Arkane Studios, bu zamana kadar birbirinden güzel oyunlar geliştirdi; Dishonored, Prey ve Wolfenstein serilerinde bolca çalışma yapıldı. Şimdi ise stüdyo, Deathloop ve Redfall üzerinde çalışıyor. Açıkçası, benim için bu stüdyodan çıkan en iyi oyun Prey ve Redfall için de heyecanlıyım. Yine de arada Deathloop gibi bir oyunun kaybolmasına içim razı gelmedi. Sürekli ölmeli, daha sonra zaman döngüsü veya başka bir fantastik olay yüzünden tekrar dirilmeli oyunlar pek hoşuma gitmiyor, ilerleme hissini pek alamıyorum ama yine de bu oyuna bir şans vermek istedim. Sonuçta, herkesin hayatında zaman zaman farklılıklara ihtiyacı oluyor.

Deathloop oyununun ana içerikleri, ikiye bölünüyor. İlk içerik, Break the Loop olarak geçiyor ve burada Colt isimli ana karakterimizi kontrol ediyoruz. Adından da anlayabileceğiniz üzere bu içerikteki amacımız, içinde hapsolduğumuz zaman döngüsünü kırmak. İkinci içerik ise Break the Loop içerisinde yeteri kadar ilerledikten sonra açılıyor ve Protect the Loop olarak geçiyor. Bu oyun modunda da Julianna olarak deneyimimize devam ediyoruz ve diğer oyuncuların oyunlarına girip, onları öldürmeye çalışıyoruz. Aynı şey, eğer izin verirseniz, sizin başınıza da geliyor. Yani, Colt olarak oynarken, gerçek oyuncular tarafından avlanabiliyorsunuz.

Deathloop, temelinde bir birinci şahıs nişancı oyunu olarak oynuyor. Oyunda, kötü adamlara ateş ediyoruz veya özel yeteneklerimizi kullanarak, onları yaratıcı şekillerde öldürebiliyoruz. Amacımız ise içinde sıkıştığımız zaman döngüsünden kurtulmak. Bu döngü, Blackreef isimli bir adada yaşanıyor ve adanın kendisi tek bir günü, sonsuza kadar yaşıyor. Döngüyü kırmak için ise aynı gün içerisinde 8 farklı hedefi öldürmek ve gerekli bilgileri çıkartmamız gerekiyor. Julianna da bu noktada devreye giriyor. Kendisi, Colt kadar güçlü ve o da döngüyü korumaya çalışıyor. Eğer gerçek oyuncular yoksa, Julianna karakterini bir yapay zeka kontrol ediyor.

Yani, Deathloop oyununda bir avcı ve av bulunuyor. Colt, kendi hikayesinde bir avcı; Julianna da kendi amaçlarına göre bir avcı. Her avcının avı farklı ama hikayeleri bir şekilde kesişiyor. Bu sayede de geliştirici ekip, oyuncuların karşısına kreatif bir oynanış mantığı sunmaya çalışıyor. Oyun, her ne kadar benzersiz bir şeyler yapmaya çalışsa bile durumun öyle olmadığını söyleyebilirim. Yani, oyun kesinlikle kalitesiz demiyorum, bundan daha sonra bahsedeceğim ama geliştirici ekibin hedeflemiş olduğu yaratıcılığı da hiçbir yerde sezemiyorum; klasik bir Hunter vs. Hunted oyununa benziyor bu deneyim. Öyle çok şaşırtıcı farklılıklar sunulmuyor.

Deathloop

Arkane Studios, Deathloop oyununda varlığını hissettiriyor

Dishonored ve Prey gibi markaları hatırlayacak olursanız, bu iki serideki oyunlarda da Arkane Studios cephesinin imzası bulunuyor. Stüdyo, Deathloop oyununa da aynı imzayı bırakmayı hedefliyor oynanış aracılığı ile. Buna bağlı olarak, oyunun içerisinde isterseniz gizlilik temelli bir deneyim yaşayabiliyorsunuz, isterseniz de tüm patlayıcıları elinize alıp, karşı adalardan duyulabilecek kadar gürültü çıkartıyorsunuz. Oyundaki birbirinden farklı silahlar ve yetenekler de aslında iki oynanış mantığını da güzel bir şekilde destekliyor. Yani, Prey ve/veya Dishonored serilerindeki oynanış hoşunuza gittiyse, bu oyunda bayağı tanıdık şeyler bulacaksınız.

Özellikle de Colt olarak oynarken, bu oynanış mantığının temel taşlarından bir tanesi, döngü oluyor. Oyunu ilk döngüde bitirmeniz ne yazık ki mümkün değil. Sürekli olarak yeni bilgiler toplayıp, ölüp, yeniden denemeniz gerekiyor. Bu sayede, bir sonraki döngüye daha hazır oluyorsunuz ve ne yapmanız gerektiğini daha net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu şekilde de adım adım finale yaklaşıyorsunuz ve döngüyü kırmaya çalışıyorsunuz. Tabii bu sırada bazı hikaye olayları yaşanıyor. Kendilerinden çok bahsetmek istemiyorum; yaşanacak olan sürprizleri sizin oyun içerisinde görmeniz en iyi hareket olacaktır bence.

Deathloop oyununu benden soğutan en büyük olay da aslında bu döngü. Biliyorum, bu mantık birçok oyunda kullanılıyor ve seveni de çok ama özellikle son zamanlarda sanki çok daha fazla zaman döngülerine veya ölüp, ölüp, tekrar dirilme mantığına yaklaşıyor gibi hissediyorum. Sanki, daha geleneksel ilerleme sistemlerine sahip olan oyunları geliştirmek daha zor da döngü sistemine başvuruluyor. Ben daha önce birçok benzer oyun oynadım ve ne yazık ki döngü olayının deneyimi en hızlı şekilde sıkıcı hale getirdiği oyun buydu. Belki sistemin arkasına yeteri kadar güç koyulmadı, bilemiyorum ama döngü benim için oyunu hemen sıktı.

Yine de Deathloop oyununda her şey kötü değil. Mesela, ziyaret ettiğimiz Blackreef isimli ada gerçekten çok güzel. Colt için bir hapishane, diğer yaşayan insanlar için ise bir cennet olan Blackreef, kesinlikle 1960 döneminin temasını içerisinde taşıyor ve bunu mükemmel bir şekilde gerçekleştiriyor. Adada takılan insanlardan alınan ipuçları ve karakterlerin günlük hareketleri, adayı yaşayan bir yere dönüştürüyor. Tasarımlar ve çok daha fazlası ise benzersiz bir hava katıyor adaya. Görsellikten daha sonra bahsedeceğim ama Blackreef, bu senenin en ilgi çekici ve en güzel görünen oyun alanlarından biri bence.

Deathloop

Maceramız boyunca ne gibi ekipmanlar ve silahlar kullanıyoruz?

Deathloop oyununda düşmanlarımız ile savaşmak ve hedeflerimizi öldürmek için bolca farklı ekipman ve silah kullanıyoruz. Tabii ki her şeyden inceleme yazımda bahsetmem çok gereksiz kaçacaktır ama Colt isimli karakterimizin Hackamajig ve Strelak Sapper Charge gibi ekipmanlara sahip olduğunu söyleyebilirim. Mesela, Hackamajig ile kilitli olan kapıları açabiliyoruz. Strelak Sapper Charge ise bir patlayıcı olarak kullanılıyor. Oyunda aynı zamanda yakın dövüş silahları da mevcut. Yalnız, asıl odak noktası ateşli silahlarda. Bu noktada da öncelikle bir nadirlik sistemi görüyoruz; renklerle kodlanmış bir biçimde.

Deathloop oyununda 4 adet nadirlik seviyesi var. Gri renkli nadirlik seviyesindeki silahlar, en kötü seviyede ve zaman zaman sıkışıp, ateş etmeyebiliyorlar. Mavi renkli nadirlikteki silahlar ise standart gibi görünüyor. Mor ve altın renkli nadirlikteki silahlarda ise benzersiz özellikler bulunuyor. Ayrıca, altın renkli silahlar, benzersiz yapılarda oluyor ve onları bulabilmek için biraz keşif yapmanız gerekiyor. Ayrıca, silahların özellikleri rastgele olarak belirlendiği için sürekli olarak yeni şeyler deneyimleyebiliyorsunuz. Oyunda toplamda 12 adet silah bulunuyor ve bunlara altın renkli, benzersiz silahlar da dahil.

