az oluyor.

Diyelim ki görselliği kafaya takmadınız, oyuncu bulma konusunda da sıkıntı yaşamadınız; işte o zaman Babylon’s Fall oyunundan biraz zevk alabilmeniz mümkün. Hatırlayacak olursanız bu oyun, temel oynanış tarafında Nier: Automata yapıtına ait bolca iz taşıyor. Oyunda kullanabileceğiniz dört farklı silah tipi ve kalkan var. Bu silah tipleri uzun menzilli, kısa menzilli ve ağır silahlar olarak ayrılıyor. Farklı silah tipleri, farklı oynanış imkanlarının kilidini açıyor ve aslında benzersiz deneyimler yaşayabiliyorsunuz. Savaş ve dövüş mekanikleri en başlarda oldukça yüzeysel bir seviyede oluyor ama sürekli derinleşiyor.

Babylon's Fall

Her şeye rağmen yaşatılan deneyim pek de iyi değil

Farklı silah tiplerini ve onlarla alakalı yetenekleri deneyimledikten sonra, ana sınıfınızın ne olacağına karar verebilirsiniz. Bu arada, silah tipi ve güçleri özgürce değiştirebiliyorsunuz ama her sınıfta eğlenceli bir noktaya ulaşabilmek için en azından bir 10 saat harcamanız gerekiyor. Oyun bittiğinde ise aslında en başında açılması gereken modlar açılıyor. Güç modunda daha fazla enerji harcayıp, daha fazla hasar veriyorsunuz. Teknik modunda ise daha az enerji harcayıp, hızlı ama güçsüz saldırılar yapıp, çok güçlü bitirici saldırılar yapabiliyorsunuz. Böyle bir özelliğin oyunun başında değil de sonunda açılmış olması çok garip.

Oyunda ilerlerken eşya üretme gibi sistemlerin de kilidini açabiliyorsunuz ve hem o sistem ile üretebileceğiniz eşyalarla, hem de daha sonra satın alabileceğiniz güçlendirmeler ile her görev sonrasında elde edeceğiniz ganimetlerin tipini ve gücünü etkileyebiliyorsunuz. Bu da oyundaki “Grind” mantığını biraz da olsa hafifleştiriyor. Ayrıca oyunda mikro ödemeler de bulunuyor ama bu mikro ödemeler, güçlendirmelere değil de kozmetik ögelere yansıtılıyor. Bu normalde çok bir sıkıntı olmazdı ama oyunun içerisinde emekle açabileceğiniz kozmetik ögeler yok denecek kadar az. Bu yüzden de tek seçenek, mikro ödeme mağazası gibi görünüyor.

Babylon’s Fall oyununda savaş bileti sistemi de bulunuyor ve oyunu satın aldığınız zaman birinci sezonun savaş biletine ücretsiz şekilde sahip olabiliyorsunuz. Ondan sonraki savaş biletleri için ayrıca ödeme yapmanız gerekecek gibi görünüyor. Normalde ben savaş biletlerinde seviye atlamayı pek sevmem; birçok oyun bunu çok zorlaştırır ama bu oyunda durum öyle değil. Savaş biletinde oldukça dengeli bir şekilde seviye atlayıp, yeni ödüllerin kilidini açabiliyorsunuz. Ne yazık ki bahsedebileceğimiz her şey de bu kadarı ile sınırlı kalıyor. Oyun, neredeyse tüm noktalarında hiçbir derinlik sunmuyor.

Babylon’s Fall, henüz bitmiş ve eğlenceli bir oyuna hiç benzemiyor. Evet, oyundaki saldırı hareketleri, kombolar ve kaçış sistemi oldukça güzel ama bunun üzerine kurulmuş olan içerikler inanılmaz sıkıcı ve her şey birbirini tekrar ediyor. Oyundaki meydan okuma görevleri bile birbirinin net kopyası. Aynı şey düşman tasarımları için de geçerli. Ayrıca oyundaki genel ilerleme sistemi de gereğinden çok daha karışık ve size neyin, ne işe yaradığını pek göstermiyor. Daha önce bahsetmiş olduğum görsellik ile alakalı problemler ve daha fazlası da birleşince, karşımıza başarısız bir video oyunu çıkıyor.

Babylon's Fall
Babylon's Fall
Olumlu
En azından para vermeden deneyebileceğiniz bir demo var.
Şaşırtıcı bir şekilde müzikler oldukça güzeldi.
Olumsuz
Görsel kalite ve sanat tasarımı oyunun tamamını yerin dibine sokuyor.
Birçok içerik birbirinin ya tam kopyası, ya da azıcık değiştirilmiş hali.
Savaş mekanikleri çok yüzeysel kalıyor; hikaye de ilgi çekici bir hal almıyor.
Mikro ödemeler haricindeki hiçbir ganimet heyecan verici değil.
3

Etiketler: