Battle Royale tipi popüler olmadan önce zombi veya insanlara bulaşan virüs temalı oyunlar ön plandaydı. Bu sebepten ötürü de o dönemlerde piyasaya sürülen neredeyse her oyun bu temalara sahip oluyordu, hayatta kalma sistemleri ile karşımıza çıkıyordu. Battle Royale çılgınlığında olduğu gibi geçmişteki o çılgınlıkta da piyasaya hem iyi, hem de kötü oyunlar sürülüyordu. Piyasaya sürülen oyunların çoğunluğu kötüydü tabii. Şimdi ise o bahsettiğimiz dönem geçti ve sindire sindire geliştirilen, Days Gone gibi daha hoş görünen oyunlar karşımıza çıkmaya başladı.
Daha önce karşımıza Syphon Filter serisi ve bazı Uncharted oyunları ile çıkmış olan Bend Studio, bir süredir Days Gone isimli hastalıklı düşman veya zombi temalı, aksiyon-macera oyunu üzerinde çalışıyordu. Şimdi ise Sony Interactive Entertainment tarafından dağıtımı üstlenilen bu video oyununun inceleme ambargosu kalktı ve sizlere oyun hakkındaki düşüncelerimizi sunabiliyoruz. Duyurulduğu günden beri benim gözüme ortalama bir video oyunu gibi görünen bu yapıt, acaba final sürümü ile fikrimi değiştirebilecek mi dersiniz?
Deacon St. John, nedir senin bu çektiğin?
İnceleme yazıma, Days Gone oyununun hikayesinden bahsederek başlamak istiyorum ama merak etmeyin; oyunun hakkında sizlere detaylı bilgi vermeyeceğim. Hikayeden olabildiğince basit bir şekilde bahsedip, bazı övgüler ve/veya eleştiriler sunacağım size. Eğer oyunu oynama gibi bir planınız varsa ve bu video oyununa ait tanıtım videolarını izlediyseniz, o videolarda gördüğünüzden daha fazla detay vermeyeceğim, merak etmeyiniz.
Şimdi, bu video oyununun hikayesinde hem kardeşlik, hem aşk, hem hayatta kalma, hem intikam, hem de çok daha fazla şey var. Aslında hikaye oldukça basit ve tahmin edilebilir bir şekilde başlıyor ama senaryo yazımı bana kısmen başarılı geldiği için açılışı da güzel buldum. Tabii ki oyun ilerledikçe oyunculara yeni hikayeler, yeni olaylar ve çok daha fazlası sunuluyor. Bu sayede de oyun, hikaye yönünden hafif kompleks bir hal alıyor.
Hikaye anlatımı ise sunum olarak benzersiz ama temelinde gayet normal. Yani, herhangi bir video oyununda karşınıza çıkabilecek bir hikaye anlatımı var bu oyunda. Ben bu durumdan çok etkilenmedim ama konu sunum olduğu zaman Days Gone, hikaye anlatımı kısmında güzel bir iş başarabiliyor. Hikayeler, takip etmesi kolay ve gruplandırılmış bir şekilde, hoş tasarımlarla karşımıza çıkıyor.
Hikaye konusunda beni üzen tek şey, seçim yapmak oldu. Oyun için yayımlanan önceki videolarda, kritik anlarda hikayeyi ve ilişkilerimizi etkileyebilecek seçimler yapıldığını görüyorduk ama benim şu an oynadığım oyunda seçim yapmaya dair hiçbir şey yok. Örnek vermek gerekirse, oyunun en başında bir karakteri öldürmek veya zombilere bırakmak gibi bir seçim yapıyorduk. Bu seçim, arkadaşımız ile ilişkimizi etkiliyordu. En azından tanıtım videolarında böyle görünüyordu ama benim oynadığım inceleme kopyasında böyle bir şey yoktu.
Sanki bir şeyler eksik gibi
Benim oynadığım noktaya kadar oyundaki seçimlerin kaldırıldığını söylemiştim. Zaten bu noktadan sonra da seçimlerin geri geleceğini sanmıyorum. Bu durum beni oldukça üzdü ama sanki oyundan çok daha fazla şey kaldırılmış. En azından, ben oyunu oynarken bu şekilde hissettim. Neden mi? Öncelikle, birçok ara sahne ile oynanışa geçiş anı arasında büyük boşluklar bulunuyor.
Şöyle ki, tabii ki yine oyun içinden örnek vermeyeceğim ama diyelim ki bir ara sahne ile girmemiz gereken evi görüyoruz ve yanımızdaki karakter diyor ki evi görmeden önce bahçeye bir bakalım. Bizim karakterimiz bir şey demiyor ve oynanış anına geçtiğimiz zaman sanki bahçeye bakılmış gibi oyun ilerliyor. Yani, arada kesinlikle çıkartılmış bir ara sahne veya oynanış anı bulunuyor. Benzer durumlara oyun içerisinde birkaç kez rastladım ve benim çok dikkatimi çekti.
Tabii bu demek değil ki sinematik sahneler veya ara sahneler genel anlamda başarısız. Tam tersine, Days Gone içerisindeki hem sinematik anları, hem de ara sahneleri ben çok sevdim. Tabii bu noktada sahnelerin çekim açıları, karakter hareketleri, konuşulan şeyler ve tabii ki gözüme hitap eden şeyleri düşünerek sizlere bu cümleleri kurabiliyorum.
Hazır ara sahnelerden konuşuyorken küçük bir şey daha söylemek isterim. Hatırlayacağınız üzere God of War, tek çekim tekniğini kullanmıştı. Oyunda sürekli tek bir kamera açısı bulunuyordu ve ara sahnelerden oyun anına geçişler de hiç fark ettirmeden yapılıyordu. Açıkçası ben öyle bir oyun denedikten sonra her oyundan bunu beklemeye başladım; sinematik sahnelerden veya ara sahnelerden hem önce ve hem sonra araya giren o birkaç saniyelik siyah sahne, benim çok fazla tersime düşüyor. Days Gone içerisinde de ne yazık ki hatırı sayılır yoğunlukta siyah, anlık sahneler bulunuyor.
Days Gone ile motosiklet sürmeyi öğreniyoruz
Şimdi bu video oyununun oynanış kısmına değinmek istiyorum. Bu noktada da öncelikle motosiklet kullanımından bahsetmeliyim; oyunun önemli bir noktası motosikletimiz ve kendisini kullanmak. Öncelikle, motosikletin genel anlamda çok yavaş gittiğini ve kontrolünün biraz ilginç olduğunu söyleyebilirim. Aracın yavaş gidiyor olması benim için problem değil ama kontrolün ilginç olması, beni biraz motosiklet kullanımından soğuttu diyebilirim.
Tabii ben bu satırları yazdığım anda kullanmış olduğum motosiklet, parça bakımından en yüksek seviyede değil. Evet, Days Gone içerisinde kendi motosikletimizi geliştirebiliyoruz ve yeni parçalar ekleyebiliyoruz. Belki bahsetmiş olduğum kontrol problemi, çok daha iyileştirilmiş motosiklette belki daha iyi olabilir ama benim bu konuda çok ümidim yok. Yine de söylemek isterim ki motosiklet kullanımı kesinlikle kötü değil, sadece biraz ilginç ve o ilginçliğe alışabilmek için en azından benim çok zaman harcamam gerekecek gibi görünüyor.
Motosikletimiz, karakterimize özel. Yani, başka insanların araçlarını kullanamıyoruz veya başkaları bizim aracımızı kullanamıyor. Fakat yine de bizim kendi aracımıza iyi bakmamız gerekiyor; bu motosikletin benzin ve dayanıklılık gibi ihtiyaçları olabiliyor. Ayrıca motosikletiniz, sürekli olarak yanınıza ışınlanmıyor. Siz, motosikleti nerede bırakırsanız, orada duruyor. Bu da aslında sizi oyun içerisinde bir noktaya bağlıyor. Bazı insanlar bunu olumsuz görebilir ama bence bir problem yok.
Yani efendim, Days Gone içerisindeki motosiklet kullanımına genel olarak baktığımız zaman öyle çığır açan bir şey göremiyorum. Evet, güzel düşünülmüş bir sistem ama yeteri kadar başarılı değil. En azından sistem başarısız da değil ve tam olarak ortalarda dolaşıyor. Geçmişte, bu oyun için devam ürünleri de düşünüldüğü söyleniyordu. Umarım geliştirici ekip, devam oyunları için bu motosiklet sistemini kat ve kat geliştirebilir; sistemin gerçekten ihtiyacı var.
Motosiklet haricinde Freaker öldürmeyi de unutmuyoruz
Days Gone içerisinde motosiklet kullanmak haricinde bir de zombi benzeri olan, hastalık kapmış insanları öldürüyoruz. Bu insanlara Freaker deniyor. Tabii oyunda birçok farklı hastalıklı insan türü var. Ayrıca, bu tip insanlara tapan bir topluluk ve daha farklı insan düşmanlar var. Doğal yaşam ve diğer şeyleri de işin içine kattığımız zaman tüm dünyanın bizi öldürmeye çalıştığını sizlere söyleyebiliriz.
Bu durunda bizim dünya ile savaşmamız gerekiyor ve bu noktada da karşımıza öncelikle yakın dövüş çıkıyor. Yakın dövüş için farklı sopalar, baltalar ve aklınıza gelmeyecek farklı ögeler bile kullanabiliyoruz. Oyunun başlarında yakın dövüş biraz sinematik bir deneyim gibi sunuluyor ama aslında öyle değil. Oyunda, yakın dövüş sizin genelde seçmek isteyeceğiniz bir yol ama bu yol ne yazık ki sürekli olarak kendisini tekrar eden animasyonlardan oluşuyor.
Yakın dövüş ve birazdan bahsedeceğim menzilli silahlar, oyundaki yetenek sistemi ile gelişiyor ama öyle yine devrim niteliğinde hiçbir şey görmüyoruz. Yakın dövüş sistemi, gizlilik ögeleri ile de desteklenen tipte. Gizlilik, genelde bu tip video oyunlarında benim ilk tercihimdir; menzilli karşılaşmalar bana pek eğlenceli gelmez. Days Gone için de aynısı sayılır. Birazdan bahsedeceğim ama menzilli savaşlar beni tatmin etmedi ve gizlilik, çok daha eğlenceli bir oynanış tipi gibi görünüyor.
Tabii her zaman gizlilik mümkün olmuyor. Eğer yaratıklara veya insanlara karşı yakın dövüş silahı kullanacak olursanız da karşınıza en azından benim için can sıkıcı bir özellik çıkıyor: Oyunda her yakın dövüş silahının dayanıklılığı bulunuyor. Evet, kullanabileceğiniz silahlar er ya da geç kırılıyor ve ben açıkçası bu sistemden nefret ediyorum. Bu sebepten ötürü de gizlilik, yakın dövüş ve menzilli karşılaşma üçlüsünden sürekli olarak gizliliği tercih ediyorum.
Days Gone içerisinde farklı seviyede silahlar bulunuyor
Eğer gizlilik ve yakın dövüş size göre değilse hiç merak etmeyin; oyunda ateşli silahlar da bulunuyor. Oyunda, gördüğüm kadarıyla bolca silah var ve birçok silahın 5 farklı nadirlik seviyesi bulunuyor. Seviyesi yüksek olan silah çok daha iyi performans gösteriyor. Tabii silah ne kadar iyi performans gösterirse göstersin, Days Gone içerisindeki ateşli silahların kullanımını hiç sevmedim; daha doğrusu nişan almak ortalama altı ama ateş etmek biraz daha iyi. Bu sistem kesinlikle kötü değil ama bana hitap etmiyor.
Hangi savaş veya dövüş sistemini kullanırsanız kullanın, oyunda sürekli çevreyi araştırıyor olacaksınız. Bu oyunda bir ganimet toplama ve eşya üretme sistemi bulunuyor. Oyunda ilerledikçe farklı ögelerin tariflerini açabiliyoruz ve etraftan topladığımız şeylerle yeni eşyalar üretebiliyoruz. Bu eşyalar arasında bandaj ve molotof kokteyl gibi basit şeylerden, yakın dövüş silahlarına veya tuzaklara kadar birçok farklı şey bulunuyor.
Biraz önce saymış olduğumuz her şey, tek bir çark üzerinden yönetiliyor. Oyun sırasında bir tuşa basarak eşya çarkını açabiliyorsunuz ve bu çarkta hem silahlarınızı kullanmak için elinize alabiliyorsunuz. Ayrıca bu çark aracılığı ile kolayca eşya üretimi de yapabiliyorsunuz. Zaten envanter yerine çark sisteminin video oyunlarına gelmiş olması, bence gayet olumlu bir gelişme. Bu sistem sayesinde her şey oyuncunun elinin altında oluyordu. Days Gone da kesinlikle bu geleneği bozmuyor.
Çarktan bahsetmişken, oyunun kullanıcı arayüzüne de yönelmek isterim; Days Gone, gerçekten çok güzel bir kullanıcı arayüzüne sahip. Bu arayüz, en başta menü fazlalığı yüzünden karışık gelebilir ama çok kısa bir süre içinde alışıyorsunuz ve aradığınız şeyi kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Arayüzde yetenekler, envanter, harita ve hikaye sekmeleri bulunuyor ve bu sekmeler arasında kolaylıkla geçiş yapabiliyorsunuz.
Biraz da menüler arasında dolaşalım
Biraz önce de demiş olduğum gibi oyunun arayüzünde hikaye, envanter, harita ve yetenek sekmeleri bulunuyor. Hikaye sekmesi sayesinde oyundaki sıradaki görevinizi görebiliyorsunuz, oyundaki tüm hikaye dallarını inceleyebiliyorsunuz ve genel anlamda hem hikaye, hem de görevler hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Ayrıca, oyunda her hikaye dalı, sizlere benzersiz ve önemli ödüller de veriyor.
Envanter kısmı ise adı üstünde bize envanterimizi gösteriyoruz. Sahip olduğumuz çöpler, toplanabilir ögeler, silahlar, onlar, bunlar ve daha fazlası bu sekmede bulunuyor. Bu sekme hakkında daha fazla bir şey söylemeye sanırım gerek yok. Harita da aynı şekilde kendi kendini açıklayabilen basit bir menü. Fakat yetenek kısmından bu kadar kısa bahsetmek pek mümkün olmayacak herhalde.
Days Gone içerisindeki yetenek sayısı pek fazla değil ama seviye atlamak biraz uzun sürdüğü için her yeteneği birkaç saat içinde açmak mümkün değil tabii ki. Ayrıca oyundaki yetenekler de 3 farklı dala ayrılıyor. Eğer yanlış hatırlamıyorsam da bu dallar yakın dövüş, menzilli silahlar ve hayatta kalma ile alakalı. Böyle bir oyuna yetenek sisteminin eklenmesi de neredeyse zorunlu gibi bir şeydi zaten. Ben gayet memnun kaldım.
Şöyle bir toparlamak gerekirse, bu video oyununun kullanıcı arayüzünün yeterince güzel, işe yarar ve detaylı olduğunu söyleyebilirim. Yer yer bu arayüz çok basit bir hal alsa da, mesela can ve dayanıklılık barı, ben memnun kaldım. Bu arayüzlerde saklanmış olan yetenekler ise tatmin edici seviyede. Yetenekler, kesinlikle oynanışı derinden etkiliyor ve işinize yarıyor.
Days Gone da bazı hoş detaylara sahip
Günümüzdeki video oyunları, detay konusunda birbiri ile yarışır oldu. Days Gone da bu yarıştan kesinlikle geri kalmıyor. Oyunda fark ettiğim detaylar konusunda ne yazık ki incelemem için not almayı unutmuştum fakat aklımda kaldığı kadarıyla, oyunun çok hoş detaylara sahip olduğunu söyleyebilirim. Mesela, oyundaki yaratıklar ve insanlar, el fenerinize tepki verebiliyor ve bandaj kullandığınız zaman o bandajı, kolunuzda görebiliyorsunuz.
Tabii bu detay, karakter modellerinde de dikkat çekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi oyundaki her karakter çok detaylı ve kaliteli değil ama ana karakterimiz kesinlikle çok hoş görünüyor. Karakterimizin kıyafet parçaları, gerektiği yerlerde sallanabiliyor ve hava durumuna göre tepki verebiliyor. Ayrıca aldığımız hasara ve verdiğimiz hasara göre de eşyalarımızın görünüşü değişebiliyor.
Days Gone içerisindeki gün döngüsü ve hava durumu da bahsedilmeye değer. Saatin değişmesi ile, güneşin veya ayın tepede olmasına göre oyun, temelden değişebiliyor. Aynı şekilde açık hava, yağmur ve özellikle kar da oyunu temelden değiştirebiliyor. Özellikle kar dedim; oyundaki kar, dinamik bir şekilde yağıyor ve günler içerisinde karın zamanla yoğunlaştığını görebiliyorsunuz.
Muhtemelen bunlar bir detay değil, oynanış mekaniği olacak ama yine de bahsetmek gerekiyor: Oyundaki farklı yaratıkların, farklı davranışları da bulunuyor. Mesela, bazı yaratıklar ses tepki verirken, bazıları görüntüye tepki verebiliyor. Ayrıca bu yaratıkların arasında virüs kapmış çocuklar da bulunuyor. Bu benim oldukça ilgimi çekti; birçok video oyunu, çocukların öldürülmemesi için oyundan bu yaş kısmını uzak tutuyor. Fakat Days Gone oyununun böyle bir şeye cesaret edebilmiş olması benim hoşuma gitti.
Days Gone içerisinde her şey bizi öldürmek istiyor
Swarner, Newt, Screamer, Breaker, Runner, Rager Bear, Horde ve çok daha fazlası, bu video oyunu içerisinde bizi öldürmek isteyen virüslü yaratıklardan sadece bazıları. Ayrıca oyunda bu yaratıklara tapan R.I.P. ve çok daha fazla insan topluluğu bulunuyor. Bu topluluklar da bizim peşimizden koşuyor. Peki, bu kadar düşman ile savaşıyoruz da bize destek olan kimse yok mu?
Destek diyemeyiz ama en azından gördüğü yerde bize saldırmayan bazı insanlar da oyunda bulunuyor. Bu insanlar, farklı toplulukların üyesi ve bizim o topluluklarla ilişkimiz bulunuyor. Bu topluluklar için görevler yaparak, kendilerine bağışlar yaparak ve çok daha farklı yollarla ilişkimizi yükseltebiliyoruz. Bu sayede de kendilerinin bünyesinde bizim için daha fazla imkan açılıyor. Bu da oynanışı zenginleştiriyor.
Bahsetmiş olduğumuz tüm bu düşmanlarla, oyunun açık dünyasındaki birçok farklı aktivitede karşılaşabiliyoruz. Mesela, oyunda rastgele gelişen olaylar da olabiliyor ama temizlemeniz gereken Freaker yuvaları veya bazı kamplar da olabiliyor. Hatta NERO ekibinin kontrol noktalarını temizleyip, kendinizi de güçlendirebiliyorsunuz. Yani, Days Gone oyununun açık dünyasında sürekli olarak yapacak bir şey buluyorsunuz.
Eğer siz bu oyunda yapacak bir şey bulmasanız bile oyun size yapacak bir şey gösteriyor. Bu gösterim, tam olarak yüzünüze vuruluyor; yolda gezerken tuzaklara düşebiliyorsunuz. Bu tuzaklar, anladığım kadarıyla dinamik bir şekilde oluşuyor ve başınızı gerçekten belaya sokabiliyor. Mesela, bazen yola kurulmuş ip benzeri bir tuzağa düşüp, motorunuza çok hasar verebiliyorsunuz. Eğer motosikleti tamir etmek için yeterli parçanız yoksa da yolun geri kalanında tehlikeli bir yürüyüş yapmanız gerekiyor demektir.
Görsellik ön plana çıkıyor
Days Gone oyununu PlayStation 4 Pro ile deneyimledim. Bu sırada ne yazık ki 4K televizyon yerine 1080p televizyon kullanmak zorunda kaldım ama görsellik anlamında yine de bu video oyunundan memnun kaldım. Bu oyunun görselliği bir Red Dead Redemption 2 değil, bir Horizon: Zero Dawn değil ama yine de gayet güzel. Bu grafikler, özellikle de ara sahnelerde ve sinematik sahnelerde ön plana çıkıyor.
Oyunu, 1080p televizyonda deneyimlediğim için Supersampling özelliğini aktif ettiğimi düşünebilirsiniz ama açıkçası gerek duymadım ve ona rağmen bu video oyunu hem grafik anlamında başarılı idi, hem de performans anlamında. Bu video oyunu ne yazık ki PlayStation 4 Pro üzerinde de 30 FPS ama bu 30 FPS, neredeyse hiçbir zaman 29 FPS olmuyor. Oyunun FPS değeri gayet stabil ve akıcı.
Sesler ve müzikler ise övülmesi gereken ayrı bir nokta. Daha doğrusu, müzikler hakkında çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim; oyundaki müzikler ne yazık ki hiç dikkatimi çekmedi ama sesleri genel olarak beğendim. Silah sesleri, atmosfer sesleri, ambiyans sesleri ve çok daha fazlası bence gayet başarılıydı. Müzikler dediğim gibi dikkatimi hiç çekmedi, belki biraz daha ön plana koyulabilirdi.
Son olarak, Days Gone oyununun Türkçe metin desteğine sahip olduğunu da söylemek isterim. Oyunda, Türkçe dublaj yok ama Türkçe altyazı desteği varken bence zaten dublaja da gerek yok. Ayrıca bana soracak olursanız, oyunları kendi orijinal dillerinde oynamak her zaman çok daha iyidir. Oyunun Türkçe metin desteği hakkında da özel olarak söyleyebileceğim bir şey yok, gayet başarılıydı ve güzel düşünülmüş bir destekti.
Daha fazla ne diyebiliriz ki?
Sony Interactive Entertainment tarafından dağıtımı sağlanan ve Bend Studio tarafından geliştirilen Days Gone, başarılı bir video oyunu. Ben, bu oyuna duyurulduğu günden beri çok fazla heyecanlanamamıştım. Oyun bana hem görsellik, hem de oynanış anlamında gayet ortalama, hatta zaman zaman da ortalama altı bir ürün gibi geliyordu ama ben beklentilerimi minimumda tuttuğum için karşıma çıkan oyundan kesinlikle memnun kaldım.
Öncelikle; oyunun grafikleri, görselliği ve sunumu kesinlikle benim beklentimin çok üzerindeydi. Oyunun sadece sinematik sahnelerinde değil, oynanış anlarında da grafiği ön plana çıkabiliyordu. Kullanıcı arayüzü de çok güzel tasarlanmıştı bu oyunda. Animasyonlar konusunda da aynı şekilde düşünüyordum ama yine yakın dövüş animasyonları hariç, oyundaki diğer tüm animasyonlar beni gayet memnun etmeyi başardı.
Days Gone gibi bir video oyununda yakın dövüş ve menzilli savaş ön planda olmalı, öyle de zaten ama bence yeteri kadar geliştirilmemiş iki sistem de. Özellikle de menzilli silahları kullanmak, benim şu an oyunda yapmayı sevmediğim bir şey. Sadece gizliliği sevdiğim için değil; yakın dövüşü ve menzilli silahların kullanımı bana yeterince geliştirilmemiş geldiği için bu oynanış yollarından uzak durmayı tercih ettim.
Her şeyi toparlamak gerekirse, bu video oyununun gayet başarılı bir ortalama üstü seviyede yapıt olduğunu söyleyebilirim. Yani Days Gone, kusursuz bir oyun değil ama oyunun kusurları da öyle çok kötü bir yöne çekmiyor kendisini; affedilebilecek, hafif kusurlar var. Geliştirici ekip olan Bend Studio ise bu oyun ile kendisini yepyeni bir seviyeye çıkarttı ama bence hem bu video oyunu serisinin bir marka olarak, hem de stüdyonun kat etmesi gereken çok yolu bulunuyor.