Spider Studios, yeni bir devam oyunu olan GreedFall II: The Dying World ile karşımızda. Bu oyundaki olaylar, orijinal GreedFall yapıtındaki olayların 3 yıl öncesinde geçiyor ama bu oyunda kolonist yerine bir yerli olarak oynuyoruz. Eğer ilk oyunu beğendiyseniz ve benim gibi bu güzel dünyaya bir kez daha dalmak istiyorsanız, o zaman özlediğiniz bu dünyaya tekrar hoş geldiniz. Şimdi gelin, bu yapıtın Erken Erişim versiyonu için bir ön inceleme yazalım.
GreedFall II: The Dying World, Furkan adında bir adamın, bir şövalenin önünde oturup, birisini boyaması ve ondan hareketsiz kalmasını istemesiyle başlıyor. Bu sizi karakter yaratma ekranına götürüyor, ardından anneniz gelip, Furkan’ın etrafında takıldığınız için sizi azarlıyor; yapacak başka işleriniz var. Bundan sonra, siz ve köyünüzden diğer iki kişi bilge olmak için denemelere başlıyorsunuz. Maceramız böylece sonunda start alıyor.
Karakterinizin görünümünü özelleştirdikten sonra bir karakter profili seçmeniz gerekiyor. Bu, hangi başlangıç silahını alacağınızı ve hangi becerilerde uzmanlaşacağınızı belirliyor. Örnek olarak, savunma ve savaşı kontrol etme konusunda uzmanlaşmış Protector profili verilebilir. Bir diğeri ise çok yönlü Teer Fraeden büyüsünde uzmanlaşan Doneigad. Bununla birlikte, bunun yerine uygun gördüğünüzü seçebileceğiniz serbest yaratım seçeneği de var.
Serbest yaratımı seçtiğiniz zaman 6 farklı profil ağacı arasından dilediğiniz ile yolunuza devam edebiliyorsunuz. Bunlardan üçü, karakterinize hareketler/avantajlar sağlayan Stance içindi. Defans kaybederken daha fazla hasar vermek gibi düşünün bunu. Diğer üçü ise oyuncuların dövüş tercihleri için. Büyü (Teer Fraeden), yakın dövüş silahları (baltalar ve kılıçlar) ve son olarak yaylarınız var. Yayımlanan yol haritası daha fazla beceri ağacının yolda olduğu da belirtiliyor.
GreedFall II: The Dying World oyununun dövüşü, önceki yapıta kıyasla daha taktiksel bir yaklaşım seçiyor. Etrafta dolaşıp, saldırıları engellemek ve kaçmak yerine, artık bir düşman seçip, saldıracaksınız. Yani, Dragon Age serisine benzer bir taktiksel yaklaşım hedefleniyor. Büyülerinizi veya yeteneklerinizi daha iyi kullanmak için savaşı duraklatabiliyorsunuz da. Otonomiyi açarken, yoldaşları da işe yaramaz buldum. Bu yüzden işleri manüel olarak yapmak daha iyi.
Bu ön incelemenin başında da belirttiğim gibi oyun henüz Erken Erişim sürecinde ve hatta ilk günlerinde. Bu yüzden de doğal olarak savaş elementleri ile ilgili bazı sorunlar yaşadım. Örneğin, düşmanlar zemini kesiyor ve öldürüldüklerinde modeller de uçup, gidiyordu. Sadece onları izlerken savaş yavaş gelebilir, bu yüzden gelecekteki güncellemelerde biraz hızlandırabileceğimizi umuyorum. Erken Erişim sürecinden ötürü bu problemleri çok üstelemeyeceğim.
Işık ve gölge tasarımları ise bir diğer yandan harika görünüyor ve ormanlık alanları gerçekten tamamlıyor. Renkler gerçekten göze çarpıyor ve özellikle ağaçların ve yeşilliklerin görünüşünü sevdim. Ormanın ve köyün tasarımını da beğendim. Bunların karşısında ne yazık ki yüz animasyonları oldukça ölü. Bunun da ötesinde, ses tonuyla da uyuşmuyorlar. Ne yazık ki seslendirme mükemmel değil ama yine de gideri var diyebilirim.
Dokuların da sık sık aksadığını fark ettim, özellikle de karakter modellerinde. Yüklenmeleri birkaç dakika sürüyor, bu da bir konuşma sahnesi sırasında kamera açıları arasında geçiş yaparken garip oluyor. Ana menü müziği ise harika. Oyunu başlatmak ve müziği ilk kez duymak inanılmazdı. Daha başlamadan maceraya gerçekten büyük bir ihtişam duygusu kattı. Dürüst olmak gerekirse beni hazırlıksız yakaladı ve bunu gerçekten en iyi şekilde yaptı.
Daha önce birkaç kere dediğim gibi GreedFall II: The Dying World, henüz Erken Erişim dahilinde olduğu için önsözden sonra durup, bu ön incelemeyi yazmanın en iyi fikir düşündüm. Bu satırları yazıyı yazdığım sırada, şu anki oyunumda yaklaşık 10 saatten biraz fazla zaman geçirdim. Bir oyun daha Erken Erişim içerisindeyken onu çok fazla yargılamak kolay ama önsözü oynadıktan sonra dürüstçe söyleyebilirim ki bu yapıtı çok daha fazla kere oynayacağım.
GreedFall II: The Dying World oyununun açıkçası tam bir oyun olarak çıkmasını dört gözle bekliyorum. Savaş elementleri tıpkı Dragon Age serisindeki gibi oynanıyor ki buna gerçekten bayıldım. Buna karşılık, savaş size yavaş ve animasyonlar basit gelebilir ama oyunun yol haritasına baktıktan sonra, çok sayıda büyük güncelleme geliyor gibi görünüyor. Ayrıca düşmanların Guard veya Bandit yerine kendi varlık isimlerine sahip olduklarını fark ettim. Bu da hoş bir detay.
GreedFall II: The Dying World, henüz Erken Erişim alanına yeni giriş yaptı; bu yüzden gelmesi ve değişmesi gereken çok şey var. Eğer ilk oyunu henüz oynamadıysanız, oynamanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu taktiksel savaş kaşıntısını kaşıyacaktır. Bu arada devam oyununun güncellemelerini de merakla bekleyebilirsiniz. Siz, ilk oyunu bitirene kadar bu oyuna da birkaç büyük güncelleme gelecektir ve işleri bir tık iyileştirecektir diye düşünüyorum şahsen.
Bu oyun, kaba hissettirirken umut vaat ediyor. Savaş sistemindeki iyileştirmeler ve yoldaşlarınızı bir savaşta daha kullanışlı hale getirmek için atılan adımlar çok hoş. Hedefler için işaretlerin veya ipuçlarının olmaması sinir bozucu olabilir ve bazı şeyler için bir sözlüğün olmaması gereksiz dolaşmaya yol açabilir. Genel olarak ilginç bir oyun olmaya devam ediyor ama halkın, oyunun zaman içinde geliştiğini görebilmesi için işlerin nasıl şekillendiğini merak ediyorum.