İlk olarak 2004 senesinde karşımıza çıkan Monster Hunter serisi, günümüzde bile aktif olarak video oyunu sektöründe bulunuyor. Capcom şirketinin bu markası sadece oyun olmadı; anime, manga, çizgi roman, kart oyunu, animasyon ve hatta film olarak bile insanların karşısına çıktı. Capcom deyince belki batıda insanların aklına ilk olarak Resident Evil markası geliyor ama Monster Hunter da aslında inanılmaz bir popülerliğe sahip. Bu popülerlik öyle balon gibi içi boş da değil. Bu serinin en son piyasaya sürülen büyük çıkışı Monster Hunter World idi ve Eylül 2020 tarihi itibariyle neredeyse 17 milyon adet satmıştı. Şimdi de karşımıza Monster Hunter Rise çıktı.
Monster Hunter Rise, tam olarak Monster Hunter World gibi bir oyun değil. Bahsettiğimiz bu popüler oyun, çok daha yüksek bütçeli ve kaliteli bir yapıttı. Geçtiğimiz günlerde piyasaya sürülen yeni oyunu ise daha çok bir mobil yapısına sahip. Zaten oyunun şimdilik piyasaya sürüldüğü tek platform da Nintendo Switch. Tabii ki PC için de planlamalar yapılıyor ama bilgisayarlar için 2022 senesi hedefleniyor. Bu yüzden ben de Nintendo Switch Lite konsolumu çıkarttım, Monster Hunter Rise oyunumu hemen yükledim ve oynamaya başladım. Şimdi de sırada sizler için bir inceleme yazmak var. Bakalım bu oyun nasılmış?
Monster Hunter World, seri için bir ana oyundu. Aynı şey Monster Hunter Rise için de geçerli. Ayrıca, ilk oyunun isminin, aslında kendisinin temel yapısını yansıttığı gibi bu yeni oyunun da ismi aslında aynı şeyi yapıyor. Yani, ilk oyunda dünya yapısına önem veriliyordu. Bu oyunda da her şey boyuna yükseliyor. Yani, oyunun bölümlerinde enine genişlikten ziyade, boyuna büyüklük bulunuyor. Böylece oyundaki hareket etme sistemi ve mekaniği üzerinde gerçekten güzel bir özgürlük hissedebiliyorsunuz. Tabii bunlar küçük şeyler ve aslında henüz oynanışa da net olarak girmedim; sadece oyunun adından bahsetmek istemiştim.
Bu arada, Monster Hunter Rise oyununun boyuna doğru büyümüş olması, merkezimizde de çok önemli bir tema değişikliği gerçekleşmesini sağlıyor. Hatırlayacak olursanız, Monster Hunter World oyunundaki merkezlerimiz biraz genel bir yapıya sahipti. Yani, kendilerini net bir temaya sokabilmek pek mümkün değildi. Bu yeni oyundaki merkezimiz ise Kumura Village olarak geçiyor ve kendisi gerçekten güzel bir Japon temasına sahip. Ayrıca oyunumuzun hikayesi de tam olarak bu ana merkezde, daha doğrusu köyümüzde başlıyor. Dilerseniz, Kumura Village ile başlayan maceramızdan bahsedeyim şimdi.
Monster Hunter Rise ile ejderhalara karşı savaşıyoruz
Biraz önce de söylediğim gibi Monster Hunter Rise oyunundaki maceramız Kumura Village içerisinde başlıyor. Bu noktada, Monster Hunter World oyunundan da hatırlayabileceğiniz Palico tipi yardımcı karakterimiz geri dönüyor ve üzerine bir de Palamute ile tanışıyoruz. Palico, kedi tipi bir karakter iken Palamute da köpek tipine sahip. Kısa bir süre sonra köyün liderinin bizimle konuşmak istediğini öğreniyoruz ve bunun için evimizden çıktığımız anda gökte daha önce hiç görülmemiş bir canavar görüyoruz. Kendisi kısa bir süre içerisinde kayboluyor ama bir şeylerin ters olduğunu anında hissediyoruz. Bu noktadan sonra da heyecan sürekli olarak artıyor.
Köyün lideri olan Fugen isimli bir karakter, The Rampage isimli bir olaydan bahsediyor. Eğer yanlış anlamadıysam, böyle bir olay onlarca sene önce gerçekleşmiş ve birçok farklı hayvan, olağanüstü bir nefret ile köye saldırmış. Bunun sonucunda da tabii ki felaketler yaşanmış. Şimdi ise liderimiz, The Rampage hakkında yeni bilgiler edindiğini belirtiyor ve bu felaketin bir kere daha yaşanabileceğine işaret ediyor. Bu yüzden, köyümüzü koruyabileceğimiz bir noktaya gidiyoruz, bazı hayvanlarla savaşıyoruz ve ardından da Magnamalo isimli, bölüm sonu canavarı tadında bir varlık ile karşı karşıya kalıyoruz. Tabii ki en başta kendisinden kaçıyoruz.
Monster Hunter Rise oyununun hikayesinin başlangıç bölümü, aynı zamanda oyunun öğretici sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistem dahilinde Magnamalo ile de savaşıyoruz, kendisini yeniyoruz ve ödülümüzü alıyoruz. Hikayenin artık tamamen açıldığı nokta ise bundan hemen sonra yaşanıyor. Karakterler kendi aralarında konuşurken, oyunun başında gördüğümüz o gizemli canavar geri dönüyor, karakterlerden birinin bedenini kısa bir süreliğine ele geçiriyor ve kraliçesini aradığını belirtiyor. Bu noktada, Elder Dragon seviyesinde olan Ibushi ve Narwa ile tanışıyoruz, onlardan biriyle savaşıyoruz ve ondan sonra oyun kendisini tamamen açıyor.
Bu noktada, hikaye için köyün çok önemli olduğunu ve bu önemi de rahatlıkla hissedebildiğimi söylemek isterim. Köydeki her karakter benzersizdi, akılda kalıcıydı ve en azından beni hikayenin tam da içine çekmeyi başardı. Aynı şekilde, oyunun açılış kısmı boyunca yaşanan olaylar, epik anlar ve daha fazlası da genel anlamda hikayeyi olumlu etkiledi. Tüm bu olaylardan sonra oyunun hikayesinin geri adım attığını düşünebilirsiniz ama öyle olmuyor. Monster Hunter Rise; hikayesi, hikaye anlatımı, karakterleri, diyalogları ve çok daha fazlası ile beni etkilemeye devam ediyor. Ben açıkçası hikayeye bu kadar fazla önem verileceğini düşünmüyordum.
Evcil ve yardımcı dostlarımızla tanışalım
Monster Hunter Rise oyunundaki etkileyici karakterler sadece köylerde yer almıyor. Aynı zamanda bize yardımcı olan dostlarımız da bulunuyor. Kendilerinden zaten daha önce bahsetmiştim; Palico ve Palamute. Palico, Monster Hunter World oyunundaki gibi işliyor. Palamute ise at gibi sürülebiliyor. Böylece oyunun dünyasında hızlıca hareket edebiliyoruz. Ayrıca, işlevselliğin yanında bu iki canlı da gerçekten birbirinden tatlı. Bunların yanında bir de evcil hayvanımız bulunuyor ki kendisine de Cohoot deniyor. Bir çeşit kuş olan Cohoot da bazı şeyler gerçekleştirebiliyor ama kendisi tabii ki Palico ve Palamute kadar aktif olmuyor.
Oynanışın kendisinde ise Monster Hunter serisinin genelindeki yapıyla karşılaşıyoruz. Yani, yine bir canavar avcısıyız, farklı silahlar ve tuzaklar kullanarak hedeflerimizi bir şekilde ele geçirmeye veya öldürmeye çalışıyoruz. Bu sırada görevler de tamamlıyoruz tabii ki ve karşılığında farklı ganimetlerin de sahibi oluyoruz. Bunlar da tabii ki öldürdüğümüz canavarların parçaları oluyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu parçalar ile de o canavarların temasına sahip olan silahlar ve zırhlar yapabiliyoruz. Bu sistem en başta oldukça temel bir seviyede karşımıza çıkıyor ama Monster Hunter World oyununda olduğu gibi sistem giderek detaylı ve derin bir hal alıyor.
