Cook, Serve, Delicious! serisi üç farklı oyun ile kendisine has bir başarıya imza atmıştı. Birkaç sene aralıklarla yeni oyunlarını gördüğümüz bu seri, 2023 senesinde de durmadı ve dördüncü oyunu olan Cook Serve Forever ile karşımıza çıktı. Yalnız, bu sefer seri için direkt bir devam oyunu gelmedi; önemli bir tarz değişikliğine gitti geliştirici ekip ve bu sefer karşımıza hikayeye ve stilize deneyime daha çok önem veren bir macera sunuldu. Bu oyunda, bir seyyar yemek satıcısı olan Nori Kaga olarak maceramıza başlıyoruz ve solarpunk temalı 2042 yılında Helianthus şehrine gidiyoruz. Amacımız ise Aşçıların Kraliçesi Rhubarb gibi başarılı olabilmek.

Cook, Serve, Delicious! serisindeki diğer tüm oyunlar gibi erken erişim seviyesinde hayatına başlayan Cook Serve Forever, deneyimimize de aslında doğum günümüzde başlıyor. Annemiz, bize boş bir tarif kitabı veriyor ve onu doldurmamızı istiyor. İlk tarifimiz ise favori yemeğimiz olan Ribollita. Tahmin edebileceğiniz üzere favori yemeğimizi yapmak oldukça kolay; öncelikle ekranda görünen tuşlara, yine ekranda göründükleri sırayla basıyoruz. Mesela, ben bu oyunu Xbox Series X konsolunun kontrolcüsüyle deneyimledim ve X -> X+A -> X -> X+A gibi bir kombinasyon ile başladı her şey. Tarifimiz basit olsa bile yemek yapmak tabii ki bu kadar kolay değil.

Cook Serve Forever, hızlı bir şekilde farklı tuş kombinasyonlarını tanıtıyor. Mesela, ikinci adımda işin içine “Prev” ve “Any” giriyor. Prev tuşunu gördüğümüz zaman bir önceki bastığımız tuşa basmamız gerekiyor; Any ise herhangi bir tuşu kabul ediyor. Bunları öğrendikten sonra da bazı tuşlara birden fazla kez basma gereksinimi öğretiliyor. Bizler tüm bu tuşlara basarken ve temelleri öğrenirken, ekrandaki ocakta da yemeğimiz yavaş yavaş oluyor. Bu noktada oyunun her zaman olduğu gibi iştah açıcı bir görsellik kullandığını belirtmek istiyorum. Cook, Serve, Delicious! serisinden bir oyunun zaten acıktırmayan bir görselliğe sahip olması pek mümkün değildi.

Cook Serve Forever ile farklı şekillerde tuşa basma gereksinimlerini öğrenmeye devam ediyoruz. En son, birden fazla kez tuşa basmayı öğrenmiştik; ondan sonra da kısa süreli veya uzun süreli tuşlara basılı tutmayı öğreniyoruz. Ondan sonra “Not” ile tanışıyoruz. Bu tip tuşa basımlarda da ekranda gösterilen tuşun haricindeki bir tuşa basmamız gerekiyor. Mesela, “Not: A” diyorsa, X, Y veya B tuşuna basabiliriz. İşte tüm bu farklı tipler, birbirleri ile kombine ediliyor ve üzerine birkaç daha yenilik eklenip, oyunculara, oyunun temelini oluşturuyor. Şimdilik kolay bir tarif yaptığımız için zorlanmıyoruz ama oyun daha sonra bizi zorlamayı biliyor.

Cook Serve Forever

Cook Serve Forever, kusursuz sunum elementleri ile ön plana çıkıyor

Cook Serve Forever oyununda sadece yemeğimizi pişirirken değil, tabaklama filan yaparken de aynı oynanış mantığı devam ediyor. Ayrıca, tarifte kullanılan malzemenin kalitesine göre de daha zorlu tuş kombinasyonları çıkabiliyor. Her neyse, ilk tarifimizi bir çocuk olarak öğrendikten sonra kendimizi 10 sene sonra, aynı şehrin biraz daha vasat bir halinde buluyoruz. Artık seyyar bir yemek satıcısıyız ve şehirdeki noktamıza gidip, ilk iş gününü başlatmamız gerekiyor. Böylece yepyeni karakterlerle tanışıyoruz. Oyundaki çoğu karakterin gayet güzel yazılmış diyaloglara ve oldukça başarılı seslendirme performanslarına sahip olduğunu belirtebilirim.

Cook Serve Forever oyunundaki ilk günümüzde altı yemeklik menümüzü seçiyoruz ve bu seçimi de 12 farklı yemek arasından yapıyoruz. Sokak yemeği sattığımız için gördüğümüz yemeklerin çoğu hamburger ve sandviç tarzında. Daha sonra da Cook, Serve, Delicious! serisinin klasik sistemlerini görmeye devam ediyoruz. Mesela, siparişleri zamanında yetiştirmemiz gerekiyor ve zamanı dikkatli kullanmak istersek önceden birkaç hazırlık yapabiliyoruz. Ayrıca oyunda her gün farklı farklı seçebileceğimiz avantajlar da oluyor. Yalnız, bazı “avantajlar” genellikle işinizi zorlaştırıyor; karşılığında da daha fazla tecrübe puanı elde edebiliyorsunuz.

