Sizleri yaşadığımız yıldan alıp 1998 yılına götürmek, arkadaşımın PlayStation 1 konsolunda gördüğüm alevlerle çevrili caddelerde yürüyen zombilerden bahsetmek gibi bir niyetim yok, merak etmeyin. Bir cesedin başında toplanan zombilerin yanlarından geçerken onlara görünmemek, yemek yerken onları rahatsız etmek istemediğimden bahsetmiyorum bile. Zaten eskinin aynısını anlatmak iyi olsaydı, Capcom yepyeni bir Resident Evil 2 oyunu geliştirmek yerine, 1998’deki oyunu makyajlayıp önümüze sunardı. İşin mucidi bunu yapmadıysa, ben de zamanda geriye dönmek istemiyorum ve yepyeni Resident Evil 2 incelemesine başlıyorum.
Hayır ben titremiyorum, monitör bozulmuştur
Seriyi daha önce deneyimlemeyen okurlarımız için birkaç konuya kısaca değinmek istiyorum. Öncelikle söyleyeyim ki Resident Evil serisi, kesinlikle Left 4 Dead benzeri bir atıcılık oyunu değildir. Alt kısımlarda değineceğim ama şöyle tarif etmek gerekirse, savaşmaktan ziyade kaçmanın avantaj sağladığı bir yapımla karşı karşıya kalınır bu serinin genelinde. Öte yandan bana dönüp, korku oyunlarıyla aran nasıl diye sorarsanız, aslında pek tarzım olmadığı yanıtını verebilirim. Hatta itiraf edeyim ki kısa süre öncesine kadar hiçbir Resident Evil oyununu sonuna kadar oynamamıştım.
Bir oyun iyiyse, ne kadar korkutucu olursa olsun oynamaya çalışırım ama Resident Evil serisinin yavaş yapısı, beni kendisine çekememişti bir türlü. Tabii ki bu yazıyı, serinin hiçbir oyununu oynamamış birisi olarak yazamazdım. Son bir aydır kendimi Resident Evil serisine adadım adeta ve eksiklerimi kısmen tamamladım. Yıllardır hayalini kurduğum, o dönem bilgisayarımda çalışmayan Resident Evil 5 oyununun bitirdim mesela. Resident Evil 4 ile azımsanamayacak bir deneyim yaşadım. İlk Resident Evil oyununun grafiklerinin geliştirildiği PlayStation 4 sürümünü bir miktar oynadım.
Serinin son oyunu olan Resident Evil 7 oyununa giriş yapacaktım ama yayımlanan demosunu yeniden denedikten sonra gözüm kesmedi açıkçası. Hatta ilk önce el konsolları için geliştirilen Resident Evil Revelations serisine de kısa bir bakış attım ve sis perdesini kısmen kaldırdım. Fazla uzatmadan, araştırmalar ve gözlemler neticesinde, Capcom için bu video oyunu serisinin 3 parçalık bölümlerle değerlendirildiğini söyleyebilirim. Serinin ilk 3 oyunu, izometrik kamera açısıyla oynanan ve çok sