Bir süredir Forza Horizon 5 oyununun başarısı konuşuluyordu. Daha sonra, Gran Turismo 7 için çıkış dönemi yaklaştıkça, gündem o tarafa döndü. Bu sırada, Assetto Corsa Competizione oyununun da yeni nesil güncellemesi birçok oyuncuyu heyecana sokmayı başarmıştı. Tüm bu birbirinden kaliteli video oyunlarının arasında eğer GRID Legends yapıtının varlığını unuttuysanız, sizi suçlayabilmek mümkün değil. Codemasters ve EA, neden böyle bir oyunu, böyle yoğun bir zamanda piyasaya sürdü, bilmiyorum ama sonucunda aldığım deneyim oldukça etkilendi diyebilirim. Diğer oyunlar varken, neden bu oyunu oynayayım ki?
Aktif olarak hala Forza Horizon 5 ve Gran Turismo 7 oyunlarını oynuyorken, yine de GRID Legends için biraz heyecanlanmış olduğumu söylemek istiyorum. Bunun sebebi ise oyunun hikaye moduydu. Ben yarış oyunu da olsa, futbol oyunu da olsa, hikaye temelli içeriklerden hoşlanıyorum ve bu yüzden Codemasters ekibinin yeni oluşturduğu deneyimi de tatmak istemiştim. Şansıma da oyun, hikaye modunun girişi ile açılıyor, ufak bir yarış yapıyorsunuz ve daha sonra oyun, hikayeye mi, yoksa kariyere mi devam etmek istediğinizi soruyor. Ben tabii ki hikaye ile ilerledim ve çok sürpriz bir şekilde, sadece 1-2 saatte bu hikaye bitti.
GRID Legends oyununun hikayesinde idealist ve deneysel bir takımın, ikinci sürücüsü olarak son anda işe başlıyoruz. Amacımız ise sezonda başarılı olup, takımın sonsuza dek kapatılmasını engellemek. Oyunun hikayesi 1-2 saat kadar sürse de hakkında çok konuşup, detayları vermek istemiyorum. Yine de şunu söyleyebilirim ki bu oyunun hikaye modu, sunumu hariç, tam bir hayal kırıklığıydı. Yani, sunum güzeldi ve karakterler de idare edebilirdi ama bazı noktalarda her şey çok vasat bir seviyeye çıkıyordu. İnanılmaz klişe karakterler, aynı klişelikte yaşanan hikayeler, sonuçlar ve çok daha fazlası, hikayenin tadını tamamen kaçırdı.
GRID Legends oyununun hikaye modunda benim sinirimi en çok bozan şey, yarışlardaki başarınızın hiçbir şey ifade etmemesi. Şimdi finalden bahsedeceğim ama yani saçmalığı görmeniz için bunu söylemem gerekiyor: Bütün bir sezon boyunca yardımcı sürücü olarak ben birinci oldum, asıl sürücü ilk üçe bile giremedi. Yalnız hikayenin sonunda ana ligde kalan sürücü o oldu; her yarışta birinci olan ben ise amatör tarafta, hala ikinci sürücü olarak kalmaya devam ettim. Tamam, takımlar arasında böylesine bir kapışma olmaması lazım ama bu kadar başarı ardından böylesine saçma bir sezon finali hayal etmemiştim.
GRID Legends, içeriklerde hayal kırıklığı yaratıyor
GRID Legends oyununun birkaç saatlik hikaye modu, benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Açıkçası bu noktada beni kısmen memnun eden tek şey, bu hikaye moduna dört adet ek paket ile yeni içeriklerin eklenecek olması. Oyunda zaten bu hikaye, birinci sezon olarak gösteriliyor. Muhtemelen dört sezon boyunca hikaye ilerleyecek; bu sırada da umuyorum ki birkaç güzel an görebilirim. Bunun haricinde, ilgi çekici olabilecek olan bir de kariyer modu var. Tabii kariyer dediğime bakmayın, hikaye modunda olduğu gibi burada da dümdüz yarışmaktan başka pek bir şey yapmıyorsunuz. Oyunun geneli için bile bu söylenebilir.
GRID Legends için hazırlanan hikaye modunda sadece yarışıyorsunuz, bu sırada da para ve seviye kazanıyorsunuz. Seviye atladıkça, yeni yeteneklerin kilidi açılıyor ve bu yetenekleri de kazandığınız para ile alıyorsunuz. Oyunda öyle çok yetenek yok, sadece iki farklı kategoride, 15-25 civarı yetenek var. Bu yetenekler de kişisel kazanca ve yardımcı yapay zekayı iyileştirmeye odaklanıyor. Kağıt üzerinde bunların hikaye modu için etkili olduğu görünüyor ama hikayede hiçbir şey değişmediği için aslında yeteneklerin hiçbir önemi yok. Kendileri, kariyer modunda bir tık daha öne çıkmayı başarıyor.
GRID Legends oyununun kariyer modunda, farklı yarış kategorileri bulunuyor. Her kategoride farklı türdeki arabalar seçilebiliyor ve sizler de o arabaları seçerek, kategorinin içerisindeki tüm yarışlarda birinci olmaya çalışıyorsunuz. Bazı yarışlara girebilmek için ise arabanızı güçlendirmeniz gerekiyor. Bunu da aynı araba ile yok kat edip, parayla güçlendirmeleri satın alarak yapabiliyorsunuz. Yani, güçlendirmelerin kilidini açabilmek için belli bir kilometreye ulaşmanız gerekiyor. Tamamen “grind ” temelli bir sistem ve bence sıkıcı bir içerik sunuluyor genel anlamda. Yine de arcade temelli bir deneyim arayanlar için bolca içerik olabilir bunlar.
Hikaye ve kariyer modu, tek oyunculu içerik arayanlar için ana tercihler olacaktır. Oyunda aynı zamanda yarış oluşturma aleti, hızlı yarışlar ve çok oyunculu yarışlar bulunuyor ama zaten hepsi, adı kadar detaylı. Bu yüzden kendileri hakkında diyebileceğim pek bir şey yok. İçeriklere genel olarak baktığınız zaman 2019 senesinin GRID oyunundan pek de bir fark yok ortada. Ayrıca, verilen keyif de DIRT 5 ile eşit sayılır. Zaten iki oyun da aynı geliştiricilerinin elinin altından çıkıyor. GRID ve DIRT 5 oyunlarından zevk almış olan birisinin, GRID Legends oyununun içeriklerini sıkıcı bulacağını düşünmüyorum.
Arcade temelli bir yarış deneyimi sizi bekliyor
GRID Legends oyununun temel oynanışına baktığım zaman, simülasyonun da var olduğu arcade temelli bir oynanış görünüyorum. Yani, sunulan oynanış hissi tam olarak bir Need for Speed Heat tadında değil ama aynı zamanda Forza Horizon 5 gibi bir oyundan da daha arcade havası veriyor. Yani, virajları filan alırken kolayca “drift” yapayım da herkesi geçeyim diyemiyorsunuz, özellikle de daha zor seviyelerde, asistler kapalıyken oyunu oynuyorsanız. Ben daha önce GRID ve DIRT 5 oyunlarını yeterince sevmiştim, bu yüzden de şimdi incelediğim oyunun arcade temelli havası beni çok sıkmadı; 5-10 dakikalık bir zevk için bile açıp, oynayabilirim oyunu.
Benim canımı sıkan şey, araba kadrosunun 2019 senesindeki GRID ile neredeyse aynı olması. Yani, birkaç yeni araba var ama modifikasyon kısmı inanılmaz yüzeyselken, arabaların çoğunun eski oyundan direkt olarak geliyor olması biraz keyif kaçırıyor. Yine de keyif, sadece burada kaçıyor; arabaların tam aksine, oyunda yer alan pistler ve yarış tipleri, serinin bir önceki oyununa göre çok daha fazla ve çok daha eğlenceli. Özellikle de çok oyunculu içeriklere birkaç buton ardından hızlı bir şekilde girip, diğer insanların içeriklerine balıklama dalabiliyor olmanız, ekstra eğlence sunabiliyor oyununun içerisinde.
