Muhtemelen hatırlamıyorsunuz ama Cyberpunk 2077, ilk olarak Mayıs 2012’de duyurulmuştu. Oyunun ilk görüntüsü ise Ocak 2013 içerisinde oyunculara sunulmuştu. O seneden beri çok değişti ve oyun, inanılmaz ilginç bir senede piyasaya sürüldü. Malum, 2020 senesinin neredeyse tamamını COVID-19 ile geçirdik ve aslında bu salgın da oyunun geliştirilme sürecini çok olumsuz etkiledi; birkaç kez ertelenme haberi aldık. Her şeye rağmen CD Projekt RED, 10 Aralık 2020 tarihinde bu oyunu PC, PlayStation 4, Xbox One ve Google Stadia için piyasaya sürmeyi başardı. Yeni nesil konsollarda ise geriye dönük uyumluluk programını kullanabilmek mümkündü.
CD Projekt RED, tüm bu ertelemelere rağmen aslında oyuncular tarafından sevilen bir şirket. Ben ise kendilerinin oyunlarından ne yazık ki bugüne kadar hiçbir zevk alamamış bir insanım. Şirkete karşı da öyle herhangi bir sevgim yok. Hatta şu iddialı cümleyi de kurayım da tam olsun: The Witcher 3: Wild Hunt oyununun abartıldığını düşünüyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi Cyberpunk 2077 için de son dönemlere kadar heyecanlı değildim. Yalnız, 2020 senesi içerisinde yapılmış olan tüm gösterimler, Night City Wire etkinlikleri ve daha fazlası benim heyecanımı zirveye çıkartmaya yetmişti.
Sonucunda ise Cyberpunk 2077 oyununu PlayStation 5 konsolumda oynamayı başardım. Açıkçası bu noktada CD Projekt RED, beni hayal kırıklığına uğrattı; oyunda herhangi bir yeni nesil desteği bulunmuyordu. Oyun birkaç kere ertelenirken, yeni nesil güncellemesi de 2021 senesine itilmişti. Bu durumda da yeni nesil konsollarda oyunun sadece PlayStation 4 Pro veya Xbox One X sürümlerini oynayabiliyorsunuz. Bu da tabii ki pek güzel bir şey değil. Call of Duty: Black Ops Cold War ve Destiny 2 gibi oyunlara gelen yeni nesil güncellemelerine bakınca, benzer bir şeyi çıkış döneminde bu oyunda görmek isterdim.
Yine de sahip olduklarım ile yetinmem gerekiyor herhalde. Bu yüzden de Cyberpunk 2077 oyununun PlayStation 5 sürümünü sizler için incelemeye hemen başlıyorum. Yazımda öncelikle oyunun hikayesine değineceğim. Eğer bu konu hakkında hiçbir bilgi almak istemiyorsanız, birkaç başlık ileriye gitmenizi öneriyorum. Hikayeye göz attığım kısımlarda çok fazla kritik detay vermemeye çalışacağım ama belki de oyuna hikaye konusunda kör bir şekilde başlamak istiyorsunuzdur. Bu da gayet normal bir şey. Hikayeden hemen sonra da içeriklerden, oynanıştan, sunumdan ve geriye kalan her şeyden bahsedeceğim.
Cyberpunk 2077, karakterimizin kendisini ve geçmişini oluşturmamıza izin veriyor
Cyberpunk 2077 oyununa başlamaya karar verdikten sonra yaptığınız ilk şey, karakteriniz oluyor. Evet, bu oyunda kendi karakterimizi yaratabiliyoruz ve ne yaparsak yapalım, kendisinin adı V oluyor. Oyunun bir noktasında tam adımızı da öğreniyoruz ama onu burada vermeye gerek yok, kendiniz öğrenin bence. Her neyse, karakterimiz erkek veya kadın olabiliyor ve oldukça detaylı bir şekilde de kendisini oluşturabiliyoruz. Saçlar, gözler, kaşlar, dövmeler, teknolojik parçalar ve çok daha fazlasını özelleştirebiliyoruz. Tüm bunlarla uğraşmak istemezseniz, halihazırda oluşturulmuş olan tipleri de seçebiliyorsunuz.
Böyle sistemleri sevmiyor olsanız bile Cyberpunk 2077 oyununda kendi karakterinizi yaratmayı mutlaka denemelisiniz. Genelde bu tip oyunlardaki karakter oluşturma kısımlarında kaydırıcılar filan kullanılırdı. Bu sayede çok ama çok derin ve detaylı ayarlamalar yapılabilirdi. Yalnız, CD Projekt RED sadece karakterin her noktası için belli tipler veriyor. Yani; saçlar, gözler, kaşlar, sakallar, çeneler, yanaklar ve aklınıza gelebilecek olan diğer her şey sadece tip seçiminden oluşuyor. Bu da bence çok detaylı bir karakter yaratma ekranının sıkıcı olmayan hali. Eğer tam tersi, kaydırıcılarla çok boğucu ayarlar olsaydı, karakter yaratmakla uğraşmazdım.
Karakterimizi oluşturduktan sonra da geçmişimizi seçmemiz gerekiyor. Bu noktada bir göçebe, sokak çocuğu veya şirketçi olabiliyoruz. Bu üç farklı geçmiş de oyunun başlangıç bölümünü değiştiriyor ve oyunun tamamında da farklı diyalog seçenekleri sunuyor bizlere. Mesela, ben havalı olur diye düşündüğüm Şirketçi ile oyuna başladım ama bir şirket çalışanının tahmin edebileceği üzere inanılmaz sıkıcı bir başlangıç gördüm. Buna karşılık, oyunda bu geçmişimi kullanarak, Şirketçi gibi davranarak veya onların iç yapısını kolaylıkla tahmin ederek, kolaylıkla ilerleme sağlayabildim. Yine de bu noktada ufak bir tahminim var.
CD Projekt RED, bu üç geçmişin de oyun boyunca farklı imkanlar sunacağından bahsetmişti. Yalnız, ben Şirketçi oluşumun hiçbir olumsuz etkisini görmedim. Yani, hiçbir zaman Göçebe veya Sokak Çocuğu değilim diye zorluk yaşamadım. Diyalog seçeneklerinde de yine geçmişimden ötürü kilitli olan hiçbir seçenek görmedim. Bana öyle geliyor ki bu geçmişin, oyunun gidişatına net bir etkisi bulunmuyor. Mesela, oyunun 20. seçiminde ben Şirketçi olunca, Şirketçi seçeneği çıkıyor; Göçebe olunca da aynı seçenek, Göçebe seçeneği ile değişiyor. Bu da diyalog sistemindeki inanılmaz tembel bir ek gibi geliyor bana.
V ve Johnny Silverhand, hikayenin başrolünde karşımıza çıkıyor
Karakterimizi oluşturduk, geçmişimizi seçtik, temel niteliklerimizi düzenledik ve sonunda kendimizi bu oyunun dünyasına attık. Bu arada, temel niteliklerden şimdi ilk defa bahsettim ama kendisini inceleme yazımın ilerleyen noktalarında detaylandıracağım. Şimdilik sadece oyunun başlangıcına ve hikayesine odaklanmak istiyorum. Her neyse, her şeyi hazırladıktan sonra V olarak Night City içerisinde kendimizi buluyoruz. Keşif yapma isteğinize göre birkaç saatlik giriş bölümünden sonra o geçmiş seçimimize ait olan başlangıç bölümü bitiyor. Yalnız, söylemeliyim ki oyun en başlarda gerçekten çok yavaş ilerliyor.
Açılış bölümü bittikten sonra 6 sene sonrasına ilerliyoruz ve artık Cyberpunk 2077 oyununun deneyimi net olarak başlıyor. Oyunun en başlarında V, tek ana karakter gibi görünüyor ki kendisi, tek başına bu koca oyunu yürütebilecek kadar detaylı. Kendisinin kişiliği ve seslendirmesi oldukça kaliteli. Yalnız, sadece V değil, oyun boyunca tanışacağınız tüm yan ve yardımcı karakterler oldukça kaliteli bir şekilde karşıma çıktı. Öncelikle, karakterlerin tamamı görünüşleriyle akılda kalıcı. Yani, birçok karakter benzersiz. Bunun üzerine farklı kişiliklerin başarıyla yansıtılması ve seslendirmeler de ortaya bambaşka bir kalite çıkartıyor.
2020 senesinde karakterin ön plana çıktığı birbirinden kaliteli oyunlar gördük. The Last of Us Part II, Ghost of Tsushima, Marvel’s Spider-Man: Miles Morales ve Final Fantasy VII Remake, bu oyunlardan sadece birkaçı. Cyberpunk 2077, çok büyük bir oyun olmasına rağmen saydığım tüm bu oyunlarla eş değer, hatta daha kaliteli iş çıkartmayı başarıyor karakter konusunda. Tabii bir de ayrıca bahsetmemiz gereken Johnny Silverhand var. Kendisi, V ile çok fantastik bir şekilde tanışıyor ve hayatının bir parçası oluyor. Ayrıca bu ikili arasında çok iyi bir dinamik de kuruluyor. Oyun boyunca da zaten bu dinamiğin üzerine gidiliyor.
Johnny Silverhand, Keanu Reeves tarafından canlandırılıyor. Yani, kendisi görüntü ve ses olarak Keanu Reeves alında. Genelde video oyunlarındaki karakter seslendirmelerinde ünlü isimler pek iyi bir iş çıkartamıyor. Yani, o insanlar halihazırda yoğun bir yaşama sahip ve kendileri, seslendirme sanatçıları kadar emek veremiyor. Bunun sektörde çok fazla örneği var. Keanu Reeves ise bu örneğin tam tersini yaşatıyor. Ben açıkçası kendisinden çok başarısız bir seslendirme bekliyordum ama Keanu Reeves, kesinlikle oyundaki diğer tüm seslendirme kalitesine yaklaşmayı başarıyor ve rolünün hakkını sonuna kadar veriyor.
