We Have Food at Home esprisini herhalde internet kültürüne çok yakın olan arkadaşlar hatırlayacaktır. King of Seas de bana direkt olarak bu espriyi hatırlatıyor; PlayStation 5 konsolunda Sea of Thieves oyununu oynayabilmek gibi çılgın hayaller kurarken, aslında gerçeğin King of Seas olduğunu görmek biraz acı verebiliyor. Aslında bu oyun için bir ön inceleme daha önce yazmıştım ama sonuçta oyunun geliştirilme süreci filan bitmemişti. Bu yüzden çok da ağır konuşmadım ama artık oyunun final sürümü elimde ve istediğim gibi kendisini eleştirebilirim. Bu eleştirilere de hemen, oyunun açılış ekranından bahsederek başlamak istiyorum.
Xbox One X konsolunu sırf Sea of Thieves oyununu oynayabilmek için satın almış olan ben, şu sıralarda artık herhangi bir Xbox konsoluna sahip değilim. Ne benim param bu konsolu almaya yetiyor, ne de Mavi Kol’un gücü Xbox Türkiye tarafından istemeye yetiyor. Durum böyle olunca gözlerimi direkt olarak King of Seas oyununa diktim ve daha ilk saniyeden itibaren Sea of Thieves oyununu açmış gibi hissettim. Neden mi? İki oyunun da açılış sahnesi neredeyse birebir aynı. Hani, daha ana menüye gelmeden önce bir kuru kafa filan görüyoruz, sonra harita üzerinde bir hikaye anlatılıyor ya, aynısı bu incelemekte olduğum oyunda da var.
Bu ufak açılış sahnesinden sonra kendimizi direkt olarak oyunun içerisinde buluyoruz. Bu oyunda hemen kendimizi toparlayıp, tehditlere karşı gard almamız gerekmiyor; Sea of Thieves oyununun aksine King of Seas, tekli oyuncu temelli bir deneyim sunuyor. Yani, bu oyunda gerçek oyunculara karşı savaştığınız bir açık deniz yok. Onun yerine hikaye temelli, tek başınıza bir deneyim yaşıyorsunuz. Oyunun açılış sahnesinde her ne kadar ortalama bir seslendirme bulunsa bile oyun içinde geçen diyaloglar sadece metin olarak karşımıza çıkıyor; herhangi bir seslendirme yok yani. Bu da hikayeye ilk darbeyi vuruyor aslında.
Şimdi, seslendirmeler tabii ki hikaye temelli oyunlar için zorunlu değil ama oyundaki diyalog yazımı da zayıf olunca, en azından seslendirme olsaydı, belki geliştirici ekip, deneyimi zenginleştirmeye çalışmış filan derdim ama burada metinlere minimum emeğin verildiğini düşünüyorum. Tabii ki King of Seas, Sea of Thieves kadar yüksek bütçeli bir oyun değil ama ben de zaten bunu aklımda bulundurarak bu tip eleştirileri yapıyorum. Her neyse, sıkıcı bir açılış konuşması ardından denizlere açılıyoruz ve asıl olaylar da zaten bu noktada gelişiyor. Ayrıca, bahsettiğim iki oyunu birbirinden ayıran en büyük noktaları da bu kısımda görüyoruz.
King of Seas, ne gibi benzersizliklere sahip?
King of Seas, benzersizliğini ve aslında Sea of Thieves oyununu tam olarak kopyalamak istemediğini oynanış kısmında gösteriyor. Belki geliştirici ekip gerçekten benzersiz olmak istedi, belki de Sea of Thieves oyunundaki kadar simülasyonu devreye katmak bütçeyi zorladı, bilemiyorum ama King of Seas, çok daha günlük ve arcade temelli bir oynanışa sahip. Zaten dümenin başına geçtiğiniz zaman oyun, bulutlara doğru kamerayı oldukça uzaklaştırıyor ve dev gibi geminizi basit bir oyuncak boyutunda görüyorsunuz. Bu yüzden geminin içinde dolaşıp, çevreyi tamir etme gibi olaylar yok. Sadece geminizi kontrol ediyorsunuz bu oyunda.
Tabii ki oyunun içinde rüzgar sistemi, tamir etme özelliği filan bulunuyor ama tüm bunlar çok basit bir şekilde işliyor. Mesela, rüzgarın nereye doğru estiğini görmek için pusulanıza bakmanız yetiyor; Sea of Thieves oyunundaki gibi rüzgarın bıraktığı izlere veya bayrağınıza göz atmanıza gerek yok. Oyundaki diğer tüm sistemler de açıkçası bu basitlikte işliyor. Bunu kötü anlamda da söylemiyorum; oyun sadece çok daha basit ve arcade temelli demeye çalışıyorum. Yalnız, aslında bu durum en önemli sistemlerden bir tanesini ne yazık ki yerin dibine gömüyor, o da gemi savaşlarının ta kendisi.
