Geçen hafta kişisel elektronik posta adresime bir oyunun kapalı betasına kabul edildiğime dair bir ileti geldi. Bu oyunun adı Hunter’s Arena: Legends idi. Ne zaman ve neden ben bu oyunun kapalı beta sürecine kayıt yaptırdım, bilemiyorum ama geçmişteki kendime güvendim ve PlayStation 5 için bu kapalı beta kodunu kabul ettim. Ayrıca, benim bu sürece katılmam da Mavi Kol için güzel bir içerik olabilirdi. Hunter’s Arena: Legends için ön inceleme yazabilirdim sonuçta ve şimdi onu yazıyorum da. Aslında ilk başlarda güzel bir oyun keşfine tanıklık ederim diye düşünmüştüm ama ne yazık ki öyle olmadı efendim.

Muhtemelen geçmişte bu oyunu takip ediyordum veya bir yerde görüp, bir sebepten ötürü ilgim çekilmişti, şu anda hatırlayamıyorum ama Hunter’s Arena: Legends oyununa ilk adım attığım zaman tam olarak neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bu oyun benim hafızamdan tamamen çıkmıştı ve sonucunda da dövüş sanatları üzerine odaklanan bir Battle Royale oyunu gördüm. Günümüzde zaten neredeyse her yeni oyun popülerlikten ötürü Battle Royale türüne yöneldiği için bu oyunun da 45 kişilik bir Battle Royale deneyimi sunmasına pek şaşırmadım. Yalnız, türü de kötülemek istemem, gerçekten kaliteli oyunlara rastlayabiliyorsunuz bu türde.

Hunter’s Arena: Legends, ne yazık ki o oyunlardan bir tanesi değil. Ön incelememin sürprizi belki kaçtı ama bunu daha fazla içimde tutamadım. PlayStation 5 için destek bile sunan bu oyun, ne yazık ki yeni nesle ait bir oyun gibi hissettirmiyor. Daha çok oyunun her noktası, mobil oyunlara daha yakın duruyor. Buna oynanıştan tutun da oyun içerisindeki sistemlere kadar birçok şeyi dahil edebilirsiniz. Yalnız, neredeyse her inceleme ve ön inceleme yazımda olduğu gibi öncelikle hikayeye ve hikaye anlatımına filan değinmek istiyorum. Zaten bu durum kısa sürecek, Hunter’s Arena: Legends oyununda pek bir hikaye bulunmuyor.

Çevrim içi ve çoklu oyunculu oyunların problemlerinden bir tanesi, tamamen çevrim içi servis mantığına odaklanılıyor olması ve tam bir hikayenin sunulamaması. Hunter’s Arena: Legends oyununda da ne yazık ki hikaye bulunmuyor. Yani, oyunun açılış sahnesinde evreni anlatan kısa bir video izliyorsunuz, karakterlerin neden birbiriyle savaştığı anlatılıyor ama o anlatılan şeyler o kadar boş ve sıkıcıydı ki şu anda bir noktası bile aklımda bulunmuyor. Bu arada, hikayeye ve hikaye anlatımına çok önem veren bir insanım ben. Bu duruma rağmen aklıma oyunun hikayesine dair hiçbir şey bulunmuyor. Özetle, iyiyle kötü savaşıyor işte.

Hunter's Arena: Legends

Hunter’s Arena: Legends, kontrolleri ile zorluyor

Biraz önce bahsetmiş olduğum hikayeyle alakalı videoyu izledikten sonra Hunter’s Arena: Legends sizi öğretici bir alana atıyor. Bu alanda oyunun temel kontrollerini öğreniyorsunuz. Oyunun bir diğer problemi ise aslında tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Hunter’s Arena: Legends oyununun geliştiricileri daha önce kontrolcü desteği hiç sundu mu, bilmiyorum ama bu oyundaki destek, kendilerinin ilk işi olabilir. Yani, koşmaktan tutun da nihai yeteneğinizi kullanmaya kadar birçok farklı aksiyonu çok ters tuşlarla gerçekleştirmeniz gerekiyor. Mesela, hangi oyunda bir nihai yetenek için L1 + R2 kullanılıyor? L1 + R1 veya L2 + R2 tuşlarıdır mantıklı olan.

