Life is Strange 2, sonunda finalinden önceki bölümü ile karşımıza çıktı. Bu bölümün başlığına ve hatta başarımlarının adına bakarak aslında ne gibi bir temanın karşımıza çıkabileceğini anlayabiliyorduk. Bu tema, dini inançlar idi ve bu bölüm gerçekten tahmin edildiği gibi dini inançlar etrafında dönüyordu. Peki, Faith isimli bu bölümde neler yaşandı? Gelin, bu sorunun cevabını inceleme yazımız ile verelim.
Life is Strange 2 oyununun havası bir anda değişiyor
Üçüncü bölümde özgürlüğü tadan Sean ve Daniel, o bölümün sonunda ayrılmıştı. Bu bölümde de o ayrılığın tam olarak nasıl yaşandığını öğrendik ama ondan öncesinde Sean’ın durumunu öğreniyoruz. Faith bölümü, bir hayal ile başlıyor. Daniel, çok yalnız olduğunu söylüyor ve bizi çağırıyor. Hayal bittiği zaman ise Sean, kendisini bir hastane odasında buluyor. Bu noktada öğreniyoruz ki Daniel ile 2 aydır ayrıyız ve karakterimiz de komaya girmiş.
Komaya girmek haricinde gözümüzün birini de geçici olarak kaybettik gibi görünüyor. Ayrıca hastahanedeki ilk anlarımızda, Captain Spirit ve önceki bölümlerden tanıdığımız diğer karakterlerden de mektuplar görebiliyoruz ki en azından Captain Spirit’in hemen unutulmamış olması benim çok hoşuma gitti. Tabii o karakterler gibi biz de unutulmamış; hastahaneye düşmemiz ile birlikte polisler de tepemizde.
Hastahanede olduğumuz süre boyunca öncelikle taburcu olabilmemiz için 2 farklı teste giriyoruz. Bu testlerde başarısız olup, taburcu için onay alamamak mümkün mü, bilmiyorum ama ben taburcu olmak için onay almayı başarmıştım. Bu testler sırasında yeni bir karakter, polis, ile de tanışıyoruz. Kendisi, kardeşimizin peşinde ve konu hakkında yardımcı olmak veya olmamak da bizim elimizde. Bu noktada, bize oldukça yardımı dokunmuş olan bir hasta bakıcı da bulunuyor.
Life is Strange 2, her bölümde sürekli olarak yeni karakterler tanıtıyor. İlk bölümdeki karakterlerin kaçı bu bölüme kadar geldi? İkinci bölümdeki hangi karakter şu an hayatımızda? Üçüncü bölümden kimler kaldı? Lyla bile yok ve bu oyun sürekli olarak yeni karakterler tanıtmaya devam ediyor. Bu noktadan sonra ben yeni karakterlerden hiçbiri benim umurumda değil bile. Keşke bu şekilde bir yol izlenmiş olmasaydı.
Kardeşimizin peşine düşüyoruz
Oyunun başladığı gün daha bitmeden önce Daniel’ın nerede olduğu, defterimize Jacob tarafından bırakılmış bir not sayesinde öğreniyoruz. Jacob kim diyecek olursanız, kendisini eskiden dine bağlı olan fakat Daniel’ın güçleri sayesinde inancını tekrardan kazanmış bir kişi. Öğreniyoruz ki Jacob, şoka uğramış olan kardeşimizi, üçüncü bölümün sonunda alıyor ve gidiyor. Tabii bu noktada kötü bir niyet olduğunu düşünmüyorum.
Sean, kardeşinin nerede olduğunu öğrendiği için doğal olarak akşam, hastahaneden kaçmamız gerekiyor. Bu noktada, kaçış için 1’den fazla yol bulunuyor ve bu benim açıkçası hoşuma giden bir sistem oldu. Ben, camdan kaçmayı tercih ettim ve Sean, sahnenin sonunda kilitlenmemiş bir araç buldu, bindi ve gitti. Kardeşimiz, Nevada’da olduğu için 1 veya 2 gün boyunca araba ile gidiyoruz ve bir noktada artık dinlenmemiz gerekiyor.
Dinlenme sırasında babamız ile araba kullandığımız bir rüyayı görüyoruz. Sanıyorum ki Lyla, en son kendisini ikinci bölümde göstermişti ve o günden sonra bir daha iletişime geçememiştik. Aslında bu rüyada da kendisi ile iletişime geçemiyoruz; bu bir rüya ama en azından sesini duyabiliyoruz. Ben, Lyla gibi bir karakterin neden 2 bölümdür unutulmuş olduğunu gerçekten çok merak ediyorum.
Rüya bittiğinde ise 2 tane adam, bölgelerinden çıkmamız için Sean’ı rahatsız ediyor ve bu noktada da bir ırkçılığa maruz kalınıyor. Bu noktada, ben polis kaçağı olduğum için çok dikkat çekmemeye çalıştım ve Sean’ı ezdirdim. Sanıyorum ki tam tersini de yapabilirdik ama bu seferlik ırkçılığa ses çıkartmamak zorunda olduğumu hissettim. Yaşanan bu olaydan kısa bir süre sonra da arabamızın benzini bitiyor zaten.
Life is Strange 2, Nevada’nın çöllerinde geçiyor
Sean, artık hedefine sadece birkaç saatlik uzaklıkta ve yürümekten başka çaresi bulunmuyor. Geçirdiği kazadan ötürü aldığı yaralar, güneşin altında saatlerdir yürümekten ötürü yanan ten ve daha birçok farklı yara ile berbat görünen Sean, bir TIR görüyor ve aslında otostop aracılığı ile hedefimize o araçla gidebiliyorduk ama ben yine polis tehlikesinden ötürü yürümeyi seçmiştim; sanırım pek iyi bir karar değildi o.
Sean, sonunda hedefine varıyor ve bu noktada da dördüncü bölümün adının neden Faith olduğunu anlıyoruz; ortada bir kilise var. Kilisede ana odaya girmeden önce anlıyoruz ki çok büyük bir olay yaşanmış ve bu noktada Daniel’ın kilisede olduğunu ve güçlerinin kullanıldığını tahmin etmek oldukça kolaydı ve yaşanan olay da tam olarak buymuş. Bu kilise, bir kült tarafından yönetiliyor ve o kült, Daniel’ın ve diğer herkesin beynini yıkamaya çalışıyor, bunu başarıyor da.
Artık tanrının gücü, melek Daniel olarak anılan kardeşimiz, beyni yıkanmış bir kişi olarak karşımıza çıkıyor. Daha önce dediğim gibi aslında sadece kardeşimizin değil, kilisedeki herkesin beyni yıkanmış gibi görünüyor. Daniel, topluluğun karşısında güçlerini kullanarak herkesi çılgına çeviriyor ve biz de en sonunda kendimizi, kardeşimize gösteriyoruz. Yalnız, kilisenin lideri olan kişi tarafından reddediliyoruz.
Bu noktada da Life is Strange 2 oyununun çok büyük bir eksiği karşıma çıkıyor: Hiç mi strateji yapamayacağız? Hastaneden kaçma sahnesinde de olabildiğince sessiz ve iz bırakmadan hareket etmeye çalıştım. Kilise için de olabildiğince olumlu ve inançlı biri olarak davrandım ama öyle hissediyorum ki Life is Strange 2, bunları anlayabilecek derinliğe sahip bir video oyunu değildi; çok saçma sonuçlar aldım.
Annemiz ile de buluşuyoruz
Kiliseden zorla çıkartılmamızın ardından annemiz karşımıza çıkıyor. İnanılmaz etkisiz bir şekilde tanıtılan ama Daniel ve Sean için çok önemli olan annemiz, anlık olarak ne bir heyecan yaşatıyor, ne de bir duygu verebiliyor. Bizi kiliseden alan annemiz ile otele gidiyoruz ve uzun bir süre boyunca biz onunla, o da bizimle yüzleşiyor. Faith bölümünün sakin sahnelerinden olan bu anları açıkçası sevdim. En azından anne için güzel bir karakter gelişimi oldu.
