Mika and The Witch’s Mountain; bağımsız bir oyun olup, İspanyol oyun geliştiricisi olan Chibig Studio tarafından hayata geçirilmiş ve oyunculara ”wholesome” yani sıcak, samimi, sevimli ve rahatlatıcı bir atmosfer sunan, macera deneyimi vadeden bir yapımdır. Wholesome türü, son zamanlarda gittikçe popüler hâle gelen ve genellikle stresli içerik bulundurmayan, oyuncuları rahatlatan, bunun yanında duygusal derinlik sunan oyunlar için kullanılan bir terimdir. Bu tür oyunlar, yoğun tempolu veya rekabetçi oyunlardan uzaklaşarak, oyunculara huzurlu ve tatmin edici bir deneyim yaşatmayı amaçlar.
Oyun içerisindeki ana karakterimiz olan Mika; bir cadı çırağı olan küçük, sevimli bir kız çocuğu olarak karşımıza çıkar. Mika’nın amacı; yeteneklerini geliştirip gerçek bir cadı olabilmek için bir dağın tepesinde yer alan eğitim merkezine gitmek ve burada karşılaştığı zorluklarla başa çıkıp görevlerini başarıyla tamamlamaktır. Görevler çoğu zaman adanın farklı noktalarına teslimat yapmayı ve adadaki sakinlerle iletişim kurmayı gerektirir. Teslimat görevleri; Mika’nın dünyayı keşfetmesine, yeteneklerini geliştirmesine, yeni şeyler öğrenmesine ve ada sakinleri ile bağlarını geliştirmesine olanak tanır.
Geniş ve detaylı bir açık dünyaya sahip olan bu oyun, çeşitli biyomlar ve bölgelerden oluşan bir adayı kapsar. Her bölge; kendine özgü manzaralar, karakterler, oyun içi müzikler, bölgeye özel dinamikler ve görevlerle doludur. Biyomlardaki bu çeşitlilik oyuncuların keşif yapma hissiyatına kapılmasına sebep olur ve onları oyunda tutar. Ormanlık alanlar, sahil kasabaları, dağlık bölgeler, karanlık atmosfere sahip alanlar, büyülü mekanlar gibi farklı çevreler, oyunun dünyasını zenginleştirir. Bu detaylı harita, oyuncuların serbestçe dolaşmasına, gizli geçitler ve sırlar keşfetmesine imkân sağlar ve Mika’nın gelişme sürecinde önemli bir rol oynar.
Oyunun görselleri, Japon animasyon dünyasının efsanelerinden olan Studio Ghibli’nin eserlerine oldukça benzer şekildedir. Oyundaki renk paleti, çizim stili ve karakter tasarımları Studio Ghibli’nin büyülü ve masalsı dünyasını andıran oldukça etkileyici bir estetik sunar. Bu sayede oyun, sadece oynanış açısından verdiği çeşitlilik ve keyif ile kalmamış, aynı zamanda görsel açıdan da oyunculara unutulmaz ve etkileyici bir deneyim sunmayı amaçlamıştır. Bu büyüleyici görsel stil, oyuncuların oyunun dünyasına tamamen dalmalarını sağlayarak, adeta bir animasyon filmi izliyormuş gibi hissetmelerine yol açar.
Oyunun müzikleri ve ses tasarımı da görsel estetik kadar etkileyici ve önemlidir. Mika and The Witch’s Mountain oyununun müzikleri, adanın her bir bölgesine özgü tınılar ve melodilerle oyuncuların kendilerini oyunun içinde hissetmelerini sağlar. Hafif ve huzur verici melodiler, oyunculara rahatlatıcı bir atmosfer sunarken; yer yer duyulan çevresel sesler ve karakterlerin seslendirmeleri de oyunun dünyasına hayat katar. Bu müzik ve ses tasarımı, oyunun büyülü atmosferini destekleyerek oyunculara unutulmaz bir deneyim yaşatır.
Oyunun başında karakterimizi oldukça yüksek bir dağın tepesinde buluyoruz. Mika, gitmeyi hedeflediği eğitim merkezinin, annesinin mezun olduğu cadı okulu olduğunu ve bu okuldan mezun olup yetenekli bir cadı olmak istediğini anlatıyor. Bu anlatının devamında, oyuncuya geçen kontrolle birlikte eğitim merkezindeki cadıyı bulmaya çalışıyoruz. Cadıyı bulduktan hemen sonra karakterimiz dağın tepesinden oyunumuzuz geçeceği adaya düşüyor ve asıl oyun burada başlıyor. Tepeden düştüğü için kırılan sihirli süpürgemizi tamir ettirmek oyundaki ilk amaç olarak karşımıza çıkarken dağın tepesine tekrardan çıkmak oyundaki ana amaçtır.
