Bir senedir filan oynadığım oyunlardan tam olarak zevk almıyorum ve hemen sıkılıyorum. Tabii ki birkaç istisna oldu, sonuçta yüzlerce oyun oynuyorum ama genel olarak bir oyun için genellikle, “İki saat oynadım herhalde, yeter artık.” dedikten sonra, konsoldan kalkıyorum ve sadece yarım saat geçtiğini fark ediyorum. Bunun neden olduğunu, neden oyunlardan zevk almadığımı ve zamanın neden geçmediğini aslında biliyorum. Kişisel hayata çok girmeye gerek yok, o yüzden o nedenlerden bahsetmeyeceğim ama Baldur’s Gate 3 ve Starfield oyunlarını oynadıktan sonra fark ettim ki sıkıntılardan bir tanesi, oynadığım video oyunlarıymış.

Bugünkü konumuz Starfield değil, onu daha sonra inceleyeceğim; bugün Baldur’s Gate 3 oyununa odaklanacağım. İşte bu oyunu oynarken biraz önce anlattığım durumun tam tersini yaşıyorum. Yani, oyunu iki saat oynadım sanıyorum ama sonra saate bir bakıyorum ki dört saat olmuş ben oyuna başlayalı. Zamanın hem nasıl geçtiğini anlamıyorum, hem de oyundan inanılmaz bir keyif alıyorum. Zaten bu sebepten ötürü oyunun incelemesini yazmakta biraz geciktim; son zamanlarda piyasaya sürülen bu muhteşem oyunları oynamakla ve doğal olarak daha az iş yapmakla meşguldüm. Peki, şimdi incelemeye yavaş yavaş adım atalım, nedir bu oyun?

Baldur’s Gate 3 aslında 2020 senesinde erken erişim sürecine başlamış olan bir oyundu ve aslında o zamanlarda da ufak tefek ilgi çekmişti ama oyun, tam sürümünün tanıtıldığı bir canlı yayın ile ana akıma ulaşmayı başardı. ben açıkçası bu ayı Starfield silip, süpürecek diye düşünürken, bir anda bu iki oyun kafa tutuşmaya başladı. Bugün incelediğim oyun bir anda ana akımdaki yerini alınca, tahmin ediyorum ki birçok oyuncu muhtemelen bu yapıtın parti temelli bir rol yapma oyunu olduğunu ve Dungeons & Dragons evrenine sahip olduğunu bilmiyordur. Aslında, oyunun gerçek bir özgürlük sunduğunu göz önünde bulundurursak, bunları bilmenize de gerek yok.

Baldur’s Gate 3 oyununa beni çeken elementlerden biri direkt olarak Dungeons & Dragons ama her şeyden önce oyunun vaat ettiği özgürlük akıl alır gibi değil. Oyunun evreninde birbirinden zengin karakterler ve hikayeler yaşanıyor. Sizler de hem kendiniz, hem de partiniz ile bu dünyayla tamamen özgür bir şekilde etkileşime geçebiliyorsunuz. Yapabileceklerinizin gerçekten bir sınırı yok. Oyuna giriyorsunuz ve karakteriniz ile gerçekten kendinize ait bir macera yaşıyorsunuz. Tabii ki ana hikaye elementleri her zaman çok büyük değişikliklere gitmiyor ama burada önemli olan şey de yaşatılan macera; o maceranın ara noktalarındaki sinematik sahneler değil.

Baldur's Gate 3

Baldur’s Gate 3, zengin bir karakter kadrosu sunuyor

Baldur’s Gate 3 oyunundaki yüzlerce saatlik maceranıza isterseniz kendi oluşturduğunuz karakteriniz, isterseniz de oyunda halihazırda yer alan ana parti üyeleriniz ile başlayabiliyorsunuz. Yani, illa kendi karakteriniz olup, kendi hikayenizi yazmak zorunda değilsiniz; o hikayede yer alan kritik karakterlerden birini de seçip, onların hikayesine yön verebiliyorsunuz. Tüm bu karakterler farklı hikayeler ve farklı deneyimler sunuyor ama oyun, tam sürümünün çıkışıyla birlikte The Dark Urge ile bizi tanıştırıyor. Kendisi tamamen yeni bir karakter ve oyundaki diğer tüm karakterlere kıyasla, hikayeyi bambaşka yerlere götürüyor, adeta bir ek paket gibi hissettiriyor.

