Bugüne kadar birçok savaş, video oyunlarına konu oldu. İkinci Dünya Savaşı, genelde en sık gördüğümüz temalardan bir tanesiydi. Bu temalar bazen olabildiğince gerçek bir şekilde karşımıza çıkardı, bazen de işin içine hayal gücü ve fantastik ögeler girerdi. Bugün sizler için incelemesini yazdığım Paradise Lost da öyle bir oyun. Bu oyunda, İkinci Dünya Savaşı ardından dünya artık kıyamet sonrası bir hale giriyor ve 1960 senesinde de böyle bir evrende yetiştirilmiş olan Szymon isimli bir çocuğun kontrolünü ele alıyoruz. Karakterimiz, Nazilere ait bir sığınak buluyor ve dünyada artık eşine rastlanmayan hikayelerin peşine düşüyor.
Paradise Lost oyununun dünyasında İkinci Dünya Savaşı, orijinal tarihinde bitmiyor; 20 sene daha sürüyor. Bu savaşı bitiren son adım ise Naziler tarafından atılan bir nükleer bomba oluyor. Avrupa’nın tamamı nükleer bombalar ile yok edilirken, bu kıtanın kalbi de tamamen ulaşılmaz hale geliyor. Malum, radyasyon var. Şimdi, Polonya tarafına bakmamız gerekiyor; Szymon, annesini ne yazık ki orada kaybediyor. 12 yaşında olan karakterimiz, annesinden bir adamın fotoğrafını alıyor. Yaşanan ölümden sonra da çocuk, o adamı bulmak için yola koyuluyor. Bu sırada da işler biraz karışıyor tabii ki.
Szymon, daha önce de söylediğim gibi Nazilere ait bir sığınak buluyor ve orayı keşfetmek istiyor. Zaten oyunun neredeyse tamamı bu sığınakta geçiyor. Geçmişin ve geleceğin karıştığı bir sanayi teknolojisi temasına sahip olan bu sığınak, senelerdir keşfedilmemiş ve içerisinde bolca gizem bulunduruyor. Bu gizemlerden bir tanesi de sığınaktaki teknolojilerden biriyle bizimle iletişime geçmeyi başaran bir kız, Ewa. Artık sadece fotoğraftaki adamı bulup, onun kim olduğunu öğrenmemiz yetmiyor. Bu sığınakta nelerin olduğunu öğrenmemiz, bizimle iletişime geçen kızı bulmamız ve çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
Paradise Lost oyununu bu şekilde anlattığım zaman eminim ki ilginizi çekmiştir. Yani, gizem dolu bir macera var, kimin ilgisini çekmez ki? Böyle bir tema ve konu, belki de zengin bir oynanış ile birleştirilirse, muhteşem bir hal alabilir. Yalnız, bu oyun ne yazık ki öyle bir yapıt değil. Oyun, bir nevi yürüme simülasyonu ve sadece keşfi temel alıyor. Tabii böyle söyledim diye oyunu kötülüyorum sanmayın, ben bu tip oyunları gerçekten seviyorum. Sadece, tür çok büyük bir popülerliğe sahip olmadığı için yazımın başından beklentileri belirlemek istiyorum. Eğer oynanışı zengin bir oyun arıyorsanız, sizi başka incelemelerde bekliyor olacağım.
![Paradise Lost](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2021/03/Paradise-Lost-1.jpg)
Paradise Lost oyununda her şey çok yavaş başlıyor
Evet, yürüme simülasyonları ve oynanış tarafında zayıf olan oyunlarla aramda bir problem bulunmuyor ama yine de özellikle bu tip oyunların daha açılış bölümünde etkileyici bir performans sergilemesi gerekiyor. Paradise Lost, ne yazık ki inanılmaz yavaş ve sıkıcı bir biçimde başlıyor. Ben, hikayeye ve hikaye anlatımına çok önem veren biriyim. Belki birçok oyuncunun sıkılacağı bir oyunda, en ufak bir hikaye kırıntısı olsa bile ben sıkılmam ama nedendir bilmiyorum ama bu oyunun açılış kısmına zor katlandım. Hatta, ilk kısımlar bana o kadar sıkıcı geldi ki birçok kez direkt olarak oyundan çıkıp, incelemeyi de iptal etmeyi düşündüm ama yapamadım.
Açıkçası oyunu kapatmamış, incelemeyi iptal etmemiş olmam da kendi adıma çok iyi bir karardı bence. Paradise Lost, her ne kadar çok yavaş ve sıkıcı bir şekilde başlıyor olsa da her geçen bölümde her şey daha iyi oluyor. Oyunun en sonuna kadar gayet tempolu bir şekilde kalite artıyor. Burada önemli olan, açılış kısmındaki sıkıcılığa dayanabilmek. Zaten daha sonralardan işin içine bolca gizem ve keşif gireceği için sıkılmanızın bence imkanı yok. Özellikle de bu tip oyunları seviyorsanız, bence bu oyundan elde edebileceğiniz bolca eğlence ve etkileyici oyun anları bulunuyor. Yalnız, türe uzak olanlar için aynısını söylemem imkansız.
Diğer birçok yürüme simülasyonu oyununda olduğu gibi Paradise Lost oyununda da sürekli olarak yürüyorsunuz, sıkılırsanız koşuyorsunuz, bazı çevre detayları ile etkileşime geçiyorsunuz ve notlar okuyorsunuz. Bu noktada benim için önemli bazı sıkıntılar bulunuyor. Bunlardan ilki, karakterimizin anormal derecede yavaş hareket ediyor olması. Yani, yürümek ve koşmak, özellikle birkaç saatlik deneyimden sonra artık eziyet gibi gelmeye başlıyor. Zaten iki animasyon arasında da pek bir fark yok, koşsanız bile yürüme hızında hareket ediyorsunuz. Bu arada, animasyon demişken bir diğer önemli problem de tam olarak o noktada bulunuyor.
Paradise Lost, ne yazık ki çok başarısız animasyonlara sahip. Bu beni çok fazla hayal kırıklığına uğrattı; oyunda zaten animasyonu hazırlanacak çok fazla bir şey yok. Kapı açma, masadan kağıt alma, yürüme, koşma, düğmelere basma filan animasyon açısından inanılmaz kötü. Ayrıca, oyunda herhangi bir dövüş/savaş sistemi olduğu için animasyonları kompleks hale getirebilecek dinamik durumlar da oluşmuyordu. Bu noktada ben geliştirici ekibin biraz özen göstermesini tercih ederdim, sonuçta bunlar küçük ama önemli detaylar. Oyundaki görsellik oldukça güzel; keşke bütün kaynağı görsellere harcamak yerine animasyonlara da birkaç parça bir şey bıraksalarmış.
![Paradise Lost](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2021/03/Paradise-Lost-2.jpg)
Bu oyunun görüntüsü sizi kesinlikle yanıltmasın
Paradise Lost oyununda yürüyoruz, çevreyi keşfediyoruz, notlar okuyoruz ve düğmelere basıyoruz. Oyunda bunların haricinde pek bir şey bulunmuyor. Daha önce de söylediğim gibi savaş/dövüş gibi olaylar yok. Oyunda düşman tipi şeyler karşımıza çıkmıyor, saklanmamızı gerektirecek bir durum yok. Buna karşılık, oyunda az da olsa bir gerilim var ve o da zaten çevrenin atmosferik tasarımından geliyor. Yani, oyunda sizi tehdit eden hiçbir şeyin olmadığını bilseniz bile zaman zaman hafif bir korku hissedebiliyorsunuz. Zaten, 12 yaşındaki bir çocuk da aynen o şekilde hissederdi diye düşünüyorum. En azından o çocuğun hisleri iyi bir şekilde veriliyor.
Oyun boyunca birkaç farklı his alabiliyorsunuz. Üzülmek, mutlu olmak, korkmak, endişelenmek filan hissedilebiliyor ama ne yazık ki oyundaki ses sanatçıları, bunları hissedememeniz için ellerinden geleni yapıyor. Şaşırtıcı bir şekilde Paradise Lost oyununda seslendirme var. Yani, karakterler konuşuyor ama, “Keşke hiç konuşmasaydın.” diyebilirsiniz onlara karşı. Bunun sebebi ise ses sanatçılarının hiçbir şekilde duyguyu veremiyor olmaları. Hatta, kendileri bazı noktalarda, ellerindeki diyalogları veya monologları bildiğiniz dümdüz şekilde okuyor. Herhalde bu sene gördüğüm en kötü seslendirmelerden bir tanesi bu oyunda.
Buna karşılık, oyunda ilgimi çeken noktalardan bir tanesi, aslında 1’den fazla finalin yer almasıydı. Oyunu ilk seferde 5 saatte, ikinci oynayışımda ise 3 saat civarında bitirdim. İlk seferinde oyunun her noktasına bakmaya çalışmıştım ama aslında oyunda farklı finaller olsa bile oynanış anında sizi yolunuzdan şaşırtacak hiçbir şey bulunmuyor. Yani, bu tip oyunlar zaten genelde çizgisel olur ama yine de içerisinde bir derinlik, bir zenginlik bulunur. Paradise Lost oyununda gerçekten dümdüz bir yolda gidiyormuşunuz gibi hissediyorsunuz; sadece de oyunun en sonunda bir yol ayrımı karşınıza çıkıyor.