Hunter’s Arena: Legends oyununun tuşları karışık ve özellikle 1’den fazla oyun oynuyorsanız, bu oyunun tuşlarına alışmanız biraz zaman alacaktır. Hatta hiç alışmanız bile mümkün olmayabilir ama iyi ki ekranın köşelerinde filan ne için hangi tuşa basmanız gerektiği sürekli yazıyor. Bu sayede dikkatinizi net olarak aksiyona vermeniz zor olsa bile en azından kontroller, normalden daha az problem çıkartıyor. Aslında bu çok üzücü bir durum, oynanışın temeline indiğiniz zaman Hunter’s Arena: Legends oyununda gerçekten güzel bir potansiyelin olduğunu görebiliyorsunuz. Yani, bu oyun çok eğlenceli ve stratejik bir seviyeye çıkabilir.

Hunter’s Arena: Legends oyununda yakın dövüş ve menzilli dövüşler bulunuyor. Normal saldırıların yanında dövüş sanatı saldırıları da yapabiliyorsunuz ve tüm bunları farklı tuşlarla kombinasyon olarak kullanabiliyorsunuz. Ayrıca oyunda bomba gibi atılabilir ögeler bulunuyor. Tabii ki oyunun içerisinde kontrol edebileceğiniz farklı karakterler var ve her karakterin de kendisine ait bir yetenek tablosu var. Sizin, oynanış tarzınıza en uygun olan karakteri bulmanız, başlangıç için en yeterli olan şey. Atıyorum, bir Black Desert oyunundaki gibi karakterleri kontrol etme zorluğu gibi bir şey bulunmuyor. Herkes aşağı yukarı aynı zorluk seviyesinde.

Hunter’s Arena: Legends oyununun Battle Royale deneyimi de tekli, ikili ve takımlı olarak yaşanabiliyor. Eğer bu tip bir oynanışı sevmiyorsanız, 2v2 şeklinde ufak haritalardaki dövüşlere de katılabiliyorsunuz ama oyunun temeli Battle Royale tarafında yatıyor. Uzun vadede geliştirici ekip muhtemelen ufak mücadelelere değil, 45 kişilik Battle Royale deneyimine önem verecektir diye düşünüyorum. Bu arada, bu oyun deneyiminde de açık dünyada ganimet bularak ve yapay zeka tarafından kontrol edilen düşmanları öldürerek güç kazanıyoruz. Ardından da karşımıza çıkan 45 adet gerçek oyuncu ile savaşıyoruz. PvPvE temelli bir Battle Royale sunuluyor yani.

Hunter's Arena: Legends

Oyunda oldukça garip özelleştirme ögeleri yer alıyor

Hunter’s Arena: Legends, garip ve karışık kontrolleri ile sıkıcı Battle Royale oynanışını birleştiriyor, benim hiç de ilgimi çekmeyen bir oyun haline dönüyor. Açıkçası bu oyunun temel oynanışı hakkında 1-2 paragraftan daha fazlasını yazmak mümkün değil; oyunun içerisinde daha fazlası bulunmuyor. Evet, gelen saldırıları engelleme ve savuşturma gibi özelliklerle, saldırı kombinasyonlarını birleştirerek, ilgi çekici bir deneyim oluşuyor gibi görünüyor ama oyunun temelinde kalite yok. Daha önce de dediğim gibi Hunter’s Arena: Legends, tamamen bir mobil oyun gibi hissettiriyor her açıdan. Bu yüzden oynanış da bence potansiyeli olmasına rağmen yüzeysel kalıyor.

Benim bu tip oyunlarda en çok önem verdiğim şey karakter özelleştirmesidir. Sonuçta, böyle oyunları oynamaya devam edebilmeniz için bir ilerleme sisteminin yer alması gerekiyor. Hunter’s Arena: Legends oyununda da bu ilerleme sistemi karakter özelleştirme ve kişiselleştirmeye odaklanıyor. Oyunun kapalı beta sürümünde 10 adet karakter vardı ve tamamını özelleştirebilmek mümkündü. Karakterlerin kıyafet setlerini değiştirebiliyorduk ve ifade hareketlerini değiştirebiliyorduk. Yalnız, bu ifade hareketleri benim bugüne kadar gördüğüm en garip özelleştirme ögeleriydi. Yani, garip müziklerle yapılan garip danslar, “Twerk” filan ilginç bir deneyimdi onları görmek.

Hunter’s Arena: Legends oyununun görselliğinden biraz sonra bahsedeceğim ama bu anlattığım karakterler, onların modelleri, kıyafetleri, ifadeleri filan inanılmaz ucuz görünüyor. Hatta, tüm bu ögeler sanki oyun motorlarının mağazasındaki ücretsiz oyun geliştirme parçalarına benziyordu. Mutlaka ekibin bu oyunda bir emeği vardır ama benim karşıma çıkan kalite bu ucuz seviyedeydi ne yazık ki. Aynı şey, oyundaki düşman karakterler ve genel anlamda harita tasarımı için de geçerli. Sanki oyundaki tüm bu ögeleri ben daha önce çeşit çeşit farklı oyunlarda gördüm ve deneyimledim. Kreatif açıdan da bir şey yok yani oyunda.

