X019 sırasında gösterilmiş olan Fractured Minds, 17 yaşındaki bir oyun geliştiricisi olan Emily Mitchell tarafından hazırlandı. Bu oyunu X019 sırasında gördüğüm zaman oynamak istemiştim ve şansıma, duyurunun gerçekleştirildiği gün bu oyun çıkışını gerçekleştirdi. Oyunun fiyatı da inanılmaz uygundu, sadece 9 TL ödedim. Dilerseniz bu yazımızda, bahsetmiş olduğum bu video oyununu bir inceleyelim, nasıl bir yapıt olduğuna bir göz atalım. Bakalım karşımızda nasıl bir yapıt var?

Fractured Minds ile hassas konulara değiniyoruz
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu oyun oldukça kısa. Daha önce oyuna 9 TL ödediğimi belirtmiştim, oyunun kendisi de 9 dakika civarında sürüyor zaten. Oyun her ne kadar çok kısa bir deneyim sunsa da zaten karşımızda deneysel bir yapıtın olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Bu deneysel yapıtta, karşımıza sürükleyici bir bulmaca tarzında macera çıkıyor. Bu maceranın ve benzersiz keşfin temelinde ise psikolojik hastalıklar bulunuyor.
Oyun boyunca anksiyete gibi psikolojik hastalıklara dikkat çekilmeye çalışılıyor. Tüm bunlar da altı farklı bölüm ile oyunculara sunuluyor. Bu oyunlarda, günlük hayatta yaşanabilecek psikolojik bozukluklar karşımıza çıkıyor ama bu problemler, oyuna inanılmaz sanatsal bir şekilde işleniyor. Yani, aslında gerçek hayattan bir gün yaşıyormuşunuz gibi hissediyorsunuz ama aynı zamanda da o günlük yaşamınızın, oyun içerisinde çok büyük bir farklılığa sahip olduğunu hissedebiliyorsunuz.
Oyundaki her bölüm çok güzel bir atmosfere sahip ve oldukça keyifli. Hatta birkaç bölüm, ciddi anlamda merak uyandırıcı bir yapıya bile sahip olabiliyor. Ayrıca, çoğu farklı noktada psikolojik problem yaşayan insanlara destek olunuyor ve onların yalnız olmadığından bahsediliyor. Bu da Fractured Minds oyununu benim gözümde farklı bir noktaya taşıyor. 2017 BAFTA YGD Game Making 15-18 Years Award sahibi olan bu genç geliştirici, bence psikolojik problemlerin yansıtılması konusunda güzel bir iş çıkarttı.
Bu arada şu küçük bilgiyi de söylemek istiyorum: Muhtemelen satış platformlarında farklılık gösteriyordur ama bu oyunu satın almış olduğunuz zaman verdiğiniz paranın bir kısmı direkt olarak geliştirici kardeşimize gidiyor, bir kısmı da Safe In Our World kurumuna gidiyor. Safe In Our World, zihinsel sağlık farkındalığı yaratmaya çalışan bir oyun endüstrisi hayır kurumu olarak geçiyor. Ayrıca bu kazanç ile Safe In Our World ekibinin gelecek projeleri de desteklenecek.

Benzersiz bir deneyim yaşıyoruz
Oyunun kendisine ise karabasan diyebileceğimiz bir deneyim ile başlıyoruz. Kısa bir kötü deneyimden sonra kendi odamızda uyandığımız zaman oyun, birkaç farklı tuşunu öğretiyor. Zaten oyunda koşma ve etkileşime geçme tuşları bulunuyor, bu yüzden de oyun inanılmaz rahat bir şekilde oynanabiliyor. İlk bölümde, kilitli odamızdan çıkabilmek için bir anahtar arıyoruz ve bulduğumuz her anahtar yanlış çıkıyor. Her yanlış anahtar bildiriminde, içinizde farklı bir his oluşuyor.
En sonunda doğru anahtarı buluyoruz ve odamızdan çıkıyoruz. Bu, bizlere küçük bir deneyim sunuyor; odadan çıktığımız anda ikinci bölüm başlıyor. Yalnız, ilk bölümde sıradanlığın ne kadar büyük bir problem olabildiğini görmemize rağmen, ikinci bölümde karşımıza boşluk hissi çıkıyor. Bu hissin deneyimlendiği odada belli ki bir parti hazırlanıyor. Bizler de hediye kutularından ve etkileşime geçilebilir diğer şeyler aracılığı ile duvarda asılı olan bir resmi tamamlamaya çalışıyoruz.
Eğer resmi tamamladıysanız, anahtarınızı alıp bir sonraki odaya geçebiliyorsunuz ama ikinci bölümde de o boşluk hissi gayet güzel bir şekilde anlatılıyor. Doldurmaya çalıştığınız resim ve ardından yaşananlar da bu hissi destekler nitelikte, üzücü bir deneyim yaşatıyor. Üçüncü bölüme, birkaç mesajın yazılı olduğu bir koridor aracılığı ile geçiyoruz. Bölümün kendisinde ise o içinden hiç çıkmak istemediğimiz, rahat olduğumuz kendi çemberimizi deneyimliyoruz.
Üçüncü bölümdeki amacımız, kendimizi rahatlatmak ve bulduğumuz bir büyüteç aracılığı ile kar küresinin içine yolculuk yapabiliyoruz. Bir sonraki bölüm için anahtarımızı aldığımız bu bölümde, oyun her ne kadar bizim dışarı çıkmamızı istemiyor olsa da bunu yapmamız gerekiyor. Bu noktada da zaten o bahsetmiş olduğum konforlu olduğumuz alana değiniliyor. İlk bölümde ve ikinci bölümde olduğu gibi o garip his, üçüncü bölümde de sizi sürekli takip ediyor; en azından ben öyle hissettim.

