Nükleer bir felaketin ortasında, sürekli değişen hava koşulları ve vahşi kurtlarla birlikte kalsanız ne yapardınız? Ayrıca bir de yalnızca bir kişinin ya da bir takımın bu ölüm kapanından kurtulacağı söylenen, birbirini öldürmeye çalışan insanlarla dolu bir arazide mahsur kalmışsanız ruh halinizi bir sorgulayın. Ya da hiç içinizi daraltmayın ve bilgisayarınızı açarak bahsettiğim durumu bir eğlence olarak yaşayın bitsin. İnternet sitemiz üzerinden daha öncesinde bir ön inceleme ve birkaç fikir yazısıyla değindiğimiz bir yapımdı Fear the Wolves. Bu yazıları kaleme alırken, ele aldığımız oyun henüz erken erişim sürecindeydi. Nihayetinde erken erişim süreci tamamlandı ve oyun tam sürüm olarak Türkçe arayüzüyle birlikte karşımıza çıktı.
Fear the Wolves ile bambaşka bir Battle Royale deneyimi
Battle Royale türünün cazibesi arttıkça bu türde farklı yapımlar karşımıza çıkmaya devam edecek gibi görünüyor. Fear the Wolves de türe değişik noktadan bakabilen bir yapım. Normal Battle Royale oyunlarında bir bölgeye uçaktan atılırsınız, bulabildiğinizi bulursunuz, sonrasında daire şeklinde bir alan sürekli daralarak haritayı kapatır ve hayatta kalan kazanır. İşler, Fear the Wolves ile biraz değişiyor.
Bu oyunda dairesel bir daralma alanıyla karşılaşmıyoruz. Aksine haritanın dört bir tarafında kare parçaları biçiminde radyasyon yağmuru alanları işaret ediliyor. Bu alanların dışına çıkmamız gerekiyor. Yalnız dairesel biçimde bir daralma olmayacağı gibi tek bir noktadan da bu tehlikeli bölge oluşumunun başlamaması önemli. Oynarken, güvenli bir bölgeye geçtim ya da sırtımı tehlikeli bölgeye dayayıp önümdeki düşmanlara baktım deme lüksümüz bulunmuyor.
Rastlantısal olarak daralan haritada, dikkatli davranmazsak bir anda radyasyon yağmurunun ortasında kalabiliyoruz. Harita daraldığında temiz olan bölgelere kaçılsa dahi daralmanın hangi tarafa doğru oluşacağı bilinmiyor. Kısaca Fear the Wolves oynarken başıma gelen bir durumdan bahsedeyim. Üst kısımda yazdığım gibi daralma farklı noktalarda gerçekleşiyordu. Ben de en boş bulduğum alana doğru gittim. Haritaya baktığımda bulunduğum bölgeye radyasyon yağmurunun gelmesi imkansızdı ama geldi.
Harita daralması rastlantısal olduğundan, köşelerden yayılarak gitmişti. Bir süre sonra alt kısımda birkaç karelik bölge kaldı. Tahminimce o bölge de birazdan daralacak ve benim bulunduğum yer oyunun son bölgesi olacaktı. Şaka gibi ama düşündüğüm gibi olmadı. Geniş olan üst kısımdaki bölgeler daraldı, üzerime üzerime radyasyon yağmurları geldi, alt kısımda kalan boş bölgeye kaçana kadar olan eforumu anlatmayayım hiç. Sonrasında beni kurtaracağını düşündüğüm helikoptere tırmanırken alttaki bir oyuncu tarafından vurularak yere düşürüldüm.
Fear the Wolves oyununun dinamik hava yapısı mücadeleyi zorlaştırıyor
İncelemesini gerçekleştirdiğim oyunun farklı yapılar üzerine kurulduğunu belirtmiştim. Oyun türü olarak değil ama harita kullanımı ve klişeleri kırması açısından bu durumu önemli görüyorum. Mesela radyasyon durumlarını ve radyoaktif bölgelerin kullanımı çeşitlilik sağlayarak veriyor Fear the Wolves. Radyasyona maruz kalması gereken bölgelerde veya yakınlarında daha özel parçalar bulunabiliyor. Bu bölgeler riskli ama kazançlı bir biçimde oyunculara sunuluyor.
Bir de şirin mi şirin kurtlarımız var şöyle radyoaktiviteye maruz kalmışından. Şimdi bunda ne var, öldür kurtları geç, diyebilirsiniz. Öldürmek mesele değil zaten, silahı çek, üzerine mermiyi boşalt öldür, geç ama diğer oyuncular bu sırada armut ağacından bedava meyve çalmaya çalışmıyorlar. Kurtlarla uğraşırken, hatta etrafınızı çok sayıda kurt sarmış ve yaşam mücadelesi veriyorsanız biraz uzağınızdan geçen bir oyuncu için mükemmel bir hedef oluyorsunuz. Şahsen ben birkaç kişiyi böyle avladım. Öte yandan kurtlarla uğraşırken eldeki sınırlı sayıda cephanenizin biteceğini de bir kenara yazayım.
Fear the Wolves oyununda kurtlardan çok daha fazla oyunu seyrini ve oynanışı etkileyen başka bir etken daha var: Dinamik hava koşulları. Bu dinamik hava koşulları oynanış esnasında değişiyor ve oyunun kaderini doğrudan etkileyebiliyor. Bir anda etrafımızı sis kaplayabiliyor mesela. Görüş açısı birkaç metreyle sınırlı kaldığı için etrafta kim var, kim yok göremiyoruz. Aynı şekilde şiddetli bir yağmur yağışı veya rüzgârın çıkması ile birlikte görüş açımız etkilendiğinden ötürü Battle Royale türünün farklı bir boyutunu görüyoruz.
Özetlemek gerekirse hava durumundaki değişimle birlikte oynanışın şartları da bir radyasyon veya kurtlarla karşılaşmak gibi değişim gösteriyor. Bu durum da Fear the Wolves oyununun çeşitliliğini arttırıyor. Düşman tarafından sıkıştırıldığınız durumlarda körebe oynuyor gibi bir noktaya kaçarak tehlikeyi atlatabiliyorsunuz. Ayrıca bu hava koşullarının oldukça gerçekçi ve başarılı bir biçimde oyuna yansıtıldığının da altını çizmek istiyorum. Fear the Wolves oynarken, gerçekten yağmurda veya fırtınada kaldığımı, birden basan bir sisin korkutuculuğunu ziyadesiyle hissettim.
Oyundaki savaşma hissiyatı ve gerçekçilik ne alemde?
Battle Royale temelli de olsa bir FPS oyununun oynanış mekaniklerini kafaya takmadan yapamıyorum. Şahsım adına oyunun çeşitliliği ve farklılığından önce oynanışın gerçekçiliği ve başarısı geliyor. Nihayetinde farklı bir yapıda olsak da birbirine mantar tabancasıyla ateş eden oyuncular gibi hissetmek, yine şahsıma göre oyundan çok büyük bir eğlenceyi alıp götürüyor. Belki de bu nedenlerden ötürü Battle Royale oyunlarına uzun süre ısınamadım.
Ne yazık ki Fear the Wolves oynarken de tatmin edici bir ateşli silah mekaniği ve vuruş hissiyatı göremediğimi söylemeliyim. Çok kötü veya rezalet diye tanımlayamayacağım ama biraz daha güçlü bir yapının bu oyunda bulunmasını çok isterdim. Aslında silah çeşitliliği ve kullanış yapısı hiç de fena değil ama bir kişiye ateş edildiğinde kurşun değil de iğne fırlatıyormuş gibi hissettiriyor bu oyun.
Makineli bir tüfekle otomatik ve seri bir biçimde bir insana toplu iğne attığınızı bir düşünün. Canını acıtır ama darbelerin önemi pek belli olmaz. Bu tuhaf örneği, oyun içerisinde aynen böyle hissettiğim için vermek durumunda kaldığım için de ayrıca özür dilerim ama durum bundan ibaret. Daha güçlü atışlar, daha gerçekçi dokunuşlar olmalıydı. Belirttiğim gibi rezalet değil ama Call of Duty: Black Ops IIII – Blackout modu ve Apex Legends gibi örnekleri görünce, aradaki fark çok daha iyi anlaşılıyor.
Ayrıca harita üzerinde bulduğumuz silah, cephane veya çeşitli eşyaları almak için çıkan yazı çok yetersiz. Sanki oyundan çıkarak Word ekranında yazı yazıp geri kapatıyorlar gibi duruyor. Yazıların hem karakterleri hem de puntoları bana fazla küçük ve özensiz geldi. İmleci bu eşyaların bulunduğu yere yapıştırmazsak kolaylıkla es geçebiliyoruz. Oyunun temelinde de eşya toplayıp bunları kullanmak olduğu için oyuncularda tatminsizlik hissi oluşabilir demek istiyorum.
Karakter özelleştirmeleri ile başarı kazandıkça yakışıklı olmak elimizde
Artık yaşlandığıma mı vereyim, kendi yapıma mı bilmiyorum ama oyuncuların karakterlerinin dış görünüşlerine verdiği önemi tam manasıyla anlayamıyorum. Daha havalı bir adamla öldürülmekle sade bir karakterle öldürülmek arasında ne fark var, çok mu önemli bilmiyorum. Öte yandan video oyunu geliştiricilerinin kozmetik ögeler sayesinde kazandıkları paraları duydukça konu hakkında konuşmayıp susmayı tercih ettiğim de bir gerçektir.