Astarion, Lae’zel, Gale, Shadowheart, Karlach, Wyll ve The Dark Urge, Baldur’s Gate 3 içerisinde seçebileceğiniz hazır karakterler. Biraz önce dediğim gibi kendi karakterinizi de oluşturabiliyoruz ve bunu yaptığımız zaman, diğer tüm bu karakterlerle oyun dünyasında tanışabiliyoruz ve hatta kendilerini partimize de katabiliyoruz birlikte savaşabilmek için. Hazır karakterlerle, özellikle de The Dark Urge ile bu oyunu oynamanın keyfi kesinlikle ayrı ama kendi karakterinizi de bence yapıp, maceraya bir de bu gözden bakmanız gerekiyor. Oyunun içerisinde inanılmaz detaylı bir şekilde, tam istediğiniz ayarlara sahip olarak bir karakter oluşturabiliyorsunuz.

Baldur’s Gate 3 oyununda on bir farklı ırk ve bunun iki katından daha fazla olacak şekilde de karakter sınıfı var. Her ırkın birden fazla sınıfı olabiliyor ve hatta o sınıfların da alt sınıfları olabiliyor. Evet, bazı ırklar aynı sınıfları paylaşıyor ama yine de bu bence ırk seçimini önemsiz hale getirmiyor. Seçtiğiniz ırk ve sınıfa bağlı olarak karakterinizi özelleştiriyorsunuz ve ayrıca bir de geçmiş seçiyorsunuz. Bu geçmiş, karakterinize bazı farklı istatistiklerde avantaj sağlıyor. Mesela, geçmişte eğer askerseniz, daha güçlü ve daha ürkütücü olabiliyorsunuz. Bunlar da savaş anlarında ve/veya diyalog seçimlerinde ayrı bir önem taşıyor tabii ki.

Baldur’s Gate 3 oyununda karakterinizi oluştururken yaptığınız seçimlerden önemli bir kısmı silahlarınızı, büyülerinizi, zırhlarınızı, yeteneklerinizi ve istatistiklerinizi etkiliyor. Özetle şöyle söyleyebilirim: Bu video oyununda karakter oluşturmak, masaüstü bir Dungeons & Dragons oyunu için karakter oluşturmaya oldukça benziyor. Zaten incelediğim oyun, bahsettiğim masaüstü oyunun kural setlerinden birini kullanıyor ama şu anda hangisi olduğunu açıkçası hatırlamıyorum. Zaten markayı biliyorsanız, sizi nasıl bir deneyimin beklediğini rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. Eğer bilmiyorsanız da bence korkacak bir şey yok efendim.

Baldur's Gate 3

Kendinizi benzersiz bir macera için şimdiden hazırlayın

Baldur’s Gate 3 içerisinde karakterimizi oluşturduktan sonra kendimizi benzersiz bir maceranın içinde buluyoruz. Oyunun daha en başındaki sinematik sahnelerden de öğrendiğimiz üzere beynimize bir böcek yerleştiriliyor ve bu böcek bizi tam bir canavara dönüştürecekken bazı şeyler ters gidiyor ve dönüşmemiz gecikiyor. İşte biz de bunu fırsat bilip, böcekten kurtulmaya çalışıyoruz. Oyunun hikayesi en başta hayatta kalma elementine odaklanıyor ama daha sonra her şey dallanıyor, budaklanıyor ve farklı farklı katmanlardan oluşan, belki de bu zamana kadar hiç görmediğiniz seviyede detaylı bir hikaye anlatılıyor.

Baldur’s Gate 3 oyununun hikayesi nadiren oynayan sinematik sahnelerle, daha sık olan ara sahnelerle ve bolca diyalogla anlatılıyor. Oyun boyunca birbirinden benzersiz karakterlerle tanışıyoruz, onların kişiliklerini öğreniyoruz, hikayelerine tanıklık ediyoruz ama bu sırada kendi olaylarımızı ve partimizdeki arkadaşlarımızın olaylarını da asla unutmuyoruz. Oyun, inanılmaz bir şekilde, birden fazla büyük hikayeyi, oyuncuyu sıkmadan anlatmayı başarıyor. Oyunda sadece büyük hikayeler değil, yan hikayeler ve hatta oyundaki günlüğünüzde hikaye olarak kaydedilmeyen mini olaylar bile deneyimlemeye değer seviyede. Bu yüzden her yeri keşfetmek istiyorsunuz.

