Daha önce This War of Mine oyununu da geliştirmiş ve piyasaya sürmüş olan 11 Bit Studios, 2018 senesi içerisinde oyuncuların karşısına Frostpunk ile çıkmıştı. Öncelikle bilgisayarlar için piyasaya sürülen bu oyunda şehir kurma mantığı, hayatta kalma mekanikleri ile birleştiriliyordu. Zamanında bu türü çok sevdiğim için oyunu da büyük bir zevkle oynamıştım. Daha sonra bu oyun o kadar popüler oldu ki konsollar için de piyasaya sürüldü. Bu sırada, oyunun bilgisayar sürümü için üç farklı genişletme paketi geliştirildi. İşte şimdi o genişletme paketlerinin tamamı konsollar için de geldi. Ben de bunu bir fırsat bilip, Season Pass ve içerikleri sizler için incelemek istedim.
Frostpunk için satılmakta olan Season Pass, daha önce dediğim gibi içerisinde üç farklı genişletme paketi bulunduruyor. Bunlardan ilki, The Rifts olarak geçiyor. Aslında, genişletme paketleri arasından en güçsüz olanı da benim gözümde The Rifts. Bunun sebebi ise koskoca genişletme paketinin, oyuna sadece belli bir oyun modu için 1 adet harita ekliyor olması ve bunun yanında bir de köprülerin oynanış mekaniği olarak sunulması. Yeni harita, Endless isimli oyun modu için geliyor. Yani, en azından oyunun tekrar oynanabilirliği bir tık artıyor ama yine de bu haritanın yanında gelen köprü, adeta şaka gibi hissettiriyor.
The Rifts, adeta ücretsiz bir güncelleme gibi hissettiriyor. Zaten, Endless isimli oyun modunun ücretsiz bir güncelleme ile eklenip, bu oyun moduna yeni bir haritanın genişletme paketi ile eklenmesi de bana bir garip geliyor. Yani, Endless gibi yüksek kaliteli bir oyun modu eğer ücretsiz olabiliyorsa, bu oyun modunun yeni haritasını odak noktasında bulunduran bir içerik serisi de ücretsiz güncelleme olmalı; genişletme paketi olmamalı. Köprüden bahsetmek bile istemiyorum; kendisi oynanışa olabildiğince minimum bir seviyede etki ediyor. Yani, The Rifts ciddi anlamda büyük bir hayal kırıklığı ama her şey daha iyi oluyor; hiç merak etmeyin.
Frostpunk oyununun Season Pass ögesi dahilinde sunulan ikinci genişletme paketi ise The Last Autumn olarak geçiyor. Bu içeriği hemen aşağıdaki başlık altında daha fazla öveceğim ama her şeyden önce şunu söylemek istiyorum: Bu oyun, halihazırda kış teması ile başarılı bir şekilde içimi üşütmeyi başarıyordu. Açıkçası, yeni bir içerik olarak oyuncuları kardan ve soğuktan biraz da olsa uzaklaştıran bir genişletme paketi görmek beni daha en baştan mutlu etti. The Last Autumn, öncelikle bu teması ile dikkatimi çekti ama kendisinin içeriğine baktığınız zaman ilgi çekici daha çok fazla şey bulabilirsiniz.
Frostpunk ile son kez bir sonbahar yaşıyoruz
Frostpunk, temel oyun deneyimi ile muhteşem bir zaman yaşamamızı sağlıyordu. Sadece oynanış değil, hikaye de ciddi anlamda ilgi çekici olabiliyordu. The Last Autumn ise bu hikayenin temellerini çok daha fazla sağlamlaştırabilmek için oyuncuları, yaşanan kıyamet günlerinin hemen öncesine götürüyor. Yani, dünya üzerine kalıcı bir kış gelmeden önceki son sonbaharı yaşıyoruz. Daha da önemlisi, dünyanın başına neden böyle bir şeyin geldiğini öğreniyoruz. Bunu da oyuna eklenen yeni bir hikaye temelli içerik ile deneyimleyebiliyoruz. Bu içerikte yepyeni bir tema, daha önce görülmemiş mimariler ve oyun mekanikleri de sunuluyor.
The Last Autumn ile sunulan bu hikaye modunda, aslında temel oyunda insanları hayatta tutmaya yarayan jeneratörleri inşa etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de tamamen yeni kanunlar sunuluyor. Bu sayede temel oynanışa farklı yönler verebiliyoruz. Aynı zamanda, yepyeni teknolojiler ve yepyeni binalar da oyuna ekleniyor. Tüm bu yenilikler, donma riskinin olmadığı bir dünyada birleşince, sanki kendinizi yepyeni bir oyun oynuyormuş gibi hissedebiliyorsunuz. Yani, oyunun temeli ciddi anlamda değişiyor bu genişletme paketi ile. Bu da dediğim gibi Frostpunk oyununun sürekli soğuk olan havasını güzel bir şekilde çeşitlendiriyor.
