Takvimler 16 Ağustos 1999 tarihini gösterdiği gün, yani Predator: Hunting Grounds gibi bir yapımın adının duyurulmasına yaklaşık olarak 20 yıl varken ilk Predator oyununu bilgisayarıma kurmuştum. Aslında bilgisayarıma kurduğum oyunun tam sürümü de değil, oyun dergilerinden çıkan disklerde bulunan bir demosuydu. Yıllardır bilgisayar hayaliyle yanıp tutuşan şahsımın hayalinin gerçekleşmesinin ardından en fazla 5 gün geçmişti.
Bir diğer deyişle bilgisayarımı 5 gün önce almıştım ve arkadaşlarımda gördüğüm beğendiğim ne kadar oyun varsa deneyimlemek istiyordum. Bunun en hızlı yoluysa oyunların demolarına göz atmaktı. Lafı fazla uzatmayayım, onca yıllık bilgisayar özlemine karşın ilk kez bir video oyununu oynarken korkmuştum ve içim sıkılmıştı. Demosunu deneyimlediğim oyun Aliens vs. Predator idi.
Zamanına göre öylesine etkileyici bir yapıya sahipti ki, ilk kez bir oyunu oynadıktan sonra bilgisayarı kapatıp uyuma isteğine kapılmıştım. Uyuduğumda bu oyunla ilgili rüya gördüm mü, kabuslarıma girdi mi bilmiyorum ama o gece sabahı beklemeden uyanmak durumunda kalmıştık. İlk kez, bir video oyunu yüzünden bilgisayarı erkenden kapatıyordum ve hayatımda ilk kez güçlü bir depremle karşılaşıyordum.
En üst kısımdaki tarihi hatırlamamın aslında ilk Predator oyununu oynamamdan ziyade Marmara Depremi ile bir ilgisi var. O güçlü ve yıkıcı depremin yaşandığı gecede, bir oyundan sıkılıp kapatmamın etkisi ve sonrasında yaşananları kolay kolay unutamıyorum. Şimdi ise yepyeni bir Predator oyunu var karşımda ve ben 20 yıl önceki genç lise öğrencisi değilim. Ne yazık ki Predator: Hunting Grounds oyunu da 20 yıl önceki oyunun atmosferine sahip değil.
Predator: Hunting Grounds ile ne yapıyoruz?
İncelemesini gerçekleştirdiğim video oyununun PvPvE tarzında bir yapım olduğunu hemen söyleyeyim. Bu oyunda iki taraftan birisini seçiyoruz, birbirimizle ve yapay zekayla savaşıyoruz, kısıtlı alanlarda görevler yapmaya çabalıyoruz. Benzerlerine defalarca rastladığımız bir yapı bulunuyor Predator: Hunting Grounds isimli yapımda. Benzerlerinde olduğu gibi iki taraftan birisini seçerek müsabakalara başlıyoruz.
Predator olabiliyoruz ya da Fireteam tarafını seçerek mücadeleye 4 askerden birisi olarak katılabiliyoruz. Predator olursak diğer gerçek oyuncularla ayrı tarafa geçmiş oluyoruz ama yapay zeka tarafından kontrol edilen askerler bizimle aynı taraftan oluyorlar. Aksi şekilde, Fireteam tarafını seçersek de kanlı canlı 4 gerçek insanın eşli oyunculu mücadelesi yaşanıyor. Fikir ilginç değil, pek çok örnekte gördüğümüzün Predator katılmış hali olarak lanse edilebilir.
Nedir bu benzer oyunlar diye soranlar için Predator: Hunting Grounds oyununun ön inceleme yazısında da belirttiğimiz; Evolve, Deceit, Dead by Daylight, Friday the 13th: The Game isimlerini sayabiliriz. Aradaki en gözle görülür fark ise Predator seçildiğinde ağaçların üzerinde hareket edebiliyor oluşumuz. Ağaçlar demişken de öyle sınırsız bir özgürlük alanı beklemeyin. Her bir ağacın belli noktalarına çıkılabiliyor ve bu noktalar kırmızı ile işaretleniyor.
Bir de yine Predator seçimi yapıldığında sıçrama yapılabilen diğer ağaçların kırmızı ile işaretlendiğini görüyoruz. Böylece, ağaçtan ağaca bir seyahat gerçekleşebiliyor. Bu seyahatler çok işe yaramasa da Fireteam elemanlarının ilgisinin farklı noktalara kaydığı kısımlarda onlara yaklaşmak için bir avantaj olarak kullanılabiliyor. Dilerseniz, biraz da bu yapımın oynanış dinamiklerinden bahsetmek istiyorum. Benzer fikir yapısı, bakalım savaş mekanikleri ve diğer unsurlarla farklı bir hale gelebiliyor mu?
Savaş mekanikleri ile zamanda geri gidiyoruz
Karşımızdaki oyunda savaş mekaniklerini değerlendirebileceğimiz iki unsur var ki bunlar da seçebildiğimiz birimler. Öncelikle kontrol ettiğimiz karakterlerin sunduğu savaş dinamiklerinden bahsetmek istiyorum. Bir video oyunu için en önemli unsurlardan bir tanesi oynanış mekanikleridir ve bu oyun aksiyon türünde bir yapımsa savaş mekanikleri bu oyunun ömrü için belirleyici faktör olabilir.
Ne yazık ki Predator: Hunting Grounds oyunu hem Predator, hem de Fireteam elemanları açısından vasatı aşacak bir etki sunamıyor. Fireteam ekibinin üyesi olduğumuzda zaten klasik bir FPS oyununun etkisine giriyoruz. Dört gerçek oyuncuyla aynı anda hareket etmemiz ve verilen kısa görevleri yerine getirmemiz gerekiyor. Bu sınıfın başlangıcında verilen silahın etkisini açıkçası yadırgadığımı söylemek istiyorum.
Oldukça kullanışsız bir yapıyla karşımıza çıkan ilk makineli silahımızın seviyesini arttırdığımızda daha iyi bir merceğe sahip oluyoruz. Bu adıma kadar oldukça ilkel bir savaş sisteminde buluyoruz kendimizi. Mercekler ve silahların çeşitliliği seviyeleri atladıkça artsa da savaş mekanikleri açısından zamanın bir hayli gerisindeki bir oyunu oynadığınızı hissedebilirsiniz. Bana sorarsanız bu oyunu her deneyimlediğimde bir PlayStation 3 oyunu oynadığım hissine kapıldım.
İşim en özel kısmı olan Predator seçeneği biraz daha farklılık sunuyor ama bu karakteri seçtiğinizde de göreceğiniz üzere eldeki malzemenin gereksiz yere harcanmış durumda. Ağaçlarda gezme mekaniklerinden, yere inerek düşmanlarla savaşma anlarına kadar yine hantal bir yapısı var Predator karakterinin. Benzer şekilde seviye atladıkça bu karaktere dair kullanabileceğimiz özellikler artıyor ama o korkutucu Predator hayalinin oyuna tam manasıyla yansıtıldığını göremiyoruz.
Özelleştirme seçenekleri de kafa karıştırıyor
Video oyunlarının artık olmazsa olmazı haline gelen özelleştirme seçenekleri, incelemesini gerçekleştirdiğim yapımda da bulunuyorlar. Yalnız, bu özelliklerin oldukça sığ olduğunu ve kullanım açısından biraz kafa karıştırıcı olduğunu gördüğümü söylemeliyim. Bir diğer deyişle, özelleştirme menüsünü açtığımızda sıralı bir ilerleyişi karşımızda bulamıyoruz. İlk adımda Predator yada Fireteam seçeneklerinden birini seçmemiz isteniyor ki burası en basit tarafı.
Bu seçeneklerden bir tanesini seçtiğimizde ise basit gibi görünen karmaşık bir yapı karşımıza çıkıyor. Öncesinde açık olan Loadout seçeneğine giriyoruz ki bu seçenekler de seviye atladıkça artıyorlar. Buraya girdiğimizde donanımlarımız karşımıza çıkıyor. Birincil silahlar, ikincil silahlar, yetenekler derken girdiğimiz her menüden önce seçim yapmamız gerekiyor. Silahı seçtikten sonra tekrar önceki menüye gelerek PlayStation 4 kontrolcüsünün kare tuşuna basarak özelleştirme ekranını açıyoruz.