Baldur’s Gate 3 oyununun hikayesi, karakterleri ve diyaloglarıyla alakalı sadece tek bir kusur var ve o da oyunun zorunlu bir şekilde Türkçe oynanıyor olması. Benim yabancı dil bilgim var ve açıkçası oyunlarda yapılan çeviri çalışmalarının büyük bir kısmından da memnun değilim. Bu yüzden oyunları orijinal dillerinde oynamayı tercih ediyorum ama bu oyunun PlayStation 5 sürümünde ne yazık ki bunu başaramadım. Yurt dışında oyunun diyaloglarının muhteşemliğinden bahsediliyor ama açıkça söyleyeyim, çeviri ile ben bunu göremiyorum. Ben sadece basit bir şekilde, bire bir olarak çevrilmiş cümleler görüyorum. Eğer çoğunlukla Google Translate kullanıldıysa hiç şaşırmayacağım.

Yalnız, oyunun Türkçe olması sadece benim için bir eksi ama bunu koskoca bir ülkenin önüne koymayacağım. Baldur’s Gate 3, hikaye açısından ağır bir oyun ve sürekli ama sürekli diyalog okumanız gereken anlar olabiliyor. Bu yüzden de Bethesda gibi dev bir şirketin, Starfield oyununu Türkçe yapmıyorken, daha az bilinen ve maddi açıdan daha küçük olan bu oyunun arkasındaki stüdyonun Türkçe bir oyun sunması kesinlikle ülkemiz adına, yabancı dil bilmeyen veya dil bilgisine güvenmeyen oyuncular için harika. Benim burada eleştirdiğim tek şey, seçim sunulmuyor olması. Tabii ki çeviri de belki daha iyi yapılabilirdi ama onu da eleştirmeyeceğim.

Baldur's Gate 3

Baldur’s Gate 3 oyununda yolunuzu siz çiziyorsunuz

Daha önce de bahsettiğim gibi Baldur’s Gate 3 oyununda benim ilgimi çeken en büyük özelliği, size sunduğu özgürlüktü ve ben bu özgürlüğün tadını her aldığımda, yaşadığım deneyime gerçekten inanmakta zorluk çekiyorum. Piyasadaki oyunların çoğunluğunda “Mission Failed” ekranı alabileceğiniz sayısız durumda bu oyun devam ediyor. Oyundaki hikaye, ana karakter olarak siz ölmediğiniz sürece sürekli olarak devam ediyor. Partinizde bahsettiğim ana karakterler mi öldü? Hikaye devam ediyor. Kesin finalde her şeyi birbirine bağlayacak dediğiniz olay, diyalog seçimleriniz yüzünden hızlıca sona mı erdi? Oyun devam ediyor. Oyun her zaman devam ediyor.

Baldur’s Gate 3 içerisinde karakterlerle yaptığınız konuşmalar, öldürdüğünüz kişiler, hayatta bıraktığınız kişiler, ölen dostlarınız, hayatta kalan dostlarınız ve hatta ölen veya hayatta kalan düşmanlarınız her şeyi dinamik olarak değiştirebiliyor. Bu yüzden oyunda kurduğunuz her cümlenin önemi oluyor ve aksiyon gerçekleştirmeden önce de iki kere düşünüyorsunuz. Hatta, bu oyundaki iyi karakterlere düşman bile olabiliyorsunuz. Yani, düşmanların tarafında yer alabiliyorsunuz. İsterseniz oyunu bu şekilde bitirebilirsiniz, isterseniz de son dakikada onları sırtlarından bıçaklayıp, onları kendi çıkarlarınız için kullanmış olup, yararını görebilirsiniz. Düşündüğünüz çoğu şeyi yapabilirsiniz.

