Monster Hunter, özellikle de 2018 senesinde piyasaya sürülmüş olan Monster Hunter: World oyunu ardından dünya çapında oldukça bilinir bir marka haline geldi. Bu marka tabii ki daha önce de biliniyordu ve popülerdi ama bu durum genellikle kültür farklılıklarından ötürü değişiklik gösterebiliyordu. Şimdi ise Monster Hunter, dünya çapında, kültür tanımadan bilinen bir isim haline geldi. Birçok oyuncu, bu seriyi tamamen aksiyon temelli bir canavar avlama oyunu olarak biliyor ama markanın içerisinde bazı ilginç alt seriler de bulunuyor. Bunlardan bir tanesi ise şimdi Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin adında yeni bir oyun ile karşımıza çıkıyor.
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin, Capcom tarafından geliştirilen ve piyasaya sürülen bir rol yapma oyunu. Bu yapıt; hem PC, hem de Nintendo Switch için çıkışını gerçekleştirdi. Monster Hunter serisinin yan oyunlarından biri olan bu oyun, adından da tahmin edebileceğiniz gibi bir devam ürünü. Bu yan serinin ilk oyunu da Monster Hunter Stories adı altında 2016 senesinde, yani daha bu marka global anlamda popülerliğe ulaşmadan önce piyasaya sürülmüştü. Bu yüzden, Monster Hunter Stories serisi ile ilk defa karşılaşıyor olmanız normaldir. Eğer serinin geçmişini biliyorsanız da zaten sizi nasıl bir deneyimin beklediğine hazırsınız demektir.
Monster Hunter serisindeki oyunlarda genelde canavarlara karşı bir savaş veriyoruz ama Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununda her şey tersine işliyor. Bu oyunda, bir Rider olarak kendi kabilemiz ile dünyada yaşayan mistik canlılar arasında barış kurmaya çalışıyoruz. Zaten bu yüzden bir Hunter değil, Rider olarak geçiyoruz. Yalnız, bu söylediklerimiz sadece lafta ve oyunun hikayesinde kalıyor; klasik bir Monster Hunter geleneği olarak birbirinden büyük canavarları öldürüp, onların cesetlerinden parçalar alıp, o parçaları silah ve zırh yapıp, daha güçlü canavarları öldürmeye çalışma döngümüz devam ediyor bu oyunda da.
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununun hikayesinde efsanevi bir Rider olan Red’in torunu olarak yer alıyoruz. Bizler, hayatımıza normal bir şekilde devam ederken, bazı kehanetler ortaya çıkıyor. Bu kehanetlere göre bir Rathalos doğacak ve Wings of Ruin ile tüm dünyayı yok edecek. Bizim de tabii ki bunu durdurmamız gerekecek. Oyun boyunca da zaten klasik bir JRPG geleneği olarak buna hazırlanıyoruz ve aynı zamanda da yeni hikayeler keşfediyoruz. Yalnız, bu alt serinin ilk oyununa göre oynamış olduğum bu devam oyunu, çok daha fazla bir Monster Hunter yapıtı gibi hissettiriyor. Bunun da birçok sebebi var.
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin, bu sefer isminin hakkını veriyor
Monster Hunter Stories oyununu çok hayal meyal hatırlıyorum ama kendi kafamda o oyun ile Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin yapıtını karşılaştırdığım zaman bu deneyim, kesinlikle daha net bir Monster Hunter oyunu gibi duruyor. Bunun sebebi ise öncelikle hikaye ve karakterler tarafında. Bu devam oyunundaki hikaye ve karakterler, dediğim gibi klasik JRPG geleneklerini temel alıyor ama aynı zamanda da bazı noktalar ve virgüller ile Monster Hunter markasına kendisini benzetebiliyor. Ayrıca, eşya üretme ve yükseltme gibi ana Monster Hunter oyunlarından gelen sistemler de bahsettiğim konu üzerinde olumlu bir etki bırakıyor.
Ana seri ile bu yan seriyi birbirinden ayıran en büyük fark ise Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununda sıra tabanlı bir dövüş sisteminin kullanılıyor olması. Yani, canavarlara karşı verdiğiniz savaş, gerçek zamanlı olarak işlemiyor. Aslında serinin oyunları halihazırda, özellikle de oyun sonu içeriklerde çok taktiksel bir yapı kazanabiliyor ama bu oyundaki sıra tabanlı dövüş sistemi sayesinde yaşatılan deneyim, onlardan daha stratejik bir yapı alıyor; en azından öyle hissettiriyor. Yalnız, canavarlarla savaşabilmek için önce alanları keşfetmeniz gerekiyor ve keşif yapabilmeniz için de bir Rider olarak canavarları evcilleştirmeniz gerekiyor.