Sanıyorum ki Hunter’s Arena: Legends, ücretsiz bir oyun olarak 2021 senesi içerisinde piyasaya sürülecek. Ben açıkçası sadece bu oyunun var olmayan hikayesine, karışık kontrollerine, ucuz oynanışına ve utanç verici özelleştirme ögelerine bakarak, bu oyunu üstüne para verseniz bile oynamayabilirim. Tabii verilecek olan paraya göre bu durum mutlaka değişir, belki birkaç günlüğüne de olsa para kazanmak uğruna bu işkenceye katlanabilirim ama genel yorumumu anladınız siz. Hunter’s Arena: Legends, çekilecek bir dert değil. Yalnız, yine de bazı oyuncular, bu oyunun PlayStation 5 desteğine aldanıp, bir şans verebilir. Bu durumda, görsellik nasıl?

Hunter's Arena: Legends

Hunter’s Arena: Legends oyununun sunumu nasıl?

Aslında karakterler hakkında söylediğim şeyleri göz önünde bulundurarak, Hunter’s Arena: Legends oyununun nasıl göründüğü ile alakalı yorumlarımı kolaylıkla tahmin edebilirsiniz ve evet, bu oyun gerçekten ücretsiz bir mobil oyun tadında görünüyor. Oyunun hem genel görsellik kalitesi başarısız, hem de sanat tasarımı üzerinde kreatif olan hiçbir şey yok. Açıkçası, görselliğe önem veriyorsanız PlayStation 4 veya PlayStation 5 üzerinde çok daha ilgi çekici oyunlar bulunuyor Spellbreak gibi. Ben aslında o oyuna da çok ısınamamıştım ama en azından görsellik tarafında Hunter’s Arena: Legends oyunundan çok daha ilgi çekici.

Performans ise şaşırtıcı bir şekilde başarılıydı. Hunter’s Arena: Legends oyununu dediğim gibi PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve oyun, tüm deneyimim boyunca 60 FPS olarak oynattı kendisini. Eğer dilerseniz oyunu 30 FPS değerine de kilitleyebiliyorsunuz ama bu size hiçbir şey kazandırmıyor. Yani, daha fazla görsellik filan elde etmiyorsunuz. Tahmin ediyorum ki o ayar, 60 FPS değerinin stabil olmayacağı PlayStation 4 gibi eski nesil konsollar için eklendi. Belki oyuncular stabil olan 30 FPS ile oyunu oynamak ister diye ve yeni nesil sürümünden de kaldırılmadı. Normal bir şey, olumsuz bir yorum olarak algılamayın bunu.

Hunter’s Arena: Legends, ses ve müzik tarafında ise aynı görsellik kategorisinde olduğu gibi başarısız. Her şeyden önce oyunda yer alan ses efektleri oldukça kalitesiz. Bunun üzerine gelen karakter seslendirmeleri filan daha iyi durumda, en azından idare edilebilir bir seviyede. Her şeyin arka planında yer alan müzikler ise rezalet. Açıkçası bu durum beni şaşırtmadı. Bütçesi düşük olan video oyunları, kaynaklarının en azını ses ve müziğe harcıyor. Bu durum benim çok canımı sıksa da yapılabilecek bir şey yok gibi görünüyor; oyuncuların pek umurunda olan bir durum değil sesler ve müzikler. Umarım bu durum gelecekte değişir.

Hunter’s Arena: Legends oyununun daha önce ücretsiz bir şekilde çıkışını gerçekleştireceğini tahmin ettiğimi söylemiştim ama sanırım ki durum öyle olmayacak. Oyun, şu anda Steam üzerinde erken erişim aşamasında ve 32 TL üzerinden satılıyor. Muhtemelen bu erken erişim süreci 2021 içerisinde bitecek ki oyun, konsollar için de çıkacak. Bu durumda oyunun konsollardaki fiyatı çok büyük bir ihtimalle 100 TL gibi bir etiketin üstünde olacaktır ve ben açıkçası bu oyunun 32 TL bile edeceğini düşünmüyorum. Tabii bu sadece benim PlayStation 5 üzerindeki kapalı beta süreci için olan düşüncem. Sanıyorum ki oyunun PC sürümünde daha farklı şeyler var.