Cyberpunk 2077 oyununun dünyasında birbirinden farklı hikaye sizi bekliyor
Cyberpunk 2077, basit bir açık dünya oyunu değil. The Witcher 3: Wild Hunt oyununda olduğu gibi bu oyunda da hikaye oldukça ön plana çıkıyor. Mesela, en çok dikkat edilecek şey muhtemelen ana hikaye olacaktır. Bana soracak olursanız, oyunun ana hikayesinde neredeyse hiçbir problem bulunmuyor. Ana hikaye gayet başarılı ve bu hikayeye Johnny Silverhand de inanılmaz bir kalite katıyor. Yalnız, her şey ana hikaye değil. Bu oyunun ana hikayesine odaklandığınız zaman kendisini kısa bir sürede bitirebiliyorsunuz. Bu noktada da yan hikayeler karşımıza çıkıyor. Burada da ayrı bir başarı bulunuyor.
Ubisoft ve Rockstar Games tarafından geliştirilen açık dünya temelli oyunlarda olduğu gibi Cyberpunk 2077 oyununun dünyasında da bolca yan hikaye bulunuyor. Bu hikayeleri yan içerikler aracılığı ile deneyimleyebiliyoruz. Yalnız, oyunda birkaç uzun yan hikaye yerine birçok fazla kısa yan hikaye bulunuyor. Tabii ki birkaç yan karakterin hikayesi oyun boyunca uzuyor ama bunlar sadece 1-2 kişi. Oyunun genelindeki yan hikayeler tek görevden oluşuyor. Bu da açıkçası beni birazcık rahatsız etti. Bu kadar güzel bir evrende detaylı ve uzun bir şekilde anlatılabilecek bolca hikaye olabilirdi. Geliştirici ekip, daha farklı bir yolu seçmiş.
Karakterler ne kadar başarılı olursa olsun, hikayeler de ne kadar farklı ve ilgi çekici olursa olsun, Cyberpunk 2077 da birçok açık dünya oyununun yaptığı hatayı tekrarlıyor. Oyunun açık dünyası, sürekli olarak kendisini tekrar eden içeriklerle dolu. Yani, oyunun temelinde belki 5-6 farklı içerik tipi vardır ama oyun içerisinde aynı tip içeriği 10-20 kere yapıyoruz. En azından mekanlar kendisini tekrar etmiyor ve sürekli ilgi çekici hikayeleri, yine ilgi çekici mekanlarda yaşıyoruz. Yine de içeriklerin kısa sürede tekrara bağlaması, klasik bir açık dünya deneyimine bağlıyor, en azından benim için sıkıcı oluyor.
İnceleme yazım boyunca bahsetmiş olduğum hikayeler ise diyalog sistemi ile kaliteli bir hale geliyor. Cyberpunk 2077 oyununda, karakter geçmişi ile alakalı seçimleri saymazsak, kaliteli bir diyalog sistemi bulunuyor. Bu sistem, hikayeyi ve oyunun gidişatını sürekli olarak etkileyebiliyor. Hatta, görevler sırasında atılan adımlar ve yapılan aksiyonlar da gelip, diyalogları etkiliyor. V, oyunda bir paralı asker ve iş bitiricilerden görevler alıyor. Bu görevleri yaparken, iş bitiricinin ve diğer müşterilerin söylediklerine harfiyen uymanızı öneriyorum. Aksi halde, ne kadar başarılı olursanız olun, insanları memnun etmek imkansız oluyor.
Rol yapma sistemlerinin içerisinde boğulmaya hazır olun
Cyberpunk 2077, aslında dışarıdan baktığınız zaman Grand Theft Auto ile benzerlik gösterecektir. Yalnız, bu oyunu, Grand Theft Auto ve benzeri açık dünya oyunlarından ayıran en önemli yapısı, ağır bir rol yapma temeline sahip olması. Daha karakter oluşturma ekranında bile bu temeli görebiliyoruz, oyun bizlerden temel nitelikleri doldurmamızı istiyor. Vücut, zeka, refleks, teknik kabiliyet ve serinkanlılık, oyunun başında ve oyun boyunca seviyesini yükseltebileceğimiz temel nitelikler oluyor. İsimlerinden de anlayabileceğiniz üzere bu nitelikler, karakterimizin öne çıkan özelliklerini belli ediyor.
Temel nitelikler, öncelikle oyunun diyalog sistemini etkiliyor. Daha önce bu sistemin geçmişimiz tarafından etkilendiğini söylemiştim. Temel nitelikler, geçmişimiz kadar diyalog sistemini etkilemiyor. Şöyle ki Cyberpunk 2077 oyununda hem olayı ilerletecek diyalog seçimleri, hem de yan muhabbetler açabileceğimiz diyalog seçimleri bulunuyor. Temel nitelikler ise diyalog sisteminde %75 oranla yeni yan muhabbetler açıyor. Mesela, bazen yan muhabbet seçeneklerinden biri, 6 refleks puanı isteyebiliyor. Eğer sizin refleks puanınız 5 veya daha düşük ise o seçenek kapanıyor. Aynı şey ana diyalog seçimlerinde de nadir de olsa çıkıyor.
Temel niteliklerin diyalogları etkilemekten çok daha önemli bir işlevi bulunuyor. Bu işlev ise direkt olarak yetenek ağacımız. Oyunda toplamda 5 adet temel nitelik bulunuyor, sonradan da sanırım sonuncu nitelik açılıyor ama bundan emin değilim. Her neyse, her niteliğin altında da yetenek ağaçları bulunuyor. Mesela, soğukkanlılık niteliğinde hem gizlilik, hem de soğukkanlılık isimli iki farklı yetenek ağacı bulunuyor. Bu ağaçlardaki yetenekler, her seviye atladığınızda elde edebileceğiniz yetenek puanları ile açılabiliyor ve üzerine bir de geliştirilebiliyor. Yalnız, burada rahatsız olduğum ufak bir nokta var.
Cyberpunk 2077 oyunundaki temel nitelik sistemi çok güzel. Bu sistemin diyalogları etkilemesi de çok güzel. Hatta, yetenek ağaçları ile oluşturulan sistem de gayet güzel ama bu ağaçlardaki her yetenek, bana yetenek gibi gelmiyor. Yani, tabancaların hasarının %5 oranında artması bence bir yetenek değil. Yalnız, oyunun yetenek ağaçlarının yarısından fazlası bu tip ufak iyileştirmelerden/yeteneklerden oluşuyor. Durum böyle olunca da her seviye atladığım zaman o puanı kazandığım için hiç heyecanlanmıyorum. Ne için heyecanlanacağım? Silahlarımın fark edilmeyecek kadar fazla hasar verecek olmasına mı?
Cyberpunk 2077 oyununda göz önünde bulundurmanız gereken bolca değer de var
Cyberpunk 2077, güçlü bir rol yapma oyunu ama bunun tek sebebi nitelikler ve yetenekler değil. Bu oyunu rol yapma konusunda başarıya taşıyan diğer şeyler ise kullanılabilen yetenekler, oyunda yer alan sistemler, ganimetler ve o ganimetler ile ilişkilendirilmiş olan değerler. Öncelikle karakterimiz üzerinden bazı şeylerden bahsedeceğim. Oyun, teknolojinin zirveye çıktığı, artık insanların yarı robot hali aldığı bir dönemde geçiyor ve bizler de öyle insanlardan biriyiz. Bu yüzden de öncelikle, karakterimizin vücudunda birçok farklı alanda robotik değiştirmeler yapabiliyoruz. Mesela, ayağımıza bir ek takarak, daha yükseğe zıplayabiliyoruz.
Yanlış hatırlıyor olabilirim ama oyunda, karakterimizin vücudunda 8-10 arasında kategori bulunuyor; gözler, eller ve ayaklar gibi. Tüm bu alanlar için çipler bulup veya satın alıp, onları takabiliyoruz. Aynı zamanda bu parçaların kendilerini değiştire de biliyoruz. Yani, gözünüzün kendisini değiştirebiliyorsunuz. Bir de değiştirdiğiniz gözünüzü özelleştirebilmek adına çipler takabiliyorsunuz. Yalnız, yetenek ağaçlarında olduğu gibi burada da özelleştirmelerin yarısından fazlası çok küçük değerler katıyor karakterimize. Bu yüzden de ben bir süre sonra kendilerinin varlığını unuttum ve hiçbir zaman da varlıklarına ihtiyaç duymadım.
Karakterinizi robotik geliştirmeler ve çipler ile iyileştirirken, bir de silahlarınız ve diğer ekipmanlarınız var. Oyunda birbirinden farklı silahlar, bombalar ve kıyafetler bulunuyor. Herhangi bir oyuncu için söylemek gerekirse, silahlarda önemli olan şey saniyede verilen hasar, zırhlarda ise zırh değeri. Yalnız bunların haricinde her silahın ve kıyafetin kendilerine ait özellikleri ve değerleri var. Mesela, bazı silahlar düşmanlara yanma hasarı veya daha çılgın şeyler verebiliyor. Bazı kıyafetler sizin belli hasarlara olan dayanıklılığınızı arttırıyor ve daha fazlasını yapabiliyor. Yani, Borderlands ve Destiny gibi oyunlardaki ganimet yapısını görüyorum.
Cyberpunk 2077 oyununun rol yapma temeli, tüm bunlarla ciddi bir şekilde kaliteli hal alıyor. Evet, yetenek ağaçları ve çipler, çoğu zaman önemsiz gibi görünen iyileştirmeler sunuyor ama bunlar da aslında insanların kendi karakterlerinde minimum-maksimum ayar yapabilmesine olanak kılıyor, gerçek bir rol yapma oyunu gibi. Diyelim ki siz bu kadar detaylı bir deneyim aramıyorsunuz. Bu durumda da oyun sizi hiçbir şekilde cezalandırmıyor. Yani, sadece silahların verdiği maksimum hasara bakarak, kıyafetlerin kozmetiklerine filan odaklanarak da oyunda güzel bir şekilde ilerleyebiliyorsunuz. Bu noktada iki farklı oyuncu kitlesine güzelce hitap ediliyor.
