Crime Boss: Rockay City, kağıt üzerinde gösterişli, yıldızlarla dolu ve bir suç örgütünün zirveye yükselişini konu alan şehir çapında bir macera vaat ediyor. Ancak gerçek oyun ne yazık ki hiç de öyle değil. Sunulan oynanış oldukça dengesiz, hatalı, kendisini tekrar eden bir yapıya sahip ve tüm bunlar yüzünden de sıkıcı. Oyunun ünlülerle dolu olan oyuncu kadrosu ilk bakışta kesinlikle heyecan verici, ancak kaba ve mizahtan yoksun diyaloglar Michael Madsen, Michael Rooker, Vanilla Ice ve daha fazlası tarafından seslendirilen karakterlerin ortaya koyduğu performansları ağırlaştırıyor. Oyun, bu noktada zaten ilk olumsuz noktasını hemen gösteriyor.
Crime Boss: Rockay City, tek oyunculu ve “roguelite” tipi senaryosu türün klasik elementlerinden yoksun ve hatalar bir oyun seansının kritik noktalarında ilerlemeyi engelleyebiliyor. Çok oyunculu mod çalışıyor ancak iki işbirliği temelli oyun modu da senaryo boyunca onlarca kez oynayacağınız aynı sıkıcı görev rotasyonunu sunuyor. Bu yüzden, tek bir içeriği birkaç kere oynayınca, devamını getirmek için pek de fazla sebep üretemiyorsunuz veya bulamıyorsunuz. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, diğer oyunlarda çok daha iyi bir şekilde uygulanan deneyimlerle oynamaya değmeyen amaçsız bir paket oluşturuyor. Neden böyle bir şey var diye kendinize soruyorsunuz.
Crime Boss: Rockay City oyununun yıldızı, iyi ya da kötü haliyle, kesinlikle oyuncu kadrosu. Kim Basinger, Danny Glover, Chuck Norris ve daha fazlası bu karakterlere benzerliklerini ve seslerini ödünç veriyor, ancak oyunun açıkça çağrıştırmayı amaçladığı 1980’lerin veya 1990’ların harika aksiyon B-filmleri gibi hissetmek yerine, klişe ve performansların kendisi de boş hissediyor. Basitçe söylemek gerekirse, senaryo gerçekten kötü. Captain Touchdown ve Travis Baker, bu konuda en kötü suçlular, sürekli olarak “Ezikler kim? Onlar! Kazananlar kim? Biziz” ve rakip çete üyelerine “meyveli kek” demeleri gerçekten beni benden alıyor.
Crime Boss: Rockay City içerisindeki karakterlerin Khan suç örgütünden sadece “Asyalı çete” olarak bahsetmesi ya da aynı çeteye “vahşiler” ve “komünistler” demesi gibi diğer sözler tembel, zaman zaman saldırgan ve en kötü şekilde 1990’ların aksiyon filmi gibi hissettiriyor. Bu ünlü performanslar, Travis Baker’ın çetesinin organize suç imparatorluğunun zirvesine yükselmesiyle ilgili tahmin edilebilir ve sıkıcı bir hikayeyi geliştirmeye çalışıyor, ancak yapmıyorlar. Bunun yerine, görevlerden önce ve sonra sık sık ara sahnelerde duyacağınız hatalı ve tekrarlayan oynanışı daha da eziyetli ve zor çekilebilir bir hale getiriyorlar.
Crime Boss: Rockay City, maceraya pek de iyi bir şekilde başlamıyor
Crime Boss: Rockay City oyunundaki tek oyunculu “roguelite” senaryosunda amacınız Rockay City’de giderek daha fazla bölgeyi ele geçirmek, rakip bölgelere saldırmak, kendi bölgenizi savunmak ve para, uyuşturucu, mücevher ve daha fazlasını elde etmek için soygun görevlerini tamamlamak olarak gösteriliyor. Ancak ezberci oynanış, hatalar ve denge eksikliği bunu imkansız hale getiriyor. Bazıları renk değiştirmiş kıyafetlerle aynı model olan çete üyelerinden oluşan bir ekip seçtikten sonra bir göreve başlıyorsunuz. Amacınız bir bankayı, depoyu, silahlı bir aracı veya bir alışveriş merkezini soymak olabilir – her zaman birilerinden mal veya para alıyorsunuz.
Görevler sizi Crime Boss: Rockay City oyununun sağlıklı bir gizlilik ve aksiyon simülasyonu gerektirdiğine inandırabilir ama sistemler bunu desteklemiyor. Bazen bir yere girip, ihtiyacım olanı alabiliyor ve bir dakika içinde minibüsümle kaçabiliyorum. Diğer zamanlarda, oyunun ilkel gizlilik sistemleriyle etkileşime girmem için dürtülüyorum ama sonra bunu yaptığım için kulağımdaki adam Nasara tarafından hemen azarlanıyorum. Her halükarda, çoğu görev ya gülünç derecede hızlı ve kolay bir kaçışla ya da uzun ve adaletsiz bir çatışmayla sona eriyor. Grand Theft Auto tarzı aranma sistemi bir sürü polis, SWAT üyesi ve daha fazlasını getiriyor ama onlar da işe yaramıyor.
Polisler genellikle kartondan yapılmış gibi duruyor; diğer zamanlarda ise çelik gibi yapılara sahipler. Başarısız olunduğu zaman, hayatta kalma şansını artırmak için bir dahaki sefere daha iyi yapılabilecek bir şey olduğunu nadiren hissediyorsunuz; oyun sadece beni hayal kırıklığına uğratmış gibi durdu her şey. Soygun olmadığı zamanlarda rakip çetelere saldırıyor ya da savunabiliyorsunuz. Bölgeleri savunmak ve saldırmak için maliyeti karşılayacak paraya ve riski yüksek seviyeden orta veya düşük seviyeye indirecek askerlere ihtiyacınız da var. Ancak bölge savunmak için askerler ve para olduğunda bile, tekrar eden bir hata, görevleri imkansız hale getiriyor.
Crime Boss: Rockay City oyununda bölgenizi savunmak için belirli sayıda düşman askerini ve bazen de onların kaptanlarını yenmeniz gerekiyor. Ancak bu görevlerden birine her yüklendiğimde düşmanlar görünmez oluyordu. Tek görebildiğim havada süzülen silahlarıydı. Bu yüzden bu bölge savaşlarını neredeyse her zaman kaybediyordum. Oyunda ne yazık ki bunun gibi çok fazla problem bulunuyor. Yeterince bölge kaybederseniz, görevleri tamamlamak için ihtiyacınız olan parayı kazanamazsınız ve bu sürekli hatanın bir sonucu olarak, düşmesi önceden belirlenmiş bir dizi domino taşı yaratıyor ve tüm oyun seansı mahvoluyor.
Oyunda sunulan deneyim ne yazık ki pek de iyiye gidemiyor
Crime Boss: Rockay City, sinir bozucu bir şekilde, bir oyun seansının sonunda, Chief Norris’in dördüncü duvarı yıktığı ve bana bu seans sırasında neyi yanlış yaptığımı sorduğu sevimsiz bir ara sahne oynatılıyor. Bunun oyuna sevimli bir meta eklenti olduğunu görebiliyorum, ancak başarısızlık nadiren benim hatam gibi hissettirirken, Norris’in bana bu soruları sorduğunu duymak özellikle acımasız bir hava oluşturuyor. Diğer çeşitli hatalar deneyimi daha da ağırlaştırdı. Belirli görevler için belirli bir miktar, genellikle 40.000 USD veya daha fazla ödemeniz gerekiyor, bu da elinizde sadece 150.000 USD varken çok fazla duruyor.
Crime Boss: Rockay City oyununda ödeme yaptıktan sonra ara sahne tekrarlanıyor ve oyun benden tekrar ödeme yapmamı istiyor. Eğer reddederseniz, ara sahnedeki konuşmadan çıkıyorsunuz ve en başa dönüyorsunuz. Bazen, bir sahneyi duraklatmak, sinematikleri duraklatıyor ancak sesi duraklatmıyordu, bu da sürenin geri kalanı için senkronizasyonu bozuyordu. Menüler donuyor, beni ana menüden çıkmaya zorluyordu ve altyazılar genellikle yanlıştı. Bir çok oyunculu görev yaptıktan sonra, o zamandan beri oyunu neredeyse her açtığımda, oyun bana önceki oturumuma katılmak isteyip, istemediğimi soruyor, ancak o oturum saatler önce zaten bittiği için katılamıyorum.
Hatalar deneyimime zarar vermediğinde bile, dikkat çekici olmayan silah temelli oynanış, ilham vermeyen gizlilik ve cansız aksiyon ile tekrarlayan, acı verici derecede sıkıcı görevler boyunca oyunu oynamak zorunda kaldım. Garip ara görevler bu monotonluğu kırmaya çalışıyor, örneğin çete üyelerimden birinin Vietnam Savaşı kabuslarını yaşadığım bir görev gibi, ancak onlar da ana görevler kadar problem çıkartıyor. Oyun birkaç farklı şekilde işleri değiştirmeye çalışıyor ama her seferinde yolundan sapmaya çalışması, Crime Boss: Rockay City oyununun özünün çalışmadığını hatırlatıyor. Sonuç olarak, diğer her şey altında eziliyor.
Crime Boss: Rockay City, yıldız gücünün her şey demek olmadığının kanıtı. Aslında, ünlü bir oyuncu kadrosunun, onu destekleyecek ilginç veya eğlenceli bir şey olmadığında bir oyun için hiçbir şey yapmadığını hatırlatıyor. Çalışmayı sonlandıran hatalar ortaya çıktığında oyun, berbat bir hal alıyor, ancak hatasız bir görev yürüttüğümde bile, organize suçun acı verici derecede sıkıcı bir şekilde ele alınışına tanık oluyorum. En iyi haliyle oyun işlevsel duruyor; düşmanlara ateş edebiliyorum, ganimet için banka kasalarını ve depoları boşaltabiliyorum ancak oyun hiçbir zaman dikkatimi anlamlı veya akılda kalıcı bir şekilde çekmiyor.