Bir video oyunu türü veya oyun modu çok sevildiğinde, benzer yapımların peşi sıra gelmesine alışkınız. Günümüzde de bir Battle Royale oyun modu furyası tutturuldu gidiyor. Bilindiği üzere PlayerUnknown’s Battlegrounds oyununun popülerliğini arttırmasıyla başlayan hareketlilik, Fortnite oyununun Battle Royale oyun moduna geçişiyle farklı bir hal altı. Sonrasında, bu iki oyunun liderliğinde pek çok aynı yapıda oyunun piyasaya çıktığını gördük. Şimdi de Fear the Wolves, Battle Royale havuzuna girmeye hazırlanıyor. Peki; Fear the Wolves, Battle Royale karmaşasından sağ çıkabilecek mi?

Fear the Wolves, Battle Royale karmaşasından çıkabilecek mi?

Battle Royale havuzuna kurtlar giriyor

İlk önce işin derinlerine inmeden, tepeden bir genel resmi görmeye çalışalım dilerseniz. Tamam PlayerUnknown’s Battlegrounds ile birlikte, Battle Royale oyun modu temelli yapımlarda bir patlama yaşandı. Daha doğrusu bu patlamayı ilk önce bizzat PlayerUnknown’s Battlegrounds oyununun kendisi gerçekleştirdi. İlk başta Steam platformu üzerinden edinilen ve erken erişim sürecinde olan bu oyun; en çok oynanmadan, satış rakamlarına, aynı andaki oyuncu sayısından, toplamda en uzun süre oynanma rekorlarına kadar pek çok alanda şaşırtıcı bir başarı yakaladı. İşin tuhaf tarafıysa bu başarıları, pek çok teknik sıkıntıyı barındırarak gerçekleştirdi.

İnsanlar, teknik anlamda bir PlayerUnknown’s Battlegrounds oyunu değil, Battle Royale temalı bir yapıma tutuluyorlardı. Lafı fazla uzatmayalım. Öncesinde hayatta kalma temalı bir aksiyon oyunu olarak tasarlanan Fortnite oyunu da treni kaçırmadan, hali hazırdaki yapısını Battle Royale türüne çevirdi. Hayatta kalma kısmını ikinci plana attı ve ücretsiz olarak pazarda adından söz ettirdi. Farklı yapısıyla bu oyun da çok sevildi, kendisine has yayıncılık rekorlarına imza attı. Tabii diğer video oyunu firmaları da durumu seyretmekle yetinmek istemediler.

Tek kişilik oyun moduna sahip bir video oyunu geliştirmektense, tek ve genişçe haritanın içerisine, oyuncuların havadan fırlatılacağı bir oyun yapmak çok daha kolaydı. Hazırda oyun motorları bulunan pek çok firma bu konuda harekete geçti. Benzer türde oyunlar piyasaya da sürüldü ama ne PlayerUnknown’s Battlegrounds ne de Fortnite tarafından yakalanan başarıya yaklaşılamadı. Şimdiyse Fear the Wolves, bu bulanık havuzda kendisine bir yer bulabilmek için harekete geçiyor ama nasıl ilgi çekeceği ise koskoca bir muamma olarak hala karşımızda.

Fear the Wolves oyununun kendi bünyesindeki teknik sorunları bir kenara bırakarak, oyuncuların ilgisini çekebilecek mi, sorusunun yanıtlarını aramaya çalışalım önce. Teknik sorunlara yazının devamında değineceğiz, belki farklı bir yazıda da bu sorunları daha derinlemesine kaleme alırız. Biz öncelikle Battle Royale oyun modu üzerine kurulu olan Fear The Wolves oyununun, diğer rakipleri karşısında çok başarılı bir video oyunu olsa dahi şansının ne düzeyde olacağını bulmaya çalışalım.

Fear The Wolves, çok iyi olsa da oyuncular tercihlerini yaptılar

Şimdi olasılıklara ve fikirlerimize geçmeden önce piyasaya, PlayerUnknown’s Battlegrounds benzeri bir hareketlendirme getiren diğer türdeki oyunlardan örnekler verelim kısaca. Battle Royale çılgınlığı yaşanmadan önce hangi oyuna ilgi beklenenin ötesine geçmişti diye düşündüğümüzde, aklımıza Overwatch geliyor. Mücadeleci FPS oyunu, bir anda piyasanın altını üstüne getirmiş, yoğun ilgi bulutlarını üzerine çekmişti. Peki rakipleri çıkmadı mı bu oyunun? Hem de çıkışıyla birlikte bile bir rakibi vardı.

Battleborn, Overwatch ile birlikte çıkmıştı. Bir süre sonra havlu atmak durumunda kaldı ve ücretsiz oldu. Overwatch oyununun kopyası olmakla itham edilen Paladins ise Battleborn oyununa oranla daha fazla ses getirdi. Bunun önemli bir nedeni de ücretsiz olmasıydı. Bir nevi PlayerUnknown’s Battlegrounds ile Fortnite ilişkisi yaşandı piyasada. Bu 3 oyundan sonra çıkan ve tür olarak birbirine çok benzeyen; Bierzerkers, Lawbreakers, Paragon gibi yapımlar bazı dönemler ilgi çekse de nihayetinde oyuncu bulmakta zorlanarak cazibelerini kısa sürede yitirdiler.

Duruma şimdi de Battle Royale odaklı video oyunları penceresinden bakalım. PlayerUnknown’s Battlegrounds belirli bir hayran kitlesi edinmiş durumda. Fortnite ise ücretsiz oluşu ve eğlenceli yapısıyla pek çok oyuncuyu peşinden sürüklüyor. Battle Royale oyun türünü sevenler her çıkan aynı tipteki oyunları oynarlar mı peki? Bu soruyu aslında çevrim içi oyunların geneli için de sorabiliriz. Senaryo modu temelli video oyunları, belirli bir sürede bitirildiği için oyuncular farklı oyunlara geçiş yapılabiliyor. Bu durum uzun soluklu çevrim içi ve çoklu oyunculu oyunlar için geçerli olmuyor.

Spor oyunlarını da bu duruma dahil edebiliriz. Mesela, FIFA serisine alışan bir oyuncuyu Pro Evolution Soccer serisine döndürmek oldukça güç bir durumdur. Benzer biçimde Call of Duty serisini takip eden ve oyunlarını tercih eden oyuncular, Battlefield serisine ait bir oyuna öyle balıklama atlamazlar. Asıl konumuza geçecek olursak, Battle Royale oyun modu temelli bir oyunu uzun soluklu oynayan bir oyuncu da Fear the Wolves oyununa kolaylıkla geçiş yapmayacaktır. Kısacası Fear the Wolves, maça zaten 1-0 mağlup başlıyor.

Fear the Wolves

Radyasyon etkisi, oyuncuyu çekebilir mi?

Bir üst kısımda video oyunu pazarının genel piyasa şartlarından ve oyuncuların alışkanlıklarını devam ettirme özelliklerinden bahsettik. Tabii ki her oyuncu alıştığı oyunu sonsuza kadar oynayamaz. Farklı deneyimler, farklı heyecanlar bulmak ister. Bu noktada Fear the Wolves haliyle devreye girebilir. Diğer rakiplerinden farklı bir temanın üstüne girmesi büyük de bir avantaj. Çernobil faciası ve sonrasındaki nükleer felaket konusu, video oyunu dünyasında geçmişte tutan bir konuydu. S.T.A.L.K.E.R.: Shadow of Chernobyl ve Metro serisi gibi yapımlar oldukça ilgi çekmişti.

Nükleer felaket teması üzerine kurulu bir Battle Royale oyun modu temelli video oyunu da ilgi çekecektir diye düşünmüş olacak geliştirici ekip. Aslında haklı da olabilirler. Öte yandan oyunda yapay zeka olarak bulunan kurtlar vasıtasıyla küçük de olsa hayatta kalma ögelerinin kullanılması da bu yapıma renk katıyor. Belirli bir dairesel daralma yerine, radyasyon dalgasının bölge bölge gelişi de rakipleriyle arasındaki farklılığı gösteriyor ama teknik sıkıntıların devam etmesi oyuncuları ne yazık ki hala zorluyor.

Ayrıca oyunun farklı unsurlarından bahsetsek de o helikopterle yer yüzüne atılma sahnesinden itibaren, kendimizi bir klişenin ortasında hissettiğimizi parantez içinde ekleyelim. Diğer oyunlar gibi radyasyon dolu bir alana atlıyoruz. Tabii ki farklı yapılar, alanlar bulunuyor ama daha helikopterdeyken karşılaşmaya başladığımız performans sorunları, heyecanımızı kursağımızda bırakmaya yetiyor. Takılmaları da geçtik; sürekli donma gibi durumlarla karşılaşılması, oyunu en yüksek grafik detaylarıyla oynayacak bir sisteme sahipken orta dereceli ayarlarda grafikler görmek gibi sorunların acilen çözülmesi gerekiyor.

Öte yandan; tema olarak çeşitlilik sunan Fear the Wolves, temelde klasik bir Battle Royale oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Klişe bir havadan yer yüzüne atlayış, etrafta eşya bulmak, bulduğumuz silahlarla oradan oraya kaçışmak ve son hayatta kalan olmaya çalışmak, oyuncuların daha önce binlerce defa gerçekleştirdiği deneyimler. Bir de bunlara araç ve silah kullanımındaki sıradanlık eklenince, gelen yenilik unsurları da arka planda kalıyor. Kısacası Fear the Wolves, rakiplerine göre bariz bir fark oluşturamıyor.

Battle Royale havuzuna atılan binlerce taştan bir tanesi

Sözlerimizi toparlamak gerekirse; zaten belirli hayran kitlesi edinmiş video oyunlarının bulunduğu Battle Royale havuzuna atılan binlerce taştan bir tanesi de Fear the Wolves olacak gibi duruyor. Aynı anda haritadaki oyuncu sayısı, oyun alanındaki farklılıklar gibi unsurlar oyuna kökten bir farklılık getirmiyor. İleride önemli yeniliklere gidilir mi bilemiyoruz. Şu anki haliyle ve piyasanın artık doygunluk seviyesine ulaşmasıyla, açıkçası Fear the Wolves oyununun işi biraz zor gözüktüğünü söyleyebiliriz. Nedenlerini ve video oyunu dünyasındaki benzer durumları, üst kısımlarda örnekleriyle anlatmaya çalıştık. Bu oyun adına mevcut sahne, kaleme aldığımız biçimde gelişiyor. Tabii sürprizlerin de her daim karşımıza çıkacağı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.