Strateji oyunlarıyla neredeyse hiç arası olmayan birisini bu türe nasıl alıştırırdınız? Bu sorunun cevabını ben Millennia ile edinmiş oldum diyebilirim. Daha önce birçok kez strateji oyunlarıyla haşır neşir olmaya çalışsam da hiçbir zaman tam olarak içine giremediğim bir tür olmuştu. Hearts of Iron ve Europa Universalis gibi strateji türündeki yapımların arkasındaki ekibin geliştirdiği bu oyun, gerçekten de türe girmek isteyen oyunculara bir kıyak geçiyor.
Oyunun türü literatürde strateji türünün alt dallarından birisi olan 4X yapısını benimsiyor. Bu ismi ise aslında 1993 yılında piyasaya sürülen Master of Orion isimli sıra tabanlı strateji oyununa yapılan bir betimleme sonucu günümüze kadar geliyor. İngilizce keşfet, genişlet, sömür ve yok et kelimelerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bu isim, Millennia oyunu içerisinde yapabileceklerimiz hakkında bir fikir sahibi olmamız açısından önemli bir bilgi kaynağı sağlıyor.
Bu dört ana hat üzerinde ciddi bir şekilde şekillenen oyunun her bir aşamasında nasıl ilerleyeceğimiz ise hayal gücümüz ile sınırlı diyebilirim. Bu kısımda türe yeni başlayan oyuncular için daha affedici bir sistem sunulmuş olduğu da göz önünde bulundurulursa, strateji oyunlarına aşina olan kişiler tarafından biraz zayıf kalmış bir yapım olarak da görünebilir. Çok fazla değişken ve oynanış elementi barındırsa da oyuna uyum sağlamakta çok fazla zorluk çekmiyoruz.
Özellikle ilk kez oyuna girdiğimizde oyun bizi doğrudan bir eğitime sokuyor. Haritanın ilk açılışından itibaren birkaç altıgen blok ve iki grup asker ile birlikte başkentimiz olan şehrimizi görüyoruz. Bu andan itibaren de oyun size neler yapabileceğinize dair ipuçları veriyor. Metin tabanlı bir eğitim sistemi kullanımı tercih edilmiş olsa da görsellerle desteklenmiş olduğu için birkaç anahtar kelimeyi ve belirtilen özelliğe nereden erişebileceğinizi öğrendiğinizde gerisi kendiliğinden akmaya başlıyor.
Antik çağlardan başlayan oyunda kontrolünü aldığımız uygarlığı sırasıyla, orta çağ dönemi, modern dönemler ve son olarak da yakın gelecek dönemlerine olabildiğince hızlı ve güçlü bir şekilde taşımaya çalışıyoruz. Toplamda sekiz çağ atladığımız yapıdaki oyunda her çağı atlamak için gereken belirli gereksinimler ve atılımları sağlamamız gerekiyor. Bu atılımlar ise nasıl bir uygarlık olmak istediğinize göre şekillendirebileceğimiz bir yapıda sunuluyor.
Yaptığımız her bir atılım sonrasında yeni yapılar, yeni kaynaklar, yeni gelişimler gibi içeriklere erişmemiz için yeni yollar sağlıyor. Oyunda toplamda yönetmeniz gereken üç temel kaynak bulunuyor. Bunların her biri uygarlığınız için çeşitli ilerleme yolları sağlayan yöntemler sunuyor. Bu kaynaklar ise araştırma, kültür ve nüfuz alanları. Tarihe öncülük etmek istiyorsanız, bu kaynakları en hızlı ve en iyi şekilde yönetmek oldukça önemli.
Araştırmalar çağ atlamak için edinmemiz gereken büyük çaplı ve sonuçlanması genelde uzun süren atılımlardan oluşuyor. Her çağ atlamak için en az üç adet atılım yapılması zorunlu tutuluyor. Çağ atlamak için gerekli sayıda atılımı yapmış olsanız bile geri kalan atılımları yapmak ile doğrudan çağ atlama kararı yine bize bırakılıyor. Ancak buradaki çok önemli bir durum bulunuyor. Herhangi bir çağa ilk girmeyi başaran uygarlık diğerlerinin de ilerleyeceği uygarlığa yön vermiş oluyor.
Oyun içerisinde ilk atlanabilecek çağ Bronz Çağı ve tüm uygarlıklar diğer çağlara ilerlemeden önce bu çağa atlamak zorunda oluyorlar. Yine de bu çağa ilk geçiş yapan uygarlık bir sonraki çağlara öncülük etme konusunda da ciddi bir avantaj kazanmış oluyor. Daha sonrasında birden fazla çağ arasında seçim yapabilme hakkını da yine elini çabuk tutan ve hızlı gelişimini sağlayan uygarlıklar elinde tutuyorlar. Bu noktada oyunumuzun rekabetçi öğeleri de bulunduğunu rahatça görebiliyoruz.
