Hatırlayacak olursanız, Horizon: Zero Dawn ile 2017 senesinde tanışmıştık. Bu oyun, önce PlayStation 4 için piyasaya sürülmüştü. Bu dönemde bazı insanlar yaşatılan deneyime bayılmıştı, bazı oyuncular ise karşımızda klasik bir açık dünya oyununun olduğunu düşünmüştü. Ben açıkçası Horizon: Zero Dawn oyununu oldukça sevmiştim; kendisi benim PlayStation 4 konsolunda oynadığım en iyi oyunlardan bir tanesiydi. PlayStation 5 için ufak bir güncelleme ve PC versiyonu ardından şimdi bu oyunun devamı olan Horizon: Forbidden West ile tanıştık. Peki, bu deneyim ile ilk oyunun üzerine neler eklendi?
Her şeyden önce Horizon: Forbidden West oyununun hikayesine değinmek gerekiyor. Karşımızda net bir devam oyunu var ve Horizon: Zero Dawn ile başlatılmış olan hikaye de bu oyunun içerisinde devam ediyor. Artık bir kurtarıcı olarak anılan Aloy, daha büyük bir tehdit ile baş edebilmek için batıya doğru hareket ediyor. Problem şu ki halihazırda oldukça tehlikeli olan batı, ortaya çıkan yeni tehditler sayesinde daha da tehlikeli bir hal alıyor ve Aloy, bir şekilde tüm bunların üstesinden gelmeye çalışıyor oyun boyunca. Tabii ki bu maceramızda her zaman yalnız olmuyoruz ve hem yeni, hem de ilk oyundan geri dönen karakterlerle karşılaşıyoruz.
Horizon: Forbidden West oyununa adım attığınız andan itibaren, sadece hikaye yönünden yaşatılan bu deneyimin, ilk oyundan izler taşıdığını görebiliyorsunuz. Evet, ilk oyunun hikaye anlatımı çok güçlü değildi ama yine de hikayenin kendisi bence oldukça başarılıydı. Birbirinden renkli ve farklı karakterler, korkutucu düşmanlar ve çok daha fazlası, bu oyunun hikayesini hatırlanabilir yapmıştı. Bu devam oyununun hikayesinde de geliştirici ekibin tüm bunların üzerine bir kere daha gittiğini hissedebiliyorsunuz. Yani, ilk oyunun hikayesinde sevilen her şey, bu oyunda iki katı daha güçlü bir şekilde karşınıza çıkıyor.
Horizon: Zero Dawn oyununun hikaye anlatımı kısmındaki zayıflığı da tabii ki geliştirici ekip tarafından öylece bırakılmamış. Horizon: Forbidden West oyunundaki diyalog yazımı, seslendirmeler, sinematik sahneler ve çok daha fazlası çok daha kaliteli bir şekilde sunuluyor. Özellikle sinematik sahneler ne yazık ki Uncharted, The Last of Us ve God of War markalarının modern oyunlarının seviyesinde değil; sadece Horizon: Zero Dawn oyununun üzerine ciddi bir cila çekilmiş gibi duruyor ama yine de iş görüyor bu cila. Benim dikkatimi olumsuz bir şekilde çeken tek şey, ilk oyunun aksine, bu oyunun önemli bir kısmında ağır duyguların olmamasıydı.
Horizon: Forbidden West, hikayesinde bazı detayları atlıyor
Konu, hikaye olduğu zaman Horizon: Zero Dawn, bütün macerası boyunca birbirinden farklı duyguları içerisinde barındırmayı başarmıştı. Bu noktada da özellikle acıdan bahsetmek gerekiyor; Horizon: Forbidden West oyununda çok ama çok uzun bir zaman boyunca acı hissetmek pek mümkün olmuyor. Oyun sadece aksiyona, maceraya, belki birazcık ihanete ve intikam gibi noktalara çok fazla odaklanıyor. Durum böyle olunca da üzücü olabilecek anlar ya hiç yaşanmıyor, ya da başka şeyler tarafından gölgede kalıyor. Oyun boyunca farklı farklı duyguları tadamayınca da yaşatılan deneyim sanki biraz basitleşiyor.
