İnternet, popülerlik kazandığı zamandan beri video oyunları birbirinden farklı şekillerde sızdırılıyor. Bazen, gelecek oyunlar hakkında ufak tefek bilgiler sızdırılıyor. Bazen de hiçbir insana hayrı olmayan detaylar ortaya çıkıyor. Aslında bu tip bir yazıyı, The Last of Us Part II oyununun tüm hikaye detayları sızdırıldıktan hemen sonra yazacaktım; o bilgiler ve görüntüler, benim senelerdir merakla beklediğim bu oyuna karşı olan keyfimi yerle bir etmişti. Yalnız, bir süre sonra içerik için isteğimin yok olduğunu fark ettim. Şimdi ise benzer bir olay, Destiny 2 üzerinde yaşandı ve kendime sordum: Video oyunlarının sızdırılması kimin işine yarıyor?
Bu zamana kadar söylentiler ve sızıntılar beni rahatsız etmemişti
The Last of Us Part II oyununun sızdırılmış olan bilgileri, en büyük detayları ortaya çıkartmıştı. Hangi karakterlerin öldüğü, hikayenin nasıl ilerlediği ve çok daha fazlası ortaya çıkmıştı. Yani, aslında bu tip kritik bilgiler sızdırılsa bile hikayenin dönüm noktaları ve sürprizleri ortaya çıkmadığı sürece benim deneyimim pek mahvolmazdı. Zaten, bugüne kadar sızdırılan bilgileri okuyup, Mavi Kol veya görev aldığım diğer internet sitelerinde haber yapmıştım. Bu yüzden aslında, dönüm noktaları ve sürprizler haricindeki bilgileri okumaya alışkınım. O tip bilgiler hakkında haberdar olmak beni net olarak rahatsız etmiyor. The Last of Us Part II oyununda durum biraz farklıydı.
The Last of Us Part II oyununun sızdırılan bilgileri tamamen hikayenin dönüm noktalarına ve sürprizlerine aitti. Ben, ne yazık ki çok meraklı bir insanım ve Naughty Dog şirketinin o yeni oyununu da ciddi anlamda büyük bir ilgi ile beklediğim için merakıma yenik düştüm ve sızıntıları gördüm. Daha önce hiçbir sızıntı, benim video oyunlarına karşı olan merakımı öldürmemişti ama The Last of Us Part II oyununun olayları, beni resmen bitirdi. Yani, hikayenin gidişatı beni rahatsız etmedi; sızıntılara tanıklık edip, oyun deneyimimi yerle bir etmem beni memnuniyetsiz bıraktı. Yani, oyunun anlatmaya çalıştığı hikaye ile temelde bir problemim yoktu.
The Last of Us Part II, benim için bir ilk olmuştu ve zamanında kendi kendime söz vermiştim; bir daha bu kadar büyük çaplı söylentilerden ve sızıntılardan kaçınacaktım. Yalnız, kaçınamadım. Geçtiğimiz haftalarda Destiny 2 oyununun geleceği hakkında inanılmaz büyük sızıntılar ortaya atıldı. Oyunun sıradaki sezonu, The Witch Queen isimli sıradaki genişletme paketi, bu iki içerik arasındaki mini sezon ve çok daha ilerisine ait bolca bilgi ortaya atılmıştı. Açıkçası, özellikle hikaye tarafındaki bilgiler, rastgele yazılmış fan isteklerine benziyordu. Hatta, birisi Destiny markasının topluluğu ile dalga geçmeye çalışıyor sanmıştım.
Günler geçti ve neredeyse her hafta, bir şekilde o sızdırılan bilgiler teker teker doğrulandı. Yine de bu doğrulamalar, biraz güvenli tarafta kalıyordu. Yani, doğrulanan bilgiler, aslında herkesin tahmin edebileceği şeylerdi ve o garip hikaye detayları gizemini koruyordu. Bugün ise Bungie, The Witch Queen için kısa bir tanıtım videosu yayımladı. Bu görüntülerde Savathûn, the Witch Queen görünüyordu. Sızdırılan bilgiler arasında bu karaktere ait bir konsept tasarım ve çok daha fazla çılgın detay bulunuyordu. İşte, bu tasarımların da doğru çıkmış olması, beni bir kere daha The Last of Us Part II seviyesinde bir şoka soktu.
Destiny 2 için sızdırılmış olan o çılgın hikaye detayları, kesinlikle kulağa saçma geliyor. Bu detaylardan bahsetmeyeceğim tabii ki ama bu saçmalık, aslında benim için iyiydi. Yani, Bungie gibi bir stüdyodan ve Destiny gibi bir oyun markasından, o şekilde adımlar beklemezdim. Bu yüzden de sızdırılan anları aslında oyunun içerisinde görmem, beni yerimden zıplatmaya yeterdi. Şimdi ise böyle bir şey olmayacak; merakıma yenik düştüm ve sızıntıları sayısız kere okudum, hatta ezberledim. Yani, tabii ki The Last of Us Part II oyununun hikayesini öğrenmek ile Destiny 2 oyununun hikayesini öğrenmek aynı seviyede değil ama…
Video oyunlarının sızdırılması ve söylentiler, kimsenin hayrına değil
Peki, video oyunlarının sızdırılması, kimin işine yarıyor? Hemen söyleyeyim: Oyuncuların işine yaramıyor. Yani, bu tip kritik bilgileri öğrenmek sadece oyunun içindeki şok anlarını elinizden alıyor. Evet, sızıntılar ve söylentiler, sizi oyun için daha da heyecanlı bir hale sokabilir ama bu içerikleri görene kadar yaşayacağınız heyecan, bence içerikleri deneyimlerken yaşayacağınız şoktan daha önemli değil. Ayrıca, en azından kendi adıma konuşayım, 11 senelik kariyerimde, bu tip sızdırma bilgileri haber yapmak, görev aldığım hiçbir internet sitesinin de işine yaramadı. Evet, bu içerikler hit getiriyor ama öyle çok yüksek seviyelerde de değil.
Oyuncuların ortaklaşa karar verip, inandığı bir başka olay ise sızdırmaların aslında bilinçli olarak, geliştiriciler ve dağıtımcılar tarafından yapılıyor olması. Öncelikle, bu düşünceniz içerisinden oyun geliştiricilerini bir çıkartın. O insanlar, size sürprizleri ve şokları yaşatabilmek için resmen canlarını veriyorlar oyuna. Video oyunu sektörünün ne kadar çalışması zor olduğunu artık herkes biliyor. Hiçbir oyun geliştiricisi, emeklerini bu tip ucuz yollarla mahvetmek istemez. Bu tip saçma düşüncelere lütfen kapılmayın. Aslında aynı şey, oyun dağıtımcıları için de geçerli olabilir ama bu noktada işler bir tık daha karmaşık bir hal alıyor.
Öncelikle, video oyunu pazarlama konusunda atılabilecek en kötü adımlardan bir tanesi, bilinçli olarak oyunun sızdırılması. Örnek veriyorum, Ubisoft şirketinin yapacağı adam gibi bir pazarlama çalışması, bilinçli olarak sızdırılan oyun bilgilerine kıyasla katlarca daha fazla oyuncuya ulaşır. Bunun sebebi, sızdırılan oyun bilgilerinin çok sıkı bir oyuncu kitlesi tarafından tüketiliyor olması. Yani, “Casual” dediğimiz insanların neredeyse tamamı, “Hardcore” kitlenin de önemli bir kısmı zaten bu şekildeki gelişmeleri takip etmiyor. Yani, Ubisoft gibi büyük şirketler, bu tip şeylere zaman ayırarak aslında hiçbir şey kazanıyor olamaz.
Neden sürekli Assassin’s Creed ve Call of Duty oyunları sızdırılıyor?
Ubisoft tarafının adını çok geçiriyorum; “Ya bu oyun dağıtımcıları bilerek sızdırma yapıyor.” cümlesi genellikle Ubisoft ve Activision gibi şirketlerin oyunları üzerinde kuruluyor. Evet, burada bir tesadüf olduğunu düşünüp, “Yahu beynimin %100 kadarını kullanmak ne güzel bir hismiş.” diyebilirsiniz ama size kötü bir haberim var: Genellikle bu tip büyük şirketlerden bilgilerin sızdırılıyor olmasının sebebi, o şirketlerde tek bir oyun üzerinde 1000’lerce kişinin çalışıyor olması. Çalışan sayısı yükseldikçe, bilgi sızdırmak daha az riskli bir hal alıyor. Bu yüzden de geliştiriciler, tamamen zevkine olsa bile sızdırma yapabiliyor veya daha az dikkatli davranabiliyor.
Aslında bu konuyu çok derinleştirmeye de gerek yok. Düz mantık kullanıp, şunu da diyebiliriz: 40 kişilik bir stüdyoda bilgi sızdırdığınız zaman yakalanma oranınız 40’da 1 oluyor. 2000 kişinin çalıştığı, 10-15 stüdyodan oluşan bir şirkette çalışırken bilgi sızdırdığınız zaman ise yakalanma riskiniz 2000’de 1 oluyor. Bu durumda, çalışma şartlarından rahatsız olan, şirket ile bir sıkıntı yaşayan, tamamen adrenalin arayan veya bambaşka farklı sebeplerden ötürü bir oyun geliştiricisinin bilgi sızdırma ihtimali yükseliyor. Bu noktada sadece, geçmişte birkaç şirketin bilinçli olarak bilgi sızdırdığını ama artık bu tip uygulamaların yapılmadığını kabul edebilirim.
Yani, video oyunlarının sızdırılması aslında kimsenin işine yaramıyor. Memnuniyetsiz, eğlence arayan veya intikam almaya çalışan rastgele bir oyun geliştiricisi yüzünden herkesin emeği heba ediliyor, oyuncuların bir video oyunundan alacağı zevk sömürülüyor ve vakitler boşuna harcanıyor. Peki, bu tip sızdırmalar hiç bitecek mi? İnternet var olduğu sürece bitmeyecek. Bu yüzden, video oyunu sektöründe profesyonel olarak yer almıyorsanız, çok merakla beklediğiniz oyunların söylentilerinden ve sızdırma bilgilerinden olabildiğince uzak durmaya çalışın. Kimseyi değil, kendi zevkinizi düşünseniz yeter.