Roguelike türündeki oyunlarla içli dışlı olan ve bu türdeki birçok oyuna saatlerini, günlerini, haftalarını bazen de aylarını vermiş birisi olarak söyleyebilirim ki Footgun: Underground bambaşka bir oyun. Bu oyunu ilk gördüğümde futbol topuyla zindan zindan gezip yaratık mı kesilirmiş demiştim ancak oyuna ilk adımımı attığım andan itibaren fark ettim ki oluyormuş. Tamam, kontrollere ve topların yönüne alışması pek kolay değil, alışana kadar çoğu zaman düşmanları ıskalıyorsunuz da ama alıştıktan sonra öyle keyifli bir hal alıyor ki bu oyun, başından kalkmak için bile saatlerinizi harcayabilirsiniz.
Hikaye olarak da bize ufak bir şeyler sunan oyunda ana karakterimiz, gelecekte bilinmeyen bir zamanda buz kapsülündeki uykusundan uyanıyor. Etrafına baktığında tek gördüğü ise artık sibernetik bir bacağa sahip olduğu. Bu sırada bir futbol topuyla birlikte, savaşacağı binlerce yaratık da buluyor tabii ki ana karakterimiz. Böylece binlerce kez teşebbüs edeceğimiz yolculuklarımızın ilkine çıkıyoruz. Daha önce bahsettiğim gibi ilk seferde alışmak gerçekten zor gelebiliyor.
Sürekli hareket halinde olmamız gereken bir oyunda, başka hareketli bir nesne ile sürekli hareket halindeki yaratıkları vurmaya çalışıyorsunuz. Geliştirici ekip de bunu öngörmüş olacak ki ilk birkaç aşama çok zorlamayarak düz bir düzlemde düşman gelecek şekilde hazırlanmış. Yine de alışmak için pek yeterli değil bu ilk aşamalar. Bu yüzden ilk birkaç denemenizde bolca yenilmeyi göze almanız gerekiyor. Daha sonradan elde edeceğiniz birkaç geliştirme ile bu aşamaların zorluğu yaptığını yetenek ağacı seçimlerine bağlı bir hal alıyor.
Yetenek ağacı kısmında da elini korkak alıştırmamış geliştirici ekip. İki farklı kısımda bu geliştirmeleri planlayıp, geliştirme fırsatı sunulmuş. Hem karakterimizin fiziksel özellikleri üzerinde çeşitli geliştirmeler yapabiliyoruz, hem de karakterimizin kullandığı çeşit çeşit futbol toplarına çeşitli güçler kazandıran birçok geliştirme hazırlanmış. Üstelik bu yeteneklerin hepsini istediğimiz gibi bir araya getirebiliyoruz. Bu noktada hiçbir kısıtlama olmaması da karakterimizi geliştirecek envai çeşit yol sunmakla birlikte, yeniden oynanabilirlik açısından da bu oyunu güçlü bir noktada konumlandırıyor.

Her aşamanın sekiz bölümden oluştuğu Footgun: Underground, isminden de anlaşılacağı üzere yeraltında geçiyor. Bir metro istasyonu şeklinde tasarlanmış olan haritasıyla birlikte, bir sonraki adımınızda ne yapmak istediğinizi ve nereye gideceğinizi kendiniz belirliyorsunuz. Her aşamanın bölüm sonu canavarına ulaşmadan önce karakterinizi ne kadar geliştirebileceğiniz de bu şekilde size kalmış oluyor. Bol bol düşmanla karşılaşıp, savaş antrenmanı mı yapacaksınız veya bu düşmanlardan topladığınız paralarla yol üzerinde biraz duraklayıp geliştirmeler mi satın alacaksınız?
Bu iki seçeneğin yanı sıra bir de durup mücadele bölümlerinde yeteneklerinizi sınamayı da seçebilirsiniz ayrıca. Her bir farklı bölümün, karakterimize farklı bir getirisi olabileceği gibi bunlar arasındaki seçimi de dengeli bir şekilde yapmak oyunda ilerlemek açısında stabil bir ilerleme sağlıyor. Risk almayı seçtiğiniz durumlarda ise oyun sizi çok da büyük sıkıntıların içerisine atmıyor. Yine belli başlı sayıda geliştirme kazanabiliyoruz her bir bölümden ancak bazı bölümlerde hiçbir geliştirme almadan geçme riski de bulunuyor.