Bu kısımda da iç içe girmiş listeler bulunuyor. Silahımıza parça ekleyebiliyor, görselliğini değiştiriyoruz ama üst kısımda da belirttiğim gibi bu kısımlar karmaşık bir biçimde sunuluyor. Karakterimizi özelleştirmek istediğimizde de benzer karmaşık bir durum önümüze çıkıyor. Bu kısımdan da karakterimizin; cinsiyetini, yüz boyasını, dış giysisini, başlığını, gözlüğünü ve bazı unsurlarını değiştirebiliyoruz. Tüm bu seçenekler karmaşık bir yapıda olmasına karşın derinlikten çok uzak duruyor.
Benzer karmaşanın ve sığlığın Predator seçeneğinde de bulunduğunu belirtmek isterim. Bu seçenekte de aynı şekilde Loadout seçiyor ve ilerliyoruz. Yalnızca, Predator için seçilebilir olan silahlar biraz daha ilerleyen seviyelerde çeşitlenebiliyor. Bir Predator karakterinden gerçek anlamda keyif almak için ise uzun süre oynamak ve seviyemizi arttırmak gerekiyor. Öte yandan, oyunun ana menüsünde ganimet kutusu açma kısmı yer alıyor. Burada, hem seviye atladığımızda paket veriliyor, hem de oyun içi para karşılığında ganimet kutusu satın alınabiliyor.
Otuz saniye zannedip, onlarca dakika müsabakanın başlanması beklenebiliyor
İnceleme yazısını kaleme almakta olduğum Predator: Hunting Grounds oyununda tek bir oynanış çeşidi yer alıyor. Dileyen oyuncular kendi özel maçlarını hazırlayabilir ama hızlı maç seçeneğinde bile öylesine uzun süre bekleniyor ki bu seçeneği tercih ederek zamanınızı heba etmek isteyeceğinizi zannetmiyorum. İlla ki ben kendi bölümümü tasarlayacağım derseniz de karşınıza yalnızca harita seçme ekranı geliyor ve bu oyunda toplamda 3 adet harita yani oyun alanı bulunuyor.
Evet, oyunda toplamda 3 farklı harita var ve bu haritalar da birbirinin neredeyse aynısı. En azından oynarken aradaki farkı pek anlamıyorsunuz. Her haritada doğayla iç içeyiz ve bazı tek ya da çift katlı yapılar bulunuyor. Bu yapıların içerisinde Fireteam elemanları için görevler ve bazı deneyim puanı kazandıracak eşyalar var. Kısacası harita değişse de oyunda bunu yansıtacak farklılıkları tam manasıyla göremiyoruz.
Asıl anlatmak istediğim konuya dönersek, bir maça girmek için oldukça uzun süreler beklenebiliyor. Hızlı maç kısmına girildiğinde, seçeceğiniz tarafa göre ne kadar bekleyeceğiniz yaklaşık olarak yazıyor ama bu tahminlere inanmamanız daha yerinde olur. Örneğin, Fireteam tarafını seçerseniz 30 saniyeden daha kısa bir sürede maça bağlanılacağı görülüyor ama neredeyse hiç bir zaman 30 saniyeden kısa bir sürede bu işlem gerçekleşmedi.
Bir keresinde 7 veya 8 dakika civarında bekledim, bir keresinde şansım yaver gitti ve bir buçuk dakikada oyuna bağlandım. Predator ile oynamayı seçtiğimde ise bu sürelerin çok daha fazla uzadığını gördüm. Ayrıca, bu süre bittiğinde bir müsabakadaki tüm oyuncuların yer aldığı bir başka ekran çıkıyor ve burada da bir süre beklemek zorunda kalınıyor. Uzun lafın kısası öyle bir maç yapayım da çıkayım gibi bir durumu kolay kolay yaşayamıyorsunuz.
Grafikler ve oyunun performansı da geçmişi hatırlatıyor
Fazla karmaşık bir yapısı bulunmayan Predator: Hunting Grounds oyununda nefes kesici grafiklerle karşılaştığımı söylemek isterdim ama ne yazık ki durum hiç de böyle değil. Bu yapımın savaş mekaniklerinde olduğu gibi oyunun grafiklerine baktığımda da kendimi bir PlayStation 3 oyunu oynuyormuş gibi hissettim. Gerek grafik detayları olsun, gerek genel çizimler olsun 2020 senesinin teknolojisinden çok uzakta.
Oyunun sesleri de benzer şekilde hayranlık verici bir etki bırakmıyor. Burada şöyle düşünebiliriz: Madem grafikler çok başarılı değil ve detaylardan uzak bir biçimde hazırlanmış, o zaman oyunun performansı gayet muntazam olmalı. Üzülerek söylemek isterim ki oyunun performansı da hiç akıcı değil. Sabit bir FPS değeri alınamıyor ve özellikle çatışma anlarında sıklıkla takılmalar gözlenebiliyor. Bu takılmalar yüzünden düşmana ateş ederken bazen isabet ettirildiği bile anlaşılamıyor.
Hal böyle olunca da oyundan alınabilecek olan eğlence oranı her bir adımda daha fazla düşüyor. Ben bu yapımı standart bir PlayStation 4 konsolunda deneyimledim. Benzer durumların PlayStation 4 Pro ve PC tarafında da yaşanıp yaşanmadığını bilemiyorum. Elbette, bu yapımın geliştirici ekibi oyunun ve sunucuların performansını iyileştirmek adına çalışmalar yapacak ve güncellemeler yayımlayacaktır.
Bununla birlikte çıkış dönemi için gerekli çalışmaların yapılmadığını söyleyebilirim. Tabiri yerindeyse, Predator: Hunting Grounds oyununun çıkış dönemindeki hali için bir erken erişim sürümü tanımlaması da yapılabilir. Tabii, hem geliştirici ekip hem de bu oyunun yayımcısı olan Sony tarafı bunu bir tam sürüm olarak bizlere sunduğu için bu durumu anlayışla karşılamamız oldukça zorlaşıyor. Bununla birlikte karakterlerin animasyonlarının da vasatı geçebilecek bir düzeyde olmadıklarını da unutmadan sözlerime ekleyeyim.
Predator: Hunting Grounds, sadece adıyla mı var olacak?
Gönül isterdi ki karşımızda muhteşem bir Predator oyununun olduğunu söyleyeyim ama inceleme yazısı boyunca sizlere aktardığım üzere durum pek iç açıcı görünmüyor. Fikir bakımından yalnızca Predator olmak ve düşmanları kovalamak kısmı ilgi çekici olabilir ama bu da gerektiği gibi sunulmuş durumda değil. Örnekleriyle defalarca karşılaştığımız bir kaçma kovalamaca oyunundan çok daha fazlasını Predator: Hunting Grounds oyununda göremiyoruz.
İyi tarafından bakarsak karşımızda bir Predator oyunu var ve her ne kadar sığ ve karmaşık bir yapısı olsa da bu yapımda özelleştirme seçenekleri bulunuyor. Eşli oyunculu ve çevrim içi bir Predator deneyimi yaşamak isteyenler için bu yapım bir tercih olabilir. Aynı zamanda PC ile PlayStation 4 konsolu için çapraz platform desteği sunması da takdiri hak eden bir nokta olarak bir kenara yazılabilir.
Ayrıca, kasvetli bir ortamda kaçma kovalamaca türündeki yapımlardan sıkılanlar için tabiatla iç içe ve oyuncuları bunaltmayan bir ortamda yapılan mücadeleler ilgi çekici olacaktır. Predator: Hunting Grounds oyununda seviye atladıkça, oyuncuların bu yapımı oynamaktan daha fazla keyif alacaklardır. Tüm bunlarla birlikte çeşitlilik barındıran bir video oyunu beklentisi olmadan bu yapıma yaklaşılmasının daha mantıklı olacağı görüşündeyim.
İncelemesini gerçekleştirdiğim yapımın türünü seven ve Predator markasının hayranı olanlar bu yapımı deneyimlemekte özgürler tabii ki. Yalnız, mevcut aksaklıkların giderilmesi adına bu oyunu satın almak için bir süre beklemeniz daha mantıklı bir yol olabilir. Bununla birlikte, indirim dönemlerinde bu yapımı satın alırsanız, beklentilerin ve ödediğiniz paranın karşılığını daha rahat alabilirsiniz.