Hikaye ile alakalı olarak eleştirebileceğim bir diğer şey de aslında biraz oynanışa bağlı. Malum, günümüzdeki açık dünya oyunlarında tutturulmuş bir formül var. Bu formülü genellikle Ubisoft kullanıyor ve bir şekilde, oyundaki ana hedefimize ulaşmak için hep alt hedefleri halledip, adım adım ana hedefe yaklaşmamız gerekiyor. Horizon: Forbidden West oyununun hikayesi hakkında çok fazla bilgi vermek istemiyorum; hikayeyi direkt olarak sizin deneyimlemenizi isterim ama bu oyunda da aynı formül kullanılıyor ve oyunun o farklı ruhu bence biraz öldürülüyor. Oyun, gerçekten herhangi bir açık dünya yapıtına benziyor bu haliyle.
Horizon: Forbidden West, bir önceki oyunu özetleyen ufak bir video ile başlıyor. Eğer ilk oyunu oynamadıysanız, çok yüzeysel seviyede neler yaşandığını bu sayede öğreniyorsunuz. Ardından da oyunun dünyasına bırakılıyoruz. Bu dünyada Aloy, biraz dengesiz davranıyor. Mesela, ilk oyundan öğrenmiş olduğumuz bilgileri bu oyunda sanki hiç bilmiyormuşuz gibi davranabiliyor karakterimiz. Ayrıca, bu oyun içinde öğrendiğimiz bir bilgiyi de Aloy, oyunun geri kalanı boyunca sürekli olarak sanki ilk defa öğreniyormuş gibi tepkiler verebiliyor. Yani, hikaye akışında ve diyalog yazımında bu tip rahatsız edici hatalar bulunuyor.
Eğer hikayeye çok önem veren bir insansanız, Horizon: Forbidden West oyunundaki bu saymış olduğum hatalar, ne yazık ki hikayeden elde edebileceğiniz zevki birkaç tık aşağıya çekebiliyor. Yine de bunları görmezden gelmeyi başarabilirseniz, oyun kesinlikle güzel ve ilgi çekici bir hikaye anlatıyor. Özellikle de düşman tarafında karşımıza çıkan yeni karakterlerin neredeyse hepsi birbirinden ilgi çekici özelliklere sahip ve oyunda sürekli olarak ne olacağını merak edebiliyorsunuz. Yine de geliştirici ekibin bazı detaylara daha fazla dikkat etmesini çok isterdim. Sonuçta bu bir devam oyunu, bazı derslerin ilk oyundan alınmış olması gerekiyor.
Söylenen her şey doğru değilmiş sanki
Horizon: Forbidden West oyununun temel oynanışından bahsetmeden önce, oynanış ile hikaye arasında ufak bir köprü kurmak istiyorum. Bunu da karakterler aracılığı ile yapacağım. Benim bu oyunda en çok merak ettiğim şeylerden birkaç tanesi, yan karakterlerle daha fazla vakit geçirebilecek olmamızdı ve yaşam alanlarının daha canlı hissettirmesiydi. Yalnız, benim deneyimlerime göre bu iki öge de tanıtıldığı gibi hiç değil. Mesela, kamplarda filan insanların gerçekten bir hayatının olduğunu hissedebilmek mümkün değil; herkes, ilk oyundaki karakterler gibi cansız bir şekilde takılıyor.
Yan karakterlerle daha fazla vakit geçirmek de bana kısmen yalan gibi geldi. Yani, Horizon: Forbidden West oyunundaki yan karakterler kesinlikle daha fazla ön plana çıkıyor bu sefer. Hatta, bazı önemli yan karakterleri hikaye boyunca tekrar ve tekrar görebiliyoruz ama bir karakteri görmek ile onunla vakit geçirebilmek aynı şeyler değil. Geliştiriciler, bizim karakterimizin artık eskisi kadar yalnız olmayacağından bahsetmişti ama ben onlarca saatlik deneyimim ardından hala ilk oyundaki gibi yalnız hissediyorum. En azından yan karakterlerle daha çok konuşup, onları daha çok görebiliyor olmamız olumlu bir nokta.
Oynanışın kendisini ele aldığımız zaman ise yalnızlığı çok kafaya takmayacağınızı düşünüyorum; Horizon: Forbidden West, aynı Horizon: Zero Dawn gibi oldukça eğlenceli bir şekilde oynanabiliyor. Aloy yine birbirinden farklı silahları, tuzakları ve ekipmanları kullanarak, usta bir şekilde makine ve insan tipi düşmanları öldürebiliyor. Bu oyunda, ilk oyuna kıyasla çok daha fazla düşman, çok daha fazla silah ve ekipman bulunuyor. Yalnız, silahların biraz yapay bir şekilde arttırıldığını düşünüyorum. Geliştirici ekip sanki oyundaki ganimetlerin sayısını yükseltmek için rastgele silahlar üretmiş; bazı silahların özelliği aynı ama adı farklı.
