Oyun dünyasında korku türü, şimdiye kadar birbirinden farklı birçok yaklaşımla işlenmiş olsa da Edge of Sanity, bu türde yeni ve tüyler ürpertici bir yaklaşım katmayı başarıyor. Klasik Lovecraftian korku temasını, hayatta kalma mekaniğiyle harmanlayan bu side-scroller tarzı oyun, derin bir psikolojik gerilim ve temasını çok iyi yansıtan atmosferik bir dünya sunuyor.

Edge of Sanity, 1980’lerin soğuk ve karanlık Alaska’sında geçiyor. Bir grup bilim insanının kaybolmasının ardındaki gizemi çözmeye çalışan Carter’ın başından geçenleri anlatıyor. Bölgenin doğası gereği zorlu doğa koşullarında hayatta kalmaya çalışırken, aynı zamanda bu kayıpların arkasındaki karanlık sırrı da keşfetmek zorunda olduğumuz bu oyunda, Lovecraft’ın evreninden esinlenen yaratıklar, gerçeklik algısını zorlayan olaylar ve her saniye bizi diken üstünde tutmayı başaran gerilim hissi, oyunun kilit özellikleri arasında yer alıyor.

Alaska’nın zorlu ve insanlığın geri kalanında izole edilmiş ortamı, oyunun atmosferini daha bir etkileyici ve yoğun bir hale getiriyor. Oyunu oynadığınız süre boyunca karanlığın, yalnızlığın ve bilinmezliğin verdiği o gergin baskıyı sonuna kadar hissediyorsunuz. Göz önüne serilen doğa manzaraları hem büyüleyici hem de tehditkar bir hava taşıyor. Bu görselliğin yanı sıra ses efektleri ve müzikler ise bu atmosferi mükemmel bir şekilde tamamlıyor; her bir rüzgar sesi, karda atılan adımlar ve karanlıkta yankılanan sesleri sürekli olarak duymak oyunun gerilimini daha da artırıyor.

Edge of Sanity, sınırlı kaynaklarla doğanın ve bilinmeyenin ortasında var olma mücadelesi vermeye çalıştığımız bir oyun. Gıda ve barınak gibi temel ihtiyaçları yönetmek zorunda kalıyorken, bir yandan da her an saldırıya uğrayabileceğiniz yaratıklar veya zihninizi karanlığa sürükleyebilecek doğaüstü olaylarla başa çıkmanız ve akıl sağlığınızı korumaya çalışmanız gerekiyor. Zorlu hava koşulları ve sınırlı kaynaklar, sürekli olarak dikkatli ve stratejik düşünmeyi gerektiriyor. Ayrıca, Carter’ın zihinsel durumu da bizleri sürekli olarak daha fazla düşünmeye itiyor; her geçen saniye, hayatta kalma mücadelesi daha karmaşık bir hale geliyor.

Edge of Sanity

Oyun içerisindeki hayatta kalma mekaniğini Resident Evil serisi gibi aşina olduğumuz sisteme benzer bir şekilde ele alıyor. Sınırlı envanter kapasitesinin yanı sıra yiyecek ve su gibi kaynakları bulmanın zorluğu, soğuk hava şartlarıyla birlikte her an nereden ne çıkacağını tahmin edemediğimiz ve sürekli bir tehdit altında hissettiğimiz bir ortama atılıyoruz. Tüm bunların haricinde oyunun karanlık psikolojik atmosferi Carter’ın zihinsel sağlığımız üzerinde de etkili oluyor. Bilinmezliğin getirdiği stresle başa çıkmak zorunda kalıyoruz ve bu durum da oynanışı oldukça derin ve etkileyici bir noktaya taşıyor.

Keşif unsuru, oyunun büyük bir bölümünü oluşturuyor. Kayıp bilim insanlarının izini sürerken, tehlikeli bölgeleri keşfetmek zorunda kalıyoruz. Her yeni keşif, bize hikayenin yeni ve farklı bir parçasını öğrenme imkanı sunuyor ama bu keşifler genellikle büyük riskler de içeriyorlar. Keşif sırasında dikkatli olmak, kaynakları doğru yönetmek ve saldırılara karşı her daim hazırlıklı olmak çok büyük önem arz ediyor. Aynı zamanda, keşif yaparken bizlere sunulan seçeneklerin çokluğu, oyunun sunduğu deneyimi daha da derin bir hale getiriyor. Her yeni bölge, bilinmezliklerle dolu yeni alanlar oldukları için sürekli olası tehlikelere karşı hazırlıklı bir şekilde ilerlememiz gerekiyor.

Grafik tasarımı anlamında da Edge of Sanity, bağımsız bir yapım olmasına rağmen etkileyici bir çalışmanın ürünü olduğunu bizlere hissettiriyor. Oyunun sanat tarzı, Lovecraft eserlerindeki karanlık ve gizemli dünyasını oyunun dünyasına başarılı bir şekilde yansıtıyor. Özellikle Alaska’nın karla kaplı tekinsiz ortamı, oyunun gerilim dolu atmosferine çok büyük katkıda bulunuyor. Yaratık tasarımları ise yine Lovecraft’ın eserlerindeki çarpık ve grotesk havayı olabildiğince güzel bir şekilde gözler önüne seriyor. Her biri rahatsız edici detaylarla dolu bu yaratıklar, zihninizde kalıcı izler bırakacak şekilde tasarlanmış.

Atmosferik ışıklandırmalar, özellikle geceleri geçen bölümlerde oldukça başarılı. Karanlık köşelerden çıkan gölgeler, biz göremesek de tehlikenin sürekli yanı başımızda ve bir adım uzağımızda olduğunu hissettiriyor. Edge of Sanity, böylelikle sürekli olarak gerilim dolu o soğuk nefesi bir an olsun ensemizden eksik bırakmayan bir atmosfer seviyesinde tutmayı ustalıkla başarabiliyor. Grafiklerin yanı sıra ses tasarımı da bu atmosferi destekliyor. Özellikle yaratıkların çıkardığı sesler ve çevredeki doğal sesler, bizleri oyunun içine daha da fazla çekmeyi başarıyor.

Edge of Sanity

Oyunun hayatta kalma mekaniği ile birlikte gelen ve This War of Mine oyunundakine benzer şekilde birçok zor kararı hayata geçirmemiz gerekiyor. Hikâyede ilerledikçe, verdiğiniz kararlar sadece oyunun gidişatını değil, aynı zamanda karakterin zihinsel sağlığını da önemli ölçüde etkiliyor. Zihinsel sağlık mekaniği, bizi sürekli olarak gerçeklik ile delilik arasında gidip gelen bir denge kurmaya zorluyor. Bir sonraki adımımızı nasıl bir stratejiyle atacağımızı planlamamız gerektiği için de vereceğimiz kararların önemi her saniye vurgulanıyor.

Önümüze çıkan bazı durumlar karşısında, büyük bir risk almayı mı, yoksa geri çekilip daha güvenli bir yol mu tercih etmeliyiz diye düşünmek zorunda kalıyoruz. Bu durumlar için verdiğimiz kararlarla da oyunun ilerleyişini kendi bildiğimiz ve istediğimiz şekilde bir sıralamayla oynama fırsatı sunulmuş bulunuyor. Edge of Sanity, özünde kolay bir oyun değil. Sürekli olarak zor kararlar almamızı gerektiren durumlar ve Carter’ın akıl sağlığını zorlayan mekanikler, sınırlı kaynaklar ve saldırgan yaratıklarla mücadele ettikçe denge kurulması daha da zor bir hal alıyor.

Her şeye rağmen oyunun sunmuş olduğu bu zorluk seviyesi, oyunun atmosferiyle birleştiğinde oldukça tatmin edici bir deneyim yaşayabilmemiz açısından güzel bir olanak sağlıyor. Her başarılı olduğumuz veya doğru kararları verdiğimizi hissettiğimiz zaman, bu süreç boyunca atmış olduğumuz her bir adımın sonuçlarından dolayı büyük bir başarmış olma hissi yaşatıyor.

Korku oyunları arasında en üst sıralarda sayılabilecek bir oyun olmasa da kendisine özgü dünyası ve Lovecraft evrenini başarılı bir şekilde resmedebilen Edge of Sanity, bu gerilim dolu çarpık dünyanın hayranları için kaçınılmaz bir uğrak noktası olarak hayatlarımızdaki yerini kesin olarak koruyacak bir yapım. Zihinsel sağlık, kaynak yönetimi ve keşif unsurlarını bir araya getiren bu yapım, karanlık ve rahatsız edici atmosferiyle korku oyunları arasındaki konumunu uzun süre koruyabilecek bir oyun. Edge of Sanity hayatta kalma ve korku türlerinin yanı sıra Lovecraft hikayeleriyle aranızda bir gönül bağı bulunan herkesin mutlaka deneyimlemesi gereken özel bir yapım.

Edge of Sanity
Olumlu
Gerilim dolu atmosfer ve başarılı Lovecraftian teması.
Zorlu ve strateji gerektiren hayatta kalma mekaniği.
Derin ve etkileyici hikâye.
Rahatsız edici, yaratıcı yaratık tasarımları.
Olumsuz
Yüksek zorluk seviyesi herkes için uygun olmayabilir.
Bazen karanlık atmosfer içerisinde yön bulmak zor olabilir.
8

Etiketler: