Evet, Destiny 2 oyununda bir sezonu daha geride bıraktık. Bu sezonda da Eliksni ile içli dışlı olduk, Mithrax geri döndü ve birbirinden farklı olaylar yaşandı. Sezonun hikayesinde Vex, Last City’yi sonsuz bir gece döngüsü simülasyonunun içine sokmuştu. Traveler’ın altında yaşayan insanlar ve çok daha fazlasının canı tehlikeye düşünce, bizler de bu döngüyü bozabilmek için koskoca bir sezon yaşadık. Geçen sezonlarda olduğu gibi bu sezonda da galip gelebilmek adına yeni bir dosta sahip olduk. Daha doğrusu, tam olarak yeni değil de geri dönen bir karakter ile karşı karşıya kaldık: Mithrax, Kell of the House of Light.
Mithrax, bir Sacred Splicer ve ufak bir grup Eliksni ile Last City’ye taşındı. Bu durum, Destiny 2 oyununun evrenindeki Factions ve Vanguard arasında politik problemlere yol açtı. Haftalar boyunca bizler, döngüyü kırmaya çalışırken, Future War Cult tarafının lideri de politik mesajlar yaydı, ırkçılık yaptı ve sonunda öldü. Bu olayın ardından Dead Orbit ve adını şu anda aklıma getiremediğim ama aslında favorim olan taraf, Future War Cult ile birlikte Last City’den ayrıldı. Böylece, aslında oyunun içerisindeki Factions olayı bitmiş oldu. Yalnız, Season of the Splicer sırasında yaşanan en küçük olaylardan biriydi bu.
Sezon boyunca sonsuz gece döngüsünün arkasında kimin, neden olduğunu anlamaya çalıştık. Sıradaki genişletme paketi The Witch Queen olduğu için zaten her şeyin arkasında Savathûn, the Witch Queen’in olduğunu kısa bir süre sonra öğrendik. Aynı zamanda, Osiris de ilginç bir şekilde davranmaya başladı. Kendisi muhtemelen Savathûn’un etkisi altında ve sıradaki sezon olan Season of the Lost sırasında bu durum aydınlığa kavuşturulacak. Ondan sonra da zaten The Witch Queen gelecek. Yani, Season of the Splicer aslında kendisini sıradaki genişletme paketine bayağı bir bağlamıştı; Season of the Chosen gibi değildi.
Hikayeyi genel anlamda değerlendirmek gerekirse, açıkçası ben pek memnun kalmadım. Yani, kesinlikle önemli bir hikaye dönüyor sezonun içerisinde ama hikaye anlatımı bence Season of the Chosen içerisinde çok daha kaliteliydi. Season of the Splicer, bana göre geriye doğru atılmış ufak bir adımdı. Yine de hikayeden genel anlamda memnun kaldım; şehrin sürekli karanlık olması, bir ara Tower’ı Taken’ın basması, sinematik sahneler ve haftalar boyunca geçen diyaloglar fena değildi. Ikora bile geri döndü. Yine de dediğim gibi bu sezonun hikayesi ve hikaye anlatımı, bence bir tık gerideydi. Umarım, Season of the Lost daha büyük bir iş başarabilir.
Destiny 2: Season of the Splicer, sürekli yaptığımız şeyleri tekrar sundu
Destiny 2 oyununun en büyük problemi, oynanış tarafında senede 1 kere yenilik yapılıyor olması. Yani, her genişletme paketinin ilk veya ikinci sezonunda bir oynanış döngüsü tutturuluyor ve bir sonraki seneye kadar, tam 4-5 sezon boyunca aynı şey ilerletiliyor. Evet, sezonlar sadece 10 USD üzerinden satılıyor. Bu yüzden beklentileri de yükseltmemek gerekiyor ama oyunun temeli halihazırda sürekli 4-5 senelik içerikleri bize oynatıyorken, en azından sezonluk içerik döngüsünün yenilikçi olmasını bekliyor insan. Season of the Splicer, bu konuda ne yazık ki olumlu bir adım atmıyor ve Gambit benzeri bir aktiviteyi oynamaya devam ediyoruz.
Sezonun temel içeriği, önceki sezonluk içeriklerle ve Gambit ile neredeyse aynı. Sezonluk ana görevler ise fena değildi. Expunge denen içerikleri kast ediyorum bu arada. Sıkıcı olan dediğim Override idi. Bu arada, tüm bunları yaparken, bir yandan da H.E.L.M. içerisinde yine bir ögeyi güçlendirmeye devam ediyoruz. Bu sistem de ben kendimi bildim bileli neredeyse hiç değiştirilmedi. Muhtemelen sıradaki sezonda da değiştirilmeyecek. Keşke, bu birebir aynı ilerleme sistemlerinin üzerine ek şeyler kata kata ilerlense de en azından hafiften bir ferahlık, yenilik hissi verilse ama karşımızda Bungie gibi bir stüdyo olunca, alabileceğimiz en yenilikçi şey bu.
Season of the Splicer dahilinde sunulan her içerik de olumsuz değil tabii ki. Mesela, bu sezon içerisinde orijinal Destiny oyunundan Vault of Glass isimli Raid tipi içerik geri döndü. Ben, Raid içeriklerini oynayan bir insan değilim, tek başıma takılmayı tercih ediyorum ama Vault of Glass’ın da ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bu yüzden, bu önemli içeriğin, birçok orijinal ganimet ile geri dönmesi büyük bir artıydı. Bunların haricinde, klasik olarak Iron Banner ve Trials of Osiris gibi ek içerikler de düzenlendi. Bir de Solstice of Heroes etkinliği düzenlendi ki ondan ayrıca bahsetmeyeceğim; halihazırda bir fikir yazısı yayımlamıştım.
Tam olarak içerikten sayar mısınız, bilmiyorum ama Destiny 2 oyununa bu sezon içerisinde bir de Armor Synthesis geldi. Açıkçası, bu özellik benim için tam bir hayal kırıklığı idi. Oynadığım tüm video oyunlarındaki Transmog özelliği kullanması o kadar basit ve bedeli de o kadar ucuz ki Armor Synthesis, şaka gibi geliyor. Evet, önümüzdeki sezon bir tık kolaylaştırılacak bu özellik ama yine de Armor Synthesis gibi bir özelliğin, kozmetik anlamda özgürleştirici olması gerekiyordu. Bu özellik, oyuncuları belli bir kategoride engellemek ve mikro ödeme üzerinden para kazanmak için atılmış bir başka adım gibi duruyor. Armor Synthesis, büyük bir hayal kırıklığı idi.
Vex Mythoclast ve birbirinden yeni silahlarla tanıştık
Destiny 2: Season of the Splicer, oyuncuların karşısına birbirinden güzel yeni silahlar da çıkarttı. Açıkçası, egzotik silahlar ve zırhlar tarafında pek büyük bir etki göremesem bile en azından efsanevi seviyedeki silahların neredeyse tamamı birbirinden güzeldi. Vex Mythoclast, çok güçsüz bir şekilde çıktı. Cryosthesia 77k hakkında konuşmama bile gerek yok herhalde. Egzotik zırhlar da pek ilgimi çekmedi. Bunlara karşılık, 30’dan fazla yeni ve geri dönen efsanevi silahlar, bu sezonun bence parlayan yıldızlarından biriydi. Ganimetler hakkında konuşmuşken, zırhlar genel tasarım olarak beni bir kere daha yüzüstü bıraktı. Artık ben bu duruma alıştım.
Parlayan bir başka yıldız ise aslında hem sezonun başlangıcında, hem de sezon boyunca oyuna gelen iyileştirme güncellemeleriydi. Tamamen yenilenen zırh özelleştirme ekranı, Shader ögelerinin artık tek kullanımlık olmaması, Statis elementinin özellikle PvP tarafında güçsüzleştirilmesi ve çok daha fazlası, genel anlamda Destiny 2 oyununun deneyimini benim için bir üst seviyeye çıkarttı. Bu konudaki heyecanım da henüz bitmedi; Season of the Lost da bugün, merakla beklediğim benzer iyileştirmeler ile gelecek. Mesela, sonunda savaş botlarımdan Traction modunu, ihtiyacım olmayacağı için çıkartabileceğim. Bundan daha güzel bir haber olabilir mi?
Destiny 2 oyununun 14. sezonu olan Season of the Splicer sırasında eminim ki daha da fazla şey yaşanmıştır. Yalnız, 3 aylık bir süre geçti sezonun üzerinden ve ben de ne yazık ki her şeyi hatırlayamıyorum. Özellikle de Solstice of Heroes etkinliğinin ikinci haftasından beri mola döneminde olduğum için oyuna olan alışkanlığım iyice kayboldu. Geçenlerde, kapanış görevini deneyimlemek için girmiştim oyuna sadece. Season of the Lost ile de tam geri dönüşümü gerçekleştireceğim. Yani, demek istediğim şudur ki gözümden kaçan şeyler muhtemelen olmuştur ama genel düşüncem değişmeyecek: Season of the Chosen, birçok açıdan benim daha çok ilgimi çekmişti.
Season of the Chosen, yüksek kaliteli bir sezon olsa da Season of the Splicer da çok aşağı seviyelerde değil. Bu sezondan da kesinlikle memnun kaldım ve Destiny 2 oyununda yaşadığım maceraların bir sonraki adımını da büyük bir merakla bekliyorum. Season of the Lost, Mara Sow sayesinde en çok heyecanlandığım sezonlardan bir tanesi ve yavaş yavaş doğruluğu kanıtlanan söylentiler de The Witch Queen isimli genişletme paketinin çok yüksek bir seviyede olacağını gösteriyor. Yani, bu oyuna adım atmak için en iyi dönemlerden birindeyiz. Öyle görünüyor ki 1 sene daha bu oyuna saatlerimi akıtmaya devam edeceğim efendim.