Gerçek hayatta süper kahramanlara karşı bir ilgim yoktur ama Örümcek Adam gibi ikonik karakterleri tabii ki çocukken filan severek izlemiştim. Sadece son 10-15 senede filan artık bu tip filmlere, dizilere veya video oyunu haricindeki diğer içeriklere karşı ilgimi kaybettim. Eğer süper kahramanlar, video oyunu olarak sunulursa, her zaman onlara şans veririm. 2018 senesinin Marvel’s Spider-Man oyununa da böyle bir şans vermiştim ve kendisi o sene oynadığım en iyi, en kaliteli, en eğlenceli oyunlardan biri olmuştu. Şimdi ise bir devam oyunu olan Marvel’s Spider-Man 2 çıktı. Ben de bu oyunu severek oynadım ve şimdi incelememi sizlere aktarıyorum.
Lafı daha sonra uzatacağım ama oyunu özetlemek gerekirse, Marvel’s Spider-Man 2 için şunu diyebilirim: İlk oyunun aynı temelleri kullanılıyor ama her şey çok daha iyi; zayıf yönler kapatılmış, güçlü olan yönler ise daha güçlü bir hale getirilmiş. Yani, eğer klasik devam oyunları için en ama en iyi örneği arıyorsanız, bu oyunu gösterebilirsiniz. Bu devam oyunu, size sunduğu deneyimin her köşesinde seviye atlanmış bir şekilde sunuluyor ve bunu öncelikle oyunun ulaşılabilirlik ayarlarında görüyorsunuz. Oyuna başlamadan önce isterseniz basit, isterseniz detaylı bir şekilde ulaşılabilirlik ayarlarına göz atabiliyorsunuz ve bu oyun, inanılmaz sayıda bir ayar sunuyor.
Benim, Marvel’s Spider-Man 2 gibi video oyunlarında ulaşılabilirlik ayarlarını çok derin bir şekilde kullanmamı gerektirecek herhangi bir engelim yok fakat ulaşılabilirlik ayarları da zaten sadece engelli oyunculara yardım etmek için var gibi bir şey de yok. Birçok farklı şekildeki engelli oyunculara yardımcı olarak ayarların haricinde, oyundaki zorluğu detaylı bir şekilde özelleştirmekten tutun da ağ atarak dolaşma konusunda size yardımcı olabilecek birçok ayara kadar sayısız seçenek mevcut. PlayStation Studios, ulaşılabilirlik konusunda her yeni oyunu ile standart belirlemeye alıştı ve bu yeni oyunda da durum kesinlikle değişmiyor.
Ayarları yaptıktan sonra, eğer dilerseniz Marvel’s Spider-Man 2 oyunundaki maceranıza başlamadan önce ilk oyunu özetleyen bir videoyu izleyebiliyorsunuz. Bu video özenle hazırlanmış, ilk oyundaki olayları kopyala-yapıştır bir şekilde sizin önünüze sunmak yerine Peter ve Miles’ın ağzından, günümüzde, yani bu devam oyununun gününde tekrar anlatıyor. Evet, böyle olunca ilk oyunu hatırlamak biraz daha güç oluyor, yaşanan olaylar kesinlikle daha net bir şekilde anlatılabilirdi ama kreatif açıdan güzel verilmiş bir karar bence. Bu videoyu da izledikten sonra süper kahraman kostümümüzü giyiyoruz ve oyundaki maceramız hızlı ve öfkeli bir şekilde başlıyor.
Marvel’s Spider-Man 2, kötü adam avını başlatıyor
Marvel’s Spider-Man 2, hikayeye önem veren bir video oyunu, bu yüzden inceleme yazımda çok “spoiler” vermeden birazcık oyunun bu elementini incelemek istiyorum. Bu satırları okurken, oyundaki herhangi bir sürprizi görmeyeceksiniz, teknik açıdan eleştirilerimi yapacağım ve biraz da oyunun başından bahsedeceğim. Tanıtım videolarında gördüğünüz şeylerin de dışına pek çıkmayacağım direkt hikayeyi anlatırken. Şimdi, eğer yanlış hatırlamıyorsam bu oyun, ilk oyundan birkaç sene ilerisinde geçiyor. Yine hem ilk oyundan, hem de genişleme paketinden alınan bilgilerle artık Peter Parker ve Miles Morales, birlikte Spider-Man olarak takılıyorlar.