Bu yüzden mücadele ve mağaza bölümlerini de ara sıra ziyaret etmek hiç de fena seçenekler sayılmazlar. Daha sonra karşı karşıya geleceğiniz bölüm sonu canavarları ne kadar gelişip gelişmediğinizi pek umursamıyorlar çünkü. Bu güçlü yaratıklarla savaşmanın da kendi zorlukları bulunuyor. Öncelikle bu sekiz bölümlük yolculukta yaptığınız seçimlere göre farklı bölüm sonu canavarlarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Yine de bu noktada biraz iyileştirmeler yapılması gerekiyor, çünkü bir yerden sonra hangi yolu seçerseniz seçin hep aynı bölüm sonu canavarıyla karşılaşmaya başlıyorsunuz. Bu da tabii ki oyunun ilk izlenimine göre daha tahmin edilebilir kılıyor.
Her ne kadar durum böyle olsa da bu yaratıkları yenmek öyle kolay sayılmaz. Yeteri kadar gelişmiş bir şekilde buraya ulaşırsanız eğer, zor dakikalar geçirebiliyorsunuz. Normalde yeterli seviyede gelişmiş seviyede en az iki adet tam geliştirme dolu top ile ve karakter geliştirme yuvaları dolu bir karakter ile hiç zorlanmadan çabucak yenebileceğiniz bu yaratıklar, öbür türlü ömrünüzden ömür götürebiliyor. Tüm bu zorluklara rağmen yine de bu savaşı kazandığınız zaman bir sonraki aşamaya geçmeden önce bir sonraki başlangıcınızda harcayabileceğiniz altın paralardan kazanabiliyorsunuz. Bu altın paralar ile birlikte de oyun içerisinde edinebileceğiniz bazı güçlendirmeleri satın alabiliyorsunuz.

Satın alabiliyorsunuz dediysem de öyle gidip seçip alamıyorsunuz bu geliştirmeleri. Başlangıçta bir altın para karşılığı çalışan, rastgele güçlendirmeler veya yeni toplar barındıran bir kapsül otomatı bize rastgele bir parça veriyor. Burada kazandığınız parçalar ve güçlendirmeler kalıcı olarak açılıyor ve her turda rastgele bir şekilde üretilmiş olan bölümlerde karşınıza çıkma ihtimali olan eşya ve güçlendirme havuzuna ekleniyor. Bu açıdan da bolca içerik eklenmiş gibi görünüyor Footgun: Underground için.
Bu kadar çeşitli geliştirmeli bir oyun içerisinde peki sadece tek bir karakter ile mi oynamak zorundayız? Hayır, Footgun: Underground için farklı özellikler ve farklı başlangıç yetenekleri barındıran toplamda on beş adet birbirinden farklı karakter bulunuyor. Bu karakterleri de yine oyun içerisinde ilerledikçe, farklı biyomlarda bulunan bölüm sonu canavarlarını alt ettikçe açabiliyoruz. Her bir karakterin temel olarak sunduğu özelliklerin dışında, bir de kendilerine özel başlangıç topları bulunuyor. Bu şekilde yaptığınız seçime göre de oyuna bir adım önde başlayabiliyorsunuz.
Footgun: Underground distopik bir gelecekte yer altı dünyasında geçiyor olsa da her aşama farklı biyomlarda geçiyor. Her bir biyomun ise kendine has yaratıkları ve bölgesel zorlukları bulunuyor. Örneğin ilk başladığımız aşamada sadece böcek tarzı yaratıklar bulunuyorken, ilerleyen aşamalarda keşfedeceğimiz biyomlarda robot, balçık, bitki tipi yaratıklarla da karşılaşabiliyoruz. Oyunun bir diğer güzel yanı ise ilk biyom harici diğer tüm biyomların rastgele bir şekilde karşımıza çıkıyor olması. Bu yüzden de sürekli yeni bir şeylerle karşılaşma ihtimali, oyunun sunduğu heyecanı arttırıyor.
Piksel art grafikleriyle donatılmış yapısı ve retro tarzı müzikleriyle de atmosferi oldukça güçlü bir şekilde oluşturmuş geliştirici ekip. Ayrıca topa vuruş hissiyatı ise tam oturtulmuş diyebilirim. Özellikle her topa vuruşunuzda, sanki topa kendiniz vuruyormuş gibi refleks olarak kendinizi sarsma isteği de oluşuyor. Deneysel bir ürün olarak geliştirilmiş olan Footgun: Underground bu senenin sürpriz yapımlarından birisi olmayı başarıyor. Önümüzdeki günlerde de şu anki performansının üzerine koyup, daha da gelişmiş bir şekilde hayatına devam etmesiyle adından çokça söz ettirecektir.