Nintendo, tahminlerime göre Nintendo Switch konsoluyla birlikte yeni bir kitle oluşturmayı hedef haline getirdi. Yaş ortalaması belirli bir seviyenin üstüne çıkan eski hayranlarının yanına, daha genç oyuncuları katabilecek video oyunların Nintendo tarafından sunulduğunu görüyorum. Bu oyunlar kökenlerine sadık kalsalar dahi daha oynanabilir ve kolay yapıda oluyorlar. İnceleme yazısını kaleme aldığım Paper Mario: The Origami King de genel yapısına bakıldığında eski hayranlarla birlikte yeni oyuncuları hedefleyen oyunlardan bir tanesi. Aslında bu sözleri, yazımın son kısımlarında dile getirebilirdim ama içimde kalsın istemedim.
Nintendo Switch konsoluna gelen birinci parti oyunlarda sıklıkla benzer durumların yaşandığını, yani bu oyunların biraz daha rahat anlaşılabilir ve oynanabilir bir yapıda olduğunu gözlemlediğimi de belirtmek istedim. Buradan da henüz Paper Mario serisinin bir oyununu oynamadıysanız rahatlıkla incelemekte olduğum oyunla başlangıç yapabileceğiniz anlamını çıkartabileceğinizi söyleyeyim. Birazdan okuyacağınız inceleme yazısında da bu serinin eski hayranları için ne ifade edebileceğini değerlendirirken, aynı zamanda bu oyunları hiç oynamayanların da incelemekte olduğum bu oyunda neler bulabileceklerini anlatacağım.
Paper Mario: The Origami King ile neler yapıyoruz?
Serinin eski hayranlarının çok iyi bileceği üzere Paper Mario: The Origami King, yalnızca bir platform oyunu değil. Genel anlamda rol yapma oyunu türünün bir temsilcisi olarak kabul edilebilir olan bu oyunda rol yapma oyunu özellikleriyle birlikte; aksiyon, platform, açık dünya ve bulmaca unsurları da bulunuyor. Aslında bu kadar farklı unsuru barındırması da oyunun genel yapısını anlatma kısmını zorlaştırıyor.
Dilerseniz, ben attığımız adımlardan bahsedeyim ve sizlere daha akıcı bir anlayış imkanı sunayım. Paper Mario: The Origami King ile origami şenliği yapılacak olan bir bölgeye giden Mario ve Luigi kardeşlerin araçlarıyla yaptığı yolculukla başlıyoruz. Şenliğin düzenleneceği bölgeye giden kahramanlarımız kısa sürede bir olumsuzluğun olduğunu anlıyorlar. Çevrede biraz dolaşmalarının ardından sorunun kaynağı öğrenerek farklı renklerdeki kurdeleler ile sarılmış kaleye odaklanıyorlar.
İşte bu noktadan sonra oyunun bölgelere ayrılan bölümlerinde dolaşmaya, keşfetmeye ve sorunları çözmeye başlıyoruz. Üst kısımda da belirttiğim gibi Paper Mario: The Origami King tekdüze bir video oyunu değil. Macera boyunca pek çok farklı mekaniği kullandığımız gibi farklı görevleri başarmaya çalıştığımız bir yapı var karşımızda.
Yalnız bu yapının temelinin keşfetme ve bulmaca çözme unsurlarının olduğunu söylersem çok yanlış bir tanımlama yapmam her halde. Oyun alanında sürekli olarak bir şeyler arıyoruz ve bulduğumuzda da bir sonraki kısma geçebilecek anahtarı elde etmiş oluyoruz. Elimizde yer alan çekiçle çevrede gördüğümüz ögeleri parçalayıp bunlardan rengarenk kağıt parçaları elde etmek ve bu parçaları boşluk bulunan noktalara saçarak ilerlemek de oyunda en çok karşılaştığımız mekaniklerden birisi oluyor.
Toad isimli mantar kardeşimiz ve aynı türdeki mantarları bulmak da oyundaki önemli amaçlarımızdan birisi haline geliyor. Bu amaçlar, kimi zaman ödüllendirme açısından işe yararken, kimi zaman oyunun hikayesinin ilerlemesi adına mecburi bir halde bizlere sunuluyor. Bir de sıklıkla giriştiğimiz savaşlar var ki bunlar da hem bulmaca mekanikleri, hem de karakter yetenekleriyle bu oyunun büyük bir kısmına hükmediyor.
Serinin savaş mekaniklerine bulmaca unsuru ekleniyor
Platform türündeki Super Mario oyunlarının büyük bir kısmında rakibin üstüne basarak ya da bir şekilde ateş ederek bu rakiplerden kurtulabiliyorduk. Paper Mario: The Origami King oyununda ise bazı rakipler dışında karşılaşılan düşmanları alt etmek için bulmaca temelli mücadelelere gerek duyuluyor. Bu arada, Paper Mario serisinin eski oyunlarındaki sıra tabanlı savaş sisteminin yerini bu bulmaca odaklı sistemin aldığını belirteyim.
Aslında, Paper Mario: The Origami King ile gelen yeni savaş sisteminde de sıra tabanlı bir yapı mevcut fakat bu yapı bulmaca unsurlarıyla karıştırılmış bir biçimde sunuluyor. Bu sistem, bölüm sonu canavarları ile oyundaki düşmanlarla yapılanlar arasında bazı farklar barındırıyor. Genel savaş sisteminde, bu oyundaki ana karakterimiz olan Mario, dairesel bir alanın ortasında yer alırken, düşmanlar da bıyıklı karakterimizin etrafına dağınık bir biçimde sıralanıyorlar.
Dairesel savaş alanı bir dart tahtası misali bölümlere ayrılmış durumda. Bu alanlarda dört kademe halindeler ve her bir boşluğa bir adet düşman sığabiliyor. Bizim ilk amacımız ise düşmanları tek sıra halinde veya ikişerli olarak arka arkaya dizebilmek oluyor. Bu dizilim işlemi için Mario karakterinin çevresindeki halkalar dairesel olarak döndürülebiliyor veya dikey olarak yer değişimi sağlanabiliyor.
Dikey olarak sıralanan düşmanlara ayakkabıyla, dörtlü olarak iki sıraya dizilebilen düşmanlar ise çekiç yardımıyla saldırı yapıyoruz. Örneğin, dört düşmanı dairenin içinden dışına kadar tek sıra halinde dizerseniz, Mario ayakkabısıyla sırayla hepsinin üzerine basıyor ve canlarını azaltıyor. Ayakla basma işleminde, Mario karakterinin ayakları tam düşmana değdiği anda A tuşuna basarsanız daha güçlü bir vuruş yapmış oluyoruz.
Çekiç saldırısı ise yakınımızdaki iki sıra dairede, ikişerli olarak dizilen düşmanlara karşı yapılabiliyor. Bu hamlede ise çekicin gücü en yüksek noktasına geldiğinde A tuşuna bastığımızda daha güçlü bir saldırı yapmış oluyoruz. Bölüm sonu canavarlarında ise Mario halkanın en dışında yer alıyor ve düşman merkezde oluyor. Bu savaşların her birisinde biraz farklı bir tema uygulanıyor. Genel anlamdaysa, Mario için doğru yolun izleneceği okların yerlerini değiştirerek çözüme ulaşmaya çalışıyoruz.
Karakter geliştirme unsurları arka plana atılıyor
İnceleme yazısının hemen başında bir durumdan bahsetmiştim ve Nintendo tarafının yeni hayranları hedeflemek adına bazı kolaylaştırıcı adımlar attığını söylemiştim. Paper Mario: The Origami King oyununda atılan adımlardan en çok göze çarpanının rol yapma oyunu unsurlarının hafifleştirilmesi olduğunu belirtebilirim. Serinin eski oyunlarındaki kadar karmaşık diyaloglar ve derin bir karakter geliştirme sistemi, incelemekte olduğum bu yapıtta yer almıyor.
Bu derin yapı yerine, bulduğu eşyalarla güçlenen bir Mario karakterini bu oyunda yönetiyoruz. Değiştirilen sıra tabanlı dövüş sistemi de karakter gelişimini ikinci plana atan yapıyı daha oturaklı bir hale getiriyor. Paper Mario: The Origami King oyununda, doğrudan rakibe hamle yapmak yerine bir bulmaca mekaniği sayesinde savaşlarda avantajlı durumlara geliniyor. Tabii bunun yanında başlangıçtaki karakter gücü yerinde saymıyor.
İncelemekte olduğum oyunda ilerledikçe bazı eşyalara rastlıyoruz ve aynı zamanda açılan oyun içi dükkanlar vasıtasıyla çeşitli eşyaları satın alabiliyoruz. Satın alınan eşyaların arasında, savaşlarda kullanılan ayakkabı ve çekiçlerin daha güçlü darbeler atabilen farklı sürümleri bulunuyor. Aynı zamanda, Super Mario oyunlarında sıklıkla görülen mantarlar ve çiçekler de oyunda toplanan altınlarla satın alınabiliyor.
Mantarlar karakterimizin can seviyesini arttırırken, çiçekleri savaşlarda kullanarak çeşitli stratejik hamleleri gerçekleştirebiliyoruz. Öte yandan, bazı eşyaları da karakterimizin kullanımına sunabildiğimizi söylemeden geçmeyeyim. Bu eşyalar vasıtasıyla, oynanışa dair pek çok avantajı karakterimize ekleyebiliyoruz. Örneğin, oyun alanında gizli olan mantarları bir başlıkla algılayabiliyoruz ve satın alınan diğer eşyalar da benzer faydaları karakterimize verebiliyor.
Paper Mario: The Origami King oyunundaki bazı karakter geliştirmeleri de ilerledikçe kendiliğinden oluyor. Oyunun farklı noktalarında bulduğumuz büyük kalpler, can seviyemizi arttıran bir unsur oluyor mesela. Benzer şekilde, karakterimize dair bazı güçlendirme birimleri var bu oyunda fakat rol yapma oyunlarında sıklıkla karşılaştığımız geniş seçenek havuzuna rastlanmıyor. İncelemenin en başında belirttiğim gibi derinlik var fakat bu derinlik zihinleri fazla yormaktan kaçınan bir sunumla bizlere aktarılıyor.
Bölüm tasarımları, pek çok oyun türünü birleştiriyor
Üst bölümlerde Paper Mario: The Origami King oyununda neler yapıldığından biraz bahsettiğim ama bu oyundaki bölüm tasarımlarından bahsedersem durumun biraz daha iyi anlaşılacağı fikrindeyim. Bu sebepten ötürü incelediğim oyundaki bölüm tasarımlarından bahsederken, oynanış mekaniklerine de biraz daha değineceğim. Üst kısımda zaten farklı türlerin bir araya geçtiği bir yapının bulunduğunu söylemiştim.
Bu yapı, yer yer bir açık dünya havasında ilerliyor ve oyun bizden keşif yapmamızı istiyor. Yaptığımız keşiflerle yeni yollar açabiliyor, mantar arkadaşlarımızı bulabiliyor, bizi sonuca ulaştıracak olan parçaları toplayabiliyoruz. Mantar arkadaşlarımızı bulduğumuzda bu mantarlar zamanla savaş alanındaki tribünleri dolduruyorlar. Yalnızca keşif yaparak tüm oyun ilerlemiyor tabii. Özellikle açtığımız yeni bölgelerde yoğun bir platform alanıyla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Dövüş sisteminden üst kısımda bahsetmiştim. Bu sistem, bir düşmanlar karşılaştığımızda aktif oluyor. Bazı büyük düşmanlarla ise gerçek zamanlı olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Bir bölgeyi tamamen temizlersek, küçük düşmanlarla her karşılaştığımızda savaş alanına geçmek durumunda da kalmıyoruz. Kafalarına çekici indirdiğimizde yok oluyorlar fakat başarılı olamadığımızda savaş alanına geçmek durumunda kalınıyor.
İncelediğim oyunun belirli bölgelerinde kayıt noktaları yer alıyor. Bu noktalar, Super Mario serisinde sıklıkla görülen soru işaretli rengarenk olarak tasarlanmış olan kutucuklar şeklindeler. Canımız tükendiğinde bu kayıt noktalarından oyuna devam ediyoruz. Ayrıca, hem bölge geçişlerinde, hem de yeniden kayıt noktasından başladığımızda o bölgedeki düşmanlar canlanmış oluyorlar. Dilersek bu küçük düşmanların yanlarından kaçarak geçebiliyoruz.
Bu arada, Paper Mario: The Origami King oyununun bölüm yapısının oldukça sürükleyici olduğunu belirtmek isterim. Açık dünya ortamında keşif yaparken farklı mekaniklerle bezeli pek çok alana giriyoruz. Bu alanlarda bazen bulmacalar, bazen platform unsurlarıyla, bazense savaşarak geçilecek bir oynanışla karşılaşıyoruz. Böylece oyunun değişken yapısı sıcak tutuluyor fakat bazen bölümlerin uzunluğu ve kayıt noktalarının uzaklığı gibi durumlar yorucu olabiliyor.
Sanatsal açıdan alkışlanacak bir video oyunu
Nintendo tarafının yıllardır grafik anlamında şaheserler çıkartmadan oyuncuları bu konuda memnun ettiğini görüyoruz. Paper Mario: The Origami King oyunuyla da bahsettiğim his başarıyla aktarılıyor. İki boyutlu, kağıttan yapılan bir kahramanla üç boyutlu bölgelerde geçen bir macera yaşıyoruz bu oyunda. Kullanılan renk paleti platform türündeki Super Mario oyunlarından aşina gelse bile masalsı farklı bir dünyaya girdiğimiz hissini aktarabiliyor.
Henüz incelemekte olduğum bu oyunu ilk açtığımda bile görselliğin ne kadar etkileyici bir biçimde sunulduğunu gördüm ve yapılan çalışmaya karşı bir hayranlık duydum. Üç boyutlu olarak hareket edilebilen mekanlara çizilen iki boyutlu ögeler, bunların animasyonları ve sunum tarzını takdir ettim. Kısacası, görsel anlamda bu yapıtta eleştirecek bir nokta bulamıyorum.
Özellikle, Nintendo Switch konsolunu portatif olarak kullanıyorsanız, ekranın boyutundan ötürü gayet memnun kalacağınızı tahmin ediyorum. Oyunun sesleri konusunda da rahatsızlık duyduğumu söyleyemem ama ortada hayran kalınacak bir durum da bulunmuyor. Pek çok Super Mario oyununda yer alan sesleri, Paper Mario: The Origami King oyununda da işitiyoruz. Sesler, oyunun atmosferini bozacak etkileri barındırmıyor.
Nintendo Switch konsolunun birinci parti oyunlarında bulunan başarılı performans sunumu da incelemekte olduğum bu oyunda mevcut. Deneyimlerim sırasında oynanış sırasında ve menülerde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadım. Gayet rahat ve akıcı bir oynanış, Nintendo tarafından yine bizlere sunulmuş durumda. Bu yüzden de Nintendo tarafını ayrıca tebrik etmek isterim. Yalnız, oyunun ilk açılışı sırasında yüklemenin biraz uzun sürdüğünü belirtmeden geçmeyeyim.
Öte yandan, Nintendo Switch konsolunda henüz denk gelmediğim bir sistemin de bu oyunda yer aldığını söylemek isterim. Oyunun yapısını etkilemese de diğer oyunlarda oyun açıldığında ortaya çıkan kullanıcı seçimi, Paper Mario: The Origami King oyununda açılış ekranının sonrasında ekrana yansıyor. Buradan, her bir kullanıcının son kayıt noktasının görselleri bulunuyor ve seçim yapılması isteniyor. Birden fazla kişi bu oyunu oynuyorsa, her bir kişinin kaldığı son noktanın görseli bu ekranda görülüyor.
Paper Mario: The Origami King ile eğlence her yere geliyor
Uzun süredir bir video oyununu Paper Mario: The Origami King gibi kesintisiz olarak 2 ile 3 saat arasında oynamamıştım. Bu oyunun öylesine bir yapısı var ki birbiri ardına gelen görevler, biraz sonra ne olacak diye insana merak hissi uyandırıyor. Bu hisle birlikte de karşımızda oldukça sürükleyici bir video oyunu bulunuyor. Ayrıca, bu akış içerisinde farklı işlemlerin yapması da oyuncunun sıkılma ihtimalini azaltıyor.
Paper Mario: The Origami King, geneline bakıldığında üst kısımda belirttiğim gibi oldukça sürükleyici ve başarılı bir video oyunu. Hep aynı şeyleri yapmaktansa pek çok farklı mekaniğin iç içe geçirilmesi ve bunun bir düzen halinde oyunculara yansıtılması takdir edilecek bir durum. Şimdiye kadar Paper Mario serisinin oyunlarını hiç oynamadıysanız bu oyunu rahatlıkla deneyimleyebilirsiniz. Aynı zamanda küçük yaşlı oyuncuların da bu yapıtı rahatlıkla deneyimleyebileceğini düşünüyorum.
Gerek platform unsurları, gerekse bilmece temelli savaş mekanikleriyle bu oyun geniş bir yaş aralığına hitap ediyor. Tüm bunlarla birlikte, Paper Mario serisinin eski hayranları bu kolaylaştırma durumunu memnuniyetle karşılamayabileceklerini düşünüyorum. Bu düşüncemin sebebi ise bahsi geçen serideki karakter geliştirme mekaniklerinin biraz daha basitleştirilmiş olması ve bu yapıtın rol yapma oyunu katılığından çıkarılmış olmasıdır.
Bu arada, Paper Mario: The Origami King oyununun akışının bazı anlarda oldukça uzun olduğunu ve iç içe geçen yapısıyla hayli vakit harcattığını da belirtmek isterim. Oyunun bazı noktalarında fazlaca zaman harcayıp sonrasında canlarını kaybeden oyuncular en başa dönmek durumunda kalıyorlar. Bu durum da özellikle yaşı daha küçük olan kişilerin canının sıkılmasına yol açabilir. En azından, olumsuzluklar karşısında bazı oyuncular umutsuzluğa kapılabilirler diye bir ihtimal aklımdan geçiyor.
Toparlamak gerekirse, karşımızda oldukça eğlenceli, basit gibi görünen fakat içerisinde derin bir birikimi barındıran bir video oyunu duruyor. Nintendo Switch konsolunun portatif kullanımı sayesinde yolculuk, tatil gibi alanlarda rahatlıkla deneyimlenebilecek bir oyun Paper Mario: The Origami King. Farklı bir Super Mario deneyimi yaşamak, kapsamlı bir video oyunuyla tanışmak istiyorsanız, bu oyunu satın almak sizi mutsuz etmeyecektir.