Oyunun gidişine bakacak olursak, final bölümünde yine tüm kadro değişecek, bu yüzden anneye ne kadar dikkat etmeliyiz, bilemiyoruz ama annemiz ile Daniel’ı bir kurtarma planı yapıyoruz, Jacob ile buluşuyoruz, kiliseye gidiyoruz ve gerekli olan şeyleri alıyoruz. Bu noktada öğreniyoruz ki kilisenin lideri, Daniel’ı evlat edinmek için uğraşıyor ve hasta olan Jacob’ın kardeşini de dua ile iyileştirmeye çalışıyor. Bu durum, herkesin canını sıkıyor.
Finn’in ölümünden ve diğer herkesin zarar görmesinden ötürü kendisini suçlu hisseden Daniel, aslında neden bu kilisede bulduğunu çok güzel bir şekilde açıklıyor. Daniel, içinde bulunduğu durumda beyni yıkanmaya çok açıktı ve açıkçası ben bu durumu sevdim, en azından mantıklı bir olay yaşanıyordu. Kilisenin liderine çok güvenen Daniel, artık bizim tarafımızdan ikna edilmeli ve kiliseden çıkılmalı.
Life is Strange 2 oyununun bu bölümünün final sahneleri, kilisede geçiyor. Mantıklı cümleler kurarak, Daniel’ın yanlış yaptığını, kilisede kalmaması gerektiğini anlatıyoruz ve bunu başarıyoruz da. Bu sırada, bazı hareketlerden ötürü kilise yanmaya başlıyor ve ortaya bence çok güzel bir görsellik çıkıyor. Daniel’ı ikna ederken, kilisedeki bir yetkili, bizi döverek susturmaya çalışıyor ve bu noktada Daniel’ın çok uzun bir süre kılını bile kıpırdatmaması benim sinirimi çok bozuyor.
Life is Strange 2, tüm inançları çöpe atıyor
Sanıyorum ki kilise sahnesinde ikinci gözümüzü de kaybetme imkanımız vardı. Hatta ben bölüm boyunca diğer gözümüze iyi bakmamız gerekeceğini düşünüyordum. Bu duruma göre finalde gözümüz iyileşmiş olacaktı veya sonsuza dek kapalı kalacaktı ama buna dair hiçbir etki göremedim ve açıkçası bu durum beni oldukça üzdü.
Her neyse, kilise neredeyse tamamen yanarken, Daniel sonunda ikna oluyor ve kilisenin lideri, kilisenin annesi çıldırıyor. Bu noktada, diğer yetkilide bulunan silah ortalıkta çok dolaşmaya başlıyor ve ben bu noktada bizim annemizin vurulacağına neredeyse inanmış durumdayım; ortada belli ki çok büyük bir klişe olacaktı. Bugüne kadar yanımızda olmamış olan annemiz, kendi hayatını vererek, bizim hayatımızı kurtaracaktı ama öyle olmadı; o silah hiç patlamadı. Yalnız bu yüzden inanılmaz gergin idim final sahnelerde.
Life is Strange 2 oyununun dördüncü bölümü olan Faith; Sean, Daniel ve annemizin bir araba ile uzaklaşması ile bitiyor. Daniel, bizi seviyor; Sean ise annesine karşı artık daha sıcak. Final bölümün gösterildiği kısa videoda ise kendimizi sınırda görüyoruz. Belli ki Sean ve Daniel, Meksika sınırına gelmiş ama o sınırda neler olacak? Açıkçası bu oyunun nasıl biteceğini çok merak ediyorum; ortada yenmemiz gereken bir kötü karakter veya çözülmesi gereken bir gizem bulunmuyor.
Yani efenim, Life is Strange 2 için Faith bölümü, bence diğer bölümlere göre farklı bir deneyimdi. Bölüm boyunca sürekli olarak bir doluluk vardı, boş geçen hiçbir an yoktu. Sürekli olarak farklı mekanlar ve kısmen olumsuz bir şekilde yeni karakterler tanıdık. Faith, bence diğer bölümlere göre gayet ortalamaydı ama finalden önceki bölümün, ortalama olması bence gerekmiyordu. Finalden önceki bölümün çok çılgın olması gerekiyordu ve final için inanılmaz bir heyecan yaratılmalıydı.