En Garde! oyununda, hain Kont Dük’ün şeytani planlarını bozan efsanevi kabadayı kahraman Adalia de Volador’un rolünü üstleniyoruz. Maceralarımız sırasında büyüleyici karakterler ve korkunç düşmanlarla tanışıyoruz. Oyun, ağırlıklı olarak savaş ve bazı platform temelli oynanış anlarına odaklanan bir aksiyon-macera oyunudur. Oyun, üçüncü şahıs bakış açısından oynanır ve klavye-fare yerine kontrolcü kullanılmasını öneriyor. Ben de bu sebepten ötürü oyunu klavye-fare yerine DualSense ile oynadım. Oyunda standart olarak hareket etme, zıplama, yuvarlanma, bir şeyi alma, fırlatma ve tekme aksiyonları var. Tüm bunlar “akrobasi” elde etmek için bir arada kullanılabiliyor.
En Garde! çevrenizi tamamen kullanmanızı isteyen bir oyundur. Etrafta kaldırıp düşmanlarımıza fırlatabileceğimiz testiler ve udlar, üzerine atlayabileceğimiz veya tekmeleyebileceğimiz variller, masalar ve hatta düşmanlarımızı üzerine tekmeleyebileceğimiz şeyler, silah rafları ve kaideler var. Bu eylemler kahramanımızın ve düşmanlarının esprileriyle tamamlanıyor. Adalia’nın tüm hareketleri, oyunun ana ekranındaki ipuçları ve püf noktaları bölümünde, yardımcı gösterimlerle birlikte görülebilir. Oyun, dört hikaye seviyesine ve sayısız düşmana karşı savaşabileceğimiz bir arena moduna sahiptir. Arena, hikaye modundaki her dövüşle aynı şekilde çalışır.
Biraz önce de dediğim gibi düşmanlarımıza bir şeyler fırlatabilir ve tekmeleyebiliriz. Hasar açısından, bu onları şaşırtmak dışında pek bir şey yapmaz, bu da daha sonra saldırı için kullanılabilir. Ayrıca sınırlı bir süre için kullanabileceğimiz bazı özel saldırılarımız da var. Bunları kullanmak için, düşmanları yenerek ve etkileyici eylemler gerçekleştirerek yapılan bir panache metresini doldurmalıyız. Oyun, oyuncuya kaba kuvvetin sadece bazen cevap olduğunu öğretir. Birini suda tekmelemek veya üzerine bir kazan fırlatmak hoş karşılanmaktan daha fazlasıdır bu video oyununda. Oyun, bu yönü ile eğlenceli olmayı başarıyor.
En Garde! isimli bu video oyununda düşmanlarımızın davranışları, zorluk ayarlarından ayarlanabilir, ancak en kolay seçenekte bile hepsinin aynı anda saldırdığını belirtmek gerekir. Oyunun temelinde bu sistem yatıyor. Yani, kahramanımızın, birden fazla düşmanın arasında kalması, temel özelliklerden biri. Onları ayırmak ya da şaşırtmak size, daha doğrusu Adalia’ya kalmış. Ancak her durumda, hepsiyle aynı anda savaşacaksınız. Ayrıca, bazı düşmanların menzilli saldırıları var – örneğin, uzak dururken bir şeyleri havaya uçurabilirler. Bu da bazı stratejik planlamalara olanak tanıyor – örneğin, sizin yerinize diğer düşmanlarınızı havaya uçurmak için kandırmak gibi.
En Garde!, istediğiniz kadar kolay veya zor bir şekilde oynanabiliyor
Yıllar geçtikçe ve benim video oyunlarına ayırabileceğim zaman azaldıkça, bir seviyeyi geçmek için saatler harcadığınız zorlu oyunlardan hoşlanmamaya başladım. Ben, bir hikayenin kitap okumaktan farklı olarak kendi hızınızda, yeni bir fincan çay dışında kesinti olmadan ilerlediği oyunları seviyorum artık. En Garde! tam da bunu başarıyor, ancak zorluklardan hoşlanan insanlar için bolca seçenek sunuyor; oyunda sadece kolaydan zora giden üç zorluk seviyesi yok. Ayrıca, seçilen zorluktan bağımsız olarak Assist Mode altında ek zorluk ayarları da var. Orada yenilmezlik, otomatik savuşturma veya kameranın otomatik dönmesini/odaklanmasını aktif edebiliyorsunuz.
Saniyeler önce bahsettiğim Assist Mode, ayarlar sekmesinde yer alıyor. Genel olarak ayarlar konusunda geliştiricileri takdir etmem gerekiyor. Oyunda sadece video, ses, oynanış ve kontrol gibi olağan ayarları eklemekle kalmamışlar, aynı zamanda altyazı seçimi, altyazı boyutu ve erişilebilir yazı tipi gibi seçenekler içeren bir erişilebilirlik sekmemiz de var. Oyundaki bir diğer heyecan verici özellik ise Xbox ve PlayStation konsollarına ait kontrolcülerin tuşları arasında seçim yapma seçeneği. Ayrıca, Steam üzerindeki başarılar da oyunda mevcut, ancak ne yazık ki henüz herhangi bir takas kartı desteği yok. Umuyorum ki yakında eklenir.
En Garde! isimli bu video oyunu 17. yüzyılın fantastik bir versiyonunda geçiyor. Oyunun dünyası kesinlikle çok renkli ve karakterleri komik olma noktasına kadar teatral. Oyunun dünyası çok iyi yaratılmış; biraz boş gibi hissettirse de… Bunun sebebi ise etrafta dolaşan NPC tipi karakterler filan yok, sadece düşmanlarımız ve arkadaşlarımız var. Yine de bu bir açık dünya oyunu değil, ancak her seviye detaylara titizlikle dikkat edilerek hazırlanmış, böylece dünya yeterince büyük hissettiriyor. İlginç bir unsur da oyun tamamen üç boyutlu olmasına rağmen arka planların biraz yağlı boya tablo gibi görünmesi. Bu da oyuna hoş bir benzersizlik katıyor bence.
Müzikler ve seslendirme performansları, ekranda olup biten her şeye mükemmel bir şekilde eşlik ediyor. Neşeli ve dinamik İspanyol müziğimiz ve düşmanlarımız için 3000’den fazla diyalog satırımız var. Adalia, arkadaşları ve düşmanları da mükemmel bir şekilde seslendirilmiş. Adalia’nın yorumları her zaman komik ve asla zorlama gibi görünmüyor. Bu da oyunun genel olarak hikayesini bir üst seviyeye çekiyor; diyaloglar akıllıca yazılmış ve karakterlere zamanla önem vermeye başlıyorsunuz. Evet, oyunda çok da fazla akılda kalıcı karakter bulunmuyor ama birkaç anahtar yan karakter ile ana karakterimizin akılda kalıcı olması, bu seviyedeki bir oyun için yeterli.
Kısa sürse bile yaşatılan deneyim kesinlikle akılda yer ediyor
En Garde! oyununda dikkat edilmesi gereken bir başka şey de bazı popüler kültür referansları. Ben sadece birkaçını yakaladım; popüler kültüre son zamanlarda biraz fazla uzak kaldım ama eminim oyunda daha fazlası vardır ve sizler onları bulabilirsiniz. Bu video oyununu bir tur daha oynamak için bir neden daha olabilir bu referansları tamamen bulmaya çalışmak. Ayrıca, keşif yaparken, büyüteçle not edilen, çoğunlukla duvarlara yapıştırılmış bildirimler veya unutulmuş günlükler ve mektuplar gibi ilgi çekici nesneler görüyoruz. Bu nesneler eğlenceli ve Adalia’nın yaşadığı dünyanın tam bir resmini çizmeye yardımcı oluyor; evren detaylandırılıyor.
Hızlı reaksiyon göstermeniz gereken oyunlar arasında En Garde! isimli bu yapıt, kesinlikle en eğlenceli bağımsız oyunlardan bir tanesi. Savaş sistemi inanılmaz akıcı bir yapıya sahip ve aynı zamanda da tatmin edici saldırılar gerçekleştirebiliyorsunuz. Bunun üzerine yerleştirilen hikaye de kesinlikle eğlenceli. Derin olmasa bile eğlenceli. Oynanış tarafına geri dönecek olursak, çevre elementlerini kullanmak ayrı bir önem taşıyor ama bunu yapmak zorunda da değilsiniz. Yani, sadece kılıç temelli savaşa odaklanabilirsiniz ama oyun tam olarak bunun için tasarlanmadığı için çevreyi unutmamanızı tavsiye ediyorum. Kesinlikle güçlü bir video oyunu.
En Garde! oyununda iki tane problem var. Bunlardan ilki, biraz sonra bahsedeceğim kısa yapısı. Bir diğeri ise düşmanlarla savaşırken, onlara kilitlenemiyor olmanız. Daha doğrusu, manüel bir kilit sisteminin bulunmuyor olması. Oyunda sürekli olarak birden fazla düşmana karşı savaş verdiğimiz için de kamera sıkıntı çıkartabiliyor. Eşya fırlatma sistemi de tam olarak kusursuz sayılmaz ve zaman zaman doğru hedeflere, doğru şeyleri atamamanızı sağlıyor ama buna rağmen kendisinin çok büyük bir problem olduğunu söyleyemeyeceğim. Kamera açısı kesinlikle oyunun en büyük problemi. Bu problemin güncellemelerle çözüleceğini de pek sanmıyorum.
En Garde! yapıtının ödüllü bir öğrenci projesi olarak yaratıldığını ve daha sonra oyunu sıfırdan yeniden yapmak için yeniden biçimlendirildiğini ve genişletildiğini öğrenmek ilginçti. Üç Silahşörler ve Zorro gibi klasik maceraları biliyorum, çok sevmesem de bu oyunun büyük bir hayranı oldum. Ne yazık ki bu tema video oyunlarında sıklıkla işlenen bir tema değil, bu yüzden oyun beni fazlasıyla mutlu etti! Hoşuma gitmeyen bir şey varsa o da hikaye modunun benim zevkime göre çok kısa olmasıydı. Fakat bir oyunu kısa yapıldı diye eleştirmek de pek istemiyorum açıkçası. Bu bir tercih sonuçta, problem değil. Gelecekte umuyorum ki Adalia’yı daha fazla görebiliriz.