Karşımızda, 1998 ve 2000 senelerinde çıkışını gerçekleştiren iki oyunun ardından gelen bir devam oyunu bulunuyor. Baldur’s Gate III, yeni bir geliştiriciyle ve yepyeni bir dinamizmle erken erişim sürecine başladı. Biliyoruz ki pek çok okurumuz bu yapımın nasıl bir video oyunu olduğunu merak ediyor. Okumakta olduğunuz ön inceleme yazısında, seride nelerin geliştiğinden ziyade, bu seriye merhaba demek isteyen fakat zihninde sorular bulunduran okurlarımızın meraklarını gidermeye çalışacağız. Tabii ki gelişen noktalardan da bahsedeceğiz fakat önceliğimiz nasıl bir oyunla yüzleşeceğimiz ve bu oyunda neler yapabileceğimiz olacak.
Baldur’s Gate III oyununun bizlere neler sunduğundan ve erken erişim sürümünün içeriklerinden bahsetmeden önce bazı bilgiler vermek istiyorum izninizle. Ön inceleme yazısını kaleme aldığım bu yapımın Larian Studios tarafından geliştirildiğini henüz yazının başlarındayken hatırlatsam iyi olacak. Zira, Baldur’s Gate III oyununun genel yapısında geliştirici ekibin önemli bir etkisi görülüyor. Divinity: Original Sin ve Divinity: Original Sin 2 oyunlarıyla şöhretini iyiden iyiye arttıran bu geliştirici ekip, bir süre önce Baldur’s Gate markasının isim haklarına sahip olmuşlardı.
Üst kısımda örnek verdiğim iki oyunun getirilerinin de Baldur’s Gate III ile yeniden hayata geçirildiğini söylemek pek yanlış olmaz sanırım. Larian Studios, adeta elini taşın altına koyarak Divinity: Original Sin 3 yerine Baldur’s Gate III gibi bir yapımı bizlere sunuyor. Bu tercih nedeniyle, daha geniş bir kulvarda değerlendirilmek istendiklerini, dolayısıyla kendilerine güvendikleri de anlaşılıyor. Öte yandan, Divinity: Original Sin oyunlarının genel mekaniklerini ön incelemesini gerçekleştirdiğim yapımda bariz bir biçimde görüyoruz.
Hal böyle olunca da örnek verdiğim oyunları deneyimleyenlerin, ön incelemesini yazmakta olduğum bu yapımı gördüklerinde alışma süreleri en kısa süreye iniyor. Yalnız, belirttiğim üzere bu yazıyı özellikle Baldur’s Gate III oyununa dair merakları olan ve genel yapısı hakkında bilgisi bulunmayan okurlarımız için yazacağım. Görseller veya videolar vasıtasıyla edinilebilecek yanlış algıların da önüne geçmeyi amaçlıyorum. Bu bilgileri de sizlerle paylaştıktan sonra hazırsanız karşımızda nasıl bir yapının barındığını anlatarak yazımıza devam edelim.
Baldur’s Gate III ile nasıl bir oyun bizlere sunuluyor?
Divinity: Original Sin oyunlarını deneyimleyenler için kolaylıkla anlaşılabilir fakat bu oyunları oynamayanlar için türü kısaca özetlenebilecek bir yapım yok karşımızda. Baldur’s Gate III, temelinde detaylı bir rol yapma oyunu. Bir hikaye eşliğinde hareket ediyor, karakterlerimizi geliştiriyor ve savaşlara katılarak ilerlemeye çalışıyoruz. Bununla birlikte karşımızda Diablo serisindekiyle taban tabana uyan bir yapı bulunmuyor. İzometrik görüş açısıyla hareket ettiğimiz bu oyunda, haritada dilediğimiz gibi geziyor, keşifler yapabiliyoruz ama işin rengi diyaloglarda ve savaşlarda farklılaşıyor.
Diablo III oyununu oynayanların ve sevenlerin Baldur’s Gate III oyunuyla birebir olarak aynı yapıyı bulamayacaklarını irdelemek istiyorum. Şöyle ki, ön incelemesini yazdığım bu oyunda gerçek zamanlı aksiyon türünde savaş mekanikleri bulunmuyor. Bunun yerine, sıra tabanlı bir savaş sistemi var ve bir ekip kurarak bu sistemde mücadele etmemiz gerekiyor. Yazının ilerleyen kısımlarında savaş sisteminden detaylıca bahsedeceğim ama öncelikle diyalog sisteminin etkisine de değineyim. Diyalog sistemi de çoğu rol yapma oyununda olduğu gibi tercihlerle donatılmış durumda ama aklınızda oluşanın biraz daha fazlasının bulunduğunu söyleyebilirim.
Diyaloglar sırasında yaptığımız neredeyse her tercihin sonuçlarını görüyoruz bu yapımda. Takımımıza dahil edilecek olan karakterleri de, düşmanlarımızla girişeceğimiz savaşları da diyalog sistemindeki seçimler vasıtasıyla belirlemiş oluyoruz. Aynı zamanda, yaptığımız tercihlerin sonuçları beklediğimiz gibi çıkmayabiliyor. Örneğin, savaşmak istemediğimiz durumlarda verdiğimiz bir yanıtla, savaştan kurtulacağımızı zannederken düşmanımızı daha fazla sinirlendirmiş olabiliyoruz. Kısacası, diyalog sistemi bu oyundaki ilerleyişimizi en yüksek düzeyde etkiliyor. Yine diyalog sisteminin etkisi, karakterimizin sınıfına ve yeteneklerine göre farklı sonuçlar doğurabiliyor.
Bize sunulan yanıt seçeneklerinin arasında, hangi sınıfla ve özelliklerle istediğimiz sonucun çıkacağını bazı zamanlarda görüyoruz. Bu seçenekleri seçtiğimizdeyse, özelliklerimizin başlıca etken olduğu zar atma mekaniği devreye giriyor. Verilen bir hedef sayıyı geçtiğimizde, seçeneğimizin getirisini kazanabiliyoruz. Eğer sayıyı geçemezsek, olumsuz bir sonuçla karşılaşıyoruz ve zar mekaniği de oyunun pek çok bölgesinde etkili oluyor. Özetlemek gerekirse; tercihlerimiz, karakterimizin sınıfı ve özellikleri, şansımız ve taktiksel olarak yaptıklarımızla gidişatı etkilediğimiz bir hikayeyi yaşıyoruz.
Oyun nasıl başlıyor, karakter oluşturma seçenekleri neler?
Baldur’s Gate III oyunuyla neler sunulduğunu merak edenler için oyuna başladığımızda yaptıklarımızı anlatarak yazıyı sürdürmek istiyorum izninizle. Bir kere, son yıllarda gördüğüm en başarılı başlangıç sinematiğinin bu yapımda olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kolonileştirmek ve farklı bir biçime dönüştürmek adına insanları toplayan bir ırkın uzay gemisine alınmamızla başlıyor hikayemiz. Karakterimizin ve diğer kaçırılanların gözlerine giren bir böcekle bu kişilerin zihinleri ele geçirilmeye çalışılıyor. Sonradan oluşan bir kaza sayesinde tutsaklığımız bitse de gözümüze giren böceklerin etkilerini hissetmeye devam ediyoruz.
Bu oyunun ilk kısımlarında da bir şifacı bularak bulunduğumuz durumdan kurtulmak üzere hareket etmemiz konu alınıyor. Hikayemiz, zaman geçtikçe dallanıp budaklanıyor fakat kaza yapan gemiden kurtulmak ve kurtulduğumuzda düştüğümüz sahil bölgesinde yolumuzu bulmak adına ilk etapta hareket ediyoruz. Üst kısımda anlattığım tüm mekaniklerin iç içe bulunduğu bir evrende hayatta kalmaya çalıştığımız bu maceraya başlamadan önceyse, ana karakterimizi oluşturmamız bizden isteniyor. Henüz neyin ne olduğunu bilmeden de kendimizi detaylı bir karakter oluşturma ekranını buluyoruz.
Karakter oluşturma bölümünde; köken, ırk, görünüm, sınıf, beceriler ve yetenekler olmak üzere 6 ana kısım yer alıyor. Köken kısmında; Astarion, Lae’zel, Gale, Shadowheart ve Wyll seçenekleri bulunuyor. Bu seçeneklerin her birisinde belirli bir sınıf ve ırka bağlı hazır karakterleri bulabiliyorsunuz. Irk kısmındaysa; elf, tiefling, drow, insan, githyanki, cüce, yarı-elf ve buçukluk seçenekleri bizi karşılıyor. Ayrıca, insanların dışındaki diğer seçeneklerde ikişer alt ırk seçme şansımız da bulunuyor. Erken erişim sürümünde tercih edilecek olan sınıflar da; Cleric, Fighter, Ranger, Rogue, Warlock ve Wizard olarak karşımıza çıkıyor.
Görsel anlamda, erken erişim sürümünde karakterimizin yüzünü hazır seçeneklerin arasından seçebiliyoruz. Bunun yanında, karakterin; ses tonunu, deri rengini, göz rengini, saç stilini, sakal stilini ve bunların renklerini belirleyebiliyoruz. Karakterimizin yüzünün daha detaylı bir biçimde gelecek olan güncellemelerle oluşturulacağı geliştirici ekip tarafından belirtildi. Görsel seçeneklerin arasında saç ve sakal stillerinin daha çeşitli olduğunu söyleyebilirim. Oynanış tarzımıza göre becerilerimizi ve yeteneklerimizi de karakter oluşturma alanından tercih ederek oyuna başlangıç yapıyoruz.
Baldur’s Gate III oyunundaki savaş sistemi nasıl işliyor?
Ön incelemesini kaleme aldığım yapımda irdelemek istediğim bir alan da bu oyunun savaş mekanikleri olacak. Belirttiğim üzere gerçek zamanlı bir savaş sistemi yerine, sıra tabanlı bir sistem bulunuyor bu oyunda. Sistemin, XCOM serisi, Wasteland serisi, Gears Tactics gibi oyunlara benzediğini söyleyebilirim. Oyunun haritasında, 360 derece döndürebildiğimiz 3 boyutlu ve izometrik bir alanda dilediğimiz gibi hareket edebiliyoruz. Savaşmamız gereken anlarda ise sıra tabanlı savaş sistemi devreye giriyor ve taktiksel anlamda dikkatli olmamız gereken bir alanda kendimizi buluyoruz.
Bu alanlara girdiğimizde savaş otomatik olarak başlıyor yalnız gizlice bazı hamleler yaparak konumumuzu alabiliyoruz. Savaş başladığında ise 3 temel unsur üzerinden hareket ediyoruz. Bu unsurlar; hareket mesafesi, birincil darbe ve özel yetenek kullanımı olarak adlandırılabilir. Daha iyi anlaşılması açısından biraz daha açık anlatayım. Şöyle ki, hamle yapacağımız karakterle belirli mesafede karakterimizin konumunu değiştirebiliyoruz. Yüksek yerlere çıktığımızda, uzun mesafeli silahlarla daha iyi isabet sağlayabiliyoruz yada düşmanın yakınına giderek yakın dövüş silahımızı kullanabiliyoruz.
Oyunda serbest ilerlerken ekranın alt tarafından bulunan menüyü savaşlar sırasında da kullanıyoruz. Bu menü, en ortasında kontrol edilen karakterin resmi bulundurularak yatay şekilde karşımıza çıkıyor. Bahsettiğim menünün en sol kısmından birincil darbeler seçilebiliyor. Vuruş seçimi yapılan kısmın yanındaki bölmede ise karakterimizin yapabileceği hareketleri görüyoruz. Buradan; zıplama, rakibi itme, gizli hareket etme gibi çeşitli seçenekler yer alıyor. Alt kısımdaki menünün sağ tarafındaysa büyüler ve çeşitli eşyalar yer alıyor. Karakter resminin üstündeyse aksiyon puanı hakkımızı ve turun rakibe geçmesine yarayan sekmeyi görüyoruz.
Savaşlarda tek bir aksiyon puanı üzerinden hareket etmiyoruz. Birincil vuruşlarımız, büyüler ve eşyalarımız, hareket kabiliyetimiz için üç ayrı aksiyon puanımız bulunuyor. Belirli bir menzilde hareket edebilirken, yeşil renkli aksiyon puanıyla birincil vuruşları, turuncu renkli aksiyon puanıyla büyüleri ve eşyaları kullanabiliyoruz. Oyunda ilerledikçe hareket mesafemiz ve savaşlarda verilen aksiyon puanlarımızın sayısını arttırabiliyoruz. Karakterlerin sınıfına göre büyülerin çeşitliliği ve gelişme unsurları da eklendiğinde taktiksel anlamda zihinleri zorlayan savaşlarla yüzleştiğimizi rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Haritada attığımız her adımın bir değeri bulunuyor
Savaş mekaniklerinin devreye girdiği alanların dışında, harita üzerinde özgürce hareket edebildiğimizi belirtmiştim. Bu hareketlerimiz sırasında keşifler yapıyor, bulduğumuz çeşitli unsurları yağmalıyor, pek çok kez diyaloğa giriyor ve belirli süreler içerisinde kampımızda vakit geçirebiliyoruz. Baldur’s Gate III oyununda kısa ve uzun süreli dinlenme imkanlarımız bulunuyor. Uzun süreli dinlenmede, ekibimizi bir kamp alanına getiriyoruz ve dinlenmelerini sağlıyoruz. Bu dinlenme sırasında karakterlerimizin canları ve yetenekleri doluyor. Aynı zamanda, oyunun evreninde bir sonraki güne geçmiş oluyoruz.
Uzun dinlenmelerin, yani kamp kurmaların bir nevi nefes alma alanları olduğunu söyleyebilirim. Bir de kısa süreli dinlenme imkanımız bulunuyor bu oyunda. Savaşların ardından azalan canımızı ve büyülerimizi yenilemek istediğimizde kısa dinlenme yapabiliyoruz. Yalnız, bu kısa dinleme seanslarımız sınırsız gerçekleşmiyor. Bir sefere mahsus olarak kısa dinlenme yaptıktan sonra, diğer uzun dinlenmemize kadar yeniden kısa dinlenme yapamıyoruz. Haliyle, adımlarımızı atarken dikkatli olmalı ve stratejik olarak ilerlememiz gerekiyor. Oyundaki neredeyse her hamlemiz, sonraki adımlarımızı doğrudan etkiliyor.
Öte yandan, bu yapımda istediğimiz an kayıt alabiliyoruz ki zamansal anlamda kayıplar yaşamamak adına sıklıkla kayıt yapmakta fayda bulunduğunu söyleyebilirim. Başımıza nelerin geleceğini bilmediğimiz gibi farklı taktiklerle savaşlara girmek istediğimiz veya diyaloglarda farklı bir seçeneği tercih etmek istediğimiz durumlarla sıklıkla karşılaşabiliyoruz. Bu arada, diyaloglardan üst kısımlarda kısaca bahsettim fakat oyunun geneline diyalogların hakim olduğunu yinelemek istiyorum. Yapacağımız tercihler, karakterlerimizin sınıfına göre farklı sonuçlar doğurabiliyor. Böylelikle oyunun hikayesinde tek bir çizgi üzerinden ilerlememiş oluyoruz.
Dolayısıyla, farklı karakterlerle yeni oyun deneyimleri yaşadığımızda hikaye akışında farklılıklar görebiliyoruz. Bu durum, Baldur’s Gate III oyununun yeniden oynanma ihtimalini arttırıyor. Bu arada, oyunda ilerledikçe ekibimizi kamplarda barındırdığımızı ve yola çıkarken ekip üyelerimizi seçerek hareket ettiğimizi de sizlerle paylaşayım. Hangi bölgede hangi ekip üyesiyle daha başarılı sonuçlar alacağımızı deneme yanılma yoluyla da öğrenebiliyoruz. Bazı bölgelerde ve savaşılan yerlerde yer alan ögelerle etkileşime girebileceğimizi de belirtmeden geçmeyeyim. Açıkçası, bu oyunda o kadar fazla detay var ki hangisini atladığımı, hangisini burada yazdığımı karıştırabiliyorum.
Baldur’s Gate III, erken erişim sürecinde satın alınmalı mı?
Ön incelemesini gerçekleştirdiğim yapımın erken erişim sürümü yaklaşık olarak 25 saatlik bir oyun deneyimi sunuyor. Bu süre, oynanış şekline göre 35 saat ile 40 saate kadar çıkabiliyor. Geliştirici ekip ise erken erişim sürecine katılmak isteyenlere pek çok uyarıda bulunuyor ki bu uyarıları kendimce ben de yinelemek istiyorum. Öncelikle, bu yapımım erken erişim sürümünü Steam platformundan satın almak istiyorsanız 249 Türk Lirası ödemeniz gerekiyor. Bu rakamın, bir erken erişim sürümü için fazla olduğunu söyleyebilirim.
Bunun yanında, dünya genelinde 60 dolardan satılan bu yapımın ülkemiz için yerel fiyatlandırma uyguladığı da paylaşmalıyım. Ayrıca, belirlenen fiyatın tam sürümle değişmeyeceği de açıklandı. Erken erişim sürümünü deneyerek önceden bu yapımı görmek isteyenler belirttiğim fiyattan erken erişim sürümünü satın alabilirler. Yalnız, oyunun bu haliyle önemli eksiklikler barındırdığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Her ne kadar detaylı ve göz alıcı bir yapım olmasına karşın Baldur’s Gate III oyununun erken erişim sürümünde önemli sorunlar mevcut.
Bunların arasında, kaplamaların geç yüklenmesi, bazı teknik hatalar, sınıfların hepsinin oyuna aktarılmaması, karakterlere özel hikayelerin bulunmaması gibi önemli başlıklar bulunuyor. Bana sorarsanız, böylesine kaliteli sinematikleri ve animasyonları barındıran bir video oyununun tamamlanmış haliyle deneyimlemek daha mantıklı olacaktır. Öte yandan, ön inceleme yazısında oyunun grafiklerinden, seslerinden ve performansından bilinçli olarak bahsetmedim. Erken erişim sürecinde yaşanan aksaklıkları dile getirerek oldukça başarılı olan işleri gölgelemek istemiyorum. Nihayetinde, ortalamanın çok üstünde bir çalışma var karşımızda ama karşılaşılan sorunlarla sunulan etki azalıyor.
Biraz daha açık ifade etmek gerekirse, grafikler ve sesler açısından tamamlanmayan bazı unsurlar detaylandırarak, yapılan etkileyici sunuma zarar vermek istemiyorum. Grafiklerle ilgili çalışmaların devam edeceği söyleniyor. Oyunun müziklerinin de erken erişim sürecinde artacağı bildirildi. İçerik anlamında zaten olması gerekenden kısa bir alanı deneyimleyebiliyoruz. Yine de bu durumları sorun etmem diyorsanız, ön inceleme sürümünü satın alarak deneyebilirsiniz. Tabii bana kalırsa, hayranlık bırakan bir yapımın tam sürümünü oynayıp vereceği hissi azaltmamayı tercih ederdim.
Taşları yerinden oynatabilecek bir yapım geliyor
Baldur’s Gate III için söylenecek çok fazla şey var ama bu yazıda mümkün olduğu kadar detayları sadeleştirerek ve anlaşılabilir olmasını sağlayıp sizlerle paylaştım. Divinity: Original Sin oyunlarını deneyimleyenlerin daha kolay alışabileceği bir yapım var karşımızda. Bu nedenle, şimdiye kadar benzer yapıdaki oyunları oynamayan veya uzun süredir deneyimlemeyen okurlarımızın fikir edinmesine odaklandığımı tekrarlamak istiyorum. Divinity: Original Sin oyunlarını deneyimleyenlerin ise Baldur’s Gate III ile benzer bir yapı bulacaklarını fakat önemli değişikliklerle de karşılaşacaklarını ifade etmek isterim.
Farklılıklar, savaş sistemindeki aksiyon puanlarının kullanımı, karakterlerin çeşitliliği, ekip kurma düzenindeki sayısal değişimler üzerinde yoğunlaşıyor. Tüm bunlarla birlikte, her ne kadar kapsamlı bir yapı barındırsa da Baldur’s Gate III oynandıkça öğrenilen ve alışılan bir video oyunu olarak değerlendirilebilir. Üst kısımda belirttiğim gibi erken erişim sürecinin sorunları henüz fazlasıyla mevcut. Bununla birlikte, sık aralıklarla yayımlanan güncellemelerle her geçen teknik açıdan daha düzenli bir oyun oluşuyor. Bahsi geçen yapımın tam sürümü çıktığındaysa büyük ses getireceğini şimdiden belli diyebilirim.
Sözlerimi sonlandırmadan önce Baldur’s Gate III oyununda keşke Türkçe metin desteği bulunsaydı diye içimden geçirdim. Diyalogların böylesine hakim olduğu bir yapımı böylelikle ülkemizde çok daha geniş kitleler ziyadesiyle deneyimleyebilirdi. Umarım, fiyatlandırma safhasında olduğu gibi metin desteği açısından da bir destek ülkemiz adına gelir. Başarılı bir Türkçe metin desteğiyle bu oyunun ülkemizde çok daha önemli kitleler edinebileceğini düşünüyorum. Kapsam bakımından belki biraz zor bir istekte bulunuyorum ama bu arzumun imkansız olmadığı gerçeğini de görmek gerekiyor.
Toparlamak gerekirse, Baldur’s Gate III oyununun erken erişim sürümünden oldukça memnun kaldım. Bana göre, video oyunu dünyasına şekil verecek, kendi türünün öncülerinden olacak ve benzer yapımların geliştirilmesini destekleyecek olan bir video oyunu emin adımlarla geliyor. Erken erişim sürümü bile etkileyiciyken, tam sürümüyle Baldur’s Gate III önemli bir hayran kitlesi edinecektir. Divinity: Original Sin oyunlarını beğenenlerin, birkaç gömlek üstün bir yapımla karşılaşacaklarını söyleyerek izninizle sözlerimi sonlandırayım.