Deceit 2, yeni bir oyun ama öyle olduğunu hissettirmiyor. Dead by Daylight ve The Texas Chain Saw Massacre gibi sayısız video oyununda bulunan aynı aşırı kullanılmış konsepti takip eden bu oyun, ne yazık ki oyuncuları uzun süre meşgul edecek kadar içerik dolu ve yenilikçi değil. Durumu özetlemek gerekirse, bu oyun aslında Among Us oynuyormuşsunuz gibi hissettiriyor ama işin içine ek olarak korku elementleri ekleniyor. Kağıt üzerinde bu konsept kulağa harika gelebilir ama bir şekilde bu oyun, tahmin ettiğiniz o potansiyele ulaşamıyor.
Deceit 2, size ne yapmanız gerektiğini çok fazla söylüyor, bunaltıcı bir kullanıcı arayüzü sunuyor, garip bir parti kurulumu ile karşınıza çıkıyor ve performans da öyle çok iyi sayılmaz. Hikaye tarafında ise Lovecraftian tipi korku elementleri, seri katiller ve satanizmden birçok element ödünç alınıyor. Bu karışıma rağmen oyunun korku unsurlarını biraz klişe hissettiriyor. Oyunu başlattığınız zaman ise uzun bir ara sahne ile karşılaşıyorsunuz. Atlanabilir olmasına rağmen bu sahneler, oyunculara bir kerede çok fazla bilgi aktardığı için boğucu hissettiriyor. Bunun yerine daha basit bir interaktif öğretici bölümü yeterli olabilirdi.
Deceit 2, popüler korku türlerinden açıkça ilham almış olmasına rağmen, bir şekilde geliştiricilerin kendileri ilham almamış gibi hissettiriyor. Korku unsurlarının basit ve bayat bir şekilde sunulması, bunun en büyük işareti. Dünyanın kendisi de çok sıradan görünüyor. Bir diğer yandan, karantina sırasında herkesin çok sıkılmış olması dışında, Among Us oyununu popüler yapan en önemli faktör, çok erişilebilir olmasıydı. Oyunu sadece oynaması kolay değildi, kavramlar basitleştirilmişti ve oynanış döngüsü güzel bir şekilde akıyordu. Her şeyin bir amacı vardı ve sadece bir tur oynadıktan sonra her şeyin nasıl çalıştığını anlıyordunuz. Aynı şey bu oyun için söylenemez; bu oyunda yersiz hissettiren çok fazla özellik kullanılmaya çalışılıyor.
Deceit 2 ne yazık ki temel oynanış elementleri ile modası geçmiş hissettiriyor. Oyun neredeyse birkaç nesil öncesine ait gibi ama ne yazık ki 2023 senesindeyiz ve oyunlar için, bağımsız olsalar bile, standartlar yüksek. Yine de oyundaki her şey kötü değil; oyunun parladığı ve çarpıtılmış potansiyelini sergilediği birkaç örnek var. Mesela, görevler çok iyi çalışıyor. Özel sayılmazlar ama işlerini yapıyorlar. Ancak, bunun dışında, oyun döngüsü çok hızlı tempolu ve bunaltıcı. Aksiyonun içine atılıyorsunuz ve aniden oyuncular silahları ateşliyor ve her şey kırmızıya dönüyor. Oyunu, yaşadığınız deneyimi sindirmenize izin verilmiyor bile.
Deceit 2 oyununda her şey gerçekten kırmıza dönüyor
Bahsetmiş olduğum kırmızı anlar, enfekte olan oyuncular tarafından çağrılabilen In-Between adlı bir özelliğin parçasıdır. Bunu yaptığınızda şeytani, enfekte bir yaratık ortaya çıkar ve masum oyuncuları yakalayıp, öldürene kadar kovalar. Ardından bir ritüel başlar ve oyuncuları kimin elenmesini istediklerine karar vermeye zorlayan bir oylama ekranı belirir. Genel olarak, tüm bu oyun döngüsü son derece tutarsız ve hantal hissettiriyor. Yeni oyuncular, etraflarında oluşan kafa karıştırıcı kaostan kurtulmaya çalışırken, oyunun nihai amacının ne olduğunu anlamakta zorlanıyorlar. En azından benim yaşadığım deneyimlerde bunu gördüm.
Oyuncuların aniden silahlarını ateşlemesi konusuna dönecek olursak, oyuncular oyuna girdikten sonra hemen Peddler’a gidip bir silah satın alabilirler. Söz konusu silahla vurulmak, bariz bir şekilde ölümünüze yol açıyor ve bu süreçte sizi ortadan kaldırıyor. Bu inanılmaz derecede kusurlu bir konsept gibi duruyor; oyuncular herhangi birini vurarak basitçe oyunun keyfini kaçırabilir ve bu yüzden de lobiler “troller” ile dolabiliyor. Oyun zaman zaman pek de mantıklı hissettirmiyor ve size verilen talimatlar çoğunlukla aşırı ve belirsiz duruyor. Oyunun tamamı sezgisel değil, özellikle de kullanıcı arayüzü ve ekranda size sunulan bilgilerde bunu hissediyorsunuz.
Deceit 2 oyununu arkadaşlarınızla oynamak isteyebilirsiniz ama parti lobisi de kusurlarla dolu. İlk olarak, yalnızca en az 6 oyuncuyla oyunu oynayabiliyorsunuz. Bu da Among Us gibi oyunlarda yalnızca 3 oyuncuya ihtiyacınız olduğu düşünüldüğünde son derece garip duruyor. Kabul etmek gerekiyor, sadece 3 oyuncuyla bu oyunu oynamak eğlenceli olmayacaktır ama yine de size bir seçenek sunuluyor olması burada önemli olan şey. Herkese açık olan partiler çok az ve genellikle Rusça veya Çince konuşuluyor bu lobilerde. İngilizce konuşulan lobilerden de sıkça hem oyuncular, hem de oyun tarafından atılırsanız, hiç şaşırmayın efendim.
Oyunun kendisi gibi ne yazık ki bekleme lobileri de boş hissettiriyor. İlgi çekici olmayan, düşük kaliteli karakter modellerine ve kırmızı renge bakmak pek de göz alıcı değil tahmin edersiniz ki. Sanki birisi oyuna her şeyi daha kanlı gösteren bir filtre uygulamış gibi hissettiriyor; sis bile kırmızı görünüyor. Renklerde çok fazla kontrast yok. Bu da menü ekranının birbirine karışmış ve gezinmesi zor şekilde görünmesine neden oluyor. Bu belki ufak bir detay gibi görünebilir ama oyunu oynarken, özellikle uzun vadede çok rahatsız edici bir deneyim sunuluyor.
Sunum tarafında daha fazla problem karşınıza çıkıyor
Deceit 2 oyununda görsellik fena değil ama ilgi çekici bir element de bulundurmuyor içerisinde. Aslında karakterlerin, canavarların ve eşyaların birçoğu kötü işlenmiş görünüyor. Estetik ve genel atmosfer kesinlikle sağlam, ürpertici ve kanlı nesnelerle dolu. Yine de, zaman zaman bu oyunun grafik kalitesi gülünç derecede saçma olabiliyor. Özellikle yaratık modelleri ve silahlarda bunu görebiliyorsunuz. Dahası, sık sık yaşanan FPS düşüşleri, performans sorunları ve tuhaf karakter modelleriyle karşılaştığınızda oyunun sürükleyiciliğin çoğu kayboluyor.
Ses ve müzik tarafında ise ana menü müziği son derece sıkıcı, yüksek sesli ve gereksiz yere dramatik. Bu şeytani estetiğe sahip bir oyunun müziklerinin sizi endişelendiren yumuşak, ürkütücü parçalar içereceğini düşünürsünüz. Bunun yerine, oyundaki müzikler daha çok sizi askeri bir nişancı oyunu oynamaya hazırlanıyorsunuz gibi hissettiriyor. Sadece müzikler değil, oyundaki ses efektleri de kulağa pek güzel gelmiyor. Çok az olan karakter seslendirmeleri de pek başarılı sayılmaz.
Ses dengesi de gerçekten sorgulanabilir; tuhaf zamanlarda yüksek ses efektleri çalıyor ve oyunu ilk kez oynarken hissettiğiniz genel kafa karışıklığını artırıyor. Müziğin kendisi çok da kötü değildi, sadece oyunun estetiğine uymuyordu. Sesli sohbet açısından, bazı nedenlerden dolayı kalite kapalı. Yakın sohbet çalışıyor, ancak birinci sınıf kalitede olmaktan uzak, çoğu zaman diğer oyuncuları etkili bir şekilde duyamıyorsunuz. Bu sadece sesten değil, aynı zamanda oyunda her şeyin bir anda ne kadar hızlı gerçekleştiğinden de kaynaklanıyor.
Göze çarpan kusurlarına rağmen Deceit 2, geliştiriciler oyunun problemli yönlerini elden geçirerek güncellemeye devam edebilirlerse hala umut vaat ediyor. Bu serinin bir önceki oyunu çok daha basitti ve geliştiricilerin sağlam bir oyun üretebileceğini kanıtlıyordu. Ne yazık ki, Dead by Daylight ve Among Us gibi oyunları bu kadar unutulmaz kılan pek çok şeyden yoksun olduğu için Deceit 2 içerisinde durum böyle görünmüyor. Bu tarz video oyunları arasında çok güçlü yapıtlar varken, bu tip sıkıntılı oyunların pek de bir şansı yok piyasada.