Bu sırada kendi gibi veya daha güçlü kişileri avlamayı seven Kraven, kendi av alanında kimse kalmayınca, New York’a gözünü gidiyor. Açık konuşmak istiyorum, Venom olsa bile Kraven’i ben oyun daha çıkmadan önce yetersiz bir kötü adam olarak bulmuştum. Bunun sebebi belki de karakteri yeteri kadar bilmiyor olmamdı ama geliştirici ekip bence Marvel’s Spider-Man 2 içerisinde muhteşem bir iş çıkartmış; kendisine oyunda hayran kaldım. Yani, bizim ilk oyunda zar zor yendiğimiz kötü adamları büyük bir kolaylıkla avlayabilen Kraven, gerçek bir tehlike olarak muhteşem bir şekilde sunuluyor ve oyunda inanılmaz anlar yaşatıyor.
Kraven haricinde bir de Venom var tabii ki. Venom, yavaş yavaş tanıtılıyor oyunda, Kraven gibi hızlı değil ama bu noktada da bence biraz daha yavaş olunabilirdi. Ayrıca, bu karakterin ilk ortaya çıkış anlarını filan da zayıf buldum. Sonuçta avcımıza kıyasla Venom çok daha popüler bir kötü adam ve oyunun da kısa olması ile birlikte sanki kendisi biraz arada ezilmiş gibi hissettirdi zaman zaman. Fakat bunun haricinde, Marvel’s Spider-Man 2 oyununun kötü adamları muhteşem bir şekilde işliyor, yan kötü adamlarla da tanışıyoruz ve ilk oyundaki gibi epik bir macera anlatılıyor. Oyun, Marvel şirketinin hiçbir zaman yapamadığı ama hep yapmak istediği bir film gibi duruyor.
Marvel’s Spider-Man oyununun hikayesindeki en iyi yanlardan biri, sadece süper kahramanlara değil, onların gerçek hayatlarına da odaklanılıyor olmasıydı ve Marvel’s Spider-Man 2, bunu kesinlikle unutmuyor. Bir kere daha sadece Örümcek Adam olmuyoruz, Peter Parker ve Miles Morales de oluyoruz. Onların gerçek hayatta çektikleri zorlukları biz de yaşıyoruz. Aynı zamanda yine MJ gibi yan karakterleri de kontrol ettiğimiz anlar var ve bu anlar, ilk oyundakilere kıyasla daha farklı, daha dinamik ve genel anlamda daha oynanabilir hissettiriyor. İlk oyunun en zayıf yönlerinden biri, yan karakterlerin oynanış anlarıydı ve bu oyunda, o anlar çok daha iyi.
Bu yüzler daha ne kadar değişecek?
Marvel’s Spider-Man 2 oyununda hikaye ile bağlantılı olarak bahsetmek istediğim bir diğer şey ise seslendirmeler ve diyaloglar. Yine ilk oyunda olduğu gibi yer yer ciddi, yer yer komik, yer yer dramatik olan efsanevi diyaloglar yazılmış karakterler için ve seslendirme sanatçıları da şahane bir şekilde bu diyalogları okuyor. Her karakter gerçekten kişiliklere sahip, benzersiz bireyler gibi hissettiriyor. Yeri geldiği zaman gerçekten gülüyorsunuz, yeri geldiği zaman gerçekten gözleriniz doluyor, yeri geldiği zaman da, “Bir dakika ya bu karakter kim?” diyorsunuz. Bu cümleyi birkaç kere diyeceksiniz; geliştirici ekip, yüz değiştirmeden duramıyor.
Öncelikle, Marvel’s Spider-Man oyununda Peter Parker için bir yüz değiştirme olayı yaşanmıştı ve ben bunun arkasındaki sebebi açıkçası çok araştırmadım, vurdumduymaz bir şekilde gereksiz buldum atılan bu adımı. Marvel’s Spider-Man 2 içerisinde de yine hem Peter Parker, hem de MJ farklı bir yüz ile çıkıyor. Daha doğrusu, yüzünü tamamen değiştiren MJ; ana karakterimiz ise aynı yüz modeline sahip ama gözle görülür değişiklikler yapılmış. İnternet aleminde MJ için verilen yeni yüzün kadınsı olmadığı gibi saçma sapan yorumlar var; ben kendi yorumumu o yönden yapmıyorum. Sadece, ilk oyunda yüz belirlendiği için bu oyunda bir yabancı gibi duruyor kendisi.
Yüzlerden bahsetmişken, değinmek istediğim bir diğer konu da Marvel’s Spider-Man 2 oyunundaki karakter yüzlerinin, çevreye kıyasla biraz kalitesiz ve cansız durması. Ben bu oyunu PlayStation 5 konsolumda, performans modunda, 60 FPS olarak deneyimledim ve açıkçası özellikle de sinematik anlarda değil de oyun içi ara sahnelerde karakter yüzlerini çok cansız buldum. Açıkçası bu, böyle bir oyundan beklediğim bir şey değildi. Sinematik anlarda, oyun içi olmayan sahnelerde sıkıntı yok; duygu çok güzel bir şekilde veriliyor ama oyun içinde o kalitesizliği fark edebiliyorsunuz. Oyunu kalite modunda, 30 FPS olarak oynadığınız zaman o cansızlık birkaç tık gidiyor.
Bu arada, Marvel’s Spider-Man 2 içerisinde bahsettiğim tüm bu detayları görebileceğiniz ve ölümsüzleştirebileceğiniz bir fotoğraf modu da var ki bu mod oldukça detaylı. Aslında bu kadar detaylı yapıları daha önceki oyunlarda da görmüştük ama bu oyun da geride kalmıyor ve farklı lens tiplerinden tutun da doğal olmayan ışık kaynakları eklemeye kadar birçok şey sunuyor oyunun fotoğraf modu. Ben açıkçası bu modu sadece sinematik anları ölümsüzleştirmek için kullanıyorum ama bu tip şeylere ilgili bir oyuncuysanız, fotoğraf modundan kesinlikle oynanış anlarında da şahane sonuçlar elde edebileceğiniz düşünüyorum.
Marvel’s Spider-Man 2, epik bir hikayeyi, şahane bir oynanış ile anlatıyor
Marvel’s Spider-Man 2, efsanevi bir açılış bölümü ile kendisini sunuyor. Bu bölümde oyunu yeteri kadar öğreniyorsunuz ama zaten serinin önceki iki oyununu oynadıysanız, karşınızda çok da farklı bir deneyim var sayılmaz. Standart yumruk atmalar, çevreyi kullanma, düşmanları havaya çekme, silahlarını elinden alma, birbirinden farklı yetenekler kullanma, ekipmanlar filan derken ilk oyunun temel oynanış hissi aynı şekilde ama daha da geliştirilmiş bir halde sunuluyor. Ben açıkçası oyunun temel oynanış kısmında herhangi bir kusur bulamadım. Gerçekten bir süper kahraman, bir Örümcek Adam gibi hissedebiliyorsunuz bu oyunu oynarken.
Dövüş anlarından ziyade geliştirici ekip sanıyorum ki Marvel’s Spider-Man 2 oyununda daha çok şehirde dolaşmaya odaklanmış. İlk oyuna kıyasla, bu oyunda sadece ağ atarak bile daha hızlı hareket ediyoruz ve bunun üzerine bir de “Glider” benzeri bir özellik kazanıyoruz, onunla çok daha hızlı bir şekilde gezinebiliyoruz. Şehrin her yerinde rüzgar tünelleri olduğu için yeni özelliğimizi bayağı aktif bir şekilde kullanabiliyoruz; The Legend of Zelda serisinin modern oyunlarındaki gibi daha sınırlı bir yapı yok yani, bayağı özgürsünüz bu özelliği kullanma tarafında. Haritanın tamamını eğer “Glider” ile dolaşmak isterseniz, muhtemelen bunu yapabilirsiniz.
Dövüş anlarına bir kere daha geri dönmek gerekirse, buradaki en büyük yenilik de sanıyorum ki belli saldırıları artık savuşturabiliyor olmamız. Evet, bu oyunda artık bir “Parry” mekaniği var ama Souls tarzı oyunlarındaki kadar kritik bir yapıya sahip değil. Yani, yine kaçınma animasyonlarını daha sık ve doğru anlarda kullanıp, epik dövüş anları oluşturabiliyorsunuz. Ayrıca, bu oyunda iki karakterimiz de daha fazla yeteneğe sahip. Miles Morales, kaynağının ne olduğunu söylemeyeceğim mavi bir elektrik gücü alıyor kendi güçlerinin üzerine, Peter Parker ise tabii ki bazı Venom güçlerini alıyor. Toplamda sekiz adet yeteneğiniz olabiliyor ama aynı anda sadece dört tane kullanabiliyorsunuz.
Marvel’s Spider-Man 2 oyununda beni en çok üzen şey de zaten bu oldu. Yani, Peter Parker artık sırtından çıkan o mekanik şeyler ile Venom güçleri arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Tabii ki iki temayı da birbirine karıştırabiliyorsunuz ama bu çok özgürlükçü değil. Zaten her yetenek alanı için iki yetenek seçiminiz var ve toplamda dört alan var. Miles Morales için de bu geçerli. Ayrıca, oyunda artık üç farklı kategorideki yetenek ağacı ile bu yetenekleri de geliştirebilmeniz mümkün. Bazı yetenekler Peter Parker için, bazıları Miles Morales için, pasif olanlar da genellikle iki karakter için de uygun oluyor. Yani, bir yetenek puanı ile iki karaktere de pasif yetenek açmış oluyorsunuz.
Şahane bir açık dünya sunuluyor ve içi sadece içerik dolu değil, başka şeyler de var
Marvel’s Spider-Man 2, ilk oyun ile aynı haritada geçiyor ama bu sefer hem ilk harita daha kaliteli bir hale geliyor, hem de artık nehrin öbür tarafına geçebiliyoruz. Yani, aşağı yukarı iki katına çıkıyor harita boyutu. Yalnız, açık dünyada ilgi çekici olan şey tam olarak boyutu değil, daha çok haritanın içinde artık çok daha fazla araba ve insan olması. Bu sayede sunulan oyun alanı çok daha canlı ve çok daha kaliteli hissettiriyor. Sadece bu haritanın üzerine gelen açık dünya aktiviteleri konsept olarak biraz eski ama onlar da kesinlikle eğlenceli ve aynı zamanda da Ubisoft tarafından yapılan bir açık dünya gibi oyuncuları sıkmıyor. Bu da çok büyük bir artı bence.
Marvel’s Spider-Man 2 oyununun açık dünyasında Sandman için bulmanız gereken anılar, çekmeniz gereken fotoğraflar, Örümcek Adam uygulamasından gelecek yan görevler, Prowler tarafından saklanan ekipmanlar ve birkaç farklı tipte daha içerik bulunuyor. İlk oyunda olduğu gibi tüm bu içerikler bir kontrol listesi olarak sunuluyor, oyunu %100 olarak bitirebilmeniz için gerekli düzen kuruluyor. Bu arada, tüm bu görevler, daha sonra yeni kıyafetler ve ekipmanlar açabilmeniz için size bazı birimler hediye ediyor. Ayrıca, oyundaki her bölgenin de üç seviyesi oluyor ve oradaki aktiviteleri bitire bitire ikinci seviyeyi aştığınız zaman hızlı seyahat özelliği açılıyor.
Marvel’s Spider-Man 2 oyunundaki hızlı seyahat anlık gerçekleşiyor; yükleme ekranı filan yok ve gerçekten bir teknoloji harikası gibi görünüyor. İşte böyle bir özelliğin, bu şekilde limitlendirilmiş olması beni biraz üzdü. Yani, oyundaki her bölge aynı hızda ilerlemiyor, bir bölgede hızlı seyahat yapabiliyorken, bir diğerinde yapamamak garip hissettiriyor. Aslında bence böyle bir oyunda hiç hızlı seyahat yapılmaması lazım; oyun dünyası muhteşem ama olan sistemin sınırlandırılmış olması beni üzüyor sadece. Ayrıca, sadece o yükleme hızını görebilmek için de birkaç kere hızlı seyahat yapmaya değer hani. Daha sonra açık dünya keşfine hepimiz odaklanırız.
Biraz önce kazandığınız birimlerle kostüm açmak filan demiştim. Marvel’s Spider-Man 2 içerisinde yine ilk oyundan hatırlayabileceğiniz kostüm açma özelliği geri dönüyor. Aynı şekilde yeni ekipmanlar açma ve onları geliştirme imkanı da mevcut. Ek olarak, kostümler için global olarak geliştirmeler de yapabiliyoruz. Mesela, canınızı %110 yapabilmek mümkün. Bu, tüm kostümlere işliyor. Bu noktada da dört ağaç bulunuyor. Oyundaki ekipman sayısı ise beş. Kostümler ise her iki karakter için de özel ve toplamda 60’dan fazla. Ayrıca birçok kostüm için dört farklı renk seçeneği de mevcut. Ben bu seçeneklerin basit olacağını düşünmüştüm ama değiller, kalite kokuyor.
Marvel’s Spider-Man 2, en iyi süper kahraman oyunlarının başını çekiyor
Birbirinden benzersiz ve havalı görünen kostümlerinizden birini seçin ve kendinizi Marvel’s Spider-Man 2 oyununun şahane açık dünyasına, şahane içeriklerinin tam ortasına bırakın. İsterseniz ana görevlerde ilerleyip, epik bir hikayeyi deneyimleyin; isterseniz yan görevlere odaklanın ve önemli yan karakterlerle tanışın; isterseniz birbirinden eğlenceli ve ilgi çekici açık dünya aktivitelerini tamamlayın; isterseniz de boş boş şehirde dolaşıp, durun… Bu video oyunu, her şekilde sizin oynayabileceğiniz en iyi süper kahraman oyunlarının başını çekiyor. Oyunda ne yaparsanız yapın, animasyonlar o kadar dinamik ve akıcı ki kendinizi o dünyanın içinden çıkartamıyorsunuz.
Marvel’s Spider-Man 2 içerisinde savaştıkça ve hasar aldıkça, o hasarı kostümlerinizde görebiliyorsunuz ve elinizin altındaki DualSense üzerinden de muhteşem bir his veriliyor. Evet, bazı mini oyunlarda bu his biraz abartılabiliyor; mesela L2 ile R2 tuşlarını belli noktalarda bir süre boyunca tutmanız gereken bir mini oyun var ve orada tetik efekti de ayarlandığı için o ayar aktifken, belli noktalarda tutabilmek biraz zor hissettiriyor ama hiçbir zaman oyundan sizi bıktırmıyor. Ayrıca savaş anlarında bir anda ikinci Örümcek Adam yanınızda belirebiliyor veya başka bir yan karakterle görev yapıyorsanız, kendisine has animasyonlarla o da savaşa katılabiliyor.
Marvel’s Spider-Man 2, çoğu zaman şahane bir görsellik sunuyor ve performans da hiçbir zaman yüz üstü bırakmıyor sizi. Sadece, oyunun kendisi 60 FPS iken performans modunda neden menülerin 30 FPS olduğunu merak ediyorum ama bu da alışılmayacak bir şey değil. Bir diğer yandan sesler, daha önce de belirttiğim gibi şahane ve müzikler de adeta bir Marvel filminde olduğu gibi epik. Örümcek Adam karakterinin o ikonik tema müziği hala farklı şekillerde de olsa duyulabiliyor ve oyun final verdiği zaman çok daha fazlasını oynamak istiyorsunuz. Keşke oyun bitmeseydi diyorsunuz veya gözünüz hemen bir ek paket arıyor.
Marvel’s Spider-Man 2 gibi bir video oyununu önermemek imkansız. Evet, ülkemizdeki video oyunlarının fiyatları her geçen gün yükseliyor ve insanlarımızın alım gücü düşüyor. Bu yüzden paranızı nasıl harcayacağınızı size söylemem de sürekli zorlaşıyor ama bütçeniz dahilindeyse, bence indirim filan beklemeden bu şahane oyunu deneyimlemeniz gerekiyor. Açıkçası ilk oyundan alınacak bir ek paket dersi de vardı. Umuyorum ki geliştirici ekip, ek paket olaylarına bu oyunda bir şans daha verir ve bu oyun için 1-2 adet ek içerik daha görebiliriz. Şahsen ben bu oyuna veda etmeye, kendisini konsolumdan silmeye henüz hazır değilim.