Monster Hunter Rise oyununun döngüsü tam olarak bu. Yani, avlara çıkıyoruz, daha güçlü silahlar ve zırhlar için avlar aracılığı ile ganimet topluyoruz, kendimizi güçlendiriyoruz ve daha güçlü canavarlarla karşılaşıyoruz. Bu arada, oyun sizi sürekli olarak aynı canavarlarla da savaştırmıyor. Yani, oyundaki oyun sonu içerikler açıldıktan sonra bile karşınıza tamamen yeni canavarlar çıkabiliyor. Bazen yeni canavarlar tamamen benzersiz olmasalar bile en azından oynanışı etkileyebilecek yeni özelliklere ve zorluklara sahip oluyor. Böylece de oyun, giderek zorlaşıyor ve sizin de oynanışınızda yeteneğinizi yükseltmeniz gerekiyor.
Silah olarak ise karşımıza hem Monster Hunter World, hem de Monster Hunter Generations oyunlarından her şey çıkıyor. Yani, oyunda toplamda 14 farklı tipte silah bulunuyor. Her silahın kendisine ait ağacı da bulunuyor. Yani, 14 farklı tipte silah var diye oyun boyunca sadece o kadar silah kullanmıyorsunuz. Her silah, kendi içerisinde farklı yapılara bölünebiliyor. Böylece, silah kullanımı tarafında da zengin bir deneyim yaşanıyor. Bu arada, bahsi geçen bu silahları sadece canavar avlarında değil, The Rampage isimli özel bir oyun modunda da kullanabiliyorsunuz. Bu oyun modunda da dalga dalga gelen canavarlara karşı bir mücadele veriyoruz.
Monster Hunter Rise oyununda mikro sistemler de var
Monster Hunter Rise, dümdüz bir şekilde oynayabileceğiniz kadar basit bir oyun değil. Tamam, oyunun temelinde canavar avlamaya çalışıyoruz ama bu noktada işin içine bolca mikro sistem de giriyor. Mesela, Monster Hunter World oyunundan Endemic Life sistemi geri dönüyor ve oyunculara yine bolca farklı güçlendirme sunuyor. Oyunda ayrıca tılsımlar da bulunuyor ki kendileri av sırasında Spiribird özü topluyor. Bunlarla da farklı özellikler elde edebiliyorsunuz. Son olarak, oyundaki ganimetlerin tamamı genel anlamda karakterinizin değerlerini minimum ve maksimum olarak ayarlamanıza imkan sunuyor.
Av sırasında daha fazla sistem de devreye giriyor ama Monster Hunter Rise oyununu oynadığınız ilk saatlerde bunları fark edememeniz mümkün; oyun sizi kendi büyüsü içerisinde kaybediyor. Özellikle de ilk avlarınıza çıktığınız zaman o dev gibi canavarları görmek, hareketlerine tanıklık etmek gerçekten etkileyici olabiliyor. Monster Hunter World bu konuda çok iyi bir iş çıkartmıştı ve Monster Hunter Rise oyunu da kesinlikle ondan aşağı kalmıyor. Yalnız, bu noktada yine de oyuncuların karşısına çok kötü bir nokta çıkabilir. Bu nokta sayesinde oyundaki av mantığı ne yazık ki tamamen kayboluyor.
Monster Hunter World oyununda canavarların izlerini takip edebiliyorduk. Böylece ava ulaşabiliyorduk. Monster Hunter Rise oyununda ise bu sistem tamamen gidiyor. Haritalar, keşfedildikten sonra hangi canavarın, nerede olduğunu size gerçek zamanlı olarak gösteriyor. Bu sayede de hiçbir şeyi avlamak zorunda kalmıyorsunuz. Bu değişiklik açıkçası benim çok umurumda olan bir şey değil ama canavarları takip etme özelliğini birçok kişi çok sevmişti. Eminim ki şimdi o özelliğin kaldırılmış olması bazı oyuncuların canını sıkacaktır. Yalnız, bence bu sıkıntı sizi kesinlikle bu oyundan uzaklaştırmamalı. Oyun, iz sürme sistemi olmadan da güzel.
Monster Hunter Rise oyununda tekrar karşımıza çıkmayan sistemlerden bir tanesi de sıcak ve soğuk olan içerik tipleri. Aynı şekilde, madenciliğe verilen önem de bir tık geriye gitmiş gibi görünüyor. Yani, yine madencilik yapmanız gerekiyor ama sistem, Monster Hunter World oyununda olduğundan çok daha kolay, sadece tek bir buton ile işlemleri halledebiliyorsunuz. Oyunun dünyasında dolaşmak da sağda solda duran böcekler sayesinde iyice kolaylaşıyor. O böcekler sayesinde adeta Örümcek Adam gibi haritada etrafa ip atarak dolaşabiliyoruz. Tabii bu kolaylıklar ve hızlı oynanış da önemli bir problemi getiriyor.
Bu oyunu Nintendo Switch geri mi tutuyor?
Monster Hunter World, bu oyun markasını genel oyuncu kitlesi ile buluşturabilecek kalitede bir oyundu. Monster Hunter Rise ise yine bu markayı genel oyuncu kitlesi ile buluşturabilecek ulaşılabilirlikte bir oyun. Yani, bu oyunun genel anlamdaki kalitesi bence en fazla Monster Hunter World ile aynıdır ama yine o oyuna göre daha ulaşılabilir bir deneyim sunulduğu için aslında daha fazla oyuncunun dikkatini çekecektir. Bu noktada da açıkçası ulaşılabilir olmak bu oyunu basitleştirilmiş diye düşünüyorum. Yine benim bu konuyla hiçbir problemim yok. Ben de basit bir deneyim yaşamayı tercih ederim ama serinin sıkı fanları için bunu söylemek istedim.
Tabii bir de Monster Hunter Rise oyununun sunumu var. İnceleme yazımın başında da söylediğim gibi ben bu oyunu Nintendo Switch Lite konsolumda denedim. Zaten oyun daha PC için çıkmadı, 2022 senesine kadar çıkmayacak da. Durum böyle olunca görsellik konusunda şüpheci davranabilirsiniz. Evet, oyun gerçekten Monster Hunter World kadar kalitesi görünmüyor ama yine bir Nintendo Switch oyununa göre de oldukça detaylı ve kaliteli duruyor. Oyundaki dünyaların renkleri, efektleri, görsel derinliği ve çok daha fazlası bence bu oyunun görselliğini çok güzel bir seviyeye çıkartmaya yetiyor.
Görsellik iyi olunca ne yazık ki performans tarafında geri adım atılıyor. Monster Hunter Rise, ne yazık ki 30 FPS olarak oynanabiliyor. Tamam, Nintendo Switch de böyle bir oyunu belki 60 FPS olarak oynatamaz ama Monster Hunter Rise da 30 FPS gibi bir performans ile oynanabilecek bir oyun değil. Bunun üzerine, en azından sesler ve müzikler gayet güzel olduğu için sunum toparlanabiliyor. Sadece performanstan rahatsız oldum ama o da en azından PC tarafında düzelecektir. Hatta, umuyorum ki bu oyunu PlayStation ve Xbox konsollarında da görürüz ama böyle bir şeyin gerçekleşeceğini de pek sanmıyorum.
Monster Hunter Rise, tahmin ettiğimden çok daha güzel bir oyun. Ben açıkçası bu seriyi daha önce çok oynamıyordum. En fazla zamanı da Monster Hunter World ile geçirdim ama şimdi ne zaman Nintendo Switch Lite konsolumu elime alsam, bu oyun ile zaman geçireceğim gibi görünüyor. Oyun ne yazık ki kusursuz değil, daha önce bahsettiğim bazı problemler bulunuyor ama bunlar da herkes için problem olmayacaktır. Ben bu oyunu belki ufak tefek problemlere sahip olarak görüyorum ama bir başka oyuncu, “Monster Hunter Rise kusursuz bir oyun olmuş.” derse de kendisini sorgulamam, neden öyle düşündüğünü çok iyi anlarım.