Oyunların bir bardak çaydan farkı yoktur. İkisi de uzun süre bekletildiğinde soğur ve acılaşır. Crackdown 3 de neredeyse beş sene bekletilmiş bir oyun olarak soğuk ve acı bir tat bırakıyor damağınızda. Sürekli zıplama ve ateş etme tuşuna basmaktan ibaret oynanış, boş demenin bile hakaret sayılacağı karakterler ve en kötüsü kökünden yanlış olan oyun tasarımı ile Crackdown 3, seri bitirecek derecede kötü bir oyun. Oyunu oynarken aklınıza sürekli, tek düzeliği ile başınızın etini yiyen NES oyunları gelecek.
Crackdown 3 ne anlatıyor?
Sizi bir tık heyecanlandıran bir sinematik ile açılan oyunumuzun hikayesini şöyle kısaca özet geçeyim: Tüm dünya nereden geldiği bilinmeyen, dijital bir karartmaya mahsur kalıyor. İnsanlar evlerini terk etmek zorunda kalıyor ve nedeni bilinmez açlık içinde deniz üzerinden göç etmeye başlıyorlar. Bir dakika, eğer tüm dünya karartmaya mahsur kaldıysa, gemiler ile nereye gidiyor bu insanlar? Bilmiyoruz efendim, bilmiyoruz.
TerraNova isimli bir şirket çıkageliyor. İnsanları kurtarıp, hala yaşanabilir bir adaya, güzel yaşam standartları vaatleriyle kandırıp götürüyorlar. İnsanlar adaya vardıklarında fark ediyorlar ki karartma TerraNova adı verilen bu şirket tarafından yapılmış ve adaya yaşamaya değil, çalıştırılmaya getirilmişler. Echo kod adlı, Enakshi Swift ise bir asi birlik oluşturup, şirketi düşürmek için Agency’den yardım alıyor. Ah, özet geçecektim yanlışlıkla tüm hikayeyi anlattım.
Abarttığımı düşünebilirsiniz ama hayır, oyun başladıktan sonra bir daha sinematik görmüyoruz. Sadece sinematik olarak değil, hiçbir şekilde hikaye anlatımı olmuyor. Nefret ettiğimiz kenarda köşede not bulup okumak bile yok bu oyunda. Peki, neyi nasıl yapacağımızı nereden öğreniyoruz, diye sorabilirsiniz. Echo karakterinden bahsetmiştim, bize telsiz konuşmaları sayesinde hedeflerimiz hakkında bilgi vermesi için var olan bir karakter. İnanmayacaksınız ama o bile hikayeye dair hiçbir şeyden bahsetmiyor.
Sadece telsiz ile konuşan başka karakterler var tabii, sizi bir ajan gibi hissettirmesi için. O kadar başarısız yapılmış, o kadar anlamsız ki bu konuşmalar, oyunun yarısında sesini kısmak zorunda kaldım. Size hiçbir şekilde yararı dokunmayan bu karakterler sadece soğuk bir sesle tezahürat yapıyorlar. Oyunda, “Hadi parçala onları!” ya da “Harika zıplamalar, adamım!” şeklinde boş konuşmalar dinliyorsunuz. En fenası ise düşmanlarınızın da telsiz konuşmalarını dinlemek, sadece ve sadece askerlerine bizi öldürmemizi emreden konuşmalardan ibaret.
Düşmanlardan da bahsetmek lazım
Şeytani TerraNova şirketi bilim, sanayi ve savunma olmak üzere üç ana departmandan oluşuyor. Bizim hedefimiz ise bu departmanların yöneticilerini tek tek düşürüp, asıl düşmanımız olan ismini bile hatırlayamadığım, oyun dünyasının en silik kötü karakteri ve ek zamanlı olarak şirketin CEO’su ile savaşmak. İşte her şey burada çirkinleşiyor, çünkü Crackdown 3, bu liderler ile savaşmamız için diğer oyunlarda anca yan aktivite sayılacak, tırnak içinde ana görevleri yapmamızı istiyor.
Sakın görsel size, Middle-earth: Shadow of War oyunundaki Nemesis sitemini andırmasın, hani sürekli kendi aralarında savaşan ve güçlenen düşmanların bulunduğu sistem. Çünkü bu lider hiçbir şey yapmıyor, kendi savaşlarında bile! Bahsettiğim bu görevler departmandan departmana değişkenlik gösterse de 6 saat boyunca aynı şeyleri tekrar etmeniz gerekiyor. Daha bir saatinizi doldurmadan esnemeye başlıyorsunuz.
Haritada mor ile belirtilen alanlarda, teknoloji departmanının görevleri bulunuyor. Tek yapmanız gereken, alana girip üzerinize akan düşmanları temizledikten sonra, gelen bir tık daha güçlü düşmanı halletmek. Kırmızı alanlar olan savunma departmanının görevlerin de ise, alanda saklanmış arabaları bulup patlatmanız isteniyor. Son olarak yeşil olanlarda ise, çevreyi kirleten sanayi makinelerini patlatmanız gerekiyor. Tüm oyundaki görev çeşitliliği bu kadar, hadi şimdi bunları onar kez tekrar edin ki ilgili departmanın lideri ile savaşabilesiniz.
Saatler süren ve sunum barındırmayan aktiviteleri tamamladığınızda lider ile savaşmaya gidiyorsunuz. Durun bakalım o kadar kolay değil, önce neredeyse yarım saat süren ve defalarca aşağı düşeceğiniz kulelere tırmanmanız gerekiyor. Tabii oyun boş durmayıp, üzerinize yüzlerce düşman gönderip, zaten sıkıcı olan bu tırmanma bölümlerini daha da sıkıcı yapacak. Sonunda liderin yanına vardığınız da yaşayacağınız hayal kırıklığını oynanış bölümünde konuşacağız.
Crackdown 3, kütük oynanış mekanikleri ile sizi NES dönemine geri götürecek
Yazacak kelime bulmakta zorlanıyorum. Derdimi anlamanız için nişan alma mekaniğinden bahsedeyim size. Silahınızı kullanmak için, rakibinize nişan aldığınızda direk rakibinize kilitleniyor oyun. Bunu nişan alma yardımı olarak düşünmeyin, rakibiniz uzak olsa da hareketli olsa da imlecinin rakibinize yapışıyor ve size sadece tetik tuşuna basmak kalıyor. Bu özelliği kapatamıyorsunuz, çünkü oyunun kendi nişan sistemi yok. Bütün oyunu gözleriniz kapalı, tetik tuşuna basarak oynayabilirsiniz.
Karakterimiz beş ana özelliğe sahip, bunlar; atletizm, silah kullanımı, kaba kuvvet, patlayıcılar ve sürüş. Özellikleri kullandıkça veya haritanın çeşitli yerlerine gizlenmiş yerlerde bulunan toplanabilirleri bularak geliştirebiliyoruz. Aklınıza bir rol yapma oyunundaki gibi yetenek ağacı gelmesin. Tek bir yol üzerinden gelişiyor ve normalde sahip olmanız gereken yetenekleri alıp, seviye atladıkça geri veriyor oyun size.
Kullanması bir anlam ifade etmese de silah çeşitliliği yüksek. Farklı silahlar kombinasyonlarının, daha önce zorlandığınız bir bölümde işe yaramasını görmek müthiş tatminkar bir duygu. Her departman kendine özel silahlar kullanıyor demek isterdim ama aynı silahın farklı renklisi onlarda. Örneğin savunma departmanı kırmızı lazer atan silahı varsa, sanayi departmanında yeşil lazer atan silah var. Keşke Sumo Digital oyunun bu yönüne ağırlık verseydi. Onun yerine gitmiş ne yapmış, oyuna bin bir çeşit araba çeşidi getirmiş.
Evet oyunda arabalar var ve doğru tahmin ettiğiniz hiçbir işe yaramıyorlar. Gerçekten anlamak istiyorum, eğer onları kullanacağımız bir alan yapmadıysanız, neden bu kadar çok araba çeşidi koydunuz oyuna. Hatta yan etkinlik olarak yapabileceğiniz araba yarışı sekansları bile var ama oynanmayacak seviyedeler. Yarışa girdiğinizde oyun devam ediyor ve üzerinize düşmanlar gelmeye devam ediyor. Sorarım size geliştiriciler, önümde dev bir robot varken, nasıl süre bitmeden bitiş çizgisine varabilirim?
Toplarsak…
Crackdown 3 oyununu, 10 saatin üstünde deneyim ederek bitirdiğim halde, oyunun türünde bir karara varamadım. Her şeyden önce bir açık dünya oyunu olduğunu söylemeliyim. Dönüp bakmak istemeyeceğiniz mini etkinliklerle dolu ama en azından varlar. Aksiyonu ise nişan kilidini saymazsak tatmin edici. Maalesef bunlar oyunun sahip olduğu nadir iyi özellikler. Oyunun temelinde bir yanlışlık yapıldığı için, toplansa toplansa bu kadar toplanırdı.
Crackdown 3 oyununu, bir NES oyununa benzetme sebebim ise dönemde ki teknik yetersizliklerden kaynaklı, neredeyse hiç anlatılmayan hikayeye sunumu oldu. Tabii zıplamak ve ateş etmek üzerine kurulu oynanışta fikrimi destekler nitelikte. Açık dünyası ise sizi eğlendirmek yerine size köstek oluyor. Karakterlerinizin zıplama mesafesine göre tasarlanmamış yerlere tırmanmaya çalışmak, tam bir işkence. Eğer bu oyun 2013 senesinde çıksaydı fena değil derdik ama oyunu bu dönemde çıkartmak, oyun sektörüne hakaret niteliğinde.
2013 senesinden bahsetmişken, o yıl çıkan Saint Row 4 oyununu hatırlayın lütfen. Üzerinden yaklaşık altı sene geçmesine rağmen bu oyun ne oynanış, ne animasyon ne de grafik kalitesi anlamında Saint Row 4 oyununa yaklaşamamış bile. Sumo Digital ne düşünüyordu acaba? Beş koca senede oyuna ara sahnede mi yapamadınız? Diyelim oldu bir yanlışlık, oyunu 60 dolara çıkartmayın bari insanlar sizden nefret etmesin. Bu arada sadece ben böyle düşünmüyorum, oyunun inceleme puanlarına bir göz atın.
Sözlerimi bitirmeden benden size bir tavsiye, eğer bir arkadaşınız varsa ve karakteri olmayan ortalama derecedeki oyunları oynamaktan zevk alıyorsanız, bu oyun tam sizlik. Çünkü türü sevseniz bile, tek başınıza oynarken, aynı şeyleri yapmak o kadar sıkıcı hale geliyor ki, oyun oynamaktan soğuyorsunuz. Hala oyuna ilgi duyuyorsanız ve oynamak istiyorsanız dahi en azından indirim kovalayın yoksa boşa giden sadece zamanınız olmaz.