Paradise Lost hakkında bahsedeceğim bir diğer şey ise otomatik çeviri olayı. Şimdi, oyunda bir Nazi sığınağına girdiğiniz için karşınıza çıkan her şey doğal olarak Almanca. Yalnız, bizim kontrol ettiğimiz karakter, Almanca anlayabiliyor ve eğer oyununuz İngilizce olarak ayarlandıysa da birçok şey, otomatik olarak İngilizce olarak çevriliyor. Mantık olarak burada problem yok. Sonuçta, oyun içerisindeki karakter anlıyorsa, bizim de anlayabiliyor olmamız gerekiyor. Yalnız, bu sistem güzel bir düzende işlemiyor ve devamlılık pek sunulmuyor. Yani, oyunda karşımıza çıkan Almanca şeylerin bazıları çevrilmiyor ve oyuncu olarak onu anlayamıyoruz; karakterimiz anlıyor.
![Paradise Lost](https://www.mavikol.com/wp-content/uploads/2021/03/Paradise-Lost.jpg)
Paradise Lost, sunumu en iyi şekilde yapıyor
İnceleme yazımı sonlandırmadan önce bu oyunun görselliğinden, performansından ve seslerinden bahsetmek istiyorum. Aslında bu başlıkların hepsine biraz biraz incelemem boyunca değinmiştim. Mesela, görselliğin gayet güzel olduğunu ve atmosferin de güçlü olduğundan bahsetmiştim. Paradise Lost, gerçekten de görsellik konusunda muhteşem bir iş çıkartıyor. Oyunun sadece görsel kalitesi değil, sanat tasarımı ve oluşturduğu atmosferi de etkileyici olabiliyor çoğu zaman. Yalnız, bu noktada oyunun bir tık daha gergin bir havaya sahip olmasını isterdim. Sonuçta kıyamet sonrası bir dünyada, Nazilerin gizli sığınağındayız.
Paradise Lost oyununu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve performans tarafında da şaşırtıcı bir şekilde herhangi bir probleme rastlamadım. PC tarafında da optimizasyonun gayet normal olduğunu, çok fazla problemin olmadığını okudum. Yani, oyunun kendisi performans tarafında problem sahibi değil gibi görünüyor. Sesler ve müzikler ise işlerin bir tık kötüye gittiği noktada. Seslendirmelerin zaten daha önce kötü olduğunu belirtmiştim. Ses efektleri ve müzikler de ne yazık ki bana yeterli gelmedi. Daha önce de dediğim gibi bu oyunun tüm kaynağı görselliğe gitmiş, geriye kalan her şey öyle bırakılmış.
Paradise Lost, genel anlamda sadece görselliğin üzerine gitmiş olan, aynı zamanda performans tarafında da çok fazla sıkıntı yaşamayan bir video oyunu. Kendisi ne yazık ki içerisinde bulunduğu türe yenilik olarak hiçbir şey katmıyor. Hatta, rakiplerine göre daha basit bir deneyim sunuyor. Bu yüzden, eğer bu oyunu oynamak istiyorsanız, beklentilerinizi biraz düşürmelisiniz ve oyundan istediğiniz tek şey de hikaye olmalı. Aslında hikayede de bazı kritik problemler var ama yine de bu oyun, en azından 1 kere deneyimlemeye değer. Tekrar oynamak isterseniz de zaten oyunda 4 farklı final bulunuyor ama hepsi birbirine çok benziyor zaten.
Paradise Lost oyununu türü seven kişilere önerebilirim. Yalnız, oyunun PlayStation Store üzerindeki fiyatı 100 TL civarındaydı. Ben açıkçası bu oyunun en fazla 50 TL edeceğini düşünüyorum. Bu yüzden, eğer konsollarda bu oyunu satın almak isterseniz, indirim bekleyebilirsiniz. Steam tarafında ise oyun zaten 25 TL. Eğer oyunu kaldırabilecek bir bilgisayarınız varsa, 25 TL gibi bir fiyata bu oyun kaçmaz. Hatta, indirim yakalayabilirseniz, bu oyunu 10 TL civarına bile satın alabilmeniz mümkün. Onun haricinde de söyleyebileceğim pek bir şey bulunmuyor. İncelemiş olduğum bu oyun gayet ortalama, belki biraz ortalama üstü bir yapıttı.