Funko Pop! ve artık her yerde bulunan marka tabanlı vinil oyuncaklar hakkındaki görüşünüz ne olursa olsun, Funko Fusion oyununun arkasındaki şirketin, popüler kültürün her alanından markalara şaşırtıcı derecede geniş erişimini kullanan ve LEGO oyunlarının eski isimlerinden oluşan bir stüdyo tarafından geliştirilen bir video oyunu başarısız olamaz, değil mi? Ülkemizdeki fiyatları sağ olsun, bu oyuncakların koleksiyonunu yapmıyorum ve aslında markalara tapınma durumunun simgesi haline gelmelerini önemsemiyorum. Yine de LEGO oyunlarına bayılıyorum ve 10:10 Games ekibinin en azından bu başarıya yakın bir şeyi yeniden yaratacağına dair yeterli miktarda inancım vardı.
Ne yazık ki acı gerçek şu ki Funko Fusion, en az oyuncakların kendisi kadar ucuz hissiyatlı ve yaratıcı açıdan iflas etmiş durumda. İhtiyacınız olursa diye, buradaki temel kurgu şu: Freddy Funko’nun düşmanı veya farklı bir egosu filan olan Eddy Funko, Wonder Worlds’ü ele geçirmeye çalışıyor – Funko’nun marka imparatorluğunun var olduğu çeşitli diyarlar – şimdi en az yedi tanesini geçmek ve onu durdurmak için yeterli Crowns toplamak size kalmış. Benim hikayeden anladığım bu. Esasen bu, sizi Jurassic World, Battlestar Galactica, The Thing veya Hot Fuzz gibi bildiğiniz serilere dayanan bir dizi dünya turuna göndermek için bir bahane.
Tonal olarak Funko Fusion adeta her yerde. Funko’nun ürünlerinin müşteri kitlesinin önemsiz olmayan bir kısmının favori serileri için nostaljiden keyif alan yetişkinler olduğunun bilincinde olsak bile, burada bu olgun lisanslar (Invincible, Nope ve Shaun of the Dead), sık şiddet ve nişancı mekanikleri ile basit oynanışa bağlı karikatürize sunum arasında inanılmaz derecede garip bir çatışma var. Sofistike olmayan oyun tasarımı ve ucuz, sadece göndermelere dayanan mizahın bu evliliğinin işe yarayabileceği bir dünya kesinlikle var ama Ricky Gervais ve Breaking Benjamin gibi bazı şeylerin 2000’lerde kalması en iyisi bence. Bu oyun, bunu anlamıyor.
En kötü suç, burada bulunan markaların, geldikleri kadar genel ve yaratıcı olmayan bir oyuna hapsedilme talihsiz konumuna sahip olması bence. Funko Fusion yapıtının piyasaya sürülmesinden önce yapılan pazarlama faaliyetlerinin çoğu, geliştirici ekibin fandom kimliklerini ve oyuna koyduğu özelliklere olan sevgisini öne çıkardı. Oyunun tamamına göz attıktan sonra, ekibin bu serilerin her birinin en sevdiği kısımlarının dolambaçlı koridorlar ve boş sokaklar olduğunu varsayabilirim; her bir dünyada zamanınızın çoğunu burada geçireceksiniz. Oyunun bölüm tasarımı bu noktada en zayıf olan sayısız elementlerden sadece bir tanesi ve size oyun içinde sadece acı çektiriyor.
Bir oyunun cazibesini bu kadar zorlaması ve aynı zamanda Donkey Kong’un yerine Chris Evans’ın vinil figür versiyonunun dijital bir temsilini koyan arcade Super Mario Bros. oyununun bir parodisini yapması garip, şaşırtıcı ve ayrıca etkileyici. Her nasılsa Funko Fusion, modern ve sözde gerçekçi görsel tarzıyla, LEGO oyunlarının tuğla tabanlı formlarında yaptığından daha azını yapmayı başarıyor. Bazı nadir istisnalar dışında, her ortam kaynak malzemeye benzeyen ama her bir markayı yüzey seviyesinin ötesinde özel kılan şeyin çok az anlaşıldığı parçaların bir karışımı gibi hissettiriyor.
Yeterince dikkatli bakarsanız bazı güzel göndermeler bulabilirsiniz ve markalardan birkaçı, diğerlerine kıyasla daha iyi muamele görüyor. Örneğin, Ramona Flowers, koşmak yerine patenle kayıyor ve Scott Pilgrim dünyasının ana görevi boyunca saçı ve kıyafeti değişiyor. Ayrıca, Umbrella Academy dünyasında bir donut dükkanına girip, hoparlörden They Might Be Giants’ın Istanbul (Not Constantinople) şarkısını çalmaktan ve Luther’i sokakta dans etmeye teşvik etmekten de oldukça keyif aldım. Yalnız, yapılan göndermeler, bir oyunu mutlak eğlenceli yapmaz.
Funko Fusion içerisindeki çoğu bölüm ve karşılaşma aynı formülü takip ediyor. Bir alana girecek, sonsuz sayıda ortaya çıkan düşmanların sürekli saldırısı altında bir dizi rastgele nesneyi arayacak, kendinize çıkış anahtarını kazanacak ve belki de diğer dünyalarda zaten yaptığınız bulmacaları biraz farklı bir şekilde ele alan, aynı şekilde biçimlendirilmiş bir sonraki aşamaya geçeceksiniz. Ana marka seviyelerinde ilerlerken erişebileceğiniz çeşitli araçlar bile bu monotonluğu kırmak için yeterli değil. Neredeyse her zaman, topladığınız parayı uygun bir yerde bulunan bir makineye gidip harcamak, belirli bir noktaya giden belirli bir şeyi kapmak ve bir ipucu aldığınız için sırtınızı okşamaktan ibaret.
Bu cihazlar, ilk seferde ilerleyemediğiniz alanlarda ilerlemek için onları diğer dünyalara götürmeniz gerekeceği için bir miktar tekrar oynanabilirlik katıyor ama oyunu bir kere bitirdikten sonra herhangi bir şeyi gerçekten tekrar ziyaret etmek isteyip, istemeyeceğiniz tamamen başka bir tartışma. Oyundaki pek çok şey kötü düşünülmüş veya aceleye getirilmiş gibi hissettiriyor, özellikle de bölüm tasarımı. Düzenlerin hiçbirinde veya eşyaların yerleştirildiği yerlerde mantık yok, bu da tekrarlanan varlıklarla dolu kutu gibi odalar arasında kaybolmayı çok kolay hale getiriyor. Oyun, anahtar bulma olayına bile bağlı kalamıyor; çoğu zaman kartı kapının hemen yanındaki bir sandığa koyuyor.
Oynanabilir karakterler veya düşmanlar arasında çok az mekanik farklılık var. Buna, akla gelebilecek en sıkıcı oynanış hislerinden bazılarını ekleyin ve bunu çok sık, çok uzun süre yapın. Böylece, Funko Fusion oyununun yorucu hikaye modunu anlamış olacaksınız. Boşa harcanan potansiyel, kötü tasarım ve genel olarak eğlence eksikliği ile ilgili tüm şikayetlerime rağmen durum daha da kötüleşiyor. Oyun, piyasaya sürüldükten sonra inceleme erişimi verilmesine ve oyunda ilerlerken birçok güncelleme görmeme rağmen, oyunun tamamı hatalar ve pürüzlerden oluşan bir karmaşa. Tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki 40’tan fazla ana seviyeden tek bir tanesini bile ilerlemeyi veya tamamlamayı engelleyen bir hata ile karşılaşmadan deneyimleyemedim.
Örneğin, bir Jurassic World bölümünde, dört raptora ulaşıp, onları bir helikopter pistine götürmem gerekiyordu. Dördünü de bulduktan sonra yarım saat daha etrafta koşturdum ve tüm yan içerikleri tamamladım. Sıra onları teslim etmeye geldiğinde, bir tanesi yere düştü ve sonsuza dek kayboldu. Bölümü sıfırdan başlatmam gerekti. He-Man bölümlerinden birinde, portalları içeren bir bulmacayı çözerken, oyun bir şekilde önceki seviyeye ait bir portalı etkinleştirmeme izin verdi ve beni orada garip bir ortamda hareketsiz bıraktı. Bu gibi durumlarda tek çare seviyeden çıkmak, kaydettiğiniz tüm ilerlemeyi ve yol boyunca topladığınız koleksiyonları geride bırakmak.
Funko Fusion, tam bir karmaşa. Basit ama zararsız bir aksiyon-platform oyununa sarılmış eğlenceli bir gönderme festivali olabilecek bu deneyim, gerçek bir Funko Pop! ürününden daha kötü kalite kontrolü ile tüm cephelerde başarılı olmayı kaçırdı. Geliştirici ekibin bu markaları ya da en azından Funko Pop! haline sokulmuş versiyonlarını bir araya getirmeyi başardığı gevşek referanslar ve benzeri şeyler koleksiyonuyla hayata geçirme çabalarına odaklanmayı seçtiğini kesinlikle görebiliyorum ama stüdyo, garnitürü koymak için o kadar uzun zaman harcamış ki sos unutulmuş.
Funko Fusion oyununun bence en büyük başarısı, çok popüler olan o vinil figür serisinin bütününe ne kadar iyi uyduğu. Yani; sevilen serilerin neşesiz, ruhsuz temsilleri, kaynak materyalin cazibesinin neredeyse hiçbirini yakalayamıyor. Beni yanlış anlamayın; bazı markalar gerçekten çok iyi temsil edilmiş ve cameo seviyeleri çoğunlukla oldukça iyi ama bunun geri kalanındaki her şey berbat denebilecek bir seviyede ve bu yüzden de sizlere bu oyunu gerçekçi bir şekilde önermem zor. Eğer gerçek hayatta Funko Pop! topluyorsanız, belki %50 veya daha fazla oranda bir indirim bekleyin.