Yalnız, tüm bu iyilikler, tek oyunculu içeriklerde biraz arka planda kalabiliyor. Bunun sebebi ise yapay zeka. GRID markasında dost ve düşman sistemleri bulunuyor. Mesela, yarış sırasında birisine çok fazla çarparsanız, o kişi sizin düşmanınız olabiliyor ve bu düşmanlık, diğer yarışlara kadar uzayabiliyor. Düşman olan yapay zeka, aktif olarak size saldırmaya çalışabiliyor. Siz de açacağınız yetenekler ile takım arkadaşınızın, sizi korumasını filan sağlayabiliyorsunuz ama bunlar sadece kağıt üzerinde ilgi çekici görünüyor. Oyun içerisinde yapay zeka, ne eğlenceli bir şekilde yarışıyor, ne de dost-düşman sistemi varlığını belli ediyor…
GRID Legends gibi yarış oyunları için önemli olan bir şeyden daha bahsetmek istiyorum ki o da kontroller. Ben bu oyunu PlayStation 5 konsolunda, DualSense ile deneyimledim ve bu kontrolcü üzerinden verilen yeni nesil destekleri bir kenara, genel anlamda kontroller oldukça sağlamdı. Oyun, her aksiyonunuza olması gerektiği gibi, yeterince hızda cevap veriyor ve bu sayede reflekslerinizi etkili bir şekilde kullanabiliyorsunuz. İşin içine DualSense girdiği zaman da bir Gran Turismo 7 oyunundaki destek gibi olmasa bile GRID Legends da güzel bir şekilde kullanmayı başarıyor titreşimleri ve tetik efektlerini.
GRID Legends, bu yoğunlukta oynamaya değer bir oyun mu?
İnceleme yazımı sonlandırmadan önce GRID Legends oyununun sunum kısmına da değinmek istiyorum. Biraz önce de söylemiş olduğum gibi bu oyunu, PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve sonucunda aldığım görsellikten açıkçası memnun kaldım. Arabayı dışarıdan ve içeriden kullanırken de apayrı kaliteler alabilmeniz mümkün. Oyun özellikle de yağmur ve kar yağdığı zaman ve/veya akşam olduğu zaman muhteşem görünüyor. Hava sakinken ve her yer de günlük güneşlikken verilen görsellik de fena değil. Bunun yanında, araba modelleri filan da yeterince detaylı; sadece Forza Horizon 5 seviyesinde bir kalite beklemeyin.
Performans tarafında da her şey gayet güzel. Oyunu direkt olarak 60 FPS değerinde oynayabiliyorsunuz ve oyun boyunca hiçbir şekilde performans problemi yaşamıyorsunuz. Eğer monitörünüz veya televizyonunuzda 120 Hz desteği varsa, ayarlardan 120 FPS modunu da aktif edebiliyorsunuz. Daha rekabetçi yarışlar için bu modu kullanabilirsiniz. Performans haricinde oyunun yükleme ekranları da yok denecek kadar az. Oyunun açılması, yarışa başlamanız filan birkaç saniyeden uzun sürmüyor. Bu da tabii ki apayrı bir zevk. Yani, görsellikte problem olmadığı kadar performansta da herhangi bir sorun yok diyebilirim.
Sesler ve müzikler ise işlerin biraz kötüye gittiği bir kategori. Oyundaki seslendirmeler gayet başarılı ama ondan daha önemli olan araba sesleri bana vasat geldi. Aynı zamanda müzikler de tamamen tatsız ve sürekli kendilerini tekrar eden seviyedeydi. Yani, bütçenin nereden kısıldığını çok rahat bir şekilde görebilirsiniz, daha doğrusu duyabilirsiniz. Araba sesleri, GRID Legends gibi bir oyun için önemli olsa bile ben genel anlamda bu oyununun sunumundan memnun kaldım. Sonuçta karşımızda arcade bir yarış oyunu var, bu yüzden araba/motor seslerine de pek fazla kafayı takmadım açıkçası.
GRID Legends oyununun asıl problemi, çıkış yapmış olduğu dönem. Yani, arcade-simülasyon karışımı bir deneyim seviyorsanız, Forza Horizon 5 hala oldukça yeni bir deneyim. PC veya Xbox sahibi değilseniz de reklam gücü sayesinde çok ilgi çekici olabilen bir Gran Turismo 7 var. Ayrıca, GRID Legends ile aynı türde olmasa bile Assetto Corsa Competizione oyununun yeni nesil güncellemesi de çok ilgi çekici olabilir. Durum böyleyken, benim bu oyunu indirim olmadan önermem oldukça zor. Ayrıca, aynı stüdyonun bir önceki oyunu olan DIRT 5, bence bundan çok daha kaliteli ve eğlenceliydi. Belki ona da bir göz atmak isteyebilirsiniz.