Persona serisinin oyunları, Persona 3 yapıtının 2006 yılında PlayStation 2 için piyasaya sürülmesiyle ana akım popülerliğe ulaştı. Bu, serinin Megami Tensei markasından ayrıldığı ve kendine özgü oyun tarzını geliştirdiği nokta. Persona 4, bunu daha da ileri götürdü ve muazzam bir başarı yakaladı ama daha sonra o da Persona 5 yapıtının popülaritesi tarafından gölgede bırakıldı.
Beşinci oyunun başarısı o kadar etkili oldu ki bir ritim oyunu (Persona 5: Dancing in Starlight), bir zindan oyunu (Persona Q2) ve bir Musou tipi aksiyon oyunu (Persona 5 Strikers) dahil olmak üzere çeşitli türlerde çok çeşitli yan oyunlar ortaya çıkardı. Hatta ana oyun içi bir anime uyarlaması bile yapıldı. Yalnız, işler burada da bitmedi. Oyunun etkisi o kadar büyüktü ki Joker isimli ana kahraman, Super Smash Bros. Ultimate için ilk ek paket karakteri olmayı başardı.
Persona 5, ömrü boyunca neredeyse her oyun türünü keşfedecek gibi görünüyor ve sonuçlar her zaman güzel olacaktır diye tahmin ediyoruz. İşte bu maceranın en yeni oyunu olan Persona 5 Tactica ile Phantom Thieves, kendilerini X-COM ve Mario + Rabbids oyunlarından elementler alan, strateji ve rol yapma türlerinden ortaya çıkan politik bir devrimin içinde buluyor. Peki, taktiksel rol yapma oyunu alanına atılan bu adım seri için başarılı olacak mı?
Persona 5 Tactica oyununun hikayesi üç krallığa bölünmüş yeni bir meta verse içerisinde geçiyor. Kapana kısılan ve kaçamayan Joker ve Phantom Thieves, kendilerini bir özgürlük mücadelesinin içinde buluyorlar. İlk krallıkta, yorulmak bilmeyen özgürlük savaşçısı Erina ile tanışıyorlar ve gerçek dünyadan kaybolan bir Diet üyesi olan Toshiro Kasukabe’yi kurtarıyorlar. Maceramız bu şekilde başlıyor ve kendimizi taktiksel bir savaşın içinde buluyoruz.
Toshiro’nun meta verse içerisine hapsedilmesi, krallıkların yozlaşmış yöneticileriyle gizli bir bağlantıya sahip ve her biri gerçek dünyadaki hayatının bazı yönlerini yansıtıyor. Erina ve Toshiro, tek başlarına da değiller. Kendileri, sadece hayalet hırsızların yardımıyla krallıkları özgürleştirebilir ve hepsini eve götürebilecek sırların kilidini açabilirler.
Persona 5 Tactica oyununun hikayesinde her şey Toshiro ve Erina’ya bağlı. Joker ve çete, yeniden bir araya geldikten sonra hiçbir karakterizasyona sahip değiller ve kişilikleri baştan sona durağan kalıyor. Persona 5 oyununun tematik derinliği ile karşılaştırıldığında, olay örgüsü şaşırtıcı derecede zayıf hissettiriyor ve RYO elementleri, uzunluğunu haklı çıkarmak için mücadele ediyor. Çalışma süresinin bir kısmına sığdırılabilecek sıkıcı, aşırı açıklamalı diyaloglar için kendinizi hazırlayın.
Her ne kadar şişirilmiş ve fazla yazılmış olsa da oyunun hikayesi hem Toshiro, hem de Erina için kişisel gelişimin sürükleyici bir keşfini sunuyor. Bu iki karmaşık karakter anlatının duygusal çekirdeğini oluşturuyor, hikayenin içten anlarını besliyor. Dikkat çekici bir şekilde, Toshiro serideki en yaşlı kahraman ve serinin en yaşlı lideri olarak konumu yeni bir bakış açısı sunuyor.
Yazarlar, Toshiro’nun komedi anlarını gerçek bir kırılganlıkla dengeleyerek oyunculara kahkahaların altında, hayatı boyunca derin duygusal mücadeleler ve inanılmaz beklentilerle boğuşan bir karakterin yattığını hatırlatıyor. Toshiro, hantal bir politikacı olduğu ve kirli işlerini Erina’ya yaptırdığı için fazla mücadele etmiyor. Erina, bir kişiliğe sahip olmamasına rağmen çeteye çok yetenekli bir katkı olduğunu kanıtlıyor; Joker ve çeteye ayak uydurmayı başarıyor.
Persona 5 Tactica, strateji tabanlı bir rol yapma oyunu ama taktiklere daha fazla vurgu yapıyor ve çok fazla rol yapma veya destansı macera içermiyor. Tüm oyun harita tabanlı savaşlar, lejyonerler ve kurnaz patronlarla bulmaca benzeri karşılaşmalar da dahil olmak üzere çeşitli düşman kuvvetlerine karşı üç kişilik sabit ekibinizle savaşlar yürütmek etrafında dönüyor.
Savaş sistemi, faktörlerin savaşın gidişatını nasıl etkileyebileceği konusunda derin. Yükseklik ve düşman pozisyonu kritik ve bazen bir düşmanı siperden çıkarmak için risk almak kazanan bir hamleye yol açabilir. Siper tabanlı oynanışın bazı yönleri Mario + Rabbids oyunlarından, özellikle de kullanıcı arayüzü, siper mekaniği ve durum efektlerinin çalışma şeklinden ilham almış gibi duruyor.
Mario + Rabbids Sparks of Hope oyunun aksine, Persona 5 Tactica çok az dünya inşası sunuyor ve diğer Persona oyunlarında bulunan çevresel keşiften yoksun. Zindanlarda dolaşmak, benzersiz karakterlere sahip kasabaları keşfetmek veya gizli sırları ortaya çıkarmak yok. Taktiksel etkileşim için ise tasarlanmış stratejik savaş alanları olsa da, dünya esas olarak iki boyutlu arka planlar veya haritalar olarak var oluyor.
Persona 5 Tactica, Persona 5 içerisindeki sarayların başardığı sürükleyici atmosfer ve mekanlar arasındaki bağlantı hissinden yoksun. Bir süre sonra, biraz da bu yüzden, sürekli savaş dizisi yorucu hale geliyor. Persona 5 serisinin diğer oyunlarının oyuna çeşitlilik katan başka yönleri vardı. Sosyal bağlantılar oyuna bir zaman yönetimi yönü kattı; oyuncular tek bir günde ancak bu kadar çok şey yapabiliyordu. Seçenekleri tartmak ve plan yapmak zorunda olmak, deneyime çok fazla derinlik kazandırdı ve rol yapmayı kolaylaştırmanın harika bir yoluydu. Bu oyun daha çok akıcı.
Parti için ekipman sadece ateşli silahlarıyla sınırlı. Diğer tek özelleştirme biçimi, her zaman olduğu gibi işlev gören alt kişilikler ve Erina dışındaki herkes onları donatabilir. Genel olarak parti üzerinde daha az özelleştirme var ve silah veya persona satın almak dışında para için neredeyse hiç kullanım yok. Persona 5 Tactica, diğer Persona 5 oyunlarına ve hatta çocuklara yönelik olan Mario + Rabbids oyunlarına kıyasla çok sadeleştirilmiş. Bu oyunda savaşlardan daha fazlası olmalıydı.
Toshiro bir politikacı ve geliştiriciler Disgaea serisinin ilk oyunlarındaki gibi bir oylama mini oyunu üzerinde hiç düşünmemişler. Oyuncuların krallıklardaki işçilerin özelliklerini veya donanımlarını artırabilecekleri bir şehir kurma simülasyonu için potansiyel var bu oyunda ama kullanılmamış. Bunun yerine, her şey neredeyse hiçbir amacı olmayan para kazanmaya indirgenmiş.
Persona 5 Tactica yapıtının ana oyunu yorucu olabileceği için Goro ve Kasumi’yi kesmek ve ayrı bir ek paket bölümüne göndermek de bence bir hataydı. Repaint Your Heart, ana oyundan farklı kılan benzersiz senaryolara ve oynanış değişikliklerine sahip, eğer her iki oyun arasındaki bölümler değişseydi, çok ihtiyaç duyulan çeşitlilik bence kolaylıkla sağlanabilirdi.
Patlayan yeni sanat stili, yakınlaştırılmış perspektifinde gelişiyor ve müzikler serinin bulaşıcı şarkı geleneğini sürdürüyor. Ancak, karmaşık sıra tabanlı çatışmalardan başka bir şeye kendinizi hazırlamayın. Senaryolar, mekanikler ve haritalar strateji temelli rol yapma oyunlarına göre mükemmel olsa da çeşitlilik eksikliğini görmezden gelmek zor; bu da nefes almak için çok az yer olan sürekli bir stratejik baskı durumu yaratıyor.