Mika’nın daha iyi süpürgeler kazanması için görevleri başarıyla tamamlamaya devam etmesi gerekiyor be bu süreç, oldukça basit bir sistem üzerine kurulu. Oyunda her görev tamamlandığında veya adadaki karakterlerle etkileşime geçildiğinde, Mika belirli bir ilerleme kaydediyor. Bu ilerlemeler biriktikçe, Mika’nın süpürgesi gelişmeye devam ediyor. Özellikle yeni süpürgeler aldıkça gelen yeni özellikler oyundan alınan keyfin artmasına olanak sağlıyor ama bu süreci verimli yönetmezseniz, yani belirli görevlerde başarısız olursanız, yeni süpürge elde etmek için gereken ilerlemeyi sağlamak zorlaşıyor ve Mika’nın süpürgesini geliştirme süreci uzuyor.
Oyun içerisindeki bir diğer keyifli detay, ada sakinleriyle olan iletişimin gelişmesi ve bu sayede karakterle özdeşleşme hissinin artmasıdır. Ada sakinleriyle etkileşime geçtikçe bazen onlar için heyecanlanacak, bazen sevimli bulacak, bazılarını sevecek, bazılarından nefret edeceksiniz. Özellikle sevdiğiniz karakterlerin isteklerini yerine getirmek için heyecan duyacak, hikâyenin devamını merak edeceksiniz. Karakterlerin gelişimi ve etkileşimi, oyuna olan bağlılığınızı artırarak daha fazla keyif almanızı sağlayacak. Bu yoğun duygusal bağ, oyunun dünyasında daha derin bir deneyim yaşamanıza olanak tanır.
Oyun sadece ada sakinleriyle etkileşime geçip sihirli bir süpürge ile teslimat yapmaya zorlamıyor, etraftaki toplanabilir enteresan ögeleri de bulma olanağı hatta adayı geliştirme olanağı bile sağlıyor. Oyun içerisinde kayıp uçurtmalar gibi ufak ayıcıklar gibi öğeler bulabiliyor; adada bulduğumuz mavi misket benzeri görece büyük toplarla kendimizi hızlandırabileceğimiz alanları aktif hâle getirebiliyoruz. Bu yeniliklerle beraber harita oldukça gelişiliyor, oyun daha keyifli hâle geliyor ve teslimatları yapmak da gitgide kolaylaşıyor.
Bunların yanında teslimatları yaparken dikkat edilmesi gereken şeyler de var. Teslimatlarda zaman, çarpma hasarı ve suya temas gibi değerlendirme ölçütleri teslimatın başarılı olup olmayacağı konusunda kritik etkiye sahipler. Özellikle bazı eşyaların çarpma hasarına karşı dayanıksız olması teslimatı zorlaştırabiliyor. Tabii ki her çarpmada eşya hasar almıyor. Bazı sihirli süpürgelerin hızlandırma özelliğinden ya da oyun içerisinde bulunan hızlandırma alanlarından alınan hız bonusu ile bir yerlere çarpıldığı zaman eşya hasar alıyor. Eğer ki eşya kırılırsa eşyayı eski yerinden geri almanız gerekiyor. Bu özellik oyunu çok kolay bir oyun olmasını engelleyerek daha keyifli hâle getiriyor.
Bunların yanında oyun, içerisinde birçok etkileşim unsuru ve detaylar bulundursa da aslına bakarsanız bir yerden sonra tekrara sarıyor denebilir. Sürekli olarak ada sakinleri ile etkileşime geçmek, onların hikayelerini dinlemek ve bu hikayelerin gelişmesinde rol oynamak ilgi çekici ve sürükleyici bir unsur olsa da oyunun içerisinde bulunan diyalogların uzunluğu ve teslimatların haritaya alışana kadar uzun sürüyor olması bu oyun tipine alışık olmayan oyuncuların başta oyuna ısınmasına ve uyum sağlamasına zorluk çıkartabilir. Bunun tersine oyuna daha çok bağlanmasını ya da oyunu oynarken kafa dinlemesini de sağlayabilir.
Mika and The Witch’s Mountain, kendine özgü ve büyüleyici görsel tarzıyla, oyunculara rahatlatıcı ve huzur verici bir oyun deneyimi sunan, derin karakter hikayeleriyle zenginleştirilmiş bir yapım olarak öne çıkmaktadır. Bu oyun, yoğun ve stresli oyunlardan uzaklaşarak, büyülü bir dünyada sakin ve tatmin edici bir macera yaşamak isteyenler için ideal bir seçenek olarak görülmektedir. Oynanışının huzur dolu doğası, oyunculara adanın her köşesini keşfetme imkânı sunarken, Mika’nın içten ve samimi hikayesi, karakter gelişimiyle birlikte oyuncuları duygusal bir yolculuğa çıkarıyor.