Hatırlayacak olursanız Grounded, 20 Temmuz 2020 tarihinde erken erişim sürecine başlamıştı. İşte o tarihten beri Obsidian Entertainment, bu oyunu aktif olarak destekledi ve şimdi de oyun, tam sürümü ile karşımıza çıktı. PC ve Xbox için geliştirilmiş olan bu hayatta kalma oyunu, 1.0 sürümünü 27 Eylül 2022 tarihinde sundu ve oyuncular sonunda bu macerayı tam olarak yaşayabildi. Eğer bilmiyorsanız, bu oyun aslında evimizin arka bahçesinde geçiyor ama bizler böceklerden bile daha küçük bir boyuta sahip oluyoruz. Amacımız ise hayatta kalmak ve nelerin olduğunu çözmek. Eğer isterseniz, bu oyunu çevrim içi olarak da oynayabiliyorsunuz.
Grounded içerisinde öncelikle arka bahçemizi keşfediyoruz ve birbirinden farklı materyaller topluyoruz. Bu materyallerin bir kısmı öldürdüğümüz böceklerden de geliyor. İşte bu materyalleri kullanarak hem kendimizi, hem de eşyalarımızı korumak için bir ev, hatta kale bile yapabiliyoruz. Tüm bunların haricinde, karakterimizin seviyesini atlatıyoruz ve daha da güçlenip, mağaraları keşfediyoruz. Tüm bunlar, oyunun temasına inanılmaz uygun bir şekilde sunuluyor ve sadece hayatta kalma oyunu değil, Obsidian Entertainment şirketinin geçmişine ışık tutan bir rol yapma oyunu oynuyormuş gibi hissediyorsunuz.
Grounded oyununu diğer hayatta kalma oyunlarından ayıran en büyük özellik de zaten rol yapma elementleri ve Obsidian Entertainment ekibinin bu konudaki deneyimi. Yani, düşmanlarla savaşmak bile herhangi bir rol yapma oyunundaki kadar detaylı olabiliyor; karşınıza düşmanların farklı şeylere karşı olan zaafları ve güçlü yönleri çıkabiliyor. Bu yüzden farklı elementlere sahip olan silahlar kullanmak isteyebiliyorsunuz. Ayrıca, karakterlerinizin de ilerleyebileceği birden fazla ilerleme sistemi yer alıyor. Bu sayede oyun, uzun vadede sıkıcı bir deneyime dönüşmüyor; sürekli olarak ilerlediğinizi hissedebiliyorsunuz.
Grounded, aynı kaliteyi ve detayı bölüm sonu canavarları üzerinde de sunuyor. Bu canavarlar bazen çok basit böcekler, bazen de oldukça farklı yaratıklar olabiliyor ve her bir savaşta gerçekten bir bölüm sonu canavarı ile savaştığınızı hissediyorsunuz. Yani, normal böceklerin güçlendirilmiş versiyonları gibi hissettirmiyor büyük düşmanlar. Ayrıca oyunda karşınıza çıkabilecek dost varlıklar da bulunuyor; diğer NPC tipi karakterler gibi ve kendileri ile diyalog seçimi yaparak iletişim kurabiliyorsunuz. Bu da oyunun rol yapma elementlerini zenginleştiriyor. Tabii yine de bu oyunun bazı kötü yanları bulunuyor.
Grounded, kusursuz olmaya yaklaşıyor ama bazı şeyler onu geride tutuyor
Grounded, bir hayatta kalma ve rol yapma deneyimi sunarken, aynı zamanda hikaye de barındırıyor fakat sıkıntı şu ki hikaye pek de güzel bir şekilde anlatılmıyor. Hikaye, genellikle toplanabilir bazı ses kayıtlarında anlatılıyor ve ayrıca çok uzun aralıklarla, oynanış yoluyla da hikayeyi deneyimleyebiliyorsunuz ama tempo çok sıkıntılı duruyor. Ayrıca, daha önce bahsetmiş olduğum yapay zeka tarafından kontrol edilen barışçıl karakterlerden de oyunun içerisinde öyle çok fazla bulunmuyor. Bu yüzden, oyunda pek de insan etkileşimi ve hikaye elementi mevcut değil gibi duruyor efendim.
Grounded, hikayesi yerine daha çok bölümü ile ön plana çıkıyor. Oyunun sunduğu o arka bahçe gerçekten akıllara zarar bir kaliteye sahip. Oyun, küçülmüş karakterlerin hayatta kalma durumunu bu arka bahçede o kadar iyi bir şekilde ele alıyor ki gördüğünüz her şey, iyi anlamda ağzınızı açık bırakıyor. Mesela, arka bahçedeki biyomlardan bir tanesi çöl ve bu çölü aslında çocukların kum havuzu oluşturuyor. Ayrıca, yanan kömürler de volkan biyomunu oluşturuyor. Böcekleri öldürsün diye atılan bir zehirli bomba da toksik biyomu oluşturuyor. Bunun gibi daha birçok hoş biyom bulunuyor oyunun inanılmaz arka bahçesinde.
Grounded oyununun bu güzel açık dünyasına kendi evinizi inşa etmek ise ayrı bir oyun gibi hissettiriyor. Oyunun sadece inşaat kısmına bile yüzlerce saatinizi ayırabilirsiniz. Oyun aslında kaynak toplama ve inşaat elementlerine oldukça basit bir şekilde başlıyor ama işler kısa bir süre içerisinde inanılmaz karışık ve derin bir hal alıyor. Bir noktadan sonra da zaten oyunda öyle bir kreatif özgürlüğe sahip oluyorsunuz ki hayal ettiğiniz her şeyi, adeta Minecraft oyununda olduğu gibi inşa edebiliyorsunuz. İnşaat ile uğraşmadığınız zamanlarda ise açık dünyayı keşfedip, böceklerle savaşıp, kaynak toplamanız gerekiyor.
Grounded, bu noktada net bir rol yapma oyunu gibi hissettiriyor. Oyunda hem yakın dövüş, hem de menzilli savaşlar gerçekten isabetli vuruşlar istiyor. Aynı zamanda çevre detaylarını kullanıp da düşmanlarınıza hasar verebiliyorsunuz veya iksirler kullanabiliyorsunuz. Karakterinizi, bu elementlerden herhangi birine usta olabilecek kadar geliştirebiliyorsunuz ve tüm bunlar, inşaat kısmında olduğu gibi çok basit başlıyor ve kısa bir sürede kompleks bir hal alıyor. Özellikle de güçlü düşmanlarla savaşmak için basit saldırılar ve defanslardan daha fazlasını yapmanız gerekiyor. Oyun, bu noktada sıradan bir hayatta kalma deneyimi gibi hissettirmiyor.
Sayısız düşman ve toplanacak ganimet, bu oyunun içerisinde sizi bekliyor
Grounded oyununun başarılı olduğu bir başka nokta ise oyundaki her elementin bolca çeşitlilik içermesi. Mesela, inşaat mekanikleri üzerinde kullanabileceğiniz bolca materyal mevcut. Bu sayede hayal gücünüzü gerçekten kullanabiliyorsunuz. Düşmanlar için de aynı şey geçerli. Oyunda sayamayacağınız kadar fazla düşman var ve bu oyunu 50-60 saat kadar oynadıktan sonra bile yeni düşman türleri ile karşılaşabiliyorsunuz. Bu düşmanlar, zamanla güçleniyor ve hem en güçlü olan, hem de bölüm sonu canavarı olan düşmanlar için strateji geliştirmeniz gerekiyor. Daha önce de dediğim gibi her düşmanın zayıf noktası aynı değil.
Grounded oyununda sadece düşmanlar değil, biyomlar da kendilerine ait zorluklara sahip. Mesela, sadece parkur elementlerine önem veren biyomlar var. Bazı biyomlar zehirli gaz içerdiği için onlara uygun ekipman kullanmanız gerekiyor; yoksa ölebilirsiniz. Aynı şey, ıslak ve su altında yer alan biyomlar için de geçerli. Daha sonra ziyaret edeceğiniz mağaralar da sadece içinde zorlu düşmanlar değil, bulmacalar da bulunduruyor. Bu bulmacalar öyle çok zor olmasa bile oynanıştaki monotonluğu hoş bir şekilde bozabiliyor. Bazı mağaraların ucunda bölüm sonu canavarları da yer alıyor; nihai karşılaşmalar olarak.