Günümüzdeki pek çok video oyunu gibi Fear the Wolves oyununda da karakterimizin ve silahlarımızın dış görünüşleriyle oynayabiliyoruz. Fear the Wolves oyununda; gövde, kafa, cinsiyet ve ödüller olarak Türkçeleştirilerek dört bölüme ayrılmış bir özelleştirme ekranı bulunuyor. Buradaki gövde seçeneği oyundaki karakterimizin giyim kuşamını değiştirebilmemizi sağlayan kısım konumunda. Gövde seçeneğiyle karakterin; üst giysisini, pantolonunu, el aksesuarlarını ve botlarını farklılaştırabiliyoruz.
Kafa kısmında benzer biçim karakterimizin saçının ve sakallarının şeklini, rengini ayarlayabildiğimiz gibi şapka veya gözlük gibi aksesuarları monte edebiliyoruz. El aksesuarları kısmındaysa saat, bileklik veya pek çok farklı türdeki ögeyi karakterimize atayıp, onu daha havalı bir hale getirmemiz mümkün oluyor. Peki bu ögeleri nereden alıyoruz diye sorarsanız onun yanıtını da özelleştir ana bölümündeki ödüller seçeneğinde alabiliyoruz.
Ödüller kısmı oyunun bir nevi ganimet kutusu mağazası konumunda. Beş farklı tema üzerine giden ve her birisinden eşya çıkan paketleri, oyunda kazandığımız paranın karşılığında açıyoruz. Her bir açışta yalnızca bir tane eşya kazanabiliyoruz ama çok pahalı değil bu paketler. Birkaç oynayış sonrasında kazandıklarınızla karakterinizin dış görünüşünü baştan aşağıya yenileyebilme imkanına sahipsiniz. Yukarıda çok laf ettim ama karakterimin ilk haliyle son hali arasındaki farkı da göz ardı edemediğimi belirtmeden geçmeyeyim.
Fear the Wolves, performans açısından rakiplerine karşı nasıl duruyor?
Açıkçası üst kısımda sunduğum video oyunu örneklerinden sonra Battle Royale oyunu geliştiren firmaların işlerinin bir kat daha zorlaştığını söyleyebilirim. Barındırdığı hatalardan bir türlü arınamayan PlayerUnknown’s Battlegrounds gibi bir örnek varken rekabet adına Fear the Wolves çok daha güçlü bir oyun olabilirdi. Yalnız, Call of Duty: Black Ops IIII – Blackout modu ve Apex Legends gibi rakiplerin grafik, ses ve performans unsurlarını gördükten sonra Fear the Wolves biraz geride kalıyor.
Bu arada kimse karşımızdaki oyunun kötü grafikli veya düşük performanslı bir yapım olduğunu düşünmesin lütfen. Aksine, dinamik hava koşulları, açık dünyanın hareketliliği gibi unsurları hesaba kattığımızda, Fear the Wolves oyununun hiç de kötü bir iş çıkartmadığını söyleyebilirim. Yer yer bazı performans sorunları ve tıkanmalar yaşansa da incelemesini gerçekleştirdiğim oyun genel anlamda zorlukların üstesinden gayet başarışı bir biçimde geliyor.
Yalnız akışkan mekaniklere sahip yukarıda verdiğim örneklerin yanına pek yaklaşamadığını da söylemem gerekiyor. Fazla uçan kaçan bir karakterdense ayakları yere basan bir oynanış dinamiği seviyorsanız, bu durum sizin için sıkıntı oluşturmayacaktır. Oyunun seslerinin de yine örnek verdiğim oyunların gerisinde kaldığını fakat idare ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu arada oyunu deneyimlediğim AOC Q2778VQE model monitör ile gerçekleştirdiğim deneyimden oldukça memnun kaldığımı belirtmek istiyorum. Özellikle oyunun dinamik hava koşulları, radyasyon yağmurları ve uzaktaki düşmanların fark edilme safhalarında, 27 inçlik ekranın faydasını gördüm. 2K çözünürlüğe kadar çıkan destekle oyunun sunduğu eğlence ve heyecanı AOC Q2778VQE ile ikiye katladığımı paylaşmak istedim.
Fear the Wolves rakiplerine yaklaşabilir mi?
Battle Royale oyunları piyasası, açık söylemek gerekirse oldukça zor bir kulvara dönüştü. Fear the Wolves bu yarışta biraz geri kalmış gibi görünüyor. Aslında rakipleri yalnızca PlayerUnknown’s Battlegrounds ve Fortnite olarak kalsaydı işi daha kolay olacaktı. Bünyesindeki radyasyon unsurları, kurtlar ve kare şeklinde daralan alanıyla bu oyunlardan farklı bir oyun olarak kendisini gösterebilirdi. Gelgelelim, Call of Duty: Black Ops IIII – Blackout modu ve Apex Legends gibi yapımların piyasaya güçlü bir biçimde çıkmasıyla işlerin seyri deyişti. Böylesine akıcı rakiplerinin karşısında ne kadar kendini gösterir bilemiyorum. Öte yandan Battle Royale türünü sevenler ve farklı bir deneyim yaşamak isteyenler, Fear the Wolves oyununa bir şans verebilirler.