Bazen öyle bir oyun karşınıza çıkar ki sizi hazırlıksız yakalar. Bir oyunu oynamaya başlayıp, o oyunu tanımlamak için çok basit bir kelime olduğunu hemen anlamayalı uzun zaman olmuştu. Dordogne bu oyunlardan biri; bu video oyunu kesinlikle bir sanat eseri. UMANIMATION ve UN JE NE SAIS QUOI tarafından geliştirilen bu yapıt, geçmişini yeniden keşfetme görevindeki bir kızı takip eden kesinlikle çarpıcı bir oyun. Babasının onları ayrı tuttuğu bir ergenlik dönemi boyunca varlığını unuttuğu büyükannesinin uzun zamandır unutulmuş anılarının kilidini açarak, karakterimiz zaman içinde kaybolmuş bir yaz boyunca neler olduğunu bir araya getirebiliyor.

Dordogne, Mimi’nin büyükannesi Nora’nın vefat ettiğini öğrendikten sonra Fransa’nın Dordogne kentindeki evine gitmesini konu alıyor. Bu şehir, Fransa’nın güneybatı kısmında bulunan ve adını içinden geçen nehirden alan bir yer. Mirası, çevresi, sanat ve mutfak gelenekleriyle tanınan bu bölge, Paris’ten büyükannesini ziyarete gelen Mimi gibi Fransız turistler için popüler bir yaz tatili alanı gibi düşünebiliriz. Açılış sahneleri, Mimi’yi arabasında bir yetişkin olarak gösteriyor, babasına gerçeği bilmesi gerektiğini ve büyükannesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını engellemesine izin vermeyeceğini yazıyor.

İşte bu noktada Dordogne oyununa bayılacağınızı kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Her nasılsa, sadece birkaç dakika içinde oyun; üzüntü, kayıp ve çok geç olana kadar eksik olduğunu bilmediğiniz bir şeye duyulan özlem gibi pek çok benzersiz duyguyu başarıyla yakalıyor. Aslında video oyunları söz konusu olduğunda özellikle duygusal bir insan olabiliyorum ve bir karaktere anında bağlanabiliyorum ama bu oyunda, bu karakterde özel bir şeyler olduğunu da kolaylıkla fark edebiliyorum; ekrandan aşağı yuvarlanan yağmur damlacıkları ya da gerçeği öğrenmek için çaresiz kalan korkmuş bir kızın kararlılığı his sahibi olan herkesi etkileyecektir umarım.

Hikayesi ve atmosferi hakkında çok az şey bilerek Dordogne oyununa başladığımda, yükleme sırasında ilk fark ettiğim şey kesinlikle çarpıcı grafiklerdi. Oyun, her şeye ruhani ve rüya gibi bir his veren sulu boyalarla, elle boyanmış. Oyunda yeniden üretilen ortamların çoğu gerçek manzaralara dayanıyor; illüstratör ve oyun yönetmeni olan Cédric Babouche, oyunun dekorları için yaklaşık 200 el boyaması suluboya yaratmış. Estetik için harcanan emek çok açık ve oyunun güzelliği üzerinde çok büyük bir etkisi var. Ziyaret ettiğim her yer ve keşfettiğim evdeki her oda güzel bir hikaye kitabındaki bir sayfa gibi hissettirdi.

Dordogne

Dordogne sayesinde bir karakterin rolüne tam olarak girmeyi başarıyoruz

Dordogne oyununun hikayesi göz önüne alındığında, oyunun görselliği son derece iyi işledi. Sayfaları çevirip, enfes sanat eserlerini incelerken, kahramanın hikayesinin derinliklerine kolaylıkla inebiliyorsunuz. Oyunun bazı noktalarında, grafiklerin güzelliği kendisini daha da ön plana koyuyor ve bu sayede her şey bir başyapıt gibi hissettiriyor ki tüm deneyimin bir başyapıt haline geldiği bir oyunu oynamak kusursuz bir his oluşturuyor. Oyunun bir bölümünde Mimi, duvarlarında rastgele işaretler olan bir mağaraya giriyor. Ancak mağaranın içine girdiğinde bu izlerin ve çiziklerin gerçekten bir araya gelerek devasa bir resim oluşturduğunu görüyoruz.

Baştan belli etmeden bu şaheseri yaratmak için harcanan detay ve özen inanılmaz ve görüntünün bütün bir resim olarak aydınlatıldığını gördüğünüz zaman nefesiniz kesiliyor. Bu sırada Dordogne iki farklı zaman diliminde geçiyor: Günümüz ve Mimi’nin çocukluğundan bir yaz. İkisi arasındaki geçiş kusursuz, her atlayışı diğer zaman çizgisindeki bir şeye bağlayarak anıları yeniden birleştirmeye yardımcı oluyor. Oyun bunu ince ama net yollarla açıkladığı için bir şeyin nasıl bağlandığına dair hiçbir soru oluşmuyor, ancak hikayeyi güzel bir şekilde birbirine bağlamaya yardımcı olan geçmiş ve şimdiki zaman arasında kesintisiz iplikler oluşturuyor.

Dordogne oyununun dünyasının gerçekliğini ve atmosferini oluşturmaya yardımcı olan birkaç temel oyun mekaniğinin yanı sıra bazı küçük mekanikler de var. Oyunun en sevdiğim unsurlarından biri her şeyin ne kadar dokunsal olduğu. Oyun, duyulara yönelik bir oyun ve görme, ses ve dokunmanın önemini vurguluyor. Nora’nın şehirdeki kulübesine vardığınız andan itibaren, Mimi’nin yaptığı gibi eylemleri tamamlıyorsunuz: Posta kutusunun arkasını açmak, kapının kilidini açmak ve kapıyı açmak. Özellikle kano mini oyunları dikkat çekici olabiliyor. Manzaradan yaz havasına ve teknenin nazik hareketlerine kadar her şey onları oynamayı çok keyifli hale getirdi.

Şahsen beni karakterin yerine koyan oyunların büyük bir hayranıyım ve musluğu açan veya tavayı sallayan kişi olmak, sadece işaret edip tıklamak değil, aktif olarak rol almak her şeyi çok daha gerçek hissettirdi. Bazen bu basit hareketleri tamamlamaya çalışmak, tıklamanız gereken alanın harekete tepki vermemesi nedeniyle biraz zordu. Bu beni rahatsız edecek veya oyun deneyimimi herhangi bir şekilde engelleyecek kadar değildi, ancak bazı oyuncuların deneyimini nasıl olumsuz etkileyeceğini de göremeyecek kadar kör değilim. Bunu belki ufak bir problem olarak not etmek isteyebilirsiniz; belki geliştirici ekip de bu problem ile gelecekte ilgilenir.

Dordogne

Bazı mekanikler daha fazla ve daha serbest bir şekilde kullanıma sunulabilirdi

Tüm bunların da ötesinde, ses ve görüntü oyunun büyük bileşenleri. Bölümler ilerledikçe, gençlik günlerinizden anıları yakalamak için bir kamera ve bir kayıt cihazının kilidini açıyorsunuz. Keşke bunlar, oyunun daha fazla kullanılan bir unsuru olsaydı. Umutsuzca baktığınız manzarayı yakalamak isteyeceğiniz ancak bir hikaye anı veya kameranın kullanılamaması nedeniyle bunu yapamayacağınız noktalar olduğunu fark edeceksiniz. Manzarayı yalnızca belirli zamanlarda fotoğraflayabilmek yerine, istediğiniz zaman fotoğraf çekebilmenin, belki de büyükannenizle birlikte hayattan kesitler yakalamanın gerçekten güzel olacağını düşünüyorum.

Ses kayıt cihazı oyuna eğlenceli bir eklentiydi ve Mimi’nin yanında taşıdığı dosyadaki sayfaların daha fazla özelleştirilmesine izin veriyordu, ancak kullanılabilir olduğu noktanın sonuna doğru karakterlere veriliyor ve bu da kamera gibi yine daha fazla kullanılabilirdi. Oyundaki diğer ana mekaniklerden biri, elle boyanmış dünyayı keşfetmek ve kelimeleri toplamaktan oluşuyor. Bazen bu kelimeler koleksiyonunuzdaki diğer kelimelere katılmaktan başka bir işe yaramıyor; ancak diğerleri hikayeyi yönlendirmeye yardımcı oluyor. Bu kelimeler büyükannenizle paylaştığınız bilgileri ve belirli olaylara nasıl tepki vereceğinizi belirliyor ve Mimi’nin nasıl hissettiğini gösteriyor

Mimi’nin aç olup olmadığından, tanıştığı arkadaşını büyükannesine nasıl tanıtacağına kadar her şeyi kapsıyor bahsetmiş olduğum mekanik. Bu kelimeler, Mimi’ye Dordogne içerisindeki ilk gününde büyükannesi tarafından verilen bir ciltte sayfalar oluştururken şiire dönüşebilir. Mimi, resim yapmak için kâğıt bulmaya gönderildiğinde, eski ve dolayısıyla önemsiz olduğunu düşündüğü yeşil bir kitapla karşılaşır. Bu cilt aynı zamanda bize Nora ile rahmetli kocası ve Mimi’nin tanışmadığı büyükbabası arasındaki güçlü ilişkiyi de tanıtıyor. Hikaye ve oynanış mekaniklerinin kendisi bu noktalarda yine zirve yapmaya oldukça yaklaşıyor.

Cilt, oyuncuların maceraları sırasında topladıkları şeyleri günü özetleyen bir sayfada bir araya getirmelerini sağlıyor ve bölümlerin çoğunda bunun doldurulması için ayrılan bir an var. Bunun, bölümü ve bölümden çıkardığınız ana sonuçları yansıtmanın güzel bir yolu olduğunu düşünüyorum. Özellikle de kısa bir şiir oluşturmak için üç kelime seçmek, her bölümle ilgili kalıcı izlenimimin ne olmasını istediğimi gerçekten düşünmemi sağladı. Bunun yanı sıra, oyuncular çektikleri fotoğrafları, yakaladıkları sesleri ve oyunu tamamlarken buldukları çıkartmaları sayfaları süslemek için kullanabilirler. Bu noktada hafiften Season: A Letter to the Future oyununu hatırladım.

Dordogne

Dordogne, bir video oyunu olmaktan uzakta; kendisi bir sanatsal başyapıt

Dordogne ne yazık ki biraz kısa bir oyun, ancak anlatılan hikaye, bu kısalık bağlamında iyi işliyor. Sekiz hikaye bölümüne bölünmüş olan oyunu tamamlamak sadece yaklaşık beş saat filan sürebiliyor ama bu süre sizin oyun temponuza göre değişebilir; en azından 1 saatlik bir fark yaşayabilirsiniz diye tahmin ediyorum. Oyunun daha uzun olmasını, Mimi ve ailesi hakkında daha fazla şey öğrenebilmeyi çok isterdim ama bence beş saat, hikaye ve oyun öğelerinin tüm oyun boyunca taze kalmasını sağlamak için mükemmel bir süre. Eğer oyun daha fazla uzasaydı, hikaye ve oynanış elementleri sıkıcı olabilme riski ile karşı karşıya kalacaktı.

Bir diğer yandan bu video oyununun aslında bir oyun değil, bir başyapıt olduğunu söyleyecek kadar ileri gidebilirim. Oynanmaktan ziyade gözlemlenmesi ve takdir edilmesi gereken bir deneyim veriliyor ellerinize. Bu oyunu oynarken, kendisini oynamayı bırakmak ya da başka bir yere bakmak istemiyorsunuz ve bittiğinde hikayenin devamını özlemle bekliyorsunuz. Mimi’nin büyükannesiyle günlük yaşamına devam etmesi bile, her ne kadar büyük şemada önemsiz görünse de, içimi hoş bir sıcaklıkla dolduruyor. UMANIMATION ve UN JE NE SAIS QUOI ortaya çıkardıkları işle inanılmaz derecede gurur duymalılar ve bir sonraki işlerini görmek için sabırsızlanıyorum.

Eğer öyküsel, sanatsal ya da duygusal oyunlardan hoşlanıyorsanız, Dordogne isimli bu yeni video oyununa kesinlikle bayılacaksınız. Aile bağlarının ve anıların sizi nasıl şekillendirebileceğinin güzel bir şekilde keşfeden bu yapıt, her “wholesome” temalı bağımsız oyun severin istek listesinde yer almalı bence. Hatta oyunu istek listenizde de çok uzun süre tutmak zorunda değilsiniz; ben bu yapıtın PlayStation 5 versiyonunu deneyimledim ve oyunun PlayStation Store üzerindeki 200 TL olan fiyat etiketi oldukça çekici. Yani, imkanınız dahilindeyse bence indirim filan beklemenize gerek yok; kendisini direkt satın alabilirsiniz.

Dordogne oyununun problemlerine geldiğiniz zaman açıkçası daha önce bahsetmiş olduğum bazı kontrollerin olması gerektiği gibi işlememesi haricinde, yine kontroller ile alakalı ufak tefek problemler yaşayabilirsiniz. Mesela, karakterinizin yürüyüşü biraz fazla yapay hissettiriyor ve robotik bir his veriyor. Böyle bir his, bu oyuna yakışmıyor. Ayrıca karakteriniz bazen köşelerde sıkışabiliyor ve oyunu yeniden başlatmanız gerekebiliyor. Kontrol temelli olan bu üç problem yüzünden zaten bu yapıt, benden son anda tam puan alamıyor. Umuyorum ki gelecekte bu problemleri düzeltebilen güncellemeler görebiliriz.

Dordogne
Olumlu
Anlatılan hikayesi ve sunduğu karakterleri ile şahane bir macera sunuluyor.
Verilen ana mesaj derin ve anlamlı; diğer hikayeler de bir o kadar eğlenceli.
Görsellik tek başına bu video oyununu bir başyapıt yapmaya yetecek seviyede.
Olumsuz
Fotoğraf çekme ve ses kaydı alma mekanikleri çok daha fazla ve özgürce sunulmalıydı.
Karakter ve gerçekleştirilen aksiyon kontrolleri her zaman olması gerektiği gibi işlemiyor.
Oyunun oluşturduğu geometri içinde, özellikle de köşelerde çok rahatlıkla sıkışabiliyorsunuz.
9

Etiketler: