Konu, süper kahramanlar olduğu zaman ilginç bir insana dönüşüyorum. Açıkçası, video oyunları haricinde benim süper kahramanlarla pek aram yoktur. Yani, filmlerini veya dizilerini takip etmem ve çizgi romanlarını da okumam; sadece ilgimi çeken video oyunlarını oynarım. Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununu ilk gördüğüm zaman ise kendimi biraz geri çekmiştim. Aslında, daha önce Telltale Games ekibinin Guardians of the Galaxy temalı oyununu oldukça sevmiştim, karakterler filan oldukça hoşuma gitmişti ama Eidos-Montréal ve Square Enix taraflarının bu yeni oyunu benim gözüme biraz garip, ucuz ve vasat görünmüştü.
Ben yine de video oyunlarını, tanıtım videolarına bakarak eleştirmeyi pek sevmem. Bu yüzden, çıkış döneminde bu oyunu elde etmeyi ve incelemeyi aslında istemiştim ama beklentilerimi de ciddi anlamda sıfıra indirmiştim. Marvel’s Guardians of the Galaxy, beni inanılmaz bir şekilde şaşırttı ve 2021 senesinde oynadığım en iyi video oyunlarından bir tanesi oldu. Yani, bir oyun hakkında aklınıza gelebilecek değerlendirme kategorilerinin neredeyse tamamında kaliteli bir iş çıkartıyor bu oyun. Anlatılan hikaye, karakterler, oynanış, oyun uzunluğu, seslendirmeler, görsellik ve çok daha fazlası, tanıtım videolarındakinden çok daha etkileyiciydi.
Reklam yapmak öyle çok kolay bir iş değil. Tahmin ediyorum ki Square Enix ve Eidos-Montréal de Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun reklamını pek de iyi bir şekilde yürütemedi. Şahsen ben bu video oyununu kendi paramla satın alacak olsaydım, yayımlanan tanıtım ve oynanış videolarına bakıp, vazgeçerdim. Bu da benim muhtemelen attığım en yanlış adımlardan bir tanesi olurdu. Eğer süper kahramanları seviyorsanız ve/veya Guardians of the Galaxy markası ile aranız varsa, bence kaçırmamanız gereken bir video oyunu bu. Peki, neden? Bu video oyunu ne yapıyor da eğlenceli bir deneyim sunuyor?
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununu ilk açtığınız zaman bazı ayarlamalar yapmanız gerekiyor. Bu ayarlar sadece aydınlık ve ses düzenlemeleri ile sınırlı kalmıyor; ulaşılabilirlik kategorisinden tutun da oyunun zorluğuna kadar oldukça detaylı ayarlamalar yapabiliyorsunuz. Artık yüksek bütçeli oyunlarda ulaşılabilirliğe önem verilmesine alıştık ve bu kesinlikle güzel bir şey ama zorluğun da oldukça detaylı bir şekilde ayarlanabilmesi benim hoşuma gitti. Yani, sizin verebileceğiniz hasarlar bile tek tek ayarlanabiliyordu. Yalnız ben oyunu varsayılan ayarlarda oynamayı tercih ettim; ekstra ayarlamalar yapmadım.
Marvel’s Guardians of the Galaxy ile evreni kurtarıyoruz
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun en önemli yanlarından bir tanesi, kesinlikle hikayesi. Bu oyun ile aksiyon-macera tadında bir deneyim sunuluyor ve bu deneyimi en iyi şekilde destekleyen nokta ise hikaye ve onunla alakalı olan diğer her şey. Hikayede karşımıza tabii ki Guardians of the Galaxy çıkıyor. Yani; Peter Quill/Star-Lord, Gamora, Rocket Raccoon, Groot ve Drax the Destroyer karakterlerinin hikayesi anlatılıyor. Bu hikayede takım, bir süredir birlikteler ve para kazanmak için paralı askerlik yapıyorlar. Oyunda en başta Lady Hellbender için bir canavarı yakalamaya gidiyoruz ama başımıza gelmeyen kalmıyor.
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun hikayesinde basit bir canavarı avlamaya çalışırken, bir anda tüm evreni hem tehlikeye sokuyoruz, hem de tüm evren bize düşman kesiliyor. Bu yapıtın hikayesi hakkında sizlere daha fazla detay vermeyeceğim; oyunun en büyük noktalarından biri bu olduğu için hikayeyi sizin deneyimlemeniz, sürprizleri ve daha fazlasını sizin görmeniz gerekiyor. Yalnız, hikaye boyunca birbirinden renkli ve duygu dolu anların yaşandığını, bolca sürpriz ile karşı karşıya kaldığımızı, birkaç kere sahte final yapıldığını bile söyleyebilirim. Yani, oyun sürekli tam bitti diyorsunuz ama macera sürekli devam ediyor.
Genel anlamda Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun hikayesi ciddi anlamda muhteşem. Sunulan karakterler oldukça detaylı ve 1’den fazla katmana sahip. Ayrıca, zaman geçtikçe bu karakterleri daha da iyi tanıyorsunuz. Oyun boyunca duyduğunuz ve okuduğunuz diyaloglar da kaliteli bir şekilde yazılmış. Hikayede karşınıza çıkabilecek olan diyalog seçimleri de her şeyi de genel anlamda olumlu etkiliyor. Oyunda ne yazık ki sadece 1 tane son var. Yani, diyalog seçimleri final kısmı etkilemiyor ama yine de finale kadar yaşanan olaylar, bu seçenekler ile şekillenebiliyor. Ayrıca, sadece olaylar değil, karakterlerin konuşmaları da etkilenebiliyor bu seçimlerle.
Oyun sırasında yaşanan diyalogları daha da fazla övebilirim aslında. Bunun sebebi ise Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun oldukça dinamik bir şekilde çalışıyor olması. Oyundaki karakterler, sürekli olarak yaptığınız aksiyonlara tepki veriyor. Mesela, hedefinize gitmek yerine başka bir yeri keşfetmeye çalışırsanız, karakterler hemen yolunuzu kaybettiğiniz hakkında konuşmaya başlıyor ve bölüm içerisinde bunu tekrarladıkça, hiçbir zaman doğru yolu bulamadığınız filan bahsediliyor. Yani, oyun aslında 1’den fazla kez ana yolun dışına çıktığınızı filan takip ediyor. Oyun boyunca bunun bolca farklı örneği ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.
Bu oyunda herkesin, her şeye cevabı var
Marvel’s Guardians of the Galaxy ile çok kaliteli bir hikaye sunuluyor. Bu hikayenin en dikkat çekici yönlerinden biri de dediğim gibi diyaloglar. Oyunu oldukça dinamik bir hale sokan bu diyaloglar, karakterleri adeta yaşayan canlı bireyler haline getiriyor benim gözümde. Kişiliklerini en gerçekçi şekilde diyaloglarla verebilen bu karakterler, aslında bu gerçekçi yapıları sayesinde biraz sinir bozucu olabiliyor. Mesela, Rocket Raccoon karakterinin sürekli ama sürekli ama sürekli ama sürekli söyleniyor olması akıl almaz bir derecede sinir bozucu olabiliyor ama benim hatırladığım Rocket Raccoon karakterinin de kişiliği buydu zaten.
Rocket Raccoon, sinir bozucu olurken, komediyi de işin içine sokan karakter Drax the Destroyer oluyor. Groot, Peter Quill ve Gamora da kendi kişiliklerini inanılmaz bir şekilde göstermeyi başarıyor. Daha da önemlisi, bu takımın zaman geçtikçe birbirine ne kadar çok alıştığını, birbirine uzak olan insanlardan, adeta aileye dönüşmelerine tanıklık ediyorsunuz. Bu süreç oldukça organik bir şekilde yapılıyor ve siz bunu fark etmiyorsunuz bile. Karakterlerin artık birer aile olduğunu sadece geriye dönüp, baktığınız zaman fark ediyorsunuz. Bizim kontrol edebildiğimiz tek karakter Peter Quill ve kendisinin diğer karakterlerle olan ilişkisi de değişebiliyor.
Mesela, oyunun en başlarından bir örnek vermek istiyorum, eğer bir karakterin size güvenmesini sağlarsanız, hikayenin gidişatı ufak bir şekilde değişebiliyor ve ilerleyen bölümlerde de bu güven karşılığında elde ettiğiniz bir ögeyi kullanıp, işinizi kolaylaştırabiliyorsunuz. Bir başka bölümde ise bir karaktere yeterince zaman kazandıramazsanız, o karakter yaptığı işte başarısız olabiliyor ve bölümün ilerleyen zamanlarında bunun etkisini sürekli olarak hissediyorsunuz. Yani, diyalog seçimlerinin finale etkisi olmasa bile oyun boyunca deneyiminizi zenginleştirebiliyor. Ayrıca bu seçimler, karakterlerin ilişkilerini de etkileyebiliyor.
Bu dinamik yapıyı, oynanış tarafında da hissedebiliyorsunuz. Mesela, karakterler bölümlerin içinde oldukça dinamik bir şekilde hareket edebiliyor; çevreyi araştırabiliyorlar, gitmeniz gereken yerleri gösterebiliyorlar, keşif için ipuçları verebiliyorlar. Uzay geminizin içerisinde ise mesela Rocket Raccoon, tamir ile uğraşırken sürekli çevrede koşuşturuyor ve gerçekten iş yaptığını hissedebiliyorsunuz. Gemi içerisinde karakterler birbiriyle konuşuyor, çevreyle etkileşime geçiyorlar ve daha fazlasını yapıyorlar. Geliştirici ekip, yaşayan bir ortam oluşturmak için çok uğraşmış ve bence gerçekten de başarılı olmuş.
Marvel’s Guardians of the Galaxy, oynanışı ile de dikkat çekiyor
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun hikayesinin yanı sıra oynanışı da kesinlikle kaliteli. Oyunun temeli aslında çizgisel alanlardan oluşuyor. Yani, açık dünya tarzında bir yapı yok. Bu çizgisel bölümlerde genellikle etrafta dolaşıyorsunuz, düşman çıktığı zaman öldürüyorsunuz ve ana yolun dışına çıkıp, kıyafetler filan topluyorsunuz. Dövüş kısımları bağımsız olarak işliyor. Yani, oyunda dövüş yaptığınız bölümler ayrı, dolaştığınız bölümler ayrı. Dövüş anlarında da düşmanlar karşınıza dalga dalga çıkıyor, bazen de bölüm sonu canavarları ile karşı karşıya geliyorsunuz. Birçok düşmanın zayıf olduğu elementler veya saldırılar bulunuyor.
Marvel’s Guardians of the Galaxy, karakter kadrosu ile dövüş anlarını zenginleştiriyor. Oyunda biz Peter Quill karakterinin rolünü üstleniyoruz ve kendisi birçok şekilde farklı saldırılar yapabiliyor. Ayrıca oyun ilerledikçe toplamda dört farklı element elde ediyoruz, plazma ve buz gibi. Tüm bunlar, hem düşmanlarla savaşırken işe arıyor, hem de bölümlerde ilerlememizi sağlıyor. Peter Quill haricindeki karakterlerin tümü yapay zeka tarafından kontrol ediliyor ama onlara yeteneklerini kullanmaları için komut verebiliyoruz. Mesela, Drax the Destroyer genelde düşmanları sersemletmeye, Groot ise onları yerlerinde tutmaya yardımcı oluyor.
Farklı tipteki yetenekler, yetenek komboları ve daha fazlası derken, işin içine bir de nihai yetenek giriyor. Oyunda sadece Peter Quill bir nihai yeteneğe sahip. Bu yetenek de aslında herkese gaz vermek için kullanılıyor; Peter Quill, arkadaşlarını savaş alanında bir araya topluyor, karakterler kendi arasında konuşuyor ve sizin de o konuşmalara uygun bir cevap vermeniz gerekiyor. Eğer uygun cevabı verirseniz, herkes güçleniyor. Yanlış cevabı verirseniz sadece Peter Quill güçleniyor. Oynanış videolarında filan Marvel’s Guardians of the Galaxy yapıtının dövüş kısımları biraz basit görünüyordu ama oyun içerisinde anlattığım tüm bu şeyler, çok güzel çalışıyor.
Bu arada, takımınızdaki karakterlere sadece dövüş sırasında değil, dışında da komutlar verebiliyorsunuz. Mesela, Groot kendi yetenekleri sayesinde köprü oluşturabiliyor, Drax the Destroyer ise ağır şeyleri kaldırabiliyor, Rocket Raccoon da dar yerlerden geçebiliyor. Oyun, bu noktada da dinamik bir yapı sunmayı başarıyor. Mesela, bazen aynı komutu 2 veya 3 kere vermemiz gerekebiliyor karakterin ikna olması için. Bu da aslında monoton olan oynanış düzenini bozuyor, iyi hissettiriyor. Yani, Rocket Raccoon sizin her dediğinizi, her zaman yapacak diye bir kaide yok. Hikaye anlarına göre bu durum değişebiliyor ve çok dinamik hissettiriyor.
Karakterlerinizin bayramlık kıyafetlerini de unutmayın
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununda düşmanlarla savaşmıyorken, çizgisel bölümlerde ilerliyorsunuz. Bu bölümlerde de toplanabilir ögeler bulunuyor. Öncelikle, oyunda iki adet birim var. Bu birimleri bölümlerde toplayarak, kendi karakteriniz için avantajlar açabiliyorsunuz. Oyunda toplamda 15 adet avantaj var ve dikkatli oynarsanız, hepsini zaten oyunun yarısına geldikten sonra açmış oluyorsunuz. Ayrıca, dövüş anlarından sonra tecrübe puanı kazanıyorsunuz ve bu puanla da seviye atlayıp, yetenek puanı alıyorsunuz. Bu puanlarla da hem kendi karakterinizin, hem de diğer karakterlerin ek yeteneklerini elde edebiliyorsunuz.
Bunların haricinde, Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununda elde edebileceğiniz “Lore” temelli metinler, özel karakter diyalogları açan toplanabilir ögeler ve kostümler bulunuyor. Metinler gayet basit, oyunun evreni hakkında size daha detaylı bilgiler veriyor. Toplanabilir ögeler ise uzay geminize geri döndüğünüz zaman diğer karakterlerle özel diyaloglar açmanızı sağlıyor. Bu diyaloglar sayesinde her karakterin geçmişini çok daha detaylı bir şekilde öğrenebiliyorsunuz. Diyaloglar ve seslendirmeler kaliteli olduğu için bu hikayelere, bu şekilde tanıklık etmek kesinlikle sıkıcı hissettirmiyor; tam tersine ilgi çekici bir hal alıyor.
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun dünyasında toplayabileceğiniz son şey ise tüm karakterler için kıyafetler. Bu kıyafetlerin çoğunluğu takımınız için set şeklinde bulunabiliyor. Yani, her kutudan tek bir karakter için, tek bir kıyafet çıkıyor ama diğer karakterler için de aynı temada kıyafetler bulunabiliyor. Bu kıyafetlerin tamamı, Guardians of the Galaxy markasının çizgi romanlarından ve filmlerinden geliyor. Sanıyorum ki karakterlerin ilk açılabilir kıyafetleri, 2014 senesindeki filmdeki halleri oluyor. Oyunda ilerledikçe daha çılgın kıyafetler bulabiliyorsunuz. Oyunun en sevdiğim yönlerinden biri de kıyafet özelleştirmesi oldu.
Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununun temel oynanışı hakkında bahsetmem gereken son şey ise uzay gemimizi zaman zaman kullanabiliyor olmamız. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, oyun boyunca raylı bir sistem üzerinde uzay gemimizi iki kere kullanıyoruz. İki kere de daha serbest bir şekilde uzay boşluğunda gemimiz ile savaşıyoruz. Rakamlarda yanılıyor olabilirim ama yine de bundan çok daha fazla olduğunu düşünmüyorum. Uzay gemimizi kullanma ve arada sırada 12-13 yaşındaki halimize geri dönüp, geçmişi yaşıyor olmamız oyunun yine monoton bir hal almasını engelliyor; çeşitlilik katıyor genel deneyime.
Marvel’s Guardians of the Galaxy için kesinlikle bir devam oyunu gerekiyor
Marvel’s Guardians of the Galaxy hakkındaki inceleme yazımı sonlandırmadan önce oyunun sunumuna da değinmek istiyorum. Bu noktada da öncelikle görsellikten bahsedeceğim: Bu video oyununu, PlayStation 5 konsolumda, 4K destekli bir televizyonda deneyimledim. Oyunun yeni nesil versiyonu da bulunuyordu. Tüm bunların sonucunda ise aldığım görsellikten çok memnun kaldım. Oyun kesinlikle yüksek bütçesini ve kalitesini, görselliğinde de belli ediyor. Ayrıca, uzay temalı oyunların da bence ayrı bir güzelliği var. Oyunda neredeyse her anda benzersiz bir manzara var ve genel anlamdaki sanat tasarımı da kesinlikle kaliteli.
Sadece görsel kalite değil; bu görselliğin üzerine oturtulan animasyonlar, özellikle de yüz animasyonları ilgi çekici haller alabiliyor. Bu animasyonlar o kadar kaliteli ki karakterlerin hissettikleri duyguları, oyunu duymadan bile çok rahat bir şekilde, aynı zamanda gerçekçi olarak anlayabiliyorsunuz. Bu kadar kaliteli bir oyunun 30 FPS olabileceğini düşünebilirsiniz ama artık yeni nesildeyiz. Performans tarafında oyun hem çok hızlı yükleniyor, hem 60 FPS olarak çalışıyor, hem de DualSense için güzel sayılabilecek bir destek sunuyor. Bu arada, oyun en son kaydı kaç saniye/dakika önce aldığınızı da gösteriyor ki bu da ufak ama hoş bir detay.
Oyunun sunum tarafındaki en iyi yönü ise seslendirmeleri, ses efektleri ve müzikleri. Öncelikle, oyunda hem gerçek, lisanslı müzikler bulunuyor, hem de oyun için yapılan özel müzikler bulunuyor. Açıkçası, oyunun kendi müziklerini pek hatırlamıyorum ama lisanslı müziklerin hepsi oyuna tam uyum gösteriyor. Square Enix ve Marvel taraflarının bu noktada ucuza kaçmayıp, markanın ruhuna uygun olarak en iyi müzikleri kullanmasını taktir ediyorum. Seslendirmeler ise bambaşka bir seviyede. Özellikle de oyunun sonlarına doğru duygular zirve yaptıkça seslendirme sanatçılarının performansları gerçekten kusursuz.
Marvel’s Guardians of the Galaxy, kesinlikle oynanması gereken bir video oyunu. Özellikle de süper kahraman temasını seviyorsanız ve markaya ilgi duyuyorsanız, bence kaçırmamanız gereken bir macera deneyimi yaşatıyor bu yapıt. Yalnız, yine de oyunun bazı ufak tefek problemleri var. Mesela, karakterlerin oyunun neredeyse %80’i boyunca sürekli olarak söylenmesi gerçekten yorucu olabiliyor. Ayrıca oyunda bazı hatalar bulunuyor; bu hatalar yüzünden benim 5-10 kere ilerlemem kesildi ve son kayıt noktasından tekrar başlatmam gerekti. Bu aslında oynanış tarafında çok bir şeyi etkilemeyen bir hata ama ben tam kendimi oyunun içine atmışken, o hissi bozuyor.