Oyun konsolu denildiğinde, 1980’li yıllardan beri akla gelen ilk şirketlerden birisi Nintendo olmuştur. Video oyunu oynamanın Nintendo oynamak olarak nitelendirildiği 1980’li yıllardan itibaren de Nintendo tarafının hem portatif oyun konsolları, hem de ev konsolları alanında her nesilde aktif olduğunu görülmüştür. 3 Mart 2017 tarihindeyse, öyle bir Nintendo oyun konsolu çıkışını gerçekleştirdi ki, ev konsollarıyla portatif oyun konsolları tek bir platformun içerisinde buluştu. Pek çoğunuzun bileceği üzere bu yeni oyun konsolu Nintendo Switch idi.

Açık konuşmak gerekirse, Nintendo Switch konsolunu ilk deneyimlemeye başladığımdan itibaren bu iki yönlü kullanımın getirdiği hayranlığı üzerimden atamadım. Nintendo tarafının portatif konsollarını, Nintendo Game Boy başta olmak üzere yıllardır takip ediyordum. Video oyunlarını portatif olarak oynamak ve bu eğlenceyi her yere taşıyabilmek, eskiden beri şahsıma cazip gelmişti. Nintendo tarafının, televizyona bağlanan ev konsollarıyla pek içli dışlı olamasam da el konsollarının pek çoğunu edinmiştim.

Portatif oyun konsolları eğlenceli oyunlar sunarlardı ama görsel anlamda çok üst düzey verim alınamazdı. PC veya diğer oyun konsollarında yer alan video oyunlarını portatif konsollarda rahatlıkla oynayamazdık örneğin. Nintendo Switch ise henüz duyurulduğu günden itibaren bu oyunları oynatabileceğini söylüyordu ki zaten yalnızca portatif bir oyun konsolu olarak sınıflanmıyordu. Bu konsolu, hem dilediğimiz yerde oynayabilecek, hem de evimizdeki televizyona bağlayıp kullanabilecektir.

İlk duyuru yapıldığından itibaren bir yanlışlık olmalı, bizi bir yerde kandırıyorlar diye düşündüm. Nihayetinde Nintendo Switch çıkışını gerçekleştirdi, ben de bu oyun konsolunu edindim ve birkaç yıldır deneyimliyorum. Okumakta olduğunuz inceleme yazısında da bu oyun konsolunu satın almadan önce aklımdaki sorularla birlikte sizlerin de zihninde olan soruların yanıtlarını vermeye çalışacağım. Pek çok başlık altında, detaylı bir inceleme yazısını bulacağınızı da söyleyerek, izninizle Nintendo Switch incelemesine devam edeyim.

Nintendo Switch

Nintendo Switch, tasarım anlamında başarılı mı?

Elimizde hibrit bir oyun konsolu olduğu için tasarım anlamındaki yorumlarımı tek bir bakış açısından yapamayacağım. Nintendo Switch, bilindiği üzere kendi ekranıyla birlikte portatif olarak ve yuvasına takılarak televizyona bağlanarak oynanabiliyor. Haliyle, bu iki durumun da görünüşleri birbirinden farklı oluyor. Bu oyun konsolunu tasarım anlamında yorumlamadan önce konsolun kasası olarak tabir edilen yerin, kendi ekranının da içinde barındıran tablet bölümü olduğunu belirteyim. Diğer oyun konsollarının bir kasa tasarımı olmasına karşın, Nintendo Switch konsolunun kasasının bir tablet şeklinde olduğunu görüyoruz.

Kontrolcüler takıldığında, gayet şık bir portatif oyun konsolu tasarımı bizleri karşılıyor. Kontrolcüler çıkarıldığında ise ekranı masaya sabitlenerek kullanılması bazı zamanlarda eğlenceli bir seçenek olabiliyor. Yine de bu ekranın iki kişinin rahatlıkla oyun oynayabileceği bir büyüklükte olduğunu düşünmüyorum. İki kişi oynanacaksa, televizyona bağlanma seçeneği en mantıklı çözüm olarak görünüyor. Tabii, Nintendo Switch konsolunun bir de televizyona bağlı halinden bahsetmek gerekiyor. Portatif konsol halindeyken, verilen yuvaya yerleştirildiği anda bir ev konsolu buluyoruz karşımızda.

Yuva olarak nitelendirdiğim kısımda herhangi bir donanım özelliği yer almıyor. Yuvaya yerleştirilen gövdeden alınan görüntüler, yuvaya takılabilen bir HDMi kablosu ile birlikte televizyona aktarılabiliyor. Yuva kısmında, adaptör girişi ve birkaç adet USB girişi bulunuyor. Yuvanın bir nevi şarj ünitesi olarak da kullanılabildiğini söyleyebilirim. Bu arada, şarj adaptörü doğrudan Nintendo Switch konsolunun gövdesine bağlanabildiğinden ötürü, yuvayı yanımızda dolaştırmamıza her zaman gerek kalmıyor.

Öte yandan, yuvanın sert yapısından dolayı bazı ekran çizilme vakalarının da yaşanabildiğini belirtmeliyim. Aynı zamanda, çıkarılabilir olan kontrolcüler işlevsel olarak farklılık oluşturmalarına karşın, bazı zamanlarda yerlerine tam oturmadıklarında kullanıcılara konfor anlamında sorun yaşatabiliyorlar. Dileyen kullanıcılar için farklı temalara sahip yuvaların bulunduğu sürümler de yer alıyor. Aynı zamanda, farklı renklerdeki Nintendo Switch kontrolcülerinin de satıldığına şahit oluyoruz. Bu arada, incelemekte olduğum bu konsol, portatif olarak kullanıldığında yanlarına takılan kontrolcüler Joy-Con olarak adlandırılıyorlar. Ayrıca, Nintendo Switch için Pro kontrolcüler de kullanılabiliyor.

Nintendo Switch

Ev konsolundan ziyade portatif bir oyun konsolunun teknik özellikleriyle karşılaşıyoruz

Fiziksel ve teknik özellikleri göz önüne alındığında, Nintendo Switch konsolunun portatif tarafının daha ön plana çıktığını görüyoruz. Kontrolcü takılıyken 4 inç yüksekliğinde olan bu cihaz, 9,4 inç uzunluk ve 0,55 inç derinlik verilerini barındırıyor. Bu hacmin içerisinde yer alan dokunmatik LCD ekran 6,2 inç boyutunda ve 1280×720 piksel oranında bir çözünürlük sunabiliyor. Bu çözünürlük değerinin, günümüzdeki cep telefonları da göz önüne alındığında biraz düşük olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan, çözünürlüğün fazla yüksek olmaması, oyunların performansını, dolayısıyla pil ömrünü de olumlu anlamda etkiliyor.

Nintendo Switch konsolunda NVIDIA Tegra işlemcisinin özelleştirilmiş bir sürümü kullanılıyor. Mobil taraf için hazırlanan bu donanımın beklentilerin ötesinde bir performans sunduğunu söyleyebiliyorum. Bu teknoloji sayesinde, DOOM gibi, NBA 2K gibi markaları bir el konsolunda deneyimleme imkanına erişebiliyoruz. İncelemesini gerçekleştirdiğim oyun konsolunun 32 GB dahili hafıza barındırdığını belirtmeden geçmeyeyim. Her ne kadar bu konsolun oyunlarının kapladıkları alanlar diğer platformlar kadar olmamasına rağmen, bu rakamın günümüzün koşullarında bir hayli düşük kaldığını söyleyebilirim.

Dahili hafızanın yetersiz kaldığı durumlarda ise microSD kartlar vasıtasıyla bu konsolun depolama alanı 2 TB boyutuna kadar yükseltilebiliyor fakat bunun için de ayrıca harcama yapmak gerekiyor. Ayrıca, Nintendo Switch konsolunda oyun kartı olarak söylenen kartuş geleneğinin devam ettiğini görüyoruz. Diğer platformlarda olduğu gibi DVD yada Blu-ray Disk yerine, kutulu olarak satın alınan oyunların içerisinden bu oyun kartları çıkıyor ve kolayca oynanabiliyor.

Nintendo Switch konsolunun ekranını da barındıran ana gövdesinde, güç ve ses ayarı olmak üzere iki düğme bulunuyor. Üst kısımda bahsettiğim oyun kartı ve microSD kartlar da bu kısımdan monte olurken, alt kısımda yer alan C tipi USB girişi vasıtasıyla ürünü doğrudan şarj edebiliyoruz. Tüm bunlarla birlikte, 3,5 mm çapındaki jak girişi sayesinde bu oyun konsoluna kulaklık bağlama imkanına sahip oluyoruz. Nintendo Switch konsolunun Wi-fi ve Bluetooth 4.1 desteğini barındırdığını da sizlerle paylaşarak inceleme yazımızı sürdürelim.

Nintendo Switch

Joy-Con isimli kontrolcüler, ne yazık ki arızalarıyla ön plana çıktılar

Üst kısımlarda belirttiğim üzere Nintendo Switch için iki çeşit kontrolcü kullanılabiliyor. Bunlardan bir çeşidi olan Joy-Con, bahsi geçen konsol satın alındığında paketin içeriğinde yer alıyor. Joy-Con, iki parçadan oluşan bir kontrolcü türü. Nintendo Switch konsolunun gövdesinin iki yanına yerleştirilen bu kontrolcüler, genel kontrolcü özellikleriyle birlikte hareket algılama ve titreşim kabiliyetlerine sahipler. Yaşı küçük olan kullanıcılar için oldukça ideal olan bu kontrolcüler, büyük yaştaki ve benim gibi kalın parmaklı kişiler için bazı dezavantajlar içeriyorlar.

Düğmelerinin boyutuna alışması zaman alabilen Joy-Con için daha önemli bir sorunun varlığından söz edebiliriz. Ne yazık ki sıklıkla görülen bir arıza bu kontrolcülerde mevcut. Şahsen benim de defalarca başıma geldiği üzere bu kontrolcülerin analog çubukları çok fazla bozulabiliyor. Bu bozulma sebebiyle, yön tuşları sürekli olarak kullanılıyormuş gibi bir algı hissediliyor ve arızanın boyutu her geçen gün artıyor. Henüz Türkiye’de resmi olarak Nintendo Switch konsolunun satılmadığı dönemlerde bu konsolu alanlar, bahsettiğim sorunu çözmek için bazı yöntemlere baş vurabiliyorlar ama kalıcı bir sonuç elde edilemiyor.

Böyle bir sorunun her an yineleneceğini beklemek de oyunlardan alınan keyfi bir hayli aza indiriyor. Zaten fazla büyük olmayan ve oldukça narin görünen kontrolcülerle heyecanlı bir oyun oynarken, kendimizi kasmak durumunda kalıyoruz. Öte yandan, üst kısımlarda da belirttiğim üzere portatif olarak oynarken bu kontrolcüler sıklıkla yerlerinden oynayabiliyorlar. Elinizde sallanan bir oyun konsolunun bulunması da haliyle rahatsız edici oluyor. Oysa, hareket algılaması özellikleriyle Nintendo Switch konsolunun sunduğu eğlenceye artı katkı sağlayabilen Joy-Con, yapısal sıkıntıları yüzünden bir hayal kırıklığına dönüşüyor.

Nintendo Switch için bir de Pro kontrolcü bulunuyor. Bu kontrolcüler, satın alınan paketle birlikte gelmiyorlar ve ayrıca satın almanız gerekiyor. Joy-Con ile sorun yaşayanlar bu kontrolcüyü tercih edebilirler fakat Pro kontrolcü elde oyun oynamaya konforlu bir imkan tanımıyor. Bir diğer deyişle, Nintendo Switch için bir Pro kontrolcü satın almak isteyenlerin, bu konsolu daha çok televizyona bağlayıp kullanıyor olmaları gerekiyor.

Nintendo Switch

Nintendo Switch, kütüphanesindeki oyunlarla fark oluşturmayı başarıyor

Birinci parti video oyunları anlamında Nintendo tarafının yıllardır bir çeşit sihir yaptığına inanıyorum. Tüm sektör görsel açıdan daha iyisini yapmaya çalışırken, Nintendo tarafının oyunlarının basit görünen bir yapısına karşın bu kadar etkileyici olmasının sırrını çözemiyordum. Nintendo Switch konsolunu deneyimlerken aklımdaki soruların pek çoğunun da yanıtını bir şekilde bulmuş oldum. Nintendo, basit yapılar ile çeşitlilik unsurlarını harmanlıyor ve bunları sevilen markalarıyla birlikte sunuyordu. Nintendo Switch konsolunun çıkışını gerçekleştirmesiyle de benzer bir etki yaşandı.

Aslına bakarsanız, Nintendo Switch konsolunun piyasaya sunulduğu gün, bu konsolda oynanabilecek yalnızca birkaç tane video oyunu mevcuttu. Bununla birlikte, aralarından bir tanesi öyle bir etki gösterdi ki neredeyse bu yeni oyun konsolunun en etkileyici özelliği olan hibrit yapısının bile önüne geçti. Bu video oyunu, hatırlayacağınız üzere The Legend of Zelda: Breath of the Wild idi. Eleştirmenlerden öyle yüksek puanlar gelmişti ki ortalama puanlar baz alındığında bu oyunun gelmiş geçmiş en iyi video oyunu olduğu sonucu ortaya çıkıyordu.

Haliyle, insanların en iyiyi oynama merakı da Nintendo Switch için satış anlamında olumlu bir etki yaptı. Bahsettiğim yapımın ardından gelen Super Mario Odyssey ve sonrasında çıkışını gerçekleştiren birinci parti oyunların pek çoğunda da benzer bir etki görüldü. Nihayetinde, görsel anlamda çığır açmayan fakat benzerlerine de az rastlanan pek çok birinci parti Nintendo Switch oyunuyla karşılaştık. Bu oyunların bazılarının eski oyunların yenilenmiş sürümü olması ve 60 Dolar fiyat etiketiyle satılması ise benim en çok rahatsız olduğum nokta konumunda.

Bir de PC ve diğer oyun konsollarında oynanabilen video oyunları Nintendo Switch için geldi ki portatif bir oyun konsolunda bu oyunların deneyimlenebilmesi oldukça heyecan vericiydi. FIFA, NBA 2K, DOOM, Wolfenstein gibi markaların ve pek çok yeni video oyununu bu konsolda gördük. Tabii, ciddi anlamda bir grafik düşürme ve bazılarında konsola özel olarak geliştirilme gibi işlemler uygulanmıştı. Elde bunları oynayabilmek harika bir histi fakat diğer konsolların performansıyla boy ölçüşme konusunda sıkıntılar vardı.

Super Smash Bros. Ultimate

Performans anlamında farklı sonuçlarla karşılaşıyoruz

Nintendo Switch için çıkışını gerçekleştiren ve performans anlamında diğer platformlarla aynı başarıyı yakalayamayan oyunlardan bahsettim. Bu konunun ardından izin verirseniz, incelemekte olduğum konsolun genel anlamda nasıl bir performans sunduğuna da değinmek istiyorum. Bana sorarsanız, Nintendo Switch boyundan büyük işleri gerçekleştirmeye çalışmadığı takdirde gayet iyi performans sunan bir oyun konsolu. Kurulumundan, yüklemelerine, güncellemelerinden, birinci parti oyunlarının akıcılığına kadar gayet başarılı bir performansı bu hibrit konsolda görebiliyoruz.

Üst kısımda bahsetmedim fakat pek çok bağımsız oyun da Nintendo Switch konsolunda oynanabiliyor. Görsel anlamda üst düzey bir teknoloji sunmayan bu oyunlar da gayet akıcı bir biçimde incelediğim oyun konsolunda çalışabiliyor. Nintendo Switch için çıkışını gerçekleştiren birinci parti oyunlarında da gayet başarılı performanslar görebiliyoruz. Tüm bunlarla birlikte, Nintendo Switch konsolunun portatif olarak oynanmasıyla, yuvaya takılı olarak oynanması arasında bazı farklılıklar yaşanabiliyor. Televizyona takılı olarak oynanan oyunlarda bazı detayların ve çözünürlüğün arttığına sıklıkla şahit oldum.

Portatif olarak kullanıldığında bataryadan enerjisini alan bu oyun konsolu, enerjiyi doğrudan aldığında elektriği biraz daha rahat harcıyor ve daha yüksek kaliteyi oyuncularla buluşturmaya çalışıyor. Bu kalite farkı, genellikçe çözünürlük artışı olarak bizlere yansıyor. Yalnız, bazı oyunlarda çözünürlüğün artmasından ötürü FPS oranının azalması durumuyla da karşılaştım. Özellikle üçüncü parti oyunlarında, görselliğin düşürüldüğü durumlarda bu karmaşa ne yazık ki sıklıkla yaşanabiliyor. Genel sistem performansı ise gayet stabil ve yükleme gibi işlemlerin etkisi neredeyse hiç anlaşılmıyor.

Hemen üst kısımlarda portatif olarak kullanımdan ve bu alandaki performanslardan bahsetmişken, Nintendo Switch konsolunun pil ömründen de biraz değinmek istiyorum. Nintendo Switch konsolu, 4 ile 6 saat arasında süren bir pil ömrü sunuyor. Bu rakamın çok yeterli olmadığını düşünmeme karşın az olduğunu da söyleyemiyorum. Video oyunları pil ömrünü sürekli olarak tüketirken, 4 saati aşan bir kullanım ideal gibi görünüyor. Bununla birlikte, uzun seyahatler için bu süre yetersiz kalıyor ve şarj gereksinimi oluşuyor.

The Witcher 3: Wild Hunt - Complate Edition

Nintendo Switch, çevrim içi servisler konusunda henüz sınıfı geçemedi

Nintendo Switch konsolunun en geride kaldığı noktalardan bir tanesinin çevrim içi servisleri olduğunu söyleyebilirim. Bu servisler, hem kullanıcı dostu olmaması, hem de ülkemize özel koşulları barındırmaması nedeniyle özellikle Türkiye’deki kullanıcılar için pek bir avantaj sunamıyor. Bahsettiğim servislerin sayısının da fazla olmadığının altını çizeyim. Nintendo eShop, Nintendo Switch için temel dijital oyun ve uygulama indirme alanımız konumunda. Hemen üst kısımda da belirttiğim gibi Nintendo tarafından ülkemiz resmi olarak desteklenmiyor.

Dolayısıyla, bu inceleme yazısını yazdığım gün itibariyle henüz Nintendo hesabınızdaki ülke kısmını Türkiye olarak seçemiyoruz. Bu durumdan ötürü, Türkçe menülere ulaşılamadığı gibi yerelleştirilmiş fiyatlarla da karşılaşamıyoruz. Haliyle, oyunlar doğrudan döviz üzerinden satın alınabiliyor ve ödememiz gereken rakamlar net olarak belli olmuyor. Öte yandan, PC ve diğer oyun konsollarındaki avantajlı kampanyaların benzerlerini, Nintendo tarafında pek göremiyoruz. Örneğin, bir video oyununun çıkışının üzerinden iki veya üç sene geçtiğinde, oldukça uygun fiyatlarla diğer platformlarda alışverişler yapılabiliyor.

Nintendo Switch tarafındaysa, 60 Dolar fiyatı olan bir oyunun 40 Dolar fiyata indiğini görmemiz yine bizim için büyük bir önem arz edemiyor. 25 Dolarlık oyunların 20 Dolar civarlarına düştüğü indirimlerin de cazip görünmediğini söylemek isterim. Toparlamak gerekirse, Nintendo Switch konsolunu alanların başarılı oyunları çok uygun fiyatlara alması pek sık görünen bir durum olmuyor. PC tarafında 25 Türk Lirası olan bir oyun, Nintendo Switch için 25 Dolar üzerinden satılması sevindirici bir durum değil.

Bir de Nintendo Switch Online ismindeki çevrim içi servis var karşımızda. Bu servis, PlayStation Plus, Xbox Live Gold gibi servislerin muadili durumunda ve çevrim içi oyun oynayabilmek için ihtiyaç duyulan bir nokta oluyor. Yalnız, örnek gösterdiğim servisler her ay yeni oyunlarla oyuncuları teselli ederlerken, Nintendo Switch Online ile yalnızca bazı NES ve SNES oyunlarına erişim imkanı sağlanıyor. Tetris 99 gibi bazı oyunları oynatsa da eski yapımları veriyor olması, Nintendo Switch konsolundaki çevrim içi oynanabilen yapımların sayısının azlığıyla birleşince biraz tuhaf duruyor.

Nintendo Switch

Nintendo Switch, oyun konsollarının arasında farklı bir noktaya konumlandı

Nintendo tarafının çıkardığı ev konsollarının, özellikle son birkaç nesilde teknik anlamda PlayStation ve Xbox markalarının gerisinde kaldığı bir gerçekti. Nintendo Wii ve Nintendo Wii U konsolları, görsellik ve performans anlamında rakiplerini bir türlü yakalayamadı. Zaten, Nintendo şirketi de incelemesini gerçekleştirdiğim Nintendo Switch ile farklı bir kulvarı hedeflediğini net bir biçimde gösterdi. Portatif oyun konsolları alanında öncü olan bu Japon şirketi, en iyi portatif oyun konsolunu piyasaya sürmüş oldu. Bu konsolun aynı zamanda televizyona bağlanması ise ekstra bir durum olarak görüldü bana göre.

Nihayetinde, PlayStation 4 ve Xbox One konsollarından sonra çıkmasına karşın bu konsolların gücüne yaklaşan bir performansı Nintendo Switch sergileyemiyor. Belirttiğim gibi Nintendo tarafı da böyle bir rekabetin içerisine kendisini sürüklemiyor ve farklı bir kulvardan yoluna devam ediyor. Pek çok kullanıcının, PlayStation 4 ile Xbox One konsollarından bir tanesini tercih edebileceğini düşünüyorum. Bu konsollara sahip olan birisinin ise Nintendo Switch ile farklı bir maceraya atılması için önünde bir engel yoktur. Kısacası, PlayStation 4 ile bu konsol satın alan bir kişi, birbirine çok yakın oyun kütüphaneleriyle karşılaşmaz.

Nintendo tarafı da anlatmak istediğim durumun farkında olduğundan ötürü, Nintendo tarafından üretilen oyun konsollarını daha önce kullanan kişilere hitap eden markalara ağırlık veriyor. Aynı zamanda, inceleme yazılarında da değindiğim üzere bu oyunların yeni bir kitle tarafından da oynanabilmesi adına adımlar atıyor. Dolayısıyla, bu konsol için çıkan oyunlar, eski ve yeni Nintendo kitlelerini oluşturma özelliği taşıyor. Tüm bunlar hesaba katıldığında ise Sony veya Microsoft gibi şirketlerle doğrudan rekabete girme zorunluluğu da ortadan kalkıyor.

Toparlamak gerekirse, bahsi geçen oyun konsolunun başarılı ve kendine özgü bir platform olduğunu düşünüyorum. Televizyona bağlayıp oynamak ekstra bir etki verirken, bu ürün için günümüzdeki en iyi el konsolu tanımlamasını rahatlıkla yapabiliyorum. Kontrolcülerle ilgili sorunları, kullanıcı dostu olmayan çevrim içi servisleri gibi etkilerini bir kenara atarsak, karşımızda hayranlık verici bir teknoloji harikasının durduğunu söyleyebilirim.

Nintendo Switch
Nintendo Switch
Portatif bir oyun konsolunun bir ev konsoluna dönüşebilmesi fikri, Nintendo Switch ile hayata geçirildi ve muhteşem bir sonuç ortaya çıktı. Uzanarak oynanabilen oyunlar, dilendiğinde televizyon ekranına anında yansıtılabiliyor. Bununla birlikte, Nintendo Switch için her iki alanda da çok başarılı bir yapı sunuyor diyemiyoruz. Şimdiye kadar çıkışını gerçekleştiren en iyi portatif oyun konsolu olan bu ürün, ev konsolu olarak kullanıldığında teknolojik anlamda günümüzün bir hayli gerisinde kalıyor. Birinci parti oyunlar ve bu oyunlar sayesinde sayısı günden güne artan hayran kitlesi Nintendo adına önemli bir kazanım. Öte yandan; ülkemizdeki kullanıcılara gerekli desteğin sunulmaması, oyun fiyatlarının döviz cinsinden hesaplanması ve çevrim içi servislerin yetersizliği, bu oyun konsolunun önünde bir handikap oluşturuyor. Joy-Con kontrolcülerinde sıklıkla yaşanan sorunlar da konsolun eksi yönleri arasında yazılabilir. Nintendo Switch ile her yerde kaliteli oyun oynayabilme lüksünün sunulması ise saydığımız eksikliklerin göz ardı edilmesini sağlayabiliyor.
Olumlu
Hem portatif, hem de ev konsolu olarak kullanılabilmesi başlı başına bir devrim.
Birinci parti oyunları, kendine özgü yapısıyla Nintendo Switch konsolunu ayrı bir yere taşıyor.
Her yerde kaliteli video oyunu oynayabilme lüksünü sunuyor.
Oyun kütüphanesi hiç fena değil ve hızlı bir şekilde oyun sayısı artmaya devam ediyor.
Kolay bir kurulum ve kullanım imkanı barındırıyor.
Küçük yaştaki oyuncular için gayet uygun oyun deneyimlerine imkan sağlıyor.
Olumsuz
Yenilenmiş olarak gelen eski oyunlar yüksek fiyattan satılıyor.
32 GB olan dahili depolama alanı kapasitesi çok az ve yükseltmek için ekstra masraf gerektiriyor.
Joy-Con kontrolcüsünün analog çubuklarında sıklıkla arıza oluşuyor.
Çevrim içi servisleri çok zayıf ve kullanıcı dostu değiller.
Ülkemize dair dil ve fiyatlandırma anlamında hiç bir destek sunulmuyor.
8.3