Fractured Minds, kolay bulmacalardan oluşuyor
Dördüncü bölüm, tahmin edebileceğiniz gibi renksiz, iç boğucu ve karanlık bir sokakta geçiyor. Bu bölümde oyunun ele almaya çalıştığı problem ise paranoya. Oyunun en benzersiz bölümlerinden bir tanesi olan bu anlarda da gayet basit bir bulmaca çözüyoruz ve ardından kendimizi halsizlik ile alakalı beşinci bölümde buluyoruz. Beşinci bölüm, su altında geçiyor ve yine bir önceki bölümde ve ondan önceki bölümlerde olduğu gibi hemen çözülebilecek, kısa bir bulmaca sunuyor.
Son bölümde ise karşımıza kendimiz, o içimizdeki canavar ve tabii ki kalbimiz çıkıyor. Yine hemen çözülebilecek bir bulmacaya ev sahipliği yapan bu bölüm, oldukça güçlü sözlerle bitiriyor kendisini. Toplamda da 10 dakika gibi bir sürede bu yapıtı bitirmiş oluyorsunuz. Tabii böyle bir oyunda önemli olan, oyunun süresi veya bulmacalarının zorluğu değil; oyun boyunca yaşamış olduğunuz deneyim, hissetmiş olduğunuz şeyler ve tabii ki size verilmiş olan mesajlar önemlidir.
Bu noktada da Fractured Minds ve geliştiricisi olan Emily Mitchell, çok güzel bir iş çıkartıyor. Oyunda birbirinden benzersiz altı farklı bölüm bulunuyor ve her bölüm, size benzersiz bir deneyim ve benzersiz bir his yaşatıyor. Eğer geçmişte herhangi bir psikolojik problem yaşadıysanız veya şu an yaşıyorsanız, bu oyun sizin için kesinlikle çok fazla anlama sahip olacak ve diğer herkesten daha benzersiz bir deneyim yaşayacaksınız. Hatta bu oyun sırasında belki kendinizi bile görebileceksiniz.
İşte saymış olduğum bu noktalar, Fractured Minds oyununu benim gözümde çok güzel bir noktaya çekiyor. Evet, Fractured Minds başarılı bir görselliğe ve performansa sahip değil. Belki oyunun sanat tasarımı çok zayıf ve doğru düzgün herhangi bir mekanik yok ama her oyunda bunlar önemli değildir. Fractured Minds oyununun yaptığı gibi böyle hassas noktalara değinen video oyunlarında, bu tip şeylerden önce deneyim önde gelir ve bu oyun, kardeş yapıtları gibi anlamlı bir deneyim sunuyor.

Bu oyun deneyimlenmeli mi?
Eğer psikolojik problemler ile boğuştuğunuzu düşünüyorsanız, bu oyunu kesinlikle deneyimlemelisiniz. Oyunun kendisi öyle pahalı bir şey de değil; konsollarda 9 TL, Steam üzerinden ise 4 TL gibi bir bedel ödeyerek bu deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Ayrıca verdiğiniz bu para, oldukça genç bir oyun geliştiricisini ve önemli bir hayır kurumunu da destekliyor. Bana soracak olursanız, oynamayacak olsanız bile eğer bu tip problemlere önem veriyorsanız bu oyunu satın alıp, desteklemeniz gerekiyor efendim.