Video oyunu dünyasında oldukça önemli geçişlerin yaşandığı bir on yılı geride bırakıyoruz. 2010’lu senelerin kendi hayatım için oldukça hareketli geçtiğini belirtmek isterim öncelikle. Bu on yıllık dilime girerken evlendim, bu on yıl içerisinde iki çocuğum oldu, 3 tane romanım yayımlandı ve video oyunu basını dünyasına adımımı attım. İnternet sitemiz Mavi Kol’u kurmamız da bu on yıllık zaman diliminin içerisine girmeyi başardı. 2010’lu senelerin en iyi video oyunları listeme başlarken birkaç kişisel durumumdan bahsetmek istiyorum.
Kendi açımdan oldukça dolu geçen bir on yıl için öncelikle aileme teşekkür edip işin video oyunu tarafına geçmek istiyorum. Hayatın yorucu özelliğine karşın bu on yıllık zaman diliminde, birazdan yaşlandığımı hissetmemek adına video oyunları hobimi biraz daha üst seviyeye taşıdım. Bu on yıllık dönemin sonuna doğru da profesyonel anlamda girişimlere imza atma şansına eriştim. Geçtiğimiz on yıllık zaman diliminde, video oyunu dünyasının da önemli farklılıklar yaşadığı bir dönemi geçirdiğimizi belirtmeliyim.
Biraz sonra okuyacağınız listede şahsımı etkileyen, oynarken keyif aldığım oyunları göreceksiniz. Bu listede, 2010’lu yıllarca çıkan ve video oyunu dünyasına değişim getiren bazı oyunları göremeyeceksiniz. Bunun nedeni, tamamen şahsi video oyunu zevkime etki eden yapımlara dikkat çekmem olacak. Listede görmeyeceğiniz fakat hakkını teslim etmem gereken oyunlar arasında; Dark Souls, Grand Theft Auto V, The Elder Scrolls V: Skyrim, Forza serisinin oyunları, The Legend of Zelda: Breath of the Wild gibi yapımları sayabilirim.
Ayrıca, çevrim içi oyun dünyasını harekete geçiren; League of Legends, PlayerUnknown’s Battlegrounds, Fortnite gibi oyunların da değişim getiren yapımlar olduğunu söylemeden geçmeyeceğim. Yalnız, belirttiğim gibi bu listeyi hem beni eğlendirebilmesi hem de video oyunu dünyasının geleceğine etki edebilmeleri gibi kriterleri göz önüne alarak hazırladım. Sizler de yorumlar kısmına kendi 2010’lu yıllarda çıkan en iyi video oyunları başlıklı listeler yazabilirsiniz, diyerek listemi sizlerle paylaşayım.
2010 ile 2019 arasında oynadığım en iyi video oyunları
10 – Overwatch
Belki devrimsel bir yapım değildi ama video oyunu dünyasının nereye geldiğini oldukça eğlenceli bir biçimde özetleyen bir oyundu Overwatch. Çevrim içi yapıda oyun oynamak isteyen fakat usta oyuncuların zulmüne maruz kalan bir kitleyi harekete geçiren bir yapımdı. Nişancılık yeteneği olmayanın destek sınıfı olduğu, herkesten cesurum ben sizi korurum diyenlerin tank olabildiği, oyuncuların kendi yeteneklerine göre bir rol biçebileceği, insanı sıkmayan bir oyun olarak Overwatch isimli yapımı nitelendirebiliyorum.
Bu özellikleri barındıran ilk oyun değildi Overwatch ama bu özellikleri şahsıma en iyi işleten oyundu. Bunun yanında, o kadar oyun varken neden senin listende Overwatch var diye soran okurlarımız olabilirler. Kendim için bu oyunun önemini de anlatayım: Aslına bakarsanız Overwatch ile tanışmadan önce bir süreliğine Paladins deneyimi yaşadım. Paladins sayesinde çevrim içi oyunlara olan ilgim arttı da diyebilirim. O zamana kadar genelde tek kişilik oyunlar ilgimi çekerdi ve üst tarafta belirttiğim gibi usta oyuncuların gazabına uğramaktansa bu yapımlardan uzak durmayı tercih ederdim.
Gel gelelim Paladins oyunu, hem ücretsiz hem de çok eğlenceli olmasına karşın çeşitlilik bakımından biraz kısırdı ve nasıl desem, biraz amatör duruyordu oynamaya başlandığında. Overwatch ile tanıştığımdaysa işte budur dedim. İnsanın içini karartmayan grafikleri ve mekanları, oturmuş ve çeşitlilik barındıran karakterleri, kolay öğrenilebilir yapısıyla Overwatch şahsım adına son on yılda deneyimlediğim en eğlenceli on oyundan birisi arasına girmeyi hak etti.
9 – Super Mario Maker
Video oyunlarıyla ilgilenen pek çok kişinin hayalinde, bir gün kendi oyununu tasarlamak yer alır. Bu hayal genç yaşlarda daha yoğun yaşanırken, hayatın gerçekleri ve doğru yönde hareket edememekten ötürü, video oyunu geliştirme hayalleri ne yazık ki çoğunlukla suya düşer. İşte bu hayalleri en verimli çağda yakalayıp, bu hayallerin gerçek olabileceğini en kolay biçimiyle gösteren bir video oyunu 2010’lu yıllarda çıkışını gerçekleştirdi.
Super Mario Maker, basit bir platform oyununun yapılabilir olduğunu, işin teknik kısmına takılmadan, tasarım anlamında üzerinde çalışılabileceğini ispatlayan bir yapımdı. Çok küçük yaşlardaki oyuncular bile ki kendi oğlumdan biliyorum, bu oyunu deneyimleyerek video oyunu geliştiricisi olabilme yolunda ilk adımı attılar. Örneğin, oğlum henüz 5 ya da 6 yaşındayken bu yapımla içerisinde bilmecelerin bulunduğu farklı bölümler tasarlayabiliyordu.
Aslında listeye bu serinin ikinci oyununu da ekleyebilirdim fakat ilk oyun ile asıl yapının oluşturulduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Bu arada, gelişen teknoloji ve iletişim hızı sayesinde 2020’li yılların basitçe video oyunu tasarlanabilecek yapımlarla dolu olabileceğini tahmin ediyorum. Bu tahminimdeki oyunları tetikleyen yapım olarak da Super Mario Maker oyununu gösterebilirim. Tabii ki pek çok tasarım türünde oyun bulunuyor ama Super Mario Maker, bu işi en temele indirerek en basit haliyle sunabilmesi sayesinde listemdeki yerini alıyor.
8 – Dead Cells
Eğri oturup doğru konuşalım denir ya, ben de aynen öyle yapacağım. Açık söylemek gerekirse bağımsız geliştiriciler tarafından üretilen oyunlara olan ilgim en üst seviyede değildir. Oyun oynamak için belirli bir zaman ayırmak gerektiğinden ötürü, tercihimi daha emin olduğum, büyük bütçeli video oyunlarını denemekten yana kullanırdım. Kullanırdım diyorum çünkü bu yargımı Dead Cells paramparça etmeyi başardı.
Hem de ne kadar beğenmediğim, eleştirdiğim video oyunu yapılarını barındırmasına rağmen bu ön yargımı yıkmayı başardı. Örneğin, bir oyunu oynarken ilerlemeyi, bölümleri geçmeyi ve bir süre sonra bu oyunu bitirdim diyebilmeyi tercih ederdim. Ayrıca, rastlantısal olarak kurgulanan bir alanda koşturup durmayı kendime hakaret sayardım. Bir yapay zeka gelecek, benim gideceğim yolu kafasına göre belirleyecek, ben de içerisinde oradan oraya savrulacağım ha, güldürmeyin beni derdim.
İşte Dead Cells isimli bu yapım, şahsi keyfime göre video oyunlarına olan görüşlerimi ters yüz etti. Piksellerden oluşan grafiklerin ne kadar yerinde olabildiğini, basit bir mekaniğe eklenen küçük efektlerin oyunun atmosferini nasıl üst sıralara taşıyabileceğini ve bir oyuna en baştan başlamanın bile keyif verebileceğini gösteren yapım Dead Cells oldu. Bu yapımdan sonra listeme almadığın ama büyük beğeniyle karşıladığım pek çok bağımsız geliştirici oyununun ilgimi çektiğini de söylemeden geçmeyeyim.
7 – Titanfall 2
Okumakta olduğunuz listeyi eğer 2000’li yıllar için yani 2000 ile 2009 yılları için kaleme alsaydım, hikaye unsurlarının video oyunlarına aktarılmasından bahsederdim muhtemelen. Tabii böyle söyledikten sonra da listemde Half-Life 2, Call of Duty 4: Modern Warfare gibi yapımların bulunduğunu görürdünüz. Bu oyunlar, FPS türündeki oyunları adeta medeniyete taşıyan, hikaye unsurlarını birleştiren kilometre taşlarıydı.
2010’lu senelere geldiğimizdeyse, hikaye odaklı oyunlar azalırken pek çok yapım çevrim içi oynanışı önceliğine taşıdı. Bununla birlikte, Respawn Entertainment, bir FPS oyununda kaliteli bir hikaye modunun çeşitlilikler sunarak bulunabileceğini bizlere Titanfall 2 ile gösterdi. İşin ilginç tarafıysa, ilk Titanfall oyununun tamamen çevrim içi yapıya sahip olmasıydı. 2000’li senelerin en gözde mekaniğini, uzunca bir süre sonrasında Titanfall 2 ile gördüğümü söyleyebilirim.
Call of Duty ve Battlefield serileri, tek kişilik oyun modlarını arka plana atmışken, her bölümde ayrı bir mekaniğini ön plana çıkartan Titanfall 2, oynarken hayran kaldığım video oyunlarından birisiydi. Belki, gelecek için fazla yol gösterici bir etki göstermese de bu yapımın çeşitlilik barındıran genel yapısının dikkate alınması gereken bir unsur olduğunu sürekli düşünmüşümdür. Bu nedenle, okumakta olduğunuz listeye Titanfall 2 isimli yapımı eklemeden yapamadığım diyebiliyorum.
6 – Battlefield 1
Şahsım adına kendi video oyunları tarihimi değiştiren oyunların başında Battlefield 1 oyununun geldiğini söyleyebilirim. Listemde bu oyunu gören pek çok kişi itiraz edebilir ama çoklu oyunculu bir yapımın beni ilk kez oldukça uzun bir süre hapsetmesi bu yapımla birlikte yaşandı. Hikaye moduna ait görevlerden ayrıca etkilendiğim Battlefield 1, hiç tahmin etmediğim bir dönemde, çevrim içi oyunlara olan olumsuz görüşlerimi tersine çevirmeyi başarmıştı.
Listedeki bazı oyunlarda dile getirdiğim gibi şahsen mücadeleci yapıdaki oyunlardan uzak durmayı tercih etmişimdir. Battlefield 1 ise bu oyunlardan uzak duran bir adamı, başından ayırmayan özel bir yapım oldu. İçerisinde Osmanlı Ordusu’nu barındırması ve Türkçe metin desteği sunması da hayranlığımı bir kat daha arttıran etmenlerdendi.
Her çatığımda ağzımı açık bırakan grafikleri, eğlenceli ve taktiksel yapısı, topyekûn savaş hissini o güne dek şahsıma veren en iyi oyun olmasıyla, Battlefield 1 oyunu hakkında muhtemelen hep iyi hisler besleyeceğim. Bu yapımı oynama süremin de hiç az olmadığını belirtmem gerekir. Tabii sonrasında Battlefield V ile benzer bir deneyimi yaşadım lakin Battlefield 1, zihnimde ayrı bir yerde hep duracak.
5 – Red Dead Redemption 2
Bu yapımı listeye eklerken biraz düşündüm açıkçası. Herkes tarafından çok iyi denilen bir yapıya benim de evet ya bu çok iyiydi işte dememin, kimse için bir artısı olmayacaktı. Bunun yanında, oldukça popüler olan açık dünya oyunlarını farklı bir seviyeye taşımasını, bunu yaparken de hem hikaye hem de oynanış mekanikleri anlamında tatminkar adımlar atmasını göz ardı edemezdim. Bu arada, serinin ilk oyununu da listede buradaymış gibi kabul ederseniz memnun olurum çünkü açık dünyada özgürce dolaşabilmeyi ve bunun keyfini bana öğreten oyun, serinin ilk oyunuydu.
Öte yandan, sunduğu güçlü yapı ve video oyunu dünyasına etkisi nedeniyle Red Dead Redemption 2 oyununu, 2010’lu yıllarda çıkışını gerçekleştiren en iyi video oyunları arasında saydığımı rahatlıkla söyleyebiliyorum. Bir oyunun neredeyse her anında şaşırmak, oyunun açık dünyasındaki etkilerin detaylarının tadına varmak oldukça harika bir histi. Bununla birlikte, çok fazla detay arasında oyuncuların boğulmasına izin vermeyen yapıt, bir video oyunu olduğunu unutturmadan bu detaycılığını bizlere göstermişti.
Tarihte bazı video oyunlarının, kendisinden sonrakileri daha dikkatli olmaya zorladığını görmüştük. Red Dead Redemption 2 de böyle bir yapım oldu benim gözümde. Artık alelade açık dünyalarda, yalnızca görevlerin peşinde koşulan video oyunları ya yapılmayacak ya da rağbet görmeyecekler. Bunun en büyük sebebi de Red Dead Redemption 2 olacak. Bu arada saydığım etkileri göstermenin yanında şahsıma göre oldukça eğlenceli bir yapım olduğu için bu son on yılın en iyi video oyunları listemde olduğunu hatırlatmak isterim.
4 – The Last of Us
Aslında bu satırlarda Uncharted 2: Among Thieves oyunun da yer almasını isterdim fakat 2019 senesinin Eylül ayında çıkışını gerçekleştiren Uncharted 2: Among Thieves, yalnızca birkaç ayla liste dışı kalmış oldu. Aynı geliştirici ekip tarafından çıkışını gerçekleştiren The Last of Us da 2013 senesinde çıkışını gerçekleştirmenin avantajıyla rahatlıkla listeye girmeyi başardı. Böyle söyleyince, Uncharted serisinin hatırına bu yapımı listeye eklediğim düşünülmesin lütfen.
Neticede, 2010’lu yıllarda çıkan 2 tane daha Uncharted serisinin oyunu bulunuyor ama The Last of Us, bu oyunların çok daha ötesine gitmeyi başaran bir yapım olarak hatıralarımdaki yerini ekşitmiyor. Açık konuşmak gerekirse, The Last of Us isimli yapımı oynarken çok fazla eğlendiğimi söyleyemem. Özellikle gizlilik gerektiren anlarda ve çaresiz kalındığında içimden bir daha bu dünyaya bulaşmamak gelmişti defalarca. Neticede kendimi tutamadım ve PlayStation 3 konsoluyla bu yapımı bitirdim, daha doğrusu bitirmek zorunda kaldım.
Korku, gizlilik ve aksiyon unsurlarını içi içe geçirebilen bu yapımın video oyunu yetenekleri dışında, öylesine bir hikaye işleyişi vardı ki, işte şahsımı bu yapıma bağlayan en önemli etken bu oldu. Gözlerimi dolduran giriş sahnesi, oyunun her bir adımında gördüğüm karakterlerin birbirine bağlanması, The Last of Us oyununu listeme taşımayı başardı. Kontrol ettiğiniz karakter yalnız kaldığında, kaç oyunda keşke ötekisi de yanımda olsaydı şimdi diye iç geçirdiğinizi bir düşünün.
3 – God of War
Tek kişilik yapımların giderek seyrekleştiği ve yerlerini çevrim içi temelli oyunların aldığı yılları yaşadık 2010’lu senelerde. Çevrim içi yapımlar farklı çeşitler halinde sürekli olarak çıkışını gerçekleştirirken, kaliteli ve etkileyici tekli oyunculu yapımların sayısı bir hayli azaldı. God of War ise daha duyurulduğu günden itibaren, gel de kurtar bizi diye çağırılan bir yapım oldu adeta.
Bu oyunun çıkışından sonra da beklentilerin altında kalmaması, benim gibi hikaye üzerinden oyun oynamayı sevenleri ziyadesiyle memnun etti. Güçlü bir hikayeyi barındıran Gof of War, mensubu olduğu serinin diğer oyunlarından farklı olmasına karşın yol gösterici bir yapım konumunu kazandı. Özellikle yarı açık dünya mekaniklerine sahip olması ve savaş mekaniklerindeki tatmin edici başarı, bu yapımı 2010’lu senelerdeki özel oyunlar arasına taşıdı.
Bir de God of War oyununun çıkışının ardından benzer türdeki yapımların bu oyunun izinden gitmesini göz ardı edemiyorum. Tabii ki bu tekniği tarihte ilk önce God of War denemedi ama yarı açık dünya mekanikleriyle en büyük başarıyı kazanan oyunlardan bir tanesi de bu yapım oldu. Bu oyundan sonra çıkışını gerçekleştiren Gears 5, Star Wars Jedi: Fallen Order gibi oyunların genel yapısını hatırladığınızda, söylemek istediklerimi daha rahat anlayabileceğinizi düşünüyorum.
2 – Minecraft
İster edebiyat olsun, ister görsel sanatlar, isterse de video oyunları, bir eseri ne kadar az malzemeyle sunabiliyorsanız etkisi de ters orantılı olarak daha kalıcı oluyor. Minecraft isimli, video oyunu demektense ayrı bir dünya demeyi tercih edebileceğim yapım da bahsettiğim mekaniği uygulayan bir eser konumundaydı. Yüz GB boyuta sahip olan oyunlara inat bu başarıyı oldukça kısıtlı bir alanda, kısıtlı grafiklerle bizlere aktarmayı başardı ve bunu neredeyse tüm platformlarda gerçekleştirdi.
Açık söylemek gerekirse bu oyunu çıktığı gibi oynamaya başlamadım. Hatta birkaç sefer yaptığım denemelerden de bir şey anlamamıştım. Geçtiğimiz sene biraz daha kapsamlı bir biçimde denemem ve değerli kardeşim Kaan Gezer ile birlikte oynadığımız oyunlar sayesinde bir hayli vaktimi alan bir oyun oldu Minecraft. Bu listeye de yalnızca beni etkilemesi değil, dünyadaki hemen herkes tarafından oynanabilecek bir oyun olması özellikleri sayesinde eklendi.
Her şeyden önce Minecraft oyununun insanların ve özellikle çocukların üretkenliğini geliştirdiğini belirtmek isterim. Oldukça basit gibi görünen ama içerisinde adeta bir derya yatan bu yapımın nerelere gittiğini zaten pek çoğunu biliyorsunuzdur. Üst kısımda söylediğim gibi basit bir mekanikle, akla hayale gelmeyecek olan çeşitlilik ve derinliği sunan bu yapım, şahsıma göre 2010’lu senelerde çıkışını gerçekleştiren en iyi video oyunları listesinde nitelendirilmeyi hak ediyor.
1 – The Witcher 3: Wild Hunt
Tüm dünyada zaten büyük bir başarı yakalamış olan bir video oyunu The Witcher 3: Wild Hunt ve listede yer alması kimseyi fazlaca şaşırtamayacaktır. Bunun yanında şahsım ve video oyunu dünyası için bu yapıtın oldukça önemli olduğunun da altını çizmem gerekir. Öncelikle şahsım adına olanı söyleyeyim: Bu oyundan önce pek çok açık dünya oyunu oynamıştım ama açık dünya oyunlarına bağlanmamı sağlayan yapım The Witcher 3: Wild Hunt oldu.
Aslında, video oyunu dünyası için de benzer bir tanımlamayı yapabilirim. Pek çok video oyunu geliştiricisi, bu oyuna benzer yapımlar yapmayı, başarıya giden yol olarak belirlediler. İlk örneğiydi demiyorum ama bir rol yapma oyununun aksiyon ve hikaye zenginliğiyle birleştirilip eğlenceli bir yapıyı sunabilmesi her gün yaşanan bir gelişme olmuyordu. Bunun yanında, oyundaki detaylar, hemen her parçanın farklı bir işe yaraması, karakter geliştirmeden oyundaki yan unsurlara kadar neredeyse her noktasından zenginlik fışkıran bir yapımdı The Witcher 3: Wild Hunt.
Tüm bunlarla birlikte her oynadığımda bir kez daha hayran olduğum grafikleri, çıkışıyla olmasa dahi sonrasında Türkçe metin desteğine sahip olması, eklenti paketlerinin yeni bir video oyunu gibi güçlü sunum yapabilmesi gibi pek çok unsuru birleştirmişti bu oyun. Tüm bunları zihnimde tarttığımda, 2010’lu yılların şahsımda en çok etki bırakan oyunu olarak The Witcher 3: Wild Hunt gibi özel bir yapımı en iyi video oyunları listesinde en başta görmekten kendimi alamıyorum.