Ekipmanlar, tuzaklar ve zırhlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Tüm bunlar, Horizon: Zero Dawn oyunundaki gibi özelliklerini ve benzersizliklerini koruyor ama Horizon: Forbidden West, silahları sanki çok basite indirgiyor. Yetenekler için de aynı şeyi söyleyebilirim. Evet, bu oyunda çok daha fazla yetenek ağacı ve onlara bağlı yetenekler var ama açıkçası hiçbir yetenek, ilk oyundaki kadar ilgi çekici hissettirmiyor. Pasif yetenekleri bu noktada göz ardı edebiliriz ama aktif yetenekler arasında koskoca oyunda 1 tanesini bile beğenemedim. Geliştirici ekip, içerikleri çoğaltmak istemiş ama sanki bazı noktalarda ucuza kaçılmış.
Horizon: Forbidden West, eğlenceli bir temel oynanış sunuyor
Ganimetlerde ve yeteneklerde problem olsa bile temel oynanışa baktığınız zaman, Horizon: Zero Dawn oyununun temeli ile bazı yeni ekipmanlar birleştiği zaman çok iyi bir sonuç elde edebiliyorsunuz. Bu oyunda “Glider” ve “Grappling Hook” tarzında iki yeni ve çok temel ekipman bulunuyor. Evet, kendileri pek yaratıcı şeyler değiller ama oynanışı gerçekten daha eğlenceli yapmaya yetiyorlar. Oyunda ilerledikçe açılan yeni ok tipleri, bazı yeni tipteki silahlar ve daha fazlası da temel oynanışı kısmen derinleştirmeyi başarıyor. Özetle, Horizon: Forbidden West oyunu bazı şeyleri yeniden keşfetmeye çalışmıyor, onun yerine temeli iyileştiriyor.
Horizon: Zero Dawn, kendi yapısı ile rol yapma türüne hafiften bulaşıyordu ve Horizon: Forbidden West ile sunulan içeriklere genel anlamda baktığımız zaman bu rol yapma yapısını çok daha gelişmiş bir şekilde bulabilmek mümkün. Farklı özelliklerdeki silahlar, farklı avantajlar verebilen zırhlar, bobinler ile bunları özelleştirebilmek, onlarca farklı aktif ve pasif yetenek, nihai yetenekler derken, tam istediğiniz şekilde bir karakter yapısını oluşturabilmeniz mümkün oluyor. Tabii bunları çok önem vermeseniz de oyun sizi affediyor; illa kendinize “Min/Max” yapılmış, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş bir yapı oluşturmanıza gerek yok.
Horizon: Forbidden West oyununun temel oynanışındaki en büyük yenilik ise bence su altı keşfi ve bunun ile gelen yenilikler. Keşiften daha sonra genel olarak bahsedeceğim ama su altı makineleri ile karada veya savaşmak, temel deneyimden daha farklı hissettiriyor ama mekanikler kısmen aynı çalışıyor. Yani, karada olduğu gibi suyun içinde de saklanılabilecek alanlar ve çok daha fazlası bulunuyor. Yalnız, konu oyuna yeni eklenmiş olan makineler olduğu zaman su altı makineleri hariç diğer yeni makinelerin hepsini tanıyabilmem biraz zaman aldı. Belki de Horizon: Zero Dawn oyununu artık unutmaya başladığım için böyle hissettim.
Düşmanlardan bahsetmişken, Horizon: Zero Dawn oyunundaki gibi Horizon: Forbidden West yapıtında da karşınıza çıkan makineler gerçekten üst düzey bir seviyede. Birbirinden korkutucu görünen, küçük veya büyük makineler, her şekilde farkını ortaya koyuyor. Yani, dış görünüşünden olmasa bile saldırı tiplerinden hangi makinenin ne olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Onlarla uzun süreli bir şekilde savaşmak, parçalarına odaklanıp, onları tek tek sökmek ve daha fazlası yine ilk oyundaki gibi en eğlenceli şeylerden bir tanesi. Yalnız, makinelerin tam tersine insan tipi düşmanlarla savaşmak inanılmaz sıkıcı.
Açık dünyayı özgürce keşfedebilmek pek mümkün değil
Horizon: Forbidden West oyununun benim gözümdeki en büyük problemi, ne yazık ki çok güzel açık dünyasında yatıyor. Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum; bu yapıtın açık dünya tasarımı, neredeyse Horizon: Zero Dawn ile aynı. Yani, nerelerin görev bölgesi olduğu, nerelerin hiçbir içeriğe sahip olmadığı, nerelere erken veya geç geldiğinizi çok iyi bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Yani, en azından ben bu tasarımı en ufak detayına kadar çözdüğümü düşünüyorum. Yalnız, bu bir problem değil; problem, bu güzel açık dünyayı keşfetmenin biraz sıkıntılı olması. Zaman zaman bu dünyayı keşfetmek bile mümkün olmuyor.
Horizon: Forbidden West, kesinlikle güzel ve büyük bir açık dünya sunuyor. Bu dünyada adım attığınız her nokta benzersiz manzaralar sunuyor. Keşfedilecek ve yapılabilecek bolca içerik bulunuyor ama bu içerikleri keşfetmek biraz sıkıntılı. Bu oyunun dünyasında ne yazık ki her noktayı, hemen keşfedemiyorsunuz. Oyunda bazı noktaları geçebilmek için özel ekipmanlara ihtiyacınız oluyor ve bu engel, oyunun dünyasına bırakıldığınız ilk andan itibaren başlıyor. Tamam, geriye dönük keşif yapabilme çok sık kullanılan bir şey ama Horizon: Forbidden West, bunu öyle yoğun bir şekilde kullanıyor ki keşif yapmaktan soğuyorsunuz.
Bu engellemeler sadece 1 adet ekipman ile de kalmıyor. Dediğim gibi oyunun ilk anlarından itibaren sürekli bu engellerle karşılaşıyorsunuz ve ekipmanların en azından 3 tanesini hikayede ilerleyip, elde edene kadar dünyayı doğru düzgün bir şekilde keşfedemiyorsunuz. Bu öyle engelleyici bir his bırakıyor ki bir süre sonra soru işaretlerini keşfetmeye gitmekten çekiniyorsunuz. İşin daha da kötüsü, bu engellerin çoğunun arkasında aslında çok işe yaramayan, en azından zamanınıza değmez seviyede ganimetler bulunuyor. Bu, inanılmaz kötü bir açık dünya tasarım mantığı ve bence bu oyunun da açık ara fark ile en kötü noktası.
Horizon: Forbidden West oyununun keşif ile alakalı bir başka problemi ise aslında kullanıcı arayüzünde, özellikle de haritasında. Oyunun açık dünya haritası bomboş ikonlarla dolu ve bu ikonların arasında da hatalarla karşılaşıyorsunuz. Mesela, bahsettiğim bu engellerin ikonları, kendilerini aştığınız zaman bile haritadan silinmiyor, silinseler bile oyunu kapatıp, tekrar açtığınız zaman ikonlar yerine geri geliyor. Bu sayede haritanın kalabalığı hiçbir şekilde gitmiyor ve boğucu bir his alıyor oyun. Keşfettiğim şeylerin, keşfetmedim gibi görünmesi de ayrı bir kafa karışıklığı oluşturmaktan ileri gidemiyor ne yazık ki.
Horizon: Forbidden West ile eski içerikler geri dönüyor
Peki, Horizon: Forbidden West oyununun açık dünyasında bulabildiğiniz içeriklerden ne haber? Karşımızda bir açık dünya oyunu olduğu için tahmin edebileceğiniz üzere bu yapıtın içerisinde de bolca farklı içerik bulunuyor. Bu içeriklerin çoğu zincirli bir şekilde sunuluyor, bazıları da koleksiyon temelli oluyor. Yani, klasik açık dünya tipi içerikler görüyoruz. Bu noktada oyun, yeni bir şeyler keşfetmeye çalışmıyor ve zaten böyle bir şeye de gerek yok; içeriklerin kalitesi, böyle bir oyunu kurtarmaya yetebilir. Bu noktada da oyuna eklenen bazı yeni içerikler, oyunu yukarıya doğru çekerken, eskiden dönen içerikler, aşağıya çekiyor.
Horizon: Forbidden West oyununda tahmin edebileceğiniz gibi ana ve yan görevler, ilerleyişin temelini sunuyor. Bu görevler, ilk oyundaki veya herhangi bir video oyunundaki gibi işliyor. Bunların haricinde bir de iş görevleri bulunuyor. Burada, makine parçası toplama görevleri veya dövüş arenalarında nişan kazanma gibi görevler yer alıyor. Büyük bir zırh yapımı yarışması için oluşturulan hurda sözleşmeleri, ilk oyundan geri dönen av sahaları, kamp ve karakol temizleme görevleri, harabe keşifleri, kazan keşifleri, toplanabilir eşyalar ve düellolar bu oyunda tamamlayabileceğiniz içeriklerin tamamı değil ama büyük bir kısmı.