Grounded oyununda bu kadar fazla şey mevcut iken size verilen envanter alanının da dev gibi olduğunu düşünebilirsiniz ama durum hiç de öyle değil. Bu oyunun ufacık ve genişletilemeyen envanteri, ne yazık ki en kötü noktalarından bir tanesi. Daha da önemlisi, neden geliştirici ekip iki senedir bu konu hakkında hiçbir şey yapmadı, gerçekten anlayamıyorum. Oyunda keşfedilebilecek çok fazla şey ve toplanacak bu kadar fazla ganimet varken, envanter alanı ne yazık ki hiçbir şeye yeterli gelmiyor. Ayrıca, envanteriniz doluyken zırhınız parçalanacak olursa, direkt olarak yere atılıyor ve onu kaybedebiliyorsunuz.
Bir diğer anlam veremediğim tasarım noktası ise düşmanların sizin elinizdeki silahları filan fırlatabilmesi. Aslında, mantıken güzel bir sistem. Elimizdeki bir silahı kaybetmenin her zaman bir ihtimali olmalı ama oyunun dünyası kadar detaylı ki silahın nereye düştüğünü göremiyorsunuz ve fırlayıp, giden bir ekipmanı bulmak neredeyse imkansız bir hal alıyor. Karakterimiz öldüğü zaman ekipmanlarımızı üstünden geri alabilmemiz için haritada cesedimizin yeri işaretleniyor ama elimizden fırlayan silahlar ne yazık ki işaretlenmiyor; şansınıza bağlı olarak belki bulabilirsiniz, belki bulamazsınız.
Grounded, hayatta kalma ve rol yapma elementlerini güzelce birleştiriyor
Grounded oyununun tam sürümünü 4K destekli bir televizyonda, Xbox Series X konsolum ile deneyimledim. Ayrıca oyunu Xbox Game Pass sayesinde oynadım. Xbox Türkiye, bu internet sitesinin varlığından pek de haberdar değil ne yazık ki. Her neyse, konsolum sayesinde oyunun bu görselliğinden inanılmaz derecede memnun kaldığımı belirtmek istiyorum. Aslında, günlük eşyaların arasında oyuncuları karınca kadar ufak yapan birçok oyun var ama bu oyun, görselliği ile bahsetmiş olduğum temayı benzersiz bir şekilde sunuyor. Ayrıca işin içine yer yer komedi de girdiği için gördüğünüz her sahneden zevk alabiliyorsunuz.
Grounded, ne yazık ki performans tarafında bazı sıkıntılar yaşıyor. FPS cephesinde bir problem yok ama oyun içi hatalar, ne yazık ki deneyimi mahvedebilecek seviyede. Oyun içerisinde karşınıza sayısız farklı hata çıkabiliyor; bu hatalar otomatik kayıt özelliği sayesinde kolayca çözülebilse bile oyunun temposunu olumsuz etkiliyor. Asıl problem, oyunun sürekli çöküyor olması. İki senedir erken erişim sürecinde yer alan bir oyun, nasıl hala bu kadar sık çökme hatası alıyor ve rahatsız edici hataları içerisinde bulunduruyor, ben açıkçası anlam veremiyorum. Umuyorum ki gelecekte bu problemler biraz da olsa düzeltilebilir.
Sesler ve müzikler ise görsellik gibi Grounded oyununun başarılı olduğu bir başka alan. Oyundaki sesler ve diğer ses efektleri ortalama üstünde; asıl başarıyı müzikler oluşturuyor. Obsidian Entertainment zaten rol yapma türünde epik deneyimler oluşturmaya yatkın ve bu deneyimlerde de hep birbirinden ikonik müzik parçaları kullanılmıştı. Bu oyunda da müzikler kesinlikle geride tutulmamış ve oyunun atmosferini olumlu bir şekilde etkileyecek şekilde bestelenmiş. Yani, bolca oyun hatası ve çökme problemi haricinde bu oyun bence sunum tarafında yeterince başarılı; zamanla daha da iyi olabilir.
Grounded, uzaktan baktığınız zaman herhangi bir hayatta kalma oyunu gibi görünebilir ama Obsidian Entertainment stüdyosunun da rol yapma oyunu konusundaki deneyimleri tam da bu noktada işin içine giriyor. Stüdyo, hayatta kalma ve rol yapma elementlerini o kadar başarılı bir şekilde birleştirmiş ki bu oyunun içerisinde, neredeyse kusursuz bir deneyim yakalanmış. Eğer bu iki tür de hoşunuza gidiyorsa, tek başınıza veya arkadaşlarınızla birlikte vakit geçirebileceğiniz; kendi evinizi oluşturup, böcek avlayabileceğiniz bir oyun arıyorsanız, onu buldunuz demektir. Ayrıca oyun Xbox Game Pass ile de sunuluyor.