Destiny 2 oyununa Season of the Worthy ile geri dönüş yapmıştım. Bu konu hakkında da aslında geçmiş inceleme yazımda bolca konuşmuştum. Şimdi de sırada Season of Arrivals var. Biliyorum, oyundaki 11. sezonun bitmesine daha 3-4 hafta var ama şu saatten sonra görebileceğimiz yeni ne kaldı? Haftalık görev serisindeki tüm hikaye parçalarını öğrendik, tüm etkinlikleri deneyimledik; muhtemelen 1-2 gizem ve sezon sonu etkinlik kaldı bu yazımda bahsedemeyeceğim ama onlar da zaten bu sezon hakkındaki fikirlerimi çok da fazla değiştirmeyecektir diye düşünüyorum.
Season of Arrivals, aslında beni oldukça heyecanlandıran bir sezon olmuştu. Bunun ilk sebebi aslında öncelikle Beyond Light idi. Malum, artık The Darkness baş ucumuza kadar geldi ve Beyond Light ile Statis isimli yeni bir güce kavuşacaktık. Season of Arrivals ise aslında oyunun klasik hali ile Beyond Light arasında bir köprü olacaktı. Aynı zamanda, sezonun kendisi başlayana kadar da aslında sezon hakkında hiçbir bilgi paylaşılmamıştı; tamamen kör bir şekilde giriş yapmıştık 11. sezona. Bu da tabii ki Season of Arrivals tarafına karşı olan ilgi ve merakımı iyice arttırmıştı.
Tabii bir de Season of the Worthy var. Destiny 2 oyununun 10. sezonu o kadar sıkıcıydı ki muhtemelen 11. sezona ne koysalar, herkese yeterince eğlenceli görünecekti. Yine de dört farklı gezegene The Darkness tarafının artık iniş yapmış olması, büyük piramit gemilerin gökyüzünü tamamen kapatması ve diğer küçük piramit gemiciklerin kafamızın tepesinde uçmaya başlaması gayet güzel bir atmosfer oluşturdu benim gözümde. Aslında, eğer Beyond Light ile direkt olarak The Veil ismi verilen yeni düşman ırkı ile tanışsak, muhtemelen daha heyecanlı olurdum ama yapabilecek bir şey yok.
Muhtemelen yeni düşman ırkı için Lightfall isimli 2022 senesinin genişletme paketini bekleyeceğiz. Beyond Light ve The Witch Queen ile birlikte sadece oyunda yer alan düşman ırkları değiştirilecek. Her neyse, zaten basit bir sezon güncellemesi ile oyuna yeni düşman ırklarının filan ekleneceğini düşünmüyordum, bu muhabbeti daha sonraki bir zamana bırakırız, şimdilik direkt olarak Season of Arrivals isimli 11. sezondan bahsedelim. Bakalım bu sezon boyunca Destiny 2 oyunundan nasıl bir zevk aldım, sezonun kendisinden ve sunulan deneyimden memnun kaldım mı?
Destiny 2 oyununda ilgi çekici bir hikaye sunuluyor
Destiny 2 oyununun 11. sezonu, 10. sezonda patlatmış olduğumuz uzay gemisinin veya silahının patlamış olmasından hemen sonra başlıyor. Evet, gökyüzünden bir tehlikeyi daha sildik ama göklerin bir sınırı yok, şimdi de karşımıza bir başka tehlike çıktı. Bu tehlike ise The Darkness tarafının ta kendisi. Season of Arrivals ile birlikte dört farklı gezegene The Darkness iniş yapıyor. Karanlık, aydınlık için her zaman bir tehdittir ama bu sezonda işler çok karışıyor; The Darkness, insanlığa ve gardiyanlara saldırmak yerine, onlarla iletişime geçmeye çalışıyor.
Bu sezonun hikaye açısından ana kahramanları tabii ki gardiyan olarak bizler, Zavala, Eris ve Drifter. Aslında, karşımıza en çok Eris çıkıyor ve arada sırada Zavala da görünüyor ama Drifter da kendisini diyaloglar sırasında belli ediyor. Eris ve Zavala, The Darkness tarafının ne yaptığını anlamaya çalışırken, Drifter da sessiz bir şekilde rapor hazırlayıp, Eris ve Zavala ile paylaşıyor. Yalnız, bu karanlık tarafın kendisini gösterdiği ilk nokta, direkt olarak The Cradle, yani The Traveler tarafından dokunulan son yer. Durum böyle olunca da Eris ve bizler sahaya iniyoruz.
The Darkness, The Cradle içerisinde her hafta bizlere bir mesaj gönderiyor. Bizler aslında bu mesajı almaya çalışırken, The Witch Queen de aslında araya girmeye çalışıyor. Özetle, bu sezonda The Darkness tarafı kendi güçlerini, ki burada bahsi geçen güç Statis oluyor, bizlere sunuyor. The Witch Queen ise araya girmeye çalışıyor. Burada da aslında hem 2020 senesinin genişletme paketi olan Beyond Light için ilerlemeler kaydediliyor, hem de 2021 senesinin genişletme paketi olan The Witch Queen için ilk adımlar atılıyor. Yani, uzun vadeli bir hikaye anlatılıyor.
Season of Arrivals, Destiny 2 oyununda çok büyük bir etki bırakıyor ve gardiyanlar olarak bizler, sadece The Darkness ile iletişime geçmeye çalışmıyoruz, aynı zamanda bu karanlık güçlerin saldırdığı dört gezegeni de toparlamaya çalışıyoruz. Yalnız, ondan önce The Darkness tarafının ilk hediyelerini kabul etmemiz gerekiyor. Bunlar da yeni bir ganimet tipi olan Umbral Engrams. Bu ganimet paketleri, aslında odak çalışması yapılarak, ödül havuzu özelleştirilebiliyor. Yani, Umbral Engrams içinde büyük bir havuz var ama sizler o havuzdan sadece kılıç veya zırh elde etmeyi seçebiliyorsunuz.
Umbral Engrams, bu oyun için önemli bir adım
Destiny 2 oyunundaki büyük problemlerden bir tanesi, elde edilecek çok fazla ganimetin olması ve özel ganimet havuzlarının pek yer almaması. Umbral Engrams ise aslında bu problemi çözüyor. Mesela, sadece can doldurma gücüne odaklanan bir zırh parçası elde etmek istiyorsanız, Umbral Engrams ile bunu yapabiliyorsunuz. Mesela, sadece 10. sezon veya 9. sezona ait bir silah düşürmek istiyorsanız, Umbral Engrams ile bunu yapabiliyorsunuz. Yine de bu sistemin çalışması için özel havuzlara bir tık daha fazla ganimet gerekiyor benim gözümde.
Season of Arrivals, haftalık içerik döngüsü olarak da Interference görevini sunuyor. Oyuncular, her hafta öncelikle yeni halka açık etkinliği görevi yaparak bir eşya topluyor. Ondan sonra da daha farklı aktiviteleri yaparak biraz daha fazla eşya topluyoruz ve ondan sonra Interference görevinin kilidi açılıyor. Bu görevi yaparak da haftalık hikaye parçasını elde edebiliyorsunuz. Bu içerik döngüsü aslında ilk 4-5 hafta için eğlenceliydi. Zaten bu görevin toplamda 4 farklı varyasyonu vardı. O varyasyonlar başa dönünce, döngünün eğlencesi ne yazık ki tamamen bitiyor; sıkıcı bir hal alıyor Interference.
Bu sırada, Interference için giriş hakkı elde edebilmek için öncelikle halka açık bir etkinlik yapmanız gerekiyor demiştim. Bu etkinlik sadece Io ve Titan gezegenlerinde var ve kendisinin adı da Contact olarak geçiyor. Bu içeriği özetlemek gerekirse, içerisinde PvP ögeleri olmayan Gambit diyebilirim. Contact, kesinlikle çok eğlenceli. İçerisinde hem strateji, hem de bol eğlence bulunduruyor. Yalnız yine bu içeriğin sadece Io ve Titan için sınırlandırılması hoş değil. Mercury ve Mars da saldırı altında. Eğer o iki gezegende de bu etkinlik yaşansa, bir tık daha eğlenceli olabilirdi her şey.
Tabii bir de sezona ait olan yeni bir mağara var. Bu mağaranın adı Prophecy ve ben kendisini ne yazık ki hiç oynamadım. Bunun sebebi de oyunda hiçbir arkadaşımın olmaması ve yabancılarla da oyunu oynamak istemiyor olmam. Yine de herkese tamamen ücretsiz olarak bir mağara tipi içeriğin oyuna eklenmiş olması çok güzel. Aynı zamanda bu içeriğin estetik tarafı da oldukça güçlü ve oyundaki diğer her şeye göre çok benzersiz bir hali var. Bu da kesinlikle olumlu bir şey. Tüm içeriklerin yanında Prophecy de kesinlikle başarılı. Bunun herkese ücretsiz olması daha da iyi.
Destiny 2 oyununa heyecan verici ganimetler de ekleniyor
Destiny 2, bir ganimet oyunu. Bu yüzden de Season of Arrivals ile oyuna eklenen ganimetler çok önemli. Aslında bu sezon ile oyuna iki benzersiz kılıç ekleniyor. Normalde bu kılıçlar, ilk Destiny oyununda egzotik seviyede idi ama bu oyunda efsanevi olarak çıkıyorlar. İki kılıç da farklı vuruş stillerine ve özelliklere sahip ki bence bu çok önemli bir şey. Ayrıca bu iki kılıç da akıl almaz derecede güçlü. Onun haricinde oyuna eklenmiş olan diğer efsanevi seviyedeki zırhlar ve silahlar ise ortalama üstünde. Yani, kılıçlar kadar çok benzersiz bir şey yok ama tasarımlar yine de hoş.
Yalnız, bu sezonun çok büyük bir problemi var. Malum, Beyond Light ile birlikte eskimiş olan silahlar ve zırhlar geride bırakılacak. Bungie bunu fırsat biliyor ve Season of Arrivals boyunca eski sezonlardan silahları, yeni sezona göre optimize ederek oyunculara tekrar sunuyor. Bu bence çok ucuz bir ganimet tanıtma sistemi. Bungie, muhtemelen bu sistemi gelecekte de sıkça kullanacak. Oyundaki kullandığımız silahlar sırf eskidi diye geride bırakılacak ve zamanı geldiği zaman Bungie, silahları birebir aynı şekilde oyunculara tekrar sunacak, yeni bir şeymiş gibi.
Sezona ait efsanevi silahlar ve zırhlar beni hayal kırıklığına uğratmış olsa bile egzotikler kesinlikle tam tersinde bir deneyim yaşattı. Bu sezonda eklenen ilk egzotik silah, Witherhoard idi. Bir bomba atar olan Witherhoard, patlayıcı bomba yerine The Taken tarafına ait Blight benzeri şeyler sıkıyor. Bu da oynanış tarafına yepyeni bir kapı açıyor. İkinci egzotik ise yine Witherhoard gibi The Darkness tarafından bize hediye edilen Ruinous Effigy. Bence, Destiny 2 oyunundaki en benzersiz egzotik silah Ruinous Effigy. Kendisi enerji sıkıyor ve bu enerji ile ölen düşmanlar topa dönüşüyor, onları da patlatabiliyorsunuz.
Destiny 2 oyununun 11. sezonunda karşımıza çıkan son egzotik silah ise Traveler’s Chosen. Bu silahı aslında bir görev serisi ile elde ediyoruz. Bu seride Zavala, The Darkness tarafından saldırıya uğrayan tüm gezegenlerdeki karakterleri The Tower’a getirmemizi istiyor. Yani, o gezegenlerden geri çekiyoruz. Yalnız, sadece Rasputin ile Ana Bray geri dönmeyi kabul ediyor. Geriye kalan üç karakter de kanlarının son damlasına kadar The Darkness ile savaşmak için kendi gezegenlerinde kalmayı kabul ediyor. Sonucunda da bir Sidearm olan Traveler’s Chosen veriliyor. Bu silah da gayet güzel bir kullanıma sahip.
Tek sezonda üç farklı etkinlik yaşandı
Season of Arrivals, şu anda 10 Kasım 2020’de sonlanacak ama normalde bu tarih Eylül 2020 için planlanmıştı. Bu sezon ise ne yazık ki uzatıldı; Beyond Light ertelendi. Normalde her sezonda, Destiny 2 oyununda tek bir etkinlik yaşanırdı. Normal şartlarda da aslında bu sezonda iki farklı etkinlik yaşanacaktı. Yalnız, erteleme yüzünden Season of Arrivals, üç farklı etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu etkinlikler ise Moments of Triumph 2020, Solstice of Heroes 2020 ve Festival of the Lost 2020 idi. Bu arada, Destiny evreninde benim favori etkinliklerimdendir Festival of the Lost.
Destiny 2 oyununun bu sezonunda öncelikle Moments of Triumph 2020 başladı. Açıkçası bu etkinlikle oyuna pek yeni bir şey eklenmedi; sadece geçmiş etkinlikler kutlandı. Bu etkinlik genelde baskın tipi içerikleri temel aldığı için ben katılım gösteremedim. İkinci etkinlik ise Solstice of Heroes 2020 idi ve bu etkinlik bence gayet başarılıydı. Yani, oynanış döngüsü tam olarak kusursuz değildi ama oyuna eklenen yeni içerikler, bol parlama efektli zırhlar filan benim çok hoşuma gitti. Eververse için eklenmiş olan diğer kozmetik ögeler de Solstice of Heroes 2020 için gayet iyiydi.
Festival of the Lost 2020 ise neredeyse Solstice of Heroes 2020 kadar başarılı. Aslında atmosfer ve içerik olarak Festival of the Lost 2020 daha başarılı. Ben maske sistemini, korku temasını filan daha çok sevdim. Ayrıca, Haunted Forest içeriğini de özlemiştim. Yalnız, bu etkinliğin döngüsü bana kötü geldi. Yani, asıl etkinlik ganimetlerini elde etmek için öncelikle senelerdir oynadığımız klasik içerikleri oynayıp, bir anahtar elde edip, ondan sonra Haunted Forest içeriğine girip, orada kutu açmak gerekiyor. Anahtarların düşme oranı ise ciddi anlamda zor ve bu yüzden etkinlik beni çok sıktı. İstediklerimi alamadım bile.
Aslında bu sezonun uzatılması beni çok olumsuz etkilemedi. Destiny 2 oyununda boş geçen haftalar sırasında bu oyuna mola verdim ve Marvel’s Avengers ile Genshin Impact gibi oyunları oynadım. Festival of the Lost 2020 başladığı zaman bu oyuna geri döndüm ama dediğim gibi o anahtar düşürme olayı bence tüm zevki aldı oyundan. Kozmetik açıdan aslında tüm etkinlikler beni memnun etmiş olsa da oyun içerisinde kazanılan asıl ganimet olduğu zaman konu, etkinliklere pek yükselemedim. Yine de tüm bu etkinliklerin hepsi Guardian Games 2020 etkinliğinden katlarca başarılıydı.
Destiny 2, bence başarılı bir sezon geçirdi
Season of Arrivals, çok başarılı bir sezon değildi ama aynı zamanda çok başarısız bir sezon da değildi. Öncelikle, bu sezon kesinlikle Season of the Worthy döneminden çok daha eğlenceliydi. Hem oynanış döngüsü, hem ganimetler, hem etkinlikler, hem de kozmetik ögeler üzerinden Season of Arrivals oldukça başarılıydı. Yalnız, yine de Bungie ekibinin kısa yollara başvurmuş olması, bazı noktalarda da eksik kalması, bu sezonu ne yazık ki inanılmaz başarılı bir noktaya çekemedi. Mesela, geçen sezonda olduğu gibi bu sezonda da çok sıkıldığım anlar oldu.
Yine de Season of Arrivals, çok güzel bir hikaye görevi ile başladı ve bu ilgi çekici hikaye, sezon boyunca devam ettirildi. The Darkness ile iletişime geçmek, onlardan hediyeler kabul etmek ve en sonda da onların bizi Beyond Light ile Europa gezegenine Statis için çağırması çok hoştu. Aynı zamanda bu hikayede The Witch Queen için yapılan göndermeler de gayet başarılıydı. Ayrıca hikaye kapsamında The Darkness tarafının dört farklı gezegene iniş yapmış olması, o gezegenlerin atmosferini olumlu anlamda çok etkiledi, o dev gibi piramit gemiler de gökyüzünde muhteşem görünüyordu.
Haftalık içerik döngüsü kısa bir süre sonra sıkıcı bir hal alsa bile Contact, eğlencesini hiç bozmadı. Tüm bu içerikleri oynarken kazandığımız Umbral Engrams, arkasında güzel bir düşünce bulunduruyor ve bence bu sistem oyunun geleceğinde de kullanılmalı ama özelleştirilen ganimet havuzları bile bir tık daha fazla ganimete ev sahipliği yapmalı veya özel ganimet havuzu sayısı en azından iki kat arttırılmalı. Onun haricinde, sezon boyunca yaşanmış olan üç farklı etkinlik de gayet güzeldi; oyuna eklenen genel ganimetler, ek içerikler, egzotik silahlar ve kozmetik ögeler çok başarılıydı.
Durumu özetlemek gerekirse Season of Arrivals, bir önceki sezondan sonra adeta bir kurtarıcıydı. İsterseniz hikaye deyin, isterseniz oynanış döngüsü deyin, isterseniz ganimet deyin, isterseniz etkinlik deyin… Season of Arrivals, her yönünden Season of the Worthy karşısında daha başarılıydı. Ben açıkçası bu sezon boyunca Destiny 2 oyununu oynadığıma hiç pişman olmadım. Ayrıca, yaşanmış olan erteleme sayesinde oyunda mola vermeyi başardım ve aslında Beyond Light için daha heyecanlı bir hal aldım. Şu anda da yeni genişletme paketini, yeni nesil için merakla bekliyorum.