Bu noktada açıkçası ekipman ve silah sayısını biraz fazla görmek isterdim. Özellikle ekipmanlar çok temel özellikler gibi duruyor ve oynanışı zenginleştirmek yerine sadece temel atıyor. Silahlar ise altın renkli olanları çıkarttığınız zaman sayıca az kalıyorlar. Yani, sanki her silah tipinden 1’er tane eklenmiş gibi duruyor. Aynı tip için farklı özelliklerde silahlar da olsaydı, en azından bir çeşitlilik katılmış olurdu diye düşünüyorum. Yani, bu noktada ekipman sayısını 3 ile silah sayısını da 2 ile çarpsak, benim gözümde memnun edici bir sonuca ulaşılırdı. Yine de Slab adı verilen üçüncü sistem, işleri biraz iyileştirmeyi başarıyor.

Silahlar ve ekipmanlar, tek başına yetersiz olsa bile Slab adı verilen yetenek sistemi sayesinde Deathloop oyununun oynanış tarafı zenginleştirilebiliyor. Oyundaki her Slab, farklı güçlendirmelere ve iyileştirmelere sahip. Onları uygulayarak, yeteneklerinize seviye atlatabiliyorsunuz. Bu güçlendirmeleri de Visionary adı verilen düşmanları öldürerek elde edebiliyorsunuz. Bu noktada, oyunda 5 adet Slab bulunuyor. Oyunda ayrıca silah ve karakter aksesuarları bulunuyor. Bunları da kullanarak silahların tepme değerini azaltabiliyorsunuz veya karakterinize çift zıplama gibi özellikler katabiliyorsunuz.

Deathloop

Deathloop oyunundaki hedeflerimizi tek tek indiriyoruz

Cult isimli karakterimizin özgür bir birey olmasını engelleyen tam 8 kişi var. Bunların tamamı AEON Program dahilinde yer alan Visionary olarak geçiyor. Aleksis, Egor, Wenjie, Charlie, Frank, Fia, Harriet ve Julianna, hedeflerimiz ve hepsinin ölmesi gerekiyor. Yalnız, bu karakterleri öldürürken, havalı görünmemiz gerekiyor. Bunlar için de hem Colt, hem de Julianna için farklı kıyafet setleri var. Bu setler, karakterler seviye atladıkça açılıyor ve mikro ödeme gibi yöntemler aracılığı ile kesinlikle satın alım gerçekleştirilmiyor. Yani, her şey oyun içerisindeki emek ile açılıyor. Bu da temel oyunun yanında güzel bir ilerleme sistemi sunuyor.

Blackreef isimli ada, toplamda dört bölüme ayrılıyor. Yani, koskoca bir açık dünya sunulmuyor; onun yerine dört farklı bölüm karşımıza çıkıyor: Complex, Updaam, Karl’s Bay ve Fristad Rock. Bu bölümlerin tamamını dört farklı zaman diliminde ziyaret edebiliyoruz: Morning, Noon, Afternoon ve Evening. Bu sistem de aslında, bölgelerde öldürebileceğimiz karakterlerin değişmesini sağlıyor. Yani, her hedef, her bölümde, her saatte yer almıyor. Bu arada, oyunun ilerlemesini sağlayan ipuçları ve daha fazlası da kullanıcı arayüzü üzerinden kolayca erişilebiliyor. Aslında, bulmaca tarzı bir deneyim sunulsa bile hiçbir şeyi aklınızda tutmanıza gerek kalmıyor.

Bahsettiğim menünün adı Visionary Leads ve aslında oyun içerisinde size yardımcı olabilecek birkaç sekme daha bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de Arsenal Leads. Bu kısımda, oyunda bulabileceğimiz özel silahlar ve yetenekler gibi ögeler takip ediliyor. Bu sayede, aslında güç olarak ne durumda olduğumuzu kolayca görebiliyoruz ve istediğimiz özel silahları takip edebiliyoruz. Discoveries menüsü içerisinde de ses notları gibi “Lore” tarzı ögeler bulunuyor. Yani, hikayeye daha derinlemesine dalmak istiyorsanız, Discoveries içerisindeki hem sesli, hem de metin temelli ögeler size bayağı bir yardımcı oluyor.

Genel anlamda Deathloop, kesinlikle eğlenceli bir deneyim sunuyor ama aynı zamanda, tanıtıldığı kadar da ilgi çekici bir yapıt değil. Özellikle de stüdyonun Dishonored ve Prey gibi yapıtları ile karşılaştırdığım zaman, en azından benim kafamda bu oyun biraz daha basit kalıyor. Ben büyük bir Prey hayranıyım. Bu yüzden belki düşüncelerim karışmış olabilir ama ben yine de Dishonored ve Prey serisindeki oyunları oynarken çok daha zevk almıştım. En azından, özellikle son çıkan Prey oyunundaki gizemli hava ve bolca farklı mekanik gibi zengin içerikleri bu yapıtın içerisinde göremedim. Yine de fena bir deneyim değil.

Deathloop

Bu video oyunu, satın almaya değer mi?

İnceleme yazımı bitirmeden önce Deathloop oyununun sunumuna da değinmek istiyorum. Bu noktada da öncelikle görsellik geliyor. Bahsettiğim bu video oyununu, PlayStation 5 konsolumda, 4K/HDR destekli bir televizyonda deneyimledim. Görsellik anlamında aldığım sonuç ise gayet tatmin ediciydi. Oyun, fotoğraf gerçekçiliğini hedeflemiyor; daha çok çizgi film ile gerçeklik arasında bir yerde bulunuyor. Yine de kaliteyi rahatlıkla görebiliyorsunuz. Sanat tasarımı tarafında da gayet güzel bir iş çıkartılmış; daha önce de söylediğim gibi 1960 dönemlerinin havasını çok güzel bir şekilde oyun içerisinde alabiliyorsunuz.

Performans tarafında da neredeyse hiçbir sıkıntı yok. Deathloop, PlayStation 5 konsolu için destek veriyor ve bu destek dahilinde oyun hem oldukça hızlı yükleniyor, hem de 60 FPS olarak çalışıyor. Bu arada oyun, DualSense üzerindeki özel titreşimlere ve tetik teknolojilerine de destek veriyor. Bu sayede, silahlarınızda tetiği çekerken daha gerçekçi bir his alabiliyorsunuz. Hiçbir şey olmasa bile yaptığınız atışların arkasında sağlam ve tatmin edici bir his bulunmuş oluyor. Yalnız, 60 FPS değerine geri dönecek olursak, aksiyonun çok yoğun olduğu sahnelerde bazen ufak performans problemleri yaşanabiliyor. Bu da nadiren can sıkıcı oluyor.

Ses ve müzik tarafında da büyük bir başarı bulunduruyor Deathloop. Görsellik ve performans tarafında olduğu gibi ses ve müzik tarafında da kaliteli bir iş çıkartılmış durumda. Ses efektleri ve özellikle de karakter seslendirmeleri, oldukça yüksek kalitede sunuluyor. Yani, oyunda karakter seslendirmeleri çok zengin değil, NPC ve Colt genelde aynı şeyleri söyleyip duruyor ama en azından yüksek bir kalite ile yapılıyor bu. Müzikler ise oyunun temasını gayet güzel bir şekilde yansıtıyor. Yalnız, oyun içerisinde müzikler temaya uygun olsa ve atmosferi desteklese bile tam olarak müthiş sayılmazlar. En azından, gidip de oyunun müzik albümünü dinlemek istemiyorsunuz.

Durumu özetlemek gerekirse, Deathloop kesinlikle güzel bir video oyunu. Kendisi bu senenin en iyi oyunu olabilecek seviye değil. Hatta o seviyeye yakın bile değil ama her oyunun da öyle olması gerekmiyor zaten. Zaman döngüsünü kırma mevzusu ve temel oynanış biraz basit hissettirse bile özellikle indirim döneminde satın alınıp, eğlenilebilecek bir video oyunu. Muhtemelen bu oyun, önümüzdeki sene Xbox Series X/S için çıktığı zaman Xbox Game Pass için de gelecektir. O zaman daha da uygun olacaktır. Bu oyun için tam fiyat ödemek yerine indirim beklemenizi ve ondan sonra satın almanızı öneriyorum efendim.

Deathloop
Deathloop
Olumlu
Öldürülmesi gereken birbirinden benzersiz ve renkli baş düşmanlar.
Gerçek oyuncuların Julianna olarak oyuna dalması, ek bir aksiyon katıyor.
Oyunda ilerledikçe çözebileceğiniz, gizem ve sürpriz dolu bir hikaye.
Blackreef, çok güzel bir ada ve 1960 dönemini kaliteli bir şekilde yansıtıyor.
Olumsuz
Zaman döngüsünü kırma temelli oynanış mantığı bana ilgi çekici gelmedi.
Birinci şahıs nişancı tipindeki oynanış, stüdyonun önceki işlerine göre basit.
Aksiyonun çok yoğun olduğu anlarda performans problemleri ortaya çıkıyor.
Oyunda yeteri kadar hem farklı, hem de çeşitli silah ve ekipman bulunmuyor.
7

Etiketler:

,