Bilgisayar korsanından ziyade teknoloji korsanı filan oluyoruz bu oyunda
Günümüzde piyasaya sürülen bir video oyunu eğer gelecekte geçiyorsa, mutlaka bilgisayar korsanlığı ile uğraşıyoruz. Cyberpunk 2077 oyununda da bu durum değişmiyor ve oyundaki teknolojik aletlerle ve düşmanlarla bu yönden etkileşime geçebiliyoruz. Mesela, bazı teknolojik aletleri, düşmanların dikkatini dağıtmak için filan kullanabiliyoruz ki bu çok işimize yarıyor konu gizlilik olduğu zaman. Aynı şekilde, güvenlik kameralarını filan uzaktan kapatabiliyoruz. Aynı şekilde düşmanlarımızın üzerinde de teknolojik ögeler olduğu için aynı etkileşimi onlar üzerinde de uygulayabiliyoruz. Mesela, optik görüntülerini kapatabiliyoruz.
Tüm bunlarla birlikte oyunda ufak bir mini oyun da bulunuyor. Bazı ileri seviye işlerde eşleştirme tipinde bir bulmaca çözmemiz gerekiyor. Açıkçası oyundaki tek mini oyunun bu olmasına çok şaşırdım. Ben sanıyorum ki ana hikaye ilerledikçe, yeni yerler keşfettikçe karşımıza yeni mini oyunlar çıkacak ama Cyberpunk 2077 oyununda sadece 1 adet bulmaca temelli bir mini oyun bulunuyor. Bu mini oyun da en başlarda anlaşılmaz veya zor gelebilir ama oyunu oynadıkça alışıyorsunuz. Bir süre sonra da sıkılıyorsunuz ve kendisinden olabildiğince uzak durmaya çalışıyorsunuz. Malum, tek bir mini oyun hemen sıkabiliyor.
Tabii bir de beyin dansı var. Buna bir mekanik mi demeliyim, açıkçası bilemedim; kendisi oyun boyunca karşımıza çok nadir çıkıyor. Açıkçası ben, bu özellik ilk duyurulduğu zaman beyin dansı temelli yan görev serileri bile olur diye düşünmüştüm ama şimdilik oyunun sadece 2-3 farklı ana görevinde beyin dansı özelliğini kullandım. Bu özellik de aslında başka birisinin kayıt ettiği anıyı yaşamamıza olanak sağlıyor ama bu anıyı yaşayabildiğimiz gibi üçüncü şahıs bakış açısından analiz de edebiliyoruz; gizemleri bulabiliyoruz ve görevlerde ilerleme kaydedebiliyoruz. Beyin dansı, bence üzerine gidilmesi gereken bir özellikti.
Bahsedebileceğim bir başka oyun özelliği ise gizlilik. Evet, birçok oyunda olduğu gibi bu oyunda da gizlilik var ve kendisi oyun ilerledikçe, açılan yeni yetenekler ve özelliklerle daha eğlenceli hale geliyor. Muhtemelen oyunun başlarında gizlilik sizi çok zorlayacaktır; kontrollere filan net olarak alışamadığınız için gizlilik girişimleriniz başarısız olacaktır ama kesinlikle oyun ilerledikçe sisteme kolaylıkla alışabiliyorsunuz. Yalnız, yine birçok oyunda olduğu gibi bu oyunda da gizlilik kullanmak, sadece oyun süresini uzatıyor. Bazı görevlerde gizlilik şart oluyor ama haricinde gizlilik kullanmak, sadece kişisel zevklere kalıyor.
Cyberpunk 2077, silah kullanımı ile beni ciddi şekilde şaşırtıyor
CD Projekt RED, bugüne kadar içerisinde silah bulundurmayan, üçüncü şahıs bakış açısına sahip olan video oyunları üzerinde çalıştı. İşin içinde Cyberpunk 2077 olunca da ben biraz endişelendim; şirketin birinci şahıs bakış açısından oynanan nişancı oyunları tarafında hiçbir deneyimi bulunmuyor. Hatta ben bu deneyimsizliği çok daha ağır bir şekilde hissedebileceğimi düşündüm; şu anda aktif olarak tarihin en iyi silah kullanımına/oynanışına sahip olan video oyunlarından birini oynuyorum. Bu oyun ise tabii ki Destiny 2. Sonuçta işin arkasında Bungie var. Halo markasının efsanevi ismi. Tabii ki nişancı deneyimi güzel olacaktı.
Her neyse, benim için çıta oldukça yükselmişti ve Cyberpunk 2077 oyununun beni bu konuda hayal kırıklığına uğratacak olmasına da kendimi hazırlamıştım. Yalnız, elimdeki silahım ile ilk mermimi sıktığım an tüm bu düşüncelerim gitti, yerine hayranlık geldi. Nasıl oldu, CD Projekt RED ne yaptı bilemiyorum ama oyun, gerçekten başarılı bir silah kullanımına/oynanışına sahip. Oyundaki her silah çok iyi hissettiriyor ve tüm ses efektleri, titreşimler ve görsel efektler sayesinde de sıktığınız mermiyi çok iyi hissediyorsunuz. Aynı şekilde o merminin düşmanları öldürmesi de çok net ve güzel bir his veriyor.
Cyberpunk 2077, resmi olarak DualSense için destek vermiyor ama oyunu PlayStation 5 konsolumda deneyimlerken, yaşadığım o titreşim hissinden filan memnun kaldım. Beni rahatsız eden tek şey, araba kullanırken herhangi bir titreşimin devreye girmiyor olmasıydı. Bu durum da ne yazık ki araba kullanımını bir tık hissizleştiriyor ama yine de bu, benim gözümde görmezden gelinebilecek bir şey; daha önce PlayStation 4 ve DualShock 4 ile daha hissiz araba yarışı oyunları oynadığımı hatırlıyorum. DualSense ve PlayStation 5 için destek geldiği zaman bu oyunda olabilecek şeyler ise beni şimdiden heyecanlandırıyor.
Cyberpunk 2077, aslında temel ganimet yapısı tarafında The Witcher 3: Wild Hunt oyununa oldukça benziyor. Açık dünyada çöpten tutun da benzersiz-efsanevi silahlara kadar her şeyi bulabiliyorsunuz. Oyundaki silahların hem nadirlikleri, hem de benzersiz olup, olmama durumu oluyor. Nadirlik sistemini zaten biliyorsunuzdur. Benzersizlik ise ikonik silahlar için kullanılıyor. Bu silahların bir kopyası bulunmuyor ama kendilerini bir kere ele geçirdikten sonra, güçlendirerek kendi seviyenizde tutabiliyorsunuz veya sonradan tekrar üretebiliyorsunuz. Tabii bunun için de doğru yetenek ağaçlarında ilerlemeniz gerekiyor. Sistem yeterince iyi.
Şimdi de sıra birbirinden farklı arabalara ve daha fazlasına geldi
Cyberpunk 2077, Night City ve onun çevresinde geçiyor. Haritanın kendisi yatay bakımdan çok da büyük değil ama yeraltı ve binaların üst katları derken aslında bayağı derin bir oyun alanı sunuluyor. İşte bu oyun alanında ulaşım da oldukça önemli ve bu noktada da karşımıza dört tekerlekli birbirinden farklı arabalar ve motosikletler bulunuyor. CD Projekt RED, yine araba mekaniği oluşturma konusunda inanılmaz deneyimsiz bir şirket olarak, bence muhteşem bir iş çıkartmayı başarmış. Oyunda araba kullanmak oldukça zevkli ve birçok araba, farklı kullanım hisleri sunabiliyor. Ayrıca araba tasarımları da gayet ilgi çekici.
Araba kullanmak zevkli, kendilerinin tasarımları da başarılı. Arabalar üzerinden fiziklere de edebileceğim neredeyse hiçbir laf yok. Şimdi sıra geldi, bu arabalarla Night City içerisinde dolaşmaya. Sizi bilmem ama ben, Grand Theft Auto gibi oyunlarda zaman zaman arabayı alırım, şehirde boş boş dolaşırım. Cyberpunk 2077, bunu yapabileceğiniz en iyi oyunlardan biri sayılır; verilen his gerçekten kaliteli. Yani, gecenin bir yarısı veya sabahın köründe olsun, arabayla o dar sokaklarda filan dolaşmak, sizi gerçekten bir şehrin içinde hissettiriyor. Ben bu hissi diğer birçok açık dünya oyununda alamamıştım.
Yalnız, bu noktada çok önemli problemler bulunuyor. Öncelikle, Night City bildiğiniz ölü bir şehir. Bunun sebebi ise donanımın yetersiz olması. CD Projekt RED, oyunun PlayStation 5 veya diğer konsollarda sağlıklı çalışabilmesi için sokakta dolaşan araba ve insan sayısını ciddi anlamda azaltmış. Yani, bazı belli başlı market gibi alanlarda 5-10 karakter görebiliyorsunuz ama onun haricinde sokakta görebildiğiniz insan ve araba sayısı en fazla 3-5 oluyor. Night City gibi muhteşem bir şehir ise bu düşük sayılar ile resmen ölü gibi duruyor. Yani, ben daha önce böylesine kaliteli bir oyunda, böylesine ölü bir şehir görmemiştim.
Şehrin ölü olması ile birlikte yapay zeka da ne yazık ki herhangi bir zeka bulundurmuyor kafasının içinde. Bunun sebebinin de aslında yine donanım olduğunu düşünüyorum. Yapay zekayı zeki yapmak demek, işlemciyi zorlamak demek ama Cyberpunk 2077 oyunundaki yapay zekalar da gerçekten mal gibi duruyor. Araba kullanan yapay zekalar bir anda yavaş gidiyor, bazen yolun ortasında sebepsiz yere duruyorlar, insanlar bomboş dolaşıyor, savaş anlarında ise herhangi bir oyundaki düşük seviyeli yapay zeka ile karşı karşıyasınız gibi hissediyorsunuz. Yani, düşmanlar size karşı hiçbir şekilde strateji geliştirmiyor.
Cyberpunk 2077 oyununun daha çok fazla hatası var, hiç merak etmeyin
Cyberpunk 2077 oyununun keşke tek problemi yapay zekası ve ölü şehri olsaydı. Öncelikle, ben bu oyunun PlayStation 4 ve Xbox One konsollarında ciddi anlamda berbat olduğunu biliyorum ama ben, oyunun PlayStation 5 sürümünü inceliyorum. Bu yüzden de sırf internet alemi, oyunun eski nesil sürümünü yerin dibine sokuyor diye, ben de aynısını yapmayacağım; PlayStation 4 ile PlayStation 5 arasında ciddi bir kalite farkı bulunuyor. Bu farka rağmen de oyunun bu sürümü, ne yazık ki ortalama altında bir his veriyor. Oyunun benim oynadığım sürümünde bolca hata yer alıyor ama nadiren can sıkıcı oluyorlar.
Oyun içinde bolca hata var. Bu hatalar her şeyi etkileyebiliyor ama çok daha önemlisi, oyun sürekli olarak çöküyor. Özellikle de ben PlayStation 5 konsolumda bu oyunu oynarken, her yarım saatte en azından bir kere çökme ekranı görüyorum. Oyunun içindeki hatalar beni pek rahatsız etmez; öyle oyun deneyimini bozan bir şey yaşanmıyor ama çökme problemleri gerçekten canımı sıktı. Hatta sırf bu sebepten ötürü ciddi bir puan kırıklığım olacak. CD Projekt RED, ben bu incelemeyi bitirene kadar çökme hatasını düzeltirse, tabii ki puanı kırmayacağım. Yalnız, sadece oynanış kısmında değil, ara yüz kısmında da problemler var.
Cyberpunk 2077, açık dünya oyunu olduğu için oyun alanında bolca içerik bulunuyor. İşte bu içerikler, oyunun haritasını ciddi anlamda karışık hale getirebiliyor. Bu konuda size yardımcı olabilecek filtreler bulunuyor ama yine de ikon problemi tamamen ortadan kalkmıyor. Oyunun haritası için sunulan ayarlar değil de oyunun geneli için hazırlanan ayarlar da beni memnun edemedi. Modern oyunlar artık ulaşılabilirliğe çok önem veriyor ve bu sebepten ötürü de oyunlarda oldukça detaylı ayarlamalar yapılabiliyor. Yani, zorluktan tutun da ara yüze veya çok daha fazlasına müdahale edebiliyorsunuz.
Cyberpunk 2077 oyununda da tabii ki çeşitli ayarlar bulunuyor ama kendileri, ne yazık ki benim yeterli görebileceğim seviyenin altında kalıyor. Oyundaki tüm hataları ve eksiklikleri topladığım zaman ise oyunun biraz daha cilaya ihtiyaç duyduğunu hissediyorum. Yani, CD Projekt RED aslında bu oyunu birkaç kez erteledi ama sadece oyunun PlayStation 5 sürümünü düşünecek olursak, bence birkaç aylık erteleme daha gerekiyordu. Hatta işin içine eski nesil konsollardaki optimizasyon problemleri filan girince, 6-7 ay erteleme görsem, anca rahat ederdim. Yani, oyun pek hazır görünmüyor.
Performans, gerçekten şaşırtıyor ama sunum yine de kusursuz değil
Sıra geldi Cyberpunk 2077 oyununun sunumuna. Bu konuda öncelikle oyunun görselliğine değineceğim. Tekrarlıyorum: Ben bu oyunu PlayStation 5 konsolunda deneyimledim ve sonucunda aldığım görsellik, pek de etkileyici değildi. Ben normalde görselliği pek kafaya takmam ama bu oyunda beni en çok heyecanlandıran şey görsellikti. Tabii ki oyunda bir maksimum bilgisayar görselliği bekliyorum ama geriye dönük uyumluluk modunda da PlayStation 4 Pro konsolunun görselliğine katlanmak oldukça zor oluyor. Öncelikle, beni rahatsız eden ilk şey oyunun çözünürlüğü ve bulanıklığı oldu. Bunu daha karakter oluşturma ekranında bile hissedebiliyorsunuz.
Cyberpunk 2077, ne yazık ki düşük bir çözünürlükte çalışıyor ve bunun üzerine bir de genel anlamda ölçekleme geriye düşürülmüş gibi hissettiriyor. Bunun sonucunda ise genel anlamda bulanık bir görsellik elde ediliyor. Ayrıca bu durumun hareket bulanıklığı veya diğer ayarlar ile alakalı olmadığını da söylemek isterim. Sadece alan derinliğini kapatarak, atmosferik etkiyi azaltıp, görüntüyü net gibi gösterebiliyorsunuz ama bu da net olarak istediğim sonucu elde edemiyor. Ayrıca, oyunun HDR ayarı da net olarak bozuk. Bakın, kötü veya zayıf demiyorum; direkt olarak HDR ayarı bozuk. İnanılır gibi değil.
Görsellik tarafında beni hiç memnun edemeyen Cyberpunk 2077, en azından performansı ile şaşırttı. Ben açıkçası bu oyunu 4K/30 FPS olarak oynamayı bekliyordum. Sonuçta geriye dönük uyumluluk programı dahilindeyiz ama oyun 60 FPS olarak çalıştı ve ben ortada böyle bir durumun olduğundan haberdar bile değildim. Oyunu böyle bir performansta oynayabilmek beni inanılmaz mutlu etti. Tabii ki oyunda bazı performans problemleri yaşanıyor ama kendileri kesinlikle rahatsız edici değil. Yalnız, bu durumun PlayStation 4 ve Xbox One konsollarında bambaşka bir halde olduğunu söylemek isterim. Performans, eski nesilde hiç de iyi değil.
Ses ve müzik ise şaşırdığım bir başka alan oldu. Öncelikle, ben The Witcher 3: Wild Hunt oyununun seslendirmelerinden nefret etmiştim. Hiçbir karakterden duygu alamıyordum ve bir süreden sonra dinlenemez hale geliyordu benim için. Cyberpunk 2077 oyunundaki seslendirmeler ise her karakter için müthiş. Ana karakterden tutun da belki de tek bir kere göreceğiniz yan karaktere kadar herkes, başarılı bir şekilde seslendirilmiş. Geriye kalan araba sesleri, silah sesleri ve diğer tüm sesler de başarılı. Müzikler ise oldukça kaliteli. Zaten bunun tersini söylemem imkansız olurdu.
Cyberpunk 2077, senelerce beklediğimize değen bir video oyunu mu?
Mağarada yaşamıyorsunuz. Mutlaka bu oyun hakkındaki bolca kötü haberi okumuşsunuzdur. Hepsi doğru ve Cyberpunk 2077, ciddi anlamda problemli bir şekilde çıkışını gerçekleştirdi. Bu oyun, 2016 senesinde filan yapım öncesi sürecine girdi. Diyelim ki bu oyun 3-4 senedir geliştiriliyor. Böyle geniş ve derin bir video oyunu için bence 3-4 senelik bir geliştirilme süreci inanılmaz az. Zaten oyunun çıkışında da gördüm ki bu oyunun en az 1 sene daha geliştirilmesi gerekiyordu. Ben, PlayStation 5 konsolunda oyunu oynadığım halde bu cümleyi kuruyorum; PlayStation 4 ve Xbox One platformlarındaki insanları düşünemiyorum bile.
Cyberpunk 2077, eğlenceli değil mi? Bence oyun gayet eğlenceli ve sonuna kadar da oynanır. Yalnız bu oyun deneyimi problemler yüzünden ciddi anlamda sıkıntılı hale geliyor. Görsel hatalar, kalitesizlik, HDR gibi bir sistemin çalışmaması, sürekli çökme hatalarının yaşanması, genel anlamda oynanışın şöyle yağ gibi akmaması ve daha fazlası, deneyimi ciddi anlamda baltalıyor. Eğer bu tip şeylere karşı sabır gösteremiyorsanız, ben bu oyunu birkaç saat sonra sinirlenip, bırakacağınızı şimdiden söyleyebilirim. Yine de oyun, sürekli olarak sizi kendisinden soğutmaya çalışmıyor. Birçok güzel an da bu yapıtta yer alıyor.
Eğer bilgisayarınız güçlüyse veya yeni nesil konsollara sahipseniz, bu oyunu hemen satın alıp, oynamaya başlayabilirsiniz ve güzelce bir zevk de alabilirsiniz. Yalnız, eski nesil konsollarda ve güçsüz bilgisayarlarda bu oyun ciddi anlamda kötü çalışıyor. Bir de bunun üzerine genel oyun hataları eklendiği zaman iyice can sıkıcı bir hal alıyor oyun. Bu yüzden de donanımınız güçsüzse, birkaç ay güncellemeleri beklemenizi, oyunu da indirim sırasında satın almanızı öneriyorum. Güçlü donanımınız varsa da gözünüz eğer bu oyunu kesiyorsa, bence kendisini deneyimleyebilirsiniz. Ben, internette yazdığı kadar kötü etkilenmedim.
Her şeye rağmen Cyberpunk 2077, 2013 senesinden beri beklediğimize değebilecek bir yapıt değil bu haliyle. CD Projekt RED, daha önce yaptığı açıklamalarda geliştirilme aşamasının ilk adımlarından beri optimizasyona önem verdiklerini söylemişti ve öyle bir mantığın arkasından böyle bir oyun çıktıysa, gerçekten oturup, düşünmek gerekiyor. Oyunun temelindeki hatalar düzeltilsin, optimizasyon daha iyi bir hale getirilsin, yeni nesil için de resmi bir destek verilsin, o zaman bu oyun için beklediğimize değebilir. Ne yazık ki bu oyun, şimdiki haliyle herhangi bir açık dünya oyunundan hallice gibi görünüyor; bu sene daha iyilerini de oynadık.