Cook Serve Forever hem şehir sakinlerine, hem de taşıyıcı robotlara yemek yapıp, veriyoruz. Her başarılı yemek tamamlaması, kombo sayacımızı arttırıyor. Tabii kombomuzun bozulmaması için sürekli doğru tuşlara basmamız gerekiyor; yanlış şeylere bastığımız zaman kombomuz hasar alıyor. İşte bu temelin üzerine düzenli aralıklarla yeni sistemler tanıtılıyor. Bir diğer yandan da oyunun artık çok daha fazla önem verdiği macerası ve hikayesi, etkili bir şekilde devam ettiriliyor. Bu sırada da birbirinden güzel müzikler dinliyoruz, başarılı seslendirme performanslarına şahitlik ediyoruz ve gerçekten benzersiz duran görsellik ile gözlerimizi doyuruyoruz.

Birkaç kişiye servis yaptıktan sonra Cook Serve Forever içerisindeki ilk vardiyamız bitiyor ve ikinci vardiyaya başlamadan önce yeni bir avantaj seçiyoruz. Daha fazla avantaj işin içine girdiği için üç vardiya boyunca yaşadığınız deneyimi kolaylaştırmak veya zorlaştırmak size kalıyor. Bu sırada, yemek yaptığınız karakterlerin de birbirinden benzersiz tasarımlara sahip olduğunu ama zamanla bu tasarımların birbirini çok tekrar ettiğini belirtmek istiyorum. En azından müzikler böyle hissettirmiyor; oyun zaten genellikle görsellik, müzik ve ses elementleri ile ön plana çıkıyor. Oynanış biraz vasat hissettirebiliyor; hikaye ise ortalama üstü bir tatta kalıyor.

Cook Serve Forever

Henüz çok eksik hissettiren, zaman zaman sıkıcı bir deneyim sunuluyor

Cook Serve Forever içerisinde farklı yerlerde yemeğimizi satabiliyoruz ve bu yerlerin seviyesini yükseltebiliyoruz. Seviye yükseltmek, o yerleri daha da zorlaştırıcı ve aynı zamanda da ödüllendirici bir hale sokuyor. Yalnız, tüm bunlar kağıt üzerinde yaşanıyor. Yani, seviye yükseltmek ne yazık ki pek ödüllendirici hissettirmiyor ve oyun, tüm kartlarını ilk bölümden itibaren kullandığı için oyunun geri kalanı kendisini çok fazla tekrar etmeye başlıyor. Günden güne bu oyunu deneyimlemeniz için geriye kalan tek sebep, hikayenin nasıl ilerleyeceğini merak etmek oluyor. Benim gibi hikaye elementlerine önem veriyorsanız, problem yok ama diğer oyuncular için sıkıntı olacaktır.

Cook Serve Forever içerisinde günden güne menümüz değişebiliyor; yeni malzemeler keşfedebiliyoruz ama bunların deneyiminize yenilik getirdiğini fark etmek için gerçekten dikkat etmeniz gerekiyor bazı şeylere. Ayrıca, günden güne ilerleyen hikaye de her zaman anlamlı sahneler izletmeyebiliyor size. Yani, belki bir günün ara sahnesi hikaye için çok önemli olabilir ama bir sonraki günün ara sahnesinde karakterimizin günlük hayatının sıkıcı bir sahnesine tanıklık ediyoruz. Tabii ki bu sahneler diyaloglar sayesinde eğlenceli bir şekilde sunuluyor ama yine de her zaman elle tutulur sonuçlar elde edemeyebiliyorsunuz hikaye cephesinde de.

Cook Serve Forever, genel anlamda pek bitmemiş gibi hissettiriyor ve bunun sebebi de zaten oyunun erken erişim sürecinde olması ve asıl çıkış tarihinin de 2024 senesinin ilk çeyreğinde olması. Anladığım kadarıyla erken erişim süreci, ana oyunun sadece %25’ini oluşturuyor. Oyunun diğer kısımları da yine %25’lik içerik güncellemeleri ile eklenecek gibi görünüyor. Mesela, önümüzdeki yaz aylarında oyuna gelecek olan büyük bir içerik güncellemesi, hikayeyi bir sonraki kısma ilerletecek ve muhtemelen oyunun yarısına ulaşabileceğiz. Daha sonra, belki kış aylarında bir büyük güncelleme daha alacağız ve geriye sadece son çeyrek kalacak.

Cook Serve Forever, beni etkilemeyi başaran bir video oyunu oldu. Özellikle de görselliği, seslendirme performansı, müzikleri ve anlatmaya çalıştığı hikayeye bayıldım. Oyunun tek problemi şu anda çok eksik hissettiriyor olması ve oynanışın da hikaye anlatmak için bir bahane gibi gösterilmesi. Daha çok, oynanışın aslında hikayeye destek çıkan bir yapıda olması gerekiyordu ama öyle bir şey yok şu anda. Bu oyunu belki hemen satın alıp, oynamak istemezsiniz… Bu doğaldır ama piyasaya sürüldüğü zaman tam sürümünü kesinlikle denemenizi öneriyorum; ben de PlayStation 5 konsolumda kendisini mutlaka oynayacağım.

Etiketler: