Liberté ile ilgilenmeye başladığım an, aslında oyunun ilk oynanış videosunu gördüğüm zamandı ama ironik bir şekilde, ilgimi çeken şey oynanış değildi, oyunun içerisinde verilen atmosfer ile alakalı yapılan bir açıklamaydı. Bu açıklamaya göre oyun, David Cronenberg veya Alex Garland gibi yönetmenlerin filmlerinden esinlenen vücut korkusu ve kozmik korku unsurlarına büyük ölçüde eğiliyor. Elbette bu, oyunun yalnızca bir yönü; Fransız devrimini beden ve kozmik korku unsurlarıyla harmanlayarak yeniden canlandıran bir deste kurma aksiyon oyunu var karşımızda. Tabii ki Roguelite özelliklerini de unutmamak gerekiyor.
Liberté oyununda gözlerinizi açtığınız zaman kim olduğunuzu ya da etrafınızda neler olduğunu hatırlamıyorsunuz, ancak görünüşte tanıdık bir yüz size adınızın Rene olduğunu ve Fransa içerisinde dört büyük grubun doğru olduğuna inandıkları şey için savaştığı bir devrim olduğunu söylüyor. Bu tabii ki tanıdık bir olay; Fransız devrimi yaşanıyor belli ki. Bahsedilen taraflar ise kraliyet, kilise, isyancılar ve kabile olarak geçiyor. Bu tarafların hepsi de farklı şeylere inanıyor ve bir bakıma, siz bu süreçteki beşinci taraf oluyorsunuz. Bunun sebebi de Rene isimli ana karakterimizin sıradan bir insan olmaması. Kendisi aslında insan bile değil.
Karakterimiz aslında başka bir boyuttan gelen gizemli bir varlık olan Lady Bliss için bir taşıyıcı görevini görüyor ve bu varlık, parçalanmış Fransa’nın kaosunu kullanarak ülkeyi ele geçirmeye çalışıyor. Liberté oyununun kozmik ve vücut korkusu unsurlarının devreye girdiği yer de burası. Oyunun, Alex Garland isimli yönetmenin çalışmalarından esinlendiğini söylediklerinde, Lady Bliss ve takipçileri Fransa’da ortaya çıkmadan önce Shimmer ile temas kurmuş gibi göründüklerinden, Annihilation filminden esinlendiklerini varsayıyorum. Bu çatışmada Lady Bliss’i temsil ediyorsunuz, ancak sizden diğer grupların güvenini kazanmanızı ve onun için ittifaklar kurmanız da isteniyor.
Liberté oyununda böylece, her seviyenin başında, iki grup arasında bir tartışma ile karşılaşıyorsunuz ve onlardan birinin tarafını tutuyorsunuz, bu da onlarla ittifakınızda ilerlemenize yol açıyor. Bu oynanış mantığı, elbette tamamen ücretsiz olsa da, esasen bir savaş biletine indirgenen bir şekil alıyor. Bu da benim gözümde oyunun kalitesini bir tık aşağıya çekiyor. Oyunun sorunlarından birini de burada görüyorum zaten. Hikaye çok sayıda ilginç unsura sahip ve muhtemelen bu oyunun en ilgi çekici kısmı ama hikayeyi, tüm bu ilerleme sistemleriyle eşleştirmenin gerçekten mantıklı bir karar olup, olmadığını merak ediyorum.

Liberté, ilerleme sistemleri ile işleri biraz abartıyor
Liberté, bütçesi ve yapısı gereği ile çok basit olabilecek, bu basitlik içerisinde de başarı yakalayabilecek bir video oyunu. Neden bundan daha basit bir RYO yaratılamıyor? Neden illa sektörde popüler gibi görünen sayısız ilerleme sistemleri, tek bir oyunda sürekli buluşmak zorunda? Burada tamamen farklı türde bir oyun istediğimin farkındayım ama bahsettiğim bu problem, hikayenin mevcut sunumu olumsuz bir şekilde etkiliyor. Oyun, 40 saatlik hikaye diyaloğuna sahip olduğunu iddia ediyor ki bunların önemli bir kısmı seslendirme performanslarına sahip değil.
Neyse, diyalog hakkındaki bu detayın doğru olduğuna inanmaya meyilliyim ama oyunda sadece birkaç saat harcadıktan sonra, iki grup arasındaki her tartışmayla karşılaşmıştım zaten. Bunun da ötesinde, o zamana kadar Roguelite döngüsünü birçok kez tamamlamış ve zafer ekranıyla birden fazla kez karşılaşmıştım. Bu deneyimim boyunca hikaye ile alakalı olarak neredeyse hiçbir şey görmemiştim. Yani, oyunun en çok ilgilendiğim kısmı olan hikayeyi düzgün bir şekilde deneyimlemek için aynı şeyi tekrar tekrar oynamam gerekiyor.
Roguelite türündeki her oyun bu şekilde işlese de bunlar genellikle her yeni seansta sizi meşgul etmeye yetecek kadar şeye sahipken, Liberté oyununun seansları her seferinde onları yapmaya devam etmeyi umursamayacak kadar benzer deneyimlerden oluşuyor. Gruplar arasındaki ahlaki tartışmalar ilk başta ilginç olabilir ama aynı seçimle beşinci kez karşılaştığınızda artık hangisine katıldığınızı umursamıyorsunuz, sadece size hikaye ilerlemesi sağlama olasılığı en yüksek olanı veya düşmanlarla uğraşmanın daha az can sıkıcı olduğu birini seçiyorsunuz.
Üstelik, Liberté oyunundaki sözde “ahlaki açıdan karışık” argümanların çoğunun aslında oldukça basit olduğu gerçeğinden bahsetmiyorum bile. Örneğin bunlardan biri, temelde bir tarafın yozlaşmış bir politikacıyı tahtından devirmek istediğini; onun yozlaşmış bir politikacı olduğunu, diğer tarafın ise onu devirmek istemediğini; onun havalı bir adam olduğunu düşündüğünü savunuyor. Açıkçası, burada biraz indirgemeci davranıyorum ama dürüst olmak gerekirse tartışmaların önemli bir kısmı böyle hissettiriyor. Oyun, verdiği sözlerin üstünde pek duramıyor.

Hikaye modu ile diğer sistemler çok fazla çakışıyor
Liberté oyununun yaşattığı deneyimi kolaylaştıran ve ilerleme unsurlarının çoğunu ortadan kaldıran bir hikaye modu sunduğunu da belirtmek gerekir. Yine de hikayeyle ilgili diyalog sahnelerini görmek istiyorsanız aynı eziyeti yaşamak zorundasınız. Yine de hikaye modu her seansı daha kolay ve daha hızlı hale getirmeye yardımcı oluyor ve dediğim gibi, oyunun çekirdek Roguelite döngüsünde ne yazık ki çok fazla tekrar değeri olmadığından, muhtemelen ilerleme sistemlerini aktif tutmak isteyeceksiniz; bunlar en azından bireysel seansları biraz daha ilginç tutacaktır.
Peki, bahsettiğim bu ilerleme sistemleri nedir? Liberté aslında bir deste oluşturma oyunudur, ancak bunun Slay the Spire gibi bir kart oyunu olduğunu düşünmeyin. Bu oyunun asıl oynanışı yukarıdan aşağıya bakan bir kamera açısı ile aksiyon oyunu tarzında. Örneğin, daha çok Hades gibi bir şey sunuluyor. Peki, deste oluşturma nerede devreye giriyor? Seansınıza hem aktif, hem de pasif olmak üzere farklı yetenekleri temsil eden kartlarla dolu bir deste seçerek başlıyorsunuz. Seansınıza birkaç kart çekerek başlıyorsunuz ve ardından her seviye atladığınızda birkaç tane daha çekiyorsunuz.
Yalnız, Liberté oyunundaki her kartın bir maliyeti var ve bu nedenle mana elde etmek için hangi kartlardan kurtulmak istediğinize ve hangi kartları etkinleştirmek istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Yavaş yavaş seansınız için bir düzen oluşuyor. Kendi destenizi oluşturabildiğiniz için ne tür yetenekler istediğiniz üzerinde biraz kontrol sahibi olmanızı sağlayan eğlenceli bir sistem sunuluyor ama her seferde tam olarak bu yetenekleri elde edeceğinizi garanti etmiyor hiçbir şey; en azından bu hemen gerçekleşmiyor. Daha sonra işler değişebiliyor.
Seansları tamamladığınızda, yeni kartlar için planlar elde etme şansınız var, ancak bunları destenize koymadan önce, seanslarınız sırasında topladığınız malzemelerden kartları üretmeniz gerekiyor. Ayrıca daha önce bahsettiğim her grup için savaş biletlerinde ilerleyerek daha fazla plan ve malzeme toplamanız da gerekiyor. Bu kart sistemi Liberté oyununa tekrar oynama değeri katan bir şey, bu yüzden hikaye modunun bu işlevi ortadan kaldırması biraz garip hissettiriyor. Eğer bu iki element birbiriyle çok çakışmasaydı, oyun katlarca daha eğlenceli olabilirdi.

Liberté, potansiyelini güzel bir şekilde kullanamıyor
Oynanışı daha önce Hades ile karşılaştırmıştım, ancak muhtemelen tahmin edebileceğiniz gibi, Hades oyunundaki kadar iyi bir savaş sistemi mevcut değil, sadece benziyorlar. Oyun hala sağlam ve kesinlikle eğlenceli olabilir ama özellikle derin bir deneyim sunmadığını söylemeliyim. Her grup için sadece küçük bir avuç düşman tipi var ve bence Liberté birkaç tane daha düşman tipi ekleseydi önemli bir fark yaratabilirdi. Bunun dışında, savaşla ilgili çok daha büyük bir sorunum var; savaş anlarında uğraşması can sıkıcı olan pek çok unsur var. Neredeyse her düşmanın sahip olduğu ve onları sendelemekten koruyan bir zırh sistemi mevcut.
Düşmanların sahip olduğu birçok yetenek sinir bozucu hissettiriyor. Örneğin, bir sis bombası atıp birkaç saniyeliğine yenilmez olmak veya bir süreliğine kaçışınızı devre dışı bırakmak gibi yetenekler oyundaki eğlenceyi biraz götürebiliyor. Düşmanları öldürdükten sonra sizi takip eden bir sürü veya etraflarında dönen lazerler gibi lanetler var. Tüm bu unsurların oyunu daha zor hale getirmesi gerektiğini anlıyorum, ancak tamamen dürüst olmak gerekirse, bu zorluğun sağlıklı bir şekilde sunulduğundan emin değilim, bence oyunu sadece daha can sıkıcı hale getiriyorlar. Yani, zorluklar oyuna pek de akıllıca şekillerde eklenmiyor.
Oyundaki bölüm tasarımları da ne yazık ki biraz eksik hissettiriyor ama kesinlikle kötü değiller. Aslında, bu ekibin sahip olduğunu tahmin ettiğim sınırlı bütçe göz önüne alındığında çoğunun oldukça güzel göründüğünü düşünüyorum ama yine de yeterli değiller. Her seansta aynı birkaç bölüm karşınıza çıkıyor. Hatta çoğu zaman bir turda aynı bölümden birden fazla kez geçiyorsunuz. Bu yine Liberté oyununa olumsuz bir şekilde geri dönüyor. Oyun ne yazık ki şu anda çok fazla tekrar değeri sunmuyor. Ancak oyunun sunduğu güzel illüstrasyonlara dikkat çekmek gerekiyor. Tüm karakterler konuştuklarında kendi profillerine sahipler ve hepsi çarpıcı görünüyor.
Liberté oyununa bu kadar kötü davrandığım için aslında biraz üzülüyorum; gerçekten sevmek istediğim bir oyundu kendisi. Savaş sisteminin temellerinin işe yaradığına inanıyorum, kart sistemi ilginç ve potansiyeli var; hikaye de çok ilgi çekici. Ancak şu anki haliyle, iyi niyetle iyi bir oyun diyemem. Belki geliştirici ekibi daha fazla içerik ekledikçe, bazı fikirlerini genişlettikçe ve zaten var olanları biraz daha cilaladıkça, bir gün iyi bir oyun olabilir. Yalnız, geliştirici ekibin böyle bir planı var mı, bu oyun uzun vadede desteklenecek mi, bilemiyorum. Ayrıca şu anda tam bir oyun olarak piyasaya sürülmeye hazır olduğunu da düşünmüyorum.