Kültür kaynağı ise halkınızın mutluluk oranına bağlı olarak değişkenlik gösteren belirli süre aralıklarıyla uygarlığınıza çeşitli bonuslar sağlayan özellikler sağlıyor. Örneğin buradan edindiğiniz puanlarla sınırlarınız içerisinde yeni bir şehir kurabiliyor, sınırlarınızı genişletmekte kullanabiliyor veya birçok diğer özelliğin yanı sıra kendi ordunuzu oluşturmak için kullanabiliyorsunuz. Halkınıza iyi bakıp, ülkenizin huzurunu sağladığınız sürece bu kaynağa erişmekte çok sıkıntı yaşamıyorsunuz.
Doğru yönetildiği takdirde kültür kaynağı çağ atlama yarışında da uygarlığınız için ciddi bir ivme kazandırıyor. Ancak ülkenizdeki huzuru ve güveni sağlayamadığımız takdirde, bu sefer de kaos puanları kazanıyoruz ve bu puanlar da hem kültür kazanımımızı durdurabilecek noktaya getirebiliyor hem de çeşitli negatif etkilere de sebep oluyor. Örneğin sırf halkınızı mutlu edemediğiniz için bir anda tüm dünyayı veba salgını olan bir çağa sokup tarihin seyrini değiştirebiliyorsunuz.
Son olarak da üç temel kaynaktan belki de en önemlisi ve oyunun asıl mekaniklerinin sunulduğu nüfuz alanları kısmı karşımıza geliyor. Bu başlık altında da dikkat etmemiz gereken, dört alt ana başlık daha bulunuyor. Bu başlıklar ise hükümet, keşif, savaş, mühendislik ve diplomasi olarak bölünüyorlar. Çağ atladıkça bu alt başlıklar üzerinde de daha spesifik mekaniklere sahip oluyoruz, sonradan yeni başlıklar eklenebiliyor ve ülkemiz hakkında daha net görüşe sahip olabiliyoruz.
İşte Millennia özellikle burada bize neredeyse sonsuz bir evrim seçeneği sunuyor. Ne tür bir uygarlık olacağınıza karar veriyor, hangi değerlere önem verip, halkınızın hangi inanışa sahip olacağına kadar, ne tür bir gelişim yolu izleyeceğinizi belirliyorsunuz. Ancak unutmayın ki burada vermiş olduğunuz kararları hiçbir şekilde geri alamıyorsunuz. Bir kez vermiş olduğunuz kararlar, her bir oyun oturumunun sonuna kadar sizinle birlikte kalıyor.
Millennia toplamda sekiz kişilik bir gruba kadar bir arada oynamamıza imkan tanıyor. Çevrim içi olarak başka oyuncularla eşleşerek veya arkadaşlarınızla birlikte de deneyimleyebileceğiniz gibi, yapay zeka rakiplere karşı tek başınıza da oynayabilme imkanınız bulunuyor. Oyunun mekaniklerini ve işleyişini iyice kavrayana kadar yapa zekalara karşı oynamak oldukça yararlı olabiliyor. Oyuna uyum sağlama amacı dışında da açıkçası keyifli vakit geçirmeniz fazlasıyla mümkün bu oyunda.
Birçok farklı oturum boyunca tek başıma deneyimlediğim kadarıyla; diğer uygarlıklara karşı tutumunuzdan başlayıp, ülkenizin gelecek hedeflerini ve adımlarını planlarken zamanın akıp gidişini anlamıyorsunuz bile. Çağlardan çağlara atlarken, diğer ülkelerle bir gelişim yarışı içine girmek ve bu süre içerisinde ittifak kurmaya çalışmak veya çeşitli nedenler yüzünden savaşa gidebilen anlaşmazlıkların doğabileceği spontane yapısıyla ekran başına adeta kilitliyor bizleri.
Sistem dostu sayılabilecek bir oyun olan Millennia, optimizasyon konusunda birkaç noktada tökezliyor. Oturumun başlarında pek bir performans sorunu yaşamadım ancak oyunun ilerleyen safhalarında, harita açılmaya başladığı zaman tur başlarında ve sonlarında belirli animasyonlar oyunda performans kaybına neden oluyor. Ufak donmalar ve kasmalarla karşılaşmanız oldukça olası. Yine de oyun kıran türde bir hata veya performans sorunuyla hiç karşılaşmadım.
Sonuç olarak türe yeni başlayacak olanlar ve halihazırda türü seven oyuncuları bir araya getiren bir buluşma noktası oyunu olarak Millennia rolünü layığıyla oynamayı başarıyor. Bir başyapıt olmasa da ister tek başınıza, isterseniz de arkadaşlarınızla veya başka oyuncularla oynaması keyifli bir strateji oyunu. İleride çıkacak olan iki adet genişleme paketiyle de geliştirici ekip bu oyun için içerik desteğini yakın zamanda kesecek gibi de görünmüyor.