Şimdi, isim olarak saydığım bazı görevler, mesela hurda sözleşmeleri kulağa yeni gelebilir ve aslında yeni sayılırlar da ama oynanış tarafında pek bir yenilik sunmuyorlar. Yani, o sözleşmeler de ya av, ya da yan görev tadında ilerliyor. Kazan keşiflerinin filan da ilk oyundan çok bir farkı yok ki beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğratan bir şey oldu bu. Yani, ilk oyundan geri dönen içeriklerin hiçbiri, ikinci versiyon gibi hissettirmiyor. Özellikle de kazanların içerik tiplerinin hiçbir şekilde mutantlaşmamış olması, beni üzdü. İlk oyundan geri dönen içerikleri oynarken, kendimi Horizon: Zero Dawn içerisinde hissediyorum; Horizon: Forbidden West değil.
Yeni içerikler arasından ise ilgimi en çok çeken şey aslında düello seferleri oldu. Bu içerik tipinde farklı yarış pistlerinde birinci gelmeye, ardından da lider ile yarışmaya çalışıyoruz. Evet, Horizon: Forbidden West oyununda artık düşmanlarımız da makinelere binebilme yeteneğine sahip olduğu için onlarla sadece savaşmak değil, yarışabilmek de mümkün. Bu noktada düello seferleri, Mario Kart tarzında işliyor. Yani, pistte bazı ok tipleri ve güçlendirmeler bulunuyor. Bunları hem kendi üzerinizde, hem de rakipleriniz üzerinde kullanıp, birinci gelmeye çalışıyorsunuz. Evet, yenilikçi bir oyun modu değil ama bu oyuna da çok eğlence katıyor.
Oyunun içinde oyun görüyoruz ve çok da seviyoruz
Horizon: Forbidden West içerisinde en sevdiğim içeriklerden bir tanesi de aslında makine çarpışması oldu. Bu batılılar artık sıkıntılarını bir kenara bırakıp, masa oyunu icat etmişler. Bu oyunun içerisinde farklı makine tahtalarına sahip oluyorsunuz ve tahta üzerinde rakibinizin tahtalarını öldürmeye çalışıyorsunuz. Makinelerin zayıf noktaları, zırhlı noktaları, yetenekleri ve daha fazlası olabiliyor. Oyun alanında da farklı zemin çeşitleri, farklı avantajlar verebiliyor. Bu makine tahtalarını da açık dünya bulabiliyoruz ve/veya satın alabiliyoruz. Güzel ve göründüğünden çok daha derin ve stratejik olan bir masa oyunu kendisi.
Makine çarpışması haricinde Horizon: Forbidden West oyununda ilgimi çeken bir diğer şey ise artık bir üssümüzün olması. Aslında bu üs, direkt olarak daha önce bahsettiğim Ubisoft tarzındaki açık dünya ilerleme yapısına dayanıyor ama yine de ben bu tip üs mantığını seviyorum. Yani, bir video oyununda geri dönebileceğiniz güvenli bir alanın olması, bu alanın sürekli gelişmesi bence güzel bir sistem; Assassin’s Creed Valhalla oyunundaki köyümüz gibi. Yalnız bu üs, oyunun ana hikayesine yakından bağlı olduğu için kendisi hakkında çok fazla detay verip, oyunun keyfini de kaçırmak istemiyorum.
Horizon: Forbidden West oyununda her şey aksiyon ve masa oyunu da değil tabii ki. Tahmin edebileceğiniz üzere bu oyunda bolca bulmaca da var. Bu bulmacalar farklı şekillere girebiliyor ama özetle söyleyebilirim ki bulmaca tasarımları çok da gelişmiş değil. Yani, tabii ki yeni ekipmanların gücünü kullanarak bulmacalarda daha derine inebiliyoruz, sistemler biraz daha yoğun olabiliyor ama tüm bunların sonucunda bulmacalar çok da kaliteli bir his vermiyor. Her şeyin önceden belirlenmiş, yazılmış olması çok açık ve bu da eğlenceli/özgür bir deneyime imza atamıyor olmamız. Aslında aynı hissi, oyunun başka bir konusunda alabilmek de mümkün.
Horizon: Forbidden West oyunundaki çoğu animasyon kesinlikle çok yüksek kaliteli. Koşarken ve saldırı yaparken filan karşınıza çıkan animasyonların kalitesini net bir şekilde görebiliyorsunuz. Yalnız, özgür olamayacağınız anlar karşınıza çıktığı zaman animasyonlar, aynı bulmacalar gibi kalitesini düşürüyor. Yalnız, bu kalite düşüklüğünün sebebi aslında özgür bir şekilde çevreye tırmanamıyor olmamız; sadece oyunun belirlediği yerlere tırmanabiliyoruz ve yüksekliğin ön plana çıktığı böyle bir oyunda, Assassin’s Creed serisinin modern oyunları gibi her yere serbest bir şekilde tırmanamıyor olmamız pek de iyi bir fikir değil.
Horizon: Forbidden West, özelleştirmeye de önem veriyor
Horizon: Forbidden West, Horizon: Zero Dawn ile karşılaştırıldığı zaman oynanışından tutun da sunumuna kadar bir rol yapma oyununa daha çok benziyor. Bunun sonucunda, aslında oyunda bazı hoş sistemler de görüyoruz. Mesela, oyunun hikayesi ile alakalı olarak da artık Aloy, yüzüne çok daha farklı boyalar sürebiliyor. Bu boyaları oyunda ilerledikçe, keşifler yaptıkça ve görevler tamamladıkça elde ediyoruz. Aynı zamanda, açık dünyadan toplanan çiçeklerle zırhlarımızı da boyayabiliyoruz. Bu boyalar, tek renk olmuyor, daha çok şablonu oluşturulmuş tasarımlar görüyoruz. Bu da karakter özelleştirmeyi ön plana çıkartıyor.
Yetenekler, silahlar ve zırhların bu oyundaki rol yapma hissini nasıl etkilediğini daha önce sizlere söylemiştim. Buna ek olarak, oyunda silah/zırh geliştirme gibi bir özellik de var. Eğer yanlış hatırlamıyorsam bu özellik ilk oyunda da vardı ama Horizon: Forbidden West, çok daha zorlu bir şekilde güçlendirmelerini sunuyor. Silahları ve zırhları güçlendirdikçe, onların temel değerleri yükselebiliyor, yeni özelliklerin ve bobin boşluklarının kilitleri açılabiliyor. Buradaki zorluk, ikinci seviyeden itibaren istenen materyallerin pek rastlanabilir şeyler olmaması. Yani, onları elde etmek için daha çok iş oluşturmanız gerekiyor.
Horizon: Forbidden West oyunundaki rol yapma hissi ile alakalı olarak oyun içerisinde Aloy için bazı kırılma noktaları da var. Oyunun ilk bölümünden itibaren bu kırılma noktaları, nadiren karşımıza çıkabiliyor. Bu noktalarda Aloy, diyalog seçimi yapıyor ve bu seçimler yüzleşme, sağduyu ve şefkat temelli üç seçenekten oluşuyor. Yani, karakterimizin cevabının tonunu belirleyebiliyoruz ama bu kırılma noktaları uzun vadede hikayeyi ve/veya karakterimizi nasıl etkiliyor, henüz anlayabilmiş değilim. Bu satırları yazarken, oyunu 40 saat civarında oynadım ve henüz kırılma noktaları ile alakalı bir sonuca varabilmiş değilim.
Kırılma noktaları ve diyaloglardan bahsetmişken, bazı diyalogların dinamik olduğundan da bahsetmek istiyorum. Şöyle ki Horizon: Forbidden West, yaptığınız bazı aksiyonları diyaloglara yansıtabiliyor. Mesela, bir görevde X karakterinin yardıma muhtaç olduğu söyleniyorsa, siz de daha önce o karaktere yardım ettiyseniz, diyalog buna göre değişiyor ve Aloy, kendisine halihazırda yardım ettiğinden filan bahsediyor. Oyun içinde bunun örneği çok ama dinamik diyaloglar yine de %100 bir doğruluk ile çalışmıyor. Oyun, bazen yaptığınız aksiyonları görmezden gelebiliyor. Bundan da zaten ufak bir şekilde daha önce bahsetmiştim.
PlayStation 5 konsolunun gücünün sınırına mı geldik?
Horizon: Forbidden West oyununun PlayStation 5 versiyonunu deneyimledim ve bu versiyonda karşınıza iki görsel mod çıkıyor. İlk modda oyun, çözünürlüğe önem veriyor ve 4K/30 FPS oluyor. İkinci modda ise oyun, çözünürlüğü 1080p veya 1440p değerlerine düşürüp, performansı 60 FPS yapıyor. Sıkıntı şu ki çözünürlük modundaki performans katlanılabilir bir seviyede değil; performans modundaki çözünürlük de özellikle 4K tipteki televizyonlarda pek kaliteli değil. Tabii ki oyun, kendisini sahte bir 4K çözünürlüğe çekiyor ama yine de kenar yumuşatma problemleri, çözünürlüğün düşüklüğü filan kendisini belli ediyor.
Bu noktada beni yanlış anlamayın; oyunun görsel kalitesi ciddi anlamda kaliteli. Performans modunu seçseniz bile oyun muhteşem görünüyor. Doku kaplamaları, karakterlerin kaliteleri, ışıklandırmalar, görsel efektler ve çok daha fazlası, bu oyunu belki de en güzel görünen oyunlardan biri yapmayı başarıyor ama çözünürlük üzerindeki problemler biraz can sıkıcı olabiliyor. Bu durum da beni biraz korkutuyor. Yani, yeni nesil dedik, süper güçlü konsollar dedik filan ama bu cihazın gücü bu kadar mı? Yani, ben karakter modellerinin etrafında kenar yumuşatma problemleri filan olmadan, bir oyunu 60 FPS olarak oynayamayacak mıyım?
Görsel konusunda bir problemden daha bahsetmek istiyorum. Oyundaki ara sahnelerde ve/veya sinematik sahnelerde, eğer çok fazla karakter varsa ve kamera da bu karakterlerin hepsini göstermek için açısını biraz yükseltirse, oyun ciddi anlamda 144p oluyor. Bu, kesinlikle bir oyun hatası ve birinci güncellemesi ile grafik problemlerinin düzeltildiği belirtildi ama bu problemden özel bir şekilde bahsedilmedi; ben de birinci gün güncellemesini aldıktan sonra anlattığım şekildeki bir ara sahne ile henüz tekrar karşılaşmadım. Bu yüzden, sıkıntının düzeltilip, düzeltilmediğini net olarak onaylayamıyorum efendim.
Görsellik, problemlerine rağmen kesinlikle çok güzel. Performans ise 60 FPS modu ile kusursuz bir deneyim sunuyor. Peki, yükleme ekranları filan ne alemde? Öncelikle, oyundaki yükleme ekranları sadece 2-3 saniye sürüyor. Burada sıkıntı yok ama bazen açık dünyada dolaşırken, çok hızlı hareket ederseniz, ekran kararıyor ve 1-2 saniyelik yükleme ekranı izliyorsunuz. Bu noktada oyun, açık dünyada, önünüzdeki bölümleri yüklüyor. Bu da bir problem ve güncelleme notlarında sorunun çözüldüğü belirtiliyordu ama ben hala ekran kararma problemini açık dünyada yaşamaya devam ediyorum.
Horizon: Forbidden West, ses ve müziklerin üstesinden geliyor
Görsellik ve performans ardından bir de ses, müzik ve ek desteklerden bahsetmek istiyorum. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki Horizon: Forbidden West oyunundaki seslendirmeler, ses efektleri ve müzikler muhteşem. Aloy ve Sylens gibi karakterler zaten muhteşem ses sanatçılarına ve onların kusursuz performanslarına sahip. Bu ana karakterlerin yanındaki önemli ve önemsiz yan karakterlerin neredeyse tamamı da oldukça benzersiz ve yüksek kaliteli seslendirmeler ile karşımıza çıkıyor. Oyundaki ses efektleri ve müzikler de oldukça kaliteli ve akılda kalıcı. Belki de bu sene gördüklerimin en iyisi diyebilirim.
DualSense üzerinden verilen destek de kesinlikle kaliteli. Bu kontrolcü üzerindeki özel titreşimler ve tetik teknolojileri güzel bir şekilde kullanılıyor ama kendileri öyle çok da yenilikçi bir tipte değil; en azından ağzınızı açık bırakacak bir durum yok ortada. Yine de hiç yoktan iyidir herhalde. Oyun aynı zamanda Türkçe metin desteği bulunduruyor ve aslında yerelleştirme için de aynı şeyi söyleyebilirim. Bu yerelleştirme kesinlikle Ghost of Tsushima oyunundaki kadar üst düzey bir seviyede değil ama yine de basit bir çeviriden daha iyi. Forza horizon 5 filan sağ olsun, Türkçe metin desteği konusunda artık pek bir beklentim kalmadı oyunlarda.
Horizon: Forbidden West oyununun kesinlikle övülmesi gereken nokta, verdiği dil destekleri değil de ulaşılabilirlik için sunulan ayarların derinliği. Sony Interactive Entertainment ve PlayStation Studios zaten birkaç senedir ulaşılabilirlik ayarlarına ciddi bir önem veriyordu ve bu önemi de Horizon: Forbidden West oyununda görebiliyoruz. Oyundaki zorluktan tutun da temel oynanışını değiştirebilecek seviyelere kadar bolca ilgi çekici ve işe yarar ulaşılabilirlik ayarı bulunuyor. Bu ayarlar sadece belli bir engele sahip olan oyuncular için de değil; hiçbir sıkıntısı olmayan oyuncuların bile kullanabileceği, onların işine yarayabilecek ayarlar bile var.