King of Seas, ne yazık ki basit oynanışı ile savaş kısmında sınıfta kalıyor. Konu, savaşmak olduğu zaman geminizi doğru bir şekilde tutup, tek bir tuşa basmanız yetiyor. Bu da ne yazık ki çok sıkıcı bir oynanış sunuyor. Zaten oyundaki görevler, hikayenin ilerleyişi filan genel anlamda pek eğlendirmiyor. Bu noktada en azından gemi savaşlarının başarılı, eğlenceli olabilmesini çok isterdim ama öyle bir durum yok. İlk savaşınızı zaten 15. dakikada filan yapıyorsunuz ve o da birkaç saniye sürüyor. Bu da size oyunun gemi savaşlarına ne kadar önem verdiğini gösterecektir diye tahmin ediyorum.
King of Seas oyununda aynı zamanda kendi geminizi geliştirebiliyorsunuz. Ayrıca kendi tayfanıza da yeni karakterler alabiliyorsunuz. Bu karakterler, kendi özelliklerine sahip olabiliyor ama bu özellikler, oyunun sıkıcılığını ortadan kaldırmaya yetmiyor. Yani, Sea of Thieves gibi bir oyunda, A noktasından B noktasına gitmek çok daha uzun ve zorlu oluyor ama yine de yol boyunca birçok farklı şeyler karşılaşabiliyorsunuz ve bu bir şekilde eğlence sunuyor. King of Seas oyununda ise sadece düz yolu izliyoruz, başka hiçbir şey olmuyor. Savaşlar da seviyeniz yettiği sürece hiçbir tehdit unsuru içermiyor. Zaten gemiyi tamir etmek de oldukça kolay.
Bu oyun en azından gözümüze hitap ediyor mu?
King of Seas, ne yazık ki Sea of Thieves kadar kaliteli görünen bir oyun değil. Aslında herhangi bir oyunun o şekilde görünmesi de oldukça zor olacaktır. Aradan seneler geçti ama oyunun sunduğu o kaliteli deniz hala aklımın bir ucunda. Aynı şekilde bulutlar ve sanat tasarımı da kesinlikle unutulmaz bir yapıya sahip. King of Seas oyununda ise aslında oynanış anındaki görsellik fena değil ama sanat tasarımı açısından çok basit. Aynı zamanda birçok karakterin tasarımı da bana oldukça garip geldi. Yani, görsel anlamda oyun kesinlikle idare eder seviyede ama yine de ben çok daha ilgi çekici görünen bir oyunu oynamayı tercih ederdim.
Performans tarafında ise herhangi bir problem yok. Ben bu oyunu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim; oyun ne yazık ki herhangi bir yeni nesil desteği sunmuyor; geriye dönük uyumluluk programı aracılığı ile oyunun PlayStation 4 veya PlayStation 4 Pro sürümünü deneyimliyorsunuz ama yine de oyun 60 FPS olarak çalışabiliyor. Açıkçası böyle bir oyunu zaten 30 FPS olarak kabul etmek biraz zor olurdu. Sesler ve müzikler ise idare eder seviyede. Oyunda var olan müziklerin bazıları fena değil, diğerleri ise kolayca unutulabilir seviyede. Ses efektleri ise gayet güzel, sadece karakter seslendirmelerinin yokluğu beni üzdü bu kategoride.
King of Seas, Sea of Thieves için hem ortalama seviyede, hem de ilginç bir alternatif. Malum, bahsettiğim o oyun sadece çoklu oyunculu olarak oynanabiliyor ve oyunculara da yüksek seviyeli bir kalite sunuluyor. King of Seas ise bağımsız bir oyun olduğunu daha ilk saniyesinden itibaren size hissettiriyor. Ayrıca oyunda rekabetçi bir çoklu oyuncu içeriği değil, gayet rahatlatıcı ve sakin bir şekilde ilerleyen, tekli oyuncu temelli bir içerik bulunuyor. Bu noktada eminim ki birçok oyuncunun dikkatini çekecektir. Açıkçası, Sea of Thieves gibi bir oynanış sunulsaydı, benim de dikkatimi çekebilirdi ama temel oynanış, böyle bir oyun için bana inanılmaz basit geldi.
PC, Xbox One ve PlayStation 4 için satılan King of Seas oyununun PlayStation Store üzerindeki fiyatı 25 USD ve 180 TL. Açıkçası bu fiyata ben oyunu almamanızı, indirim beklemenizi öneririm. 120 TL civarı filan böyle bir oyun için daha uygun olacaktır. Hatta oyunun 100 TL’den daha aşağı düşmesini beklerseniz de sizi anlarım. Umuyorum ki gelecekte Sea of Thieves oyununa benzeyen, ona alternatif olmaya çalışan daha fazla video oyunları görebiliriz ama King of Seas, ne yazık ki benim oynamaya devam edeceğim, daha fazla zaman ayırmak istediğim bir deneyim sunmuyor. Bu yüzden, alternatif oyun arayışıma devam ediyorum.