Baldur’s Gate 3 oyununun hikayesinde sunulan bu özgürlük eğer anlatılan hikayesi kötü olsaydı, tanıştığınız karakterler sıkıcı olsaydı veya diyaloglar bayma noktasında gelseydi, kesinlikle başarısız olurdu ama oyun, kusursuz bir şekilde işliyor her şeyi. Bu oyunu size anlatmakta ve övmekte inanılmaz zorluk çekiyorum çünkü daha önce böylesine etkileyici bir video oyunu görmedim. Larian Studios, sadece rol yapma oyunları kategorisinde yer alanlara değil, bütün video oyunu sektörüne bence bir ders verdi bu yapıt ile. Evet, kendileri de itiraf etti bir daha böyle bir oyun yapamayacaklarını ama en azından bu kalitenin mümkün olduğunu öğrenmiş olduk.

Baldur’s Gate 3 oyununda bahsettiğim bu özgürlük karakterler ile aranızda olan ilişkilere de yansıyor; belirli karakterler ile romantizm gerçekleştirebiliyorsunuz mesela. Zaten bu oyunun çıkışından önce bir anda ana akıma çıkmasının sebeplerinden birisi de buydu; ayı kılığına girmiş bir (eğer yanlış hatırlamıyorsam) druid ile ilişki yaşayabiliyorduk. Biraz da bu başlık sayesinde oyun çok geniş kitlelere ulaşmıştı ama daha sonra oyun, ayısıyla değil, saf kalitesi ile kendisini ön planda tuttu. Yani, özetle şunu söylemek istiyorum: Şu ana kadar karakterlere, hikayelere, diyaloglara ve benzer şeylere değindim ve deneyimlediğim her şey kesinlikle kusursuzdan bile öteydi.

Baldur's Gate 3

Aynı özgürlüğü temel oynanışta da hissedebiliyorsunuz

Dungeons & Dragons oyunlarında olduğu gibi Baldur’s Gate 3 içerisinde de her şeye zar atılıyor. Düşmana ne kadar hasar vereceğiniz, çalıların arasına gizlenmiş kolu bulma ihtimaliniz ve aklınıza gelebilecek diğer her şey için oyunda zar atılıyor. Bunların bazılarını görüyorsunuz, bazılarını görmüyorsunuz. Mesela, diyalog seçimleri sırasında birini ikna etmeye veya korkutmaya çalışırsanız, gerçekten bir zarın atıldığını görüyorsunuz ama oyun, her zar atış için de sizi duraklatmıyor. Mesela, saldırı yaparken zarlar arka planda atılıyor, keşif ögeleri için de aynı şey geçerli. Bu zar atışlarında size avantaj ve dezavantaj kazandırabilecek şeyler de genellikle istatistikler.

Baldur’s Gate 3 oyununda altı farklı istatistik var ve bunların her biri, karakterinizin bir yönünü güçlendiriyor. Mesela, karizma istatistiğini kullanarak insanları daha rahat ikna edebiliyorsunuz. Bu istatistik de ikna anlarında atılan zar için avantaj olarak işliyor. Mesela, birisini ikna etmek için z15 atmanız gerekiyor diyelim. Karizma istatistiğinden (ve diğer bazı şeylerden) avantaj alabiliyorsunuz. Bunlar, +4 filan olarak geçebiliyor ve z11 atarsanız, avantaj işleniyor ve z15 olarak güncelleniyor. Böylece ikna işlemini başarmış oluyorsunuz. Diyelim ki z14 geldi, o zaman da bu başarısızlık ile hayatınıza devam ediyorsunuz. Oyunu zar atmadan önce kaydedip, sonra oraya dönerseniz ayrı tabii.

Baldur’s Gate 3 oyununda her şey zar atma da değil. Karakterinizin istatistikleri haricinde bilgileri ve yetenekleri de oluyor. Mesela, din bilgisi yüksek olan birisi, keşif yaparken veya diyalog anlarında bu bilgisini ortaya koyup, size yardımcı olabiliyor. Bunun gibi farklı çok örnek var. Yetenekler de aynı şekilde hem diyalogları, hem keşfi, hem aksiyonları, hem de savaş anlarını etkiliyor. Yani, kendinize masaüstü bir Dungeons & Dragons oyunu kurmuş gibi hissediyorsunuz. Oyun hiçbir şekilde, hiçbir alanda bir video oyunu gibi kendisini kısıtlamıyor. Gerçekten rol yapma havasına bürünebiliyorsunuz ve bu verdiğim örnekler, oyun içinde çok şeyi etkiliyor.