Horizon: Forbidden West oyununun sunumunu ve sunduğu ayarları genel olarak ele aldığınız zaman ise problemlere rağmen kesinlikle kaliteli bir yapıtın sunulduğunu belirtebiliriz. Aslında, bu cümleyi oyunun kendisi için de rahat bir şekilde kullanabilirsiniz ama ona biraz sonra değineceğim. Yine de ulaşılabilirlik konusunda bu oyun beni net olarak tatmin etmiş olsa bile sunum tarafında biraz daha kalite görmek isterim. Performans modunda çözünürlüğün çok büyük bir hasar alıyor olması, kenar yumuşatmaların çok zayıf kalması, oyunun kendi netliğini kaybetmesi filan bu oyundaki deneyimimi ciddi anlamda aşağıya çekiyor.
Bundan daha iyi bir devam oyunu yapılabilir miydi?
İnceleme yazımın başında da söylemiştim; Horizon: Zero Dawn benim PlayStation 4 neslinde oynadığım en iyi birinci parti oyunlardan bir tanesiydi. Bunun sebebi, oyunun benzersiz yapısıydı. Yani, açık dünyada çok abartıya gidilmemişti, rol yapma ögelerinde çok derine inilmemişti, daha çok makinelere ve onlarla savaşmaya odaklanılmıştı. Bu sırada sunulan hikayenin kendisi de gayet güzeldi. Geliştirici ekip de Horizon: Forbidden West oyunu aracılığı ile bunların üzerine gitmek istedi. Kağıt üzerinde, devam oyununun kusursuz olması gerekiyor ama bence bu oyun, ilk oyuna göre çok daha az ilgi çekici bir seviyede.
Tamam, oyunda belli bir kalite var ve yeni neslin gücü kısmen güzel bir şekilde kullanılıyor ama her şey performanstan veya görsellikten ibaret değil ki. Ben bu video oyununu oynarken, çoğu zaman kendimi Horizon: Zero Dawn oynuyor gibi hissediyorum. Bunun sebebi ise renk paletlerinden tutun da içeriklere kadar birçok şeyin neredeyse aynı olması. İşin içine yenilikler girdiği zaman ise kendimi bir anda Ubisoft şirketinin yaptığı zincirleme içeriklerden, ana hedefe ulaşabilmek için sıra sıra tamamlanması gereken yan hedeflerin öldürülmesi gereken içeriklerden oluşan oyunlardan birinde buluyorum. Yani, bu oyunun pek bir kişiliği bulunmuyor.
Ben daha önce Ubisoft şirketinin hazırladığı açık dünya oyunlarından hoşlandığımı belirtmiştim ama bunu bırakalım da Ubisoft yapsın. Sony Interactive Entertainment ve PlayStation Studios, projenin arkasında yer aldığı zaman çok daha benzersiz, farklı ve yenilikçi bir oyun görmeyi tercih ederim. Horizon: Forbidden West, ne yazık ki bu tanıma pek uymuyor. Oyun yine de oldukça kaliteli ve eğlenceli; oyunu gömmeye çalışıyorum sanmayın sakın. Sadece bir devam oyununda bence çok daha fazlasının yapılması gerekiyordu. Şu anda bu yapıt, Horizon: Zero Dawn oyunundan 1-2 sene sonra çıkmış, aceleyle yapılmış bir devam oyununa benziyor.
Horizon: Forbidden West oyununun çok iyi yönleri var ama aynı zamanda çok kötü yönleri de var. Tüm bu yönleri göz önünde bulundurduğum zaman ise bu oyuna verebileceğim en yüksek puan, 10 üzerinden 7 oluyor. Belki oyunda daha az hata olsaydı ve keşif biraz daha oyuncuyu özgür bıraksaydı/anlamlı olabilseydi, puanım 10 üzerinden 8 olabilirdi ama durum ne yazık ki öyle değil. Yine de Horizon: Zero Dawn oyununu sevdiyseniz, bu oyuna da bir şans vermenizi öneriyorum. Sizden istediğim tek şey, beklentilerinizi minimumda tutmanız. Aksi taktirde Horizon: Forbidden West, sizin için kısmen bir hayal kırıklığı olabilir.