Yine de donma riski ortadan kalktı diye her şeyin kusursuz olduğunu düşünmeyin. The Last Autumn, Frostpunk oyununa zehirli gaz ve işi grevleri gibi yeni tehlikeler ekliyor. Tüm bunlar, yeni kanun kitapları ile birleştirildiği zaman yeni oynanış imkanları sunulabiliyor. Bu arada, ana oyunda olduğu gibi bolca ahlaki seçim de bulunuyor. Mesela, işçilerin yanında olup, bir sendika açabilirsiniz veya onları manipüle etmeyi tercih edebilirsiniz. Mahkumlar gibi yeni sosyal sınıflar da zamanla tanıştırıldığı için verilen kararların önemi sürekli olarak artıyor ve genel anlamda çok yüksek kaliteli bir genişletme paketi deneyimi yaşanıyor.
The Rifts, The Last Autumn gibi bir genişletme paketinin yanında şaka gibi kalıyor. Yani, bu iki ücretli içeriğin arasındaki farka baktığınız zaman kalitenin ciddi anlamda yükseldiğini hissedebiliyorsunuz. Yalnız, geliştirici ekip öncelikle berbat bir içerik sundu, daha sonra toparladı diye The Last Autumn içeriğini ekstra övüyorum sanmayın. The Rifts olmasa bile The Last Autumn, tek başına kesinlikle satın alınması ve deneyimlenmesi gereken içeriklerden bir tanesi benim gözümde. Peki, bu genişletme paketi ile yakalanmış olan başarı, son içerik ile de devam ettirilebiliyor mu? Gelin, On The Edge isimli içeriği de inceleyelim.
On The Edge, biraz da olsa beklentilerin altında kalıyor
Frostpunk için piyasaya sürülen son genişletme paketi, On The Edge olarak geçiyor. Bu içerik öncelikle bir hikaye sunuyor. Bu hikayede yeni kurulan bir karakolun lideri olarak görevimize başlıyoruz. Böyle deyince, hikayenin diğer tüm içeriklerdeki gibi çevreye ve şartlara karşı hayatta kalma ile alakalı olabileceğinizi düşünebilirsiniz ama durum öyle değil. Bu sefer, hayatta kalmak ile birlikte her şeyi dengede tutmak da oldukça önemli. Bunun en büyük sebebi ise yeni açılan karakoldaki amacımızın üslerimize yardım etmek olması ve onların gönderdiği kaynaklar ile yetinmek zorunda olmamız. Üslerimiz de pek eli açık insanlar değil ne yazık ki.
On The Edge ile sunulan hikayede hem bize verilen yiyecekler ve diğer kaynaklarla, hem de üslerimiz tarafından sunulan kanunlarla yetinmek zorundayız. Bu noktada hem üslerimizi memnun etmemiz gerekiyor, hem de izcileri ve diğer çalışanları mutlu tutmanız gerekiyor. Yalnız, bu hiç kolay bir şey değil; üslerimizin aksiyonu genelde bizleri olumsuz etkiliyor; izcilerin aksiyonu da genelde üslerimizi olumsuz etkiliyor. Yalnız, bu düzen böyle devam etmek zorunda değil. Karakolunuz, bir süre sonra üslerinden ayrılabilir ve kendi bağımsızlığını ilan edebilir. Bunu yapabilmek için herkesi memnun tutmaya çalışırken, bir de uzaklara açılmanız gerekecek.
Bu anlattıklarım dahilinde On The Edge, Frostland bölgesine yardımcı yerleşim yerleri ekliyor, onlarla kurulabilecek ilişkiler sunuyor. Bunlarla birlikte, yine Frostland için güvenli yollar geliyor. Yerleşim yerlerine iyilik yapma, diplomasi kurma, ticaret ve geliştirme yapma sistemleri de sunuluyor. Bununla birlikte, yepyeni teknolojiler ve binalar da oyuna ekleniyor tabii ki. The Last Autumn, tamamen yeni bir deneyim sunmayı hedeflerken, On The Edge aslında temel oyunda yer alan deneyimin bir alt dalını oluşturuyor gibi hissettiriyor. Açıkçası bu, çok da kötü bir şey değil; ben The Last Autumn kadar olmasa da On The Edge içeriğinden de çok memnun kaldım.
Frostpunk için Season Pass, şu anda Steam üzerinde indirimli olarak 40 TL. İndirim bittiği zamanda 60 TL olacak. Açıkçası, bu fiyat etiketine baktığınız zaman The Rifts, her ne kadar berbat olsa bile ben direkt olarak Season Pass ögesini satın almanızı öneririm. Yani, ek paketleri tek tek almayın bence. Konsol tarafında ise durum çok daha kötü; aynı Season Pass, ne yazık ki PlayStation Store üzerinde 240 TL. Ne yazık ki böyle bir fiyat etiketi, böyle bir Season Pass için kesinlikle uygun değil. Eğer sizler de benim gibi konsol tarafındaysanız, Season Pass ögesinin indirime girmesini, 100 TL civarına düşmesini bekleyin derim.