Baldur’s Gate 3 içerisinde ayrıca sayısız büyü de var. Bu büyülerin bazıları sağlık, bazıları defans, bazıları atak için geçerli ama benin en çok ilgimi çekenler, oyunu daha derinden etkileyen büyüler. Mesela, oyunda hayvanlarla konuşmanızı sağlayan bir büyü var. Bu sayede her bir hayvanla konuşabiliyorsunuz ve bazı hayvanların hikayeleri ve hatta görevleri bile var. Ölülerle konuşma büyüsü de aynı şekilde, adı üstünde, ölmüş kişilerle konuşmanızı sağlıyor ki bu akıl almaz şeylere davetiye çıkartıyor oyunda. İşin en iyi yanı ise tüm bunların tamamen opsiyonel olması ve kafasına koyan bir oyuncunun da bu büyüleri elde edebilecek çok çeşitli yolları olması.

Baldur's Gate 3

Baldur’s Gate 3 oyununda aksiyon da var

Hikaye, karakter, diyalog, büyü filan derken aksiyonu biraz atladım sanırım. Baldur’s Gate 3 oyununun temeli gerçek zamanlı olarak işliyor. Yani, oyunun dünyasını, karakterinizi gerçek zamanlı olarak hareket ettirirken keşfediyorsunuz ama savaş anları başladığı anda sıra tabanlı bir hal alınıyor. Oyunda aksiyon, bonus aksiyon, reaksiyon, büyü ve bazı sınıflara özel birimler bulunuyor. Her turda bu birimleri harcayabiliyorsunuz. Aksiyon gibi temel birimler, turdan tura güncellenirken, büyü gibi birimlerin yenilenmesi için mola vermeniz gerekiyor. Ayrıca her aksiyon, farklı birimler harcıyor. Mesela, her büyü aslında büyü birimi harcamıyor, bazıları aksiyon harcıyor.

Baldur’s Gate 3 oyununda karakterinizin yapabileceği ve siz seviye atladıkça hem geliştirip, hem de aralarına yeni şeyler ekleyebileceğiniz aksiyonları bulunuyor. Saldırma, pasif yetenek kazandırma, defans yapma, can verme, büyü yapma, itme, fırlatma falan filan derken amacınız, en doğru aksiyonları gerçekleştirip, karşınızdaki düşmanları yenmek oluyor. Öldürmek tek seçim de değil. Diyaloglarla işinizi halledemediyseniz ve savaş başladıysa, savaş sırasında ölümcül olmayan darbeleri de açıp, düşmanları öldürmek yerine bayıltabiliyorsunuz. Savaştan başarıyla çıktıktan sonra ise sizi kısa ve uzun dinlenme opsiyonları bekliyor oluyor.

Baldur’s Gate 3 oyununda eğer bir savaştan çok yara aldıysanız, tabii ki iksir filan kullanarak canınızı yenileyebilirsiniz ama aynı zamanda, iki kere kısa dinlenme yapma hakkınız da oluyor. Kısa dinlenme, bazı birimlerinizi yeniliyor ve size bir kısım can veriyor. Bunu anlık olarak yapabiliyorsunuz. Uzun dinlenme ise sizi kamp alanınıza ışınlıyor ve günü orada bitiriyorsunuz. Uzun dinlenme yapmak, canınızı filan tamamen dolduruyor, negatif efektleri de söküp, atıyor. Kamp bittiği zaman da oyun sizi tam olarak kaldığınız yere bırakıyor. Yani, düzenli olarak kısa ve uzun molalar vermek inanılmaz kritik bir önem taşıyor ki ben bunu biraz geç öğrendim.

Bu arada, Baldur’s Gate 3 oyununda uzun dinlenme yapmak ayrıca hikayenin ilerlemesine de sebep oluyor. Gece uyuduğunuz zaman hem parti üyeleriniz ile ilişkinizi ilerletiyorsunuz, hem de hikayenin bazı önemli anlarıyla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Kamp ateşinde ideal bir uzun dinlenme yapabilmek için belli bir sayıda yemeğinizin olması gerekiyor ama zaten çevrenizi ve düşmanlarınızı düzenli olarak yağmalıyorsanız, bu konuda pek sıkıntı çekmiyorsunuz. Bu arada, yağmalamak demişken, oyunda bolca farklı silah, zırh ve size inanılmaz büyüler veya özellikler kazandıran aksesuarlar da bulunuyor. Karşınıza çıkabilecek şeylerin sınırı yokmuş gibi hissediyorsunuz.

Baldur's Gate 3

Özel olarak oyunun PlayStation 5 sürümüne değinelim

İnceleme yazımın bu anına kadar bahsettiğim her şey Baldur’s Gate 3 oyununun tüm sürümleri için geçerli ama şimdi özel olarak PlayStation 5 sürümünden bahsetmek istiyorum. Beni açıkçası bu tip oyunlarda en çok kontrol şeması korkutuyor ve aslında korktuğum başıma da bir tık geldi. Her şeyden önce oyunun kontrol şemasına alışmak bir tık zaman alabilir ama buradaki asıl hata, oyunun kontrolleri öğretmiyor olması. Mesela, R2 tuşuna basınca envanter ve günlük gibi şeylerin açılabildiğini utanç verici bir zamandan sonra keşfettim. Ayrı şey, R3 tuşuna basınca etraftaki ganimetlerin ve düşmanların görüş açılarının gösterilmesi için de geçerli.

Baldur’s Gate 3, öğretmesi gereken şeyleri öğretmiyor, onun yerine herkesin anlayabileceği şeyleri öğretiyor. Bir de konsolda olduğumuz için işler daha da fazla karışıyor. Klavyeyle filan kontrol şemasını çözebilmek zor değil; oyunlar zaten belli şeyler için belli tuşları kullanıyor ama konsollarda R2 tuşuna basınca tekerlek menüsünün açıldığı başka bir oyun hatırlamıyorum ben. Şaşırtıcı bir şekilde, oyunun konsol sürümünde bundan başka hiçbir sıkıntı yok. İnternette ben performansın kötü olduğunu filan okumuştum ama benim deneyimlerimde en ufak bir hata bile yoktu. Sadece performans sıkıntısı değil, oyun içi bir hata bile görmedim.

Baldur’s Gate 3 oyununu DualSense ile kontrol edebilmek gayet güzel ve kontrol şemasına alıştığınız zaman gerçekten her şey elinizin altındaymış gibi hissediyorsunuz. Bu noktada da görmek istediğim şey, DualSense üzerindeki yeni nesil teknolojilerin biraz kullanılmasıydı ama oyun o kadar güzel ki bunu da bir eksi olarak göremiyorum. Yani, bunun eksikliğini hissettirmiyor oyun. Görsellik tarafında da eğer yanlış bir karşılaştırma yapmadıysam, PC üzerindeki en yüksek ayarlara yakın bir set kullanılıyor PlayStation 5 üzerinde. Bu yönden de memnun kaldım. Ayrıca oyunun sunum elementlerinden biraz sonra daha detaylı bir şekilde bahsedeceğim.

Baldur’s Gate 3 oyununun PlayStation 5 sürümüne özel olarak dikkatimi çeken bir diğer şey ise ekran kırılmalarının yaşanıyor olması. Bu sıkıntı oyuna sonradan gelen güncellemelerden birinden sonra dikkatimi çekmeye başladı. Bu yüzden bir sonraki güncellemede filan düzeltileceğini umuyorum. Ayrıca kırılmanın kendisi ekranın alt kısmında yaşanıyor. Yani, bir kere eğer dikkatinizi oraya kaptırmazsanız, oyun boyunca fark etmeyebiliyorsunuz. Bunun haricinde de oyunun PC sürümü ile PlayStation 5 sürümü arasında olumlu veya olumsuz bir fark yok. Yani, iki sürüm de birbirine çok eşit ve bence mükemmel olmaya çok yakın bir port kendisi.

Baldur's Gate 3

Baldur’s Gate 3, sunumuyla da dikkat çekiyor

Daha önce de söylediğim gibi Baldur’s Gate 3 oyununun PlayStation 5 versiyonunu deneyimledim ve sunum tarafında elde ettiğim deneyim, beklediğimden kat ve kat daha güzeldi. Öncelikle, oyunun görselliği kesinlikle muhteşem. Sinematik sahneler bir kere harika ve ara sahneler de kesinlikle kaliteden yoksun değil. Zaman zaman karakter modelleri kayboluyor veya doku kaplamaları geç yüklenebiliyor ama yine de genel kalite sabit kalıyor. Aynı şekilde karakter modelleri inanılmaz detaylı ve oyunun çevre tasarımı kusursuz. Oyunda ziyaret ettiğiniz her bölüm, her mekan, her biyom benzersiz hissettiriyor. Silah ve zırh gibi eşya tasarımları da kesinlikle başarılı.

Baldur’s Gate 3, performans tarafında 60 FPS olarak oynanabiliyor. Oyunun sadece üçüncü bölümünde çok büyük bir şehre girdiğimiz için FPS değerinde düşüklükler yaşayabiliyorsunuz ama açıkçası bunu bir problem olarak görmekte zorlanıyorum ben. Yani, başka bir oyun olsa kesinlikle bir problem ama bu oyun öyle bambaşka bir seviyedeki, problemleri görmeniz çok zor bir hal alıyor. Oyunun kalitesi aslında problemlerin üstünü güzelce kapatıyor. Bu sırada da tahmin ediyorum ki geliştirici ekip, zaman içinde optimizasyon çalışmalarına devam edecektir. Zaten büyük ve küçük güncellemelerin sözü daha önceden verilmişti bu yapıt için.

Baldur’s Gate 3 oyunun ses efektleri ve seslendirmeleri de apayrı bir başarıya sahip. Oyundaki her karakter inanılmaz başarılı bir şekilde seslendirilmiş. Yani, en önemsiz göreceğiniz karakterin bile seslendirmesi hoş bir performansa sahip; sadece ses kayıtlarının kalitesi karakterden karaktere değişebiliyor. Sanki bazı karakterler profesyonel mikrofonlarla kayıt edilmiş, bazıları evlerindeki kulaklıkların mikrofonlarını kullanmış. Bas ve tiz farkı çok mevcut yani ve bu farkların insanların sesinden değil de kayıttan geldiğini anlayabiliyorsunuz. Ses efektleri filan da kesinlikle kaliteli ve bahsettiğim bu kayıt kalitesi farkı, ses efektlerinde mevcut değil.

Baldur’s Gate 3 oyununun müzikleri de şahane. Yani, oyunun ana menüsünde çalan ana tema müziğinden tutun da bölümlere, karakterlere ve/veya yaşanılan o özel duruma göre hazırlanmış müziklerin her biri akılda kalıcı parçalar. Şu anda bile aklımda hem ana tema müziği, hem de örümcek mağarasında dolaşırken arka planda çalan ve hafif tedirginlik veren müzik çalıyor. Nasıl aynı anda iki müzik çalabiliyorsun kafanda diye hiç sormayın… Neyse, açıkçası bu oyunun sunum tarafında övülmeyecek hiçbir şey yok; sadece teknik açıdan bazı sıkıntılar var, onlardan da bahsetmiştim ve gelecekte güncellemelerle düzeltilmesini umuyorum.

Baldur's Gate 3

Böyle bir video oyunu bir daha asla karşınıza çıkmaz

Baldur’s Gate 3 için yazdığım bu inceleme yazısını sanırım 8-12 paragraf daha uzatabilirim ama ben ne söylersem söyleyeyim, bu oyundan aldığım keyfi kelimelere dökemiyorum. O kadar muazzam bir deneyim sunuluyor ki karşımdaki bu başyapıtın bir daha asla karşınıza çıkmayacak kadar yüksek kaliteli bir oyun olduğunu ifade etmekte zorlanıyorum. Grand Theft Auto V, Red Dead Redemption 2, The Legend of Zelda: Breath of the Wild, The Last of Us Part II, Persona 5 ve aklınıza gelebilecek diğer bütün modern şaheserler, bu oyunun yanında bence sıradan kalmaya çok yaklaşıyor. Tabii ki adını geçirdiğim her oyunun, bu oyunla karşılaştırılmayacak yönleri var ama ben sadece daha genel bakmaya çalışıyorum örnek verebilmek adına.

Baldur’s Gate 3 oyununun kendi hikayesi gayet başarılı ve video oyunu dünyasında kesinlikle daha iyi hikaye sunan macera oyunları bulabilirsiniz ama bu oyunun hikayesinin daha dikkat çekici olmasının sebebi size tanıdığı limitsiz hissettiren, kendinin bir oyun olduğunu unutturan özgürlüğü. Bu özgürlük sayesinde bir CRPG olarak hikayeye odaklanan tüm macera oyunlarına taş çıkartıyor bence bu yapıt. Aynı şey oyunun karakterleri, diyalog yazımı, oynanış elementleri ve diğer şeyler için de geçerli. Bunu sadece benim söylediğim bir laf olarak da algılamayın; bu oyunun benzersiz bir seviyede olduğunu sadece oyunun kendi geliştiricileri veya oyuncular değil, diğer oyun geliştiricileri bile biliyor, kabul ediyor. Böyle bir oyunun nasıl yapıldığına hayret ediyorum.

Baldur’s Gate 3 hakkında söylediklerime bakarak bu oyunun çok ağır olduğunu düşünebilirsiniz ve haklısınız da ama bu ağırlık kesinlikle gözünüzü korkutmasın. Evet, oyun ağır ama herkesin anlayabilmesi de mümkün. Yani, bu oyunun mantığını anlamak için illa Dungeons & Dragons oyunlarını bilmeniz gerekmiyor. Bu özellikle de zar olayları için geçerli. Uzaktan baktığınız zaman bunların çok kritik olduğunu düşünebilirsiniz ve yüksek zorluk seviyesinde strateji tabii ki gerekiyor ama zaten bilmediğiniz bir oyunu da en zor seviyede oynamazsınız herhalde. Dungeons & Dragons veya CRPG ile alakalı hiçbir şey bilmeseniz bile bu oyunun kolay ve orta zorlukları bence oyuncuları sıcak bir şekilde karşılıyor. Oyunda çok özellik var ama bunlar hiçbir zaman boğucu olmuyor.

İnceleme yazım boyunca belirtmiş olduğum tüm sebeplerden ötürü de Baldur’s Gate 3 oyununu herkese öneriyorum. Dungeons & Dragons oyunlarını sevin, sevmeyin; CRPG tipi deneyimleri sevin, sevmeyin; eğer bu oyun kenarından veya köşesinden ilginizi çektiyse, bence kendisine bir şans vermeniz gerekiyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de yine kendimi çok tekrarlamış olacağım ama böyle bir video oyunu bir daha karşınıza çıkmaz. Oyun kesinlikle bambaşka bir seviyede ve deneyimlenmeyi de hak ediyor. Özellikle de eğer daha önce benzer masaüstü oyunlara baktıysanız ve, “Ya keşke bu bir video oyunu olsaydı.” dediyseniz, bu oyun kesinlikle hayatınızın en iyi deneyimlerinden birini sunacak size. Bu oyunu sevmemek bence imkansız.

Baldur's Gate 3
Olumlu
Sadece rol yapma oyunları için değil, tüm video oyunu sektörü için yepyeni bir standart.
Mikro ödeme olmadan, savaş bileti olmadan, çevrim dışı da oynanabilen gerçek bir tek oyunculu oyun.
Hikaye ve oynanış taraflarında akıl almaz derecede bir özgürlük sunuluyor.
Anlatılan hikaye oldukça ilgi çekici ve tanıştığınız karakterlerin her biri benzersiz.
Karakter oluşturma kusursuz; The Dark Urge ise ek paket gibi hissettiriyor.
Dungeons & Dragons evrenini ve kurallarını video oyunu dünyasına kusursuzca taşıyor.
Oyunun metinlerinin tamamı Türkçe olarak mevcut; çeviri vasat ama hiç yoktan da iyidir.
Sizi yüzlerce saat, hatta daha da uzun bir süre kendisine bağlayacak kaliteli içeriklere sahip.
Oyunun görselliği inanılmaz kaliteli; sesler ve müzikler ise çok yüksek bir kalitede.
PlayStation 5 için olabildiğince problemsiz ve kalitesiz bir port çalışması gibi duruyor.
Olumsuz
Konsollarda oyunun dil ayarlarını değiştirebilmek pek mümkün değil.
Nadiren ekran kırılması yaşanabiliyor; kare hızı da her zaman sabit kalmıyor.
10