Sürebileceğiniz canavarlara sahip olabilmek için öncelikle o canavarlar daha doğmadan, yumurtanın içindeyken çalmanız gerekiyor. Yumurtasından çıkan canavarlar, sizi ailesi olarak biliyor ve bir süre sonra da onları sürebiliyorsunuz ve onlarla birlikte savaşabiliyorsunuz. Evcilleştirilebilir her canavar tipinin farklı özellikleri, avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Yalnız, bu noktada canavar ayrımcılığı yapmanıza gerek kalmıyor; yanınızda 1’den fazla evcil canavar gezdirebiliyorsunuz ve oynanış anında aralarında değişiklik yapabiliyorsunuz. Ayrıca bu canavarların canları da bulunuyor. Yani, çok hasar alan canavarları da değiştirebiliyorsunuz hızlıca.
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununun temel dövüş/savaş kısmına geri dönecek olursak, karşımıza aslında klasik bir taş-kağıt-makas sistemi çıkıyor. Yani, her elementin, bir diğer elemente karşı avantajı veya dezavantajı var. Taş, kağıt ve makas, bu video oyununda hız, güç ve teknik olarak değiştiriliyor. Savaşlarda başarılı olabilmek için hem karşınızdaki düşmanın saldırı düzenini anlamanız, hem de doğru evcil hayvanı yanınızda barındırmanız gerekiyor. Zamanla yeni evcil hayvan ve silah yeteneklerinin kilidini açıyorsunuz, daha da güçlü bir hale geliyorsunuz ve sonucunda da derin bir dövüş/savaş sistemini deneyimlemiş oluyorsunuz.
Bu kadar güçlendikten sonra karşımızda hangi ejderha durabilir ki?
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununda öylesine güçlü bir hale geliyorsunuz ki bahsetmiş olduğum taktiksel oynanış, kısa bir süre sonra sadece ayak bağı oluyor gibi hissettiriyor. Yani, keşif sırasındaki basit düşmanları gözünüz kapalı bir şekilde yenebiliyorsunuz. Buna rağmen oyun, zaman zaman size ciddi anlamda meydan okuyabiliyor. Bu zorlu mücadeleler genellikle hikaye boyunca karşınıza çıkan bölüm sonu canavarları ve Royal seviyesindeki canavarlar oluyor. Bu tip karşılaşmalar, genelde taktik kullanmayı ve biraz dikkatli oyunu oynamayı gerektiriyor. Bu da kesinlikle olumsuz bir şey değil tabii.
Konu, Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununun sunumu olduğu zaman ise Nintendo Switch Lite, biraz problem çıkartıyor. Ben bu yapıtı Nintendo Switch Lite konsolumda deneyimledim ve açıkçası görsel konusunda bu seçimimden pişman oldum. Oyun, kesinlikle PC tarafında olması gerektiği gibi görünüyor ve sizlere de en iyi görsel ve performans için oyunun bilgisayar sürümünü öneriyorum. Şayet, performans da Nintendo Switch Lite konsolunda pek kusursuz sayılmaz. Müzik ve ses tarafında da her şey başarılı sayılır ama keşif anlarında müziğin tamamen susturulması biraz garip bir deneyim ortaya koyuyor.
Monster Hunter: World ve Monster Hunter: Rise gibi oyunlardan sonra Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin, aynı anda hem benzer, hem de farklı bir deneyim sunmayı başarabilen bir video oyunu. Yalnız, konu farklı deneyim olduğu zaman Monster Hunter Stories ile bu yeni oyun arasında fark bulmak biraz zor bir hal alabiliyor. Oyundaki, “Grind” mantığı da uzun vadede biraz rahatsız edici olabiliyor. Yani, özellikle de oyunun en ama en zorlu içeriklerinde başarılı olabilmek için gerekli olan “Grind” bana bir tık abartılmış gibi geldi. Nintendo Switch Lite konsolundaki problemleri de bunlara kattığınız zaman deneyiminiz çok olumsuz etkileniyor.
Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin oyununun çok iyi yönleri de bulunuyor. Mesela, inceleme yazımda da iki kere tekrarladığım gibi bu oyunda sunulan deneyim, çok güzel bir şekilde, klasik Monster Hunter ve JRPG mantıklarını birleştirmeyi başarıyor. Savaş ve dövüş sistemi ise bu oyunun ihtiyacı olan derinliği sunuyor. Tüm bunların arkasında anlatılan hikaye ise genel anlamda epik bir seviyede ve en azından beni eğlendirmeyi başarıyor. Zaten bu oyunda hikaye temelli bir deneyim sunuluyor ve hikayeye verilen önemi de görebiliyorsunuz. Yani, sorunlarına rağmen bu yapıtı meraklı olan herkese önerebilirim.