Hem geliştiricisi, hem de dağıtımcı şirketi olan Spoonful of Wonder ekibinin oyunu olan Copycat, yaşlı bir kadının bir barınağa giderek kedi seçmesi ile başlıyor. Hasta ve yaşlı olan sahibimizin seçtiği kedi biz oluyoruz ve bundan sonrasında kedinin hareketlerini, hayatını biz yönetiyoruz. Aslına bakarsanız çok da yönetiyoruz sayılmaz; seçtiğiniz her seçimin sonunda oyunun istediği şeyi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Oyun eğer 2 seçenek sunduysa ya ikisi de tek sonuca çıkıyor ya da farklı sonuca çıkabilecek olan seçimi oyun engelliyor.
Bu engelleme durumuna örnek vermek gerekirse, oyunun başında bize elini uzatan yaşlı ve hasta sahibimizin elini birkaç kez pençelemek ya da ısırmak zorunda kalıyoruz. Yani, oyun başında iyi bir kedi olma seçeneğimiz maalesef yok. Bu aslına bakarsanız karakter gelişimi açısından iyi görünüyor olsa da bazı oyuncular için sıkıcı bir mekanik olabilir. Bunun en belirgin diğer örneği ise oyunun bir kısmında bahçeye çıkıyorsunuz ve bahçeden kaçabileceğiniz bir delik buluyorsunuz. Eğer kaçmazsanız sıkıntı yok, kaçmaya çalışırsanız da oyun sizi engelliyor. Bu da oyuncunun özgürlüğünü elinden alıyor.
Oyun, sahibimizin eczaneye gitmesi ve bizi evde yalnız bırakması ile devam ediyor. Saklandığımız yerden çıkıp, bizim için hazır edilmiş olan mamayı yiyoruz. Mamanın doyurucu gelmemesiyle de evde başka yiyecek şeyler aramaya çıkıyoruz. Evin içerisinde bulduğumuz üç parça yiyecekle karnımızı doyuruyoruz. Bu süreç aslında oyun mekaniklerine aşina olmamız için yapılmış basit bir süreç. Bu süreçte kedimizi açıları fare ile değiştirebildiğimiz üçüncü şahıs bakış açısı ile kontrol ediyoruz ve bu, kediymişiz hissiyatına kapılmamızı tamamen engelliyor. Sanki kedi değiliz de araba sürüyoruz gibi bir hissiyat oluşuyor.
Oyundaki çevre modellemeleri ve görsel nesneler gerçekten çok iyi olmuş. Oyun içerisinde gezerken etraftaki nesneler gerçekten çok keyif verici bir tasarıma sahip. Görsel tasarım oldukça başarılı olsa da ışıklandırma, özellikle dış mekânlarda rahatsız edici parlamalar yaratarak karakterlerin görüntüsünü bozuyor ve rahatsız edici seviyede parlamalar olabiliyor. Bu durum oynanışa o kadar çok etki etmiyor olsa da rahatsız edici bir durum olduğu aşikâr.
Copycat içerisinde yine oynanışa o kadar çok etki etmeyen ama görüntüyü bozan bir durum daha var. Karakterler bir koltuğa otururken, kediyi severken ya da yolda yürürken biraz dokundukları şeylerin içine giriyor olmaları. Yani, karakterin ayağı yürürken bir miktar yerin içine giriyor ya da sahibimiz kollarını kavuşturduğunda eli kolunun içine giriyor gibi birçok örnek var ve bu durumlar gerçekten oyuncular için rahatsız edici olabiliyor. Tabii ilerleyen süreçte güncellemeler ile düzenlenebilecek bir sorun olduğu da aşikar.
Bunların yanında kedinin hareketleri gerçekten tam bir kedi gibi. Yapmacık ya da hatalı durmuyor. Bir kedi o an ne yapacaksa ve nasıl yapacaksa doğru lanse edilmiş, doğru ayarlanmış ve görsel olarak da iyi yapılmış. Yürüyüşü, sırnaşması, koşması ve diğer hareketleri gerçek bir kedi gibi hissettiriyor oyuncuya ama bu durum insan karakterler için pek de geçerli değil. İnsan yürüyüşü, jest ve mimikleri oyunda oldukça donuk bir şekilde göze çarpıyor ama oyunun genel odağının kedi olması bu durumu göz ardı edilebilir bir durum haline getiriyor.
Oyun içerisinde dikkatimi çeken bir başka detay ise özellikle sahibimizin her şeyi anlıyor olması. Karşımıza çıkan seçenekler herhangi bir insanın söyleyebildiği şeyler oluyor ve siz bunları seçtiğiniz zaman sahibiniz tamamıyla anlıyor ne söylemek istediğinizi. Bunu özellikle yeni sahiplenilmiş bir kedi için görünce biraz saçma geliyor. Sahibin söylediği şeyleri bizim anlıyor olmamız daha normal kalıyor bu konuya karşı ancak bir insanın bir kedinin insani cevaplar arasındaki seçimini tamamıyla anlaması bence oyun içerisindeki kötü bir detay olmuş.
Oyunu oynarken gözüme batan çok rahatsız edici oyun hataları da var. Oyunu oynarken kesinlikle duvarlardan uzak kalmanızı öneririm. Eğer ki doğru şekilde duvarlara doğru atlarsanız ya duvarın içine girebiliyorsunuz ya yerin altına geçebiliyorsunuz ya da duvardan tamamen geçip bomboş bir sokağa çıkıyorsunuz. Bu sokakta ilerlemeniz durumunda ise bir boşluğa düşüyor ve o boşluktan asla çıkamıyorsunuz. Bu durumda ise oyunu önceki kaydınıza yüklemeniz gerekiyor ve bu çok can sıkıcı olabiliyor.
Oyun içerisinde çok güzel detaylar da bulunmakta bunların yanında. F tuşuna bastığınızda kedinin miyavlaması oldukça güzel. Bunun yanında en çok hoşuma giden ise kesinlikle kedi iç güdümüzün bizimle konuşması. Bir şeyleri başaramadığımızda, anladığımızda ya da anlayamadığımızda veyahut benzeri durumlarda içimizden bir ses bizimle konuşuyor ve bazen ne yapmamız gerektiğini söylüyor bazense bizim durumumuzdaki vahşi kedilerin ne yaptığından bahsediyor. Bu da aslında oyuna adaptasyonu ve alışmayı kolaylaştırıyor.
Oyunun Türkçe dil desteğinin olmaması da aslına bakarsanız büyük bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle İngilizcesi kuvvetli olmayanların oyunu, karakter gelişimlerini ve hikâyeyi anlaması oldukça zor oluyor diyebilirim. Bu da oyun keyfini bir hayli düşürüyor aslına bakarsanız çünkü genel mantığı karakter gelişimi ve hikâye olan bir oyunda bu gibi detayları kaçırmak gerçekten oyuncu için oldukça sıkıntılı bir durum ama Türkçe dil desteği de ilerleyen süreçlerde oyuna eklenebilecek bir özellik diyebilirim.
Tabii evden kaçmak isteyen kedimizin zaman zaman acaba burası gerçekten iyi bir yer mi gibi sorularla kafasının karışması da karakter gelişiminin de en güzel örneklerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Tabii bu düşüncenin hemen ardına kedi iç güdülerimizin karşımıza çıkarttığı vahşi bir kedi olarak tavşan yakaladığımız rüya kedimizi bu fikirden vazgeçiriyor diyebiliriz. Kedimizin önceki evinde de büyük sorunlar yaşadığını hikâye anlatılırken anlıyoruz ve konuya bu açıdan bakınca evden kaçmak isteyen bir kedi hiç de mantıksız görünmüyor.
Copycat oyununu sevip sevmeyeceğinizi denemek açısından demo sürümünü oynayabilirsiniz elbette ama bana deneyimlerimi soracak olursanız bu oyunun daha çok zamanı var. Tabii ki tam sürümü çıktıktan sonra bir şeyler elbette değişebilir ancak şu anki hâli kesinlikle geliştirilmesi gereken bir oyun konumunda bırakıyor Copycat yapıtını. Oyunda birinci şahıs görüntü açısının olmaması, Türkçe dil desteğinin olmaması ve karakterlerin vücutlarının etraftaki objelerin içine giriyor olması gibi detaylar düzenlenirse oyun daha iyi bir hâle gelebilir. Ben bu oyunu bu hâli ile alıp oynamazdım ama sevecekler de illa olacaktır.