Blizzard Entertainment, Diablo markasını akıllı telefonlara getirebilmek adına büyük bir adım attı ve seneler önce Diablo Immortal oyununu duyurdu. Birçok oyuncu, bu seri için gerçek bir video oyunu beklerken, böyle bir mobil oyunun duyurulması tahmin edebileceğiniz üzere bolca nefret toplamıştı. Uzun bir macera ardından bahsi geçen bu yapıt, Android ve iOS için çıkışını 2 Haziran 2022 tarihinde gerçekleştirdi. Ben de kendisini Android üzerinde deneyimleme şansı elde ettim. Kullandığım cihaz ise Samsung Galaxy A72 idi. Şimdi, dilerseniz inceleme yazımıza hikaye kısmından bahsederek başlayalım.
Diablo Immortal, oyuncuları bir kere daha Sanctuary isimli dünyaya götürüyor. Serinin ikinci oyunundan beş sene sonrasında yer alan bu mobil oyun, bizleri Wortham kasabasına götürüyor. Bu kasaba hem tarikatçılar, hem de ölmemiş ölüler tarafından tehdit ediliyor. Ardından, serinin geçmiş oyunlarından hatırlanabilecek olan Deckard Cain geri dönüyor ve Worldstone parçalarını yok etmemiz gerektiğini bize söylüyor. Bu sırada, oyundaki ana düşmanımız olarak da karşımıza Skarn, the Lord of Damnation çıkıyor. Tabii ki tüm bunlar, oyunun başlangıcı için kullanılan hikaye ve karakterler. Zaman geçtikçe her şey daha da derinleşiyor.
Diablo Immortal oyununun hikayesinde Immortals ve Shadows gibi gruplar da devreye girerken, bir yandan da Westmarch gibi bölgeler geri dönüyor. Tabii ki bu oyunun tamamı, eski Diablo oyunlarından geri dönen içeriklerden oluşmuyor; bolca yeni karakter, yeni hikaye ögeleri ve yeni mekanlar sunuluyor. Yani, yenilik tarafında Blizzard Entertainment kendisini geride tutmuyor. Ayrıca, karşımıza bir mobil oyun var diye yapılan yenilikleri de aşağılamamak gerekiyor. Tanıştırılan yeni karakterler ve ziyaret edilen yeni bölgelerin tamamı net olarak Diablo evrenine ait olduklarını ortaya koymayı başarıyor; rahatsız etmiyor.
Diablo Immortal, sadece karakter ve hikaye konusunda kendi serisine bağımlı kalmıyor; oynanış tarafında da kesinlikle bir Diablo oyunu olduğunu ortaya koyuyor. Bu serinin diğer konsol ve bilgisayar oyunlarında olduğu gibi bu mobil oyunda da farklı bölgeleri ziyaret ediyoruz, bolca görev yapıyoruz ve bu sırada sayısız düşman öldürüp, onlardan birbirinden farklı ganimetler elde edip, karakterimizi geliştiriyoruz. Yani, oyunun formülü pek değişmiş gibi hissettirmiyor. Bu noktada asıl merak edilecek şey, böyle bir deneyimin küçük ekranlarda nasıl oynanacak olmasıydı. Şahsen ben, küçük ekranlarda oyun oynamayı seven birisi değilim…
Diablo Immortal, kendisini küçük ekranlara sığdırıyor
Diablo Immortal, şaşırtıcı bir seviyede kendisini mobil cihazların içine sığdırmayı başarıyor. Kontrol ile alakalı özelleştirilebilecek pek bir şey olmasa bile alakalı her kullanıcı arayüzü ögesi, ekranın sağ alt köşesine yerleştiriliyor. Burada farklı saldırılar ve yetenekleri kullanabiliyorsunuz. Sol alt köşeyi ise karakterinizi kontrol edebilmek için kullanıyorsunuz. Ayrıca, oyunda kontrolcü desteği de bulunuyor. Yani, eğer dilerseniz DualSense gibi kontrolcüleri de cihazınıza bağlayıp, bu oyunu oynayabilirsiniz. Ben yine de karşımızda bir mobil oyun olduğu için sadece mobil kontrol seçeneği ile yoluma devam etmek istedim.
Eğer mobil oyunlara alışık değilseniz, Diablo Immortal mutlaka oynaması biraz garip hissettirecektir. Bu konuda Blizzard Entertainment tarafının yapabileceği çok bir şey yok. Yalnız, halihazırda mobil oyunlara alışmış biriyseniz ve Diablo serisini de seviyorsanız, pek de olumsuz bir oynanış deneyimi yaşayacağınızı düşünmüyorum. Seri için klasik olan izometrik kamera açısı ve yıkılabilir çevre detayları geri dönerken, oyundaki içerikler genel anlamda kısaltılmış gibi hissettiriyor. Malum, bu oyun mobil cihazlarda olduğu için oynanış süresinin biraz kısa sürmesi gerekiyor; 1-5 dakika süren aktiviteler bile mevcut.
Oyunculara sunulan karakter sınıfları Barbarian, Wizard, Monk, Necromancer, Demon Hunter ve Crusader olarak geçiyor. Bu sınıfları da zaten serinin önceki oyunlarından hatırlayabilirsiniz. Her karakter sınıfında kilidini açabileceğiniz 10’dan fazla yetenek bulunuyor ama bunlardan sadece beş tanesini aktif olarak kullanabiliyorsunuz. Bu yeteneklerin etkisini yükseltebilecek olan Charm ögeleri de oyunda ilerledikçe kazanılabiliyor. Diablo serisinde büyük bir farklılık olarak, Diablo Immortal içerisinde karakter sınıfınızı değiştirebiliyorsunuz ve hemen o sınıfa uygun yeni ganimetleri elde edebiliyorsunuz.
Diablo Immortal oyununda tüm bunları ana hikaye görevlerinde deneyimleyebiliyorsunuz ve ana oyunda bu şekilde ilerleme sağlıyorsunuz. Bunun haricinde, açık dünyada karşınıza çıkabilecek olan rastgele görevler bulunuyor ve aynı zamanda daha küçük olan Bounty tipi görevlerle karşılaşabiliyorsunuz. Challenge Rift ve Elder Rift isimli zindan tipi içerikler de bu oyunda sizi bekliyor. Challenge Rift, sürekli olarak değişen ve zorlaşan, zamanla sınırlanan zindanlardan oluşuyor. Elder Rift ise onlardan biraz daha zorlu ama sonucunda elde edebileceğiniz ganimeti biraz daha etkiniz altında bırakabiliyorsunuz.
Sonunda oyun sonu içeriklerle tanışıyoruz
Oynanışın ardından önemli olan bir başka şey ise oyun sonu içerikler. Bu seride ve benzer oyunların tamamında oyun sonu içerikler çok önemlidir. Tahmin edebileceğiniz üzere bu oyunda da oyun sonu içerikler oldukça kritik. Bunu da hissedebiliyorsunuz. Diablo Immortal oyununun ana hikayesini kısa bir sürede bitirdikten sonra gerçek oyun başlıyor ve Paragon sistemi de dahil olmak üzere oyun sonu içerikler ile tanışıyorsunuz. Diablo III ile tanıtılmış olan Paragon sistemi sayesinde oyunun temelinde yer alan 60 seviyenin üzerine çıkabiliyorsunuz ve yeni yetenekler kazanıp, karakterinizi istediğiniz oyun stiline sokabiliyorsunuz.
Oyun sonu içeriklerden bir diğeri ise PvP mantığını ele alan ve Diablo II oyunundan dönen Cycle of Strife. Klanların birbiriyle savaşıp, lider olmaya çalıştığı bu oyun modu ardından tamamen yeni bir içerik olan Helliquary ile tanışıyoruz. Bu oyun modunda rastgele olarak seçilen çok güçlü canavarları avlıyoruz ve daha sonra onların güçlerini kendimiz elde ediyoruz. Bu oyun modu, 8 kişiye kadar parti kurulup, deneyimlenebiliyor ve ayrıca Helliquary için düzenli olarak yeni bölüm sonu canavarlarının ekleneceği de belirtiliyor. Diablo Immortal oyununun şimdilik ana ve en zorlu oyun sonu içeriği de Helliquary gibi görünüyor.
Yalnız, Diablo Immortal oyununun tamamı ne yazık ki bu kadar başarılı ve etkileyici değil. Biraz da eksi noktalara değinmek gerekirse, her şeyden önce oyunu kontrol etmek biraz eksik hissettiriyor. Bunun en büyük sebebi ise hem kontrolleri derinlemesine özelleştiremiyor olmamız, hem de her kontrolcüye destek verilmiyor olması. Konuşulması gereken bir diğer nokta ise tabii ki mikro ödeme ögeleri. Oyunun içerisinde mikro ödeme yaparak direkt olarak karakterinizi güçlendirebilmeniz mümkün değil ama dolaylı yollardan bunu yapabilecek olan eşyaları satın alabiliyorsunuz. Bu da bazı oyuncuları rahatsız edebilir.
Blizzard Entertainment, Diablo Immortal oyununda mikro ödemeleri zorunlu tutmuyor. Yani, çoğu zaman bunları satın alma gibi bir his içinize doğmuyor. Yine de bu durumun uzun vadede değişebilme ihtimali bulunuyor. Sonuçta, bu tip oyunlardaki en nihai amaç, en güçlü oyuncu olmaktır ve şimdi bunu etkileyebilecek mikro ödeme ögeleri mevcut iken bundan belki 3-6 ay sonra durum tamamen değişebilir ve mikro ödemeler ciddi anlamda rahatsız edici bir hal alabilir. Oyunda ayrıca ücretli ve ücretsiz savaş biletleri ve sezon sistemleri de bulunuyor. Bunlar da genellikle mikro ödemelere yönlendiriyor oyuncuları.
Diablo Immortal, tahmin ettiğinizden daha iyi sunuluyor
Diablo Immortal, sunum tarafında da belli bir başarıya ulaşıyor. Oyuna yukarıdan baktığımız için serinin önceki oyunlarında olduğu gibi aslında grafik kalitesini çok net fark edebilmek mümkün olmuyor. Zaten bu tipteki bir oyunun çok yüksek seviyeli bir görselliğe de ihtiyacı yok. Yine de bu oyun, kendi serisinin ikonik sanat tasarımını alıyor ve oldukça keskin görünen bir görselliği oyunculara sunuyor. Karakter modelleri, düşmanların tasarımları, çevre detayları ve çok daha fazlası birbirinden benzersiz görünüyor. Tabii ki yaşadığınız görsel deneyim, kullandığınız cihazlara göre değişecektir ama en azından benim için durum buydu.
Diablo Immortal, Android ve iOS üzerinde görsel ile performans alanlarında bolca ayar da sunuyor. Bu ayarlar arasında FPS değerini seçebilme, çözünürlüğü değiştirebilme, görüntü keskinleştirme, gölge ayarları ve kenar yumuşatma gibi şeyler yer alıyor. Daha da önemlisi, bu menülerin içerisinde oyunun, cihazınıza nasıl bir ağırlık sağladığı da gösteriyor. Yani, dileyen oyuncular bu sayede cihazının sınırlarını zorlamayı seçebilir veya rahatlatmak adına normalden de aşağıya çekebilir değerleri. Ayrıca, yüksek ayarlarda bu oyuna pek şarj dayanmadığını da ayrıca belirtmek istiyorum efendim.
Diablo Immortal, duyurulduğu ilk günden beri Blizzard Entertainment tarafından kurulmuş olan bir para tuzağı gibi görünüyordu. Yalnız, bu oyunu oynadıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki karşımızda gerçekten kaliteli ama mobil bir seviyede olan bir Diablo oyunu var. Evet, bu oyunda mikro ödemeler mevcut ama en azından şimdilik durum hiç de kötü değil. Hatta, mikro ödemelerin çok bir önemi yok gibi görünüyor. Yalnız, önceden de dediğim gibi mikro ödemelerin durumu uzun vadede değişebilir; özellikle 3-6 ay içerisinde mikro ödemeler çok daha agresif bir yapıya sahip olabilir, özellikle de rekabetçi oyuncular için.
Diablo serisinden geri dönen elementler ve tamamen yeni olarak hazırlanan sistemler, Diablo Immortal oyununda oldukça güzel bir şekilde birleşiyor ve sonucunda da hoş bir mobil oyun oluşturuluyor. Bu oyun, Android ve iOS haricinde PC üzerinde de oynanabiliyor ama bir mobil oyuna PC üzerinde yer vermek bana pek de mantıklı gelmiyor. Yani, bilgisayarda Diablo oyunu oynamak istesem, bu oyun benim seçeceğim son yapıt olurdu. Fakat mobil platformlar için bu oyun gayet başarılı. Ayrıca oyun ücretsiz olduğu için de gönül rahatlığı ile oyunu indirip, deneyebilirsiniz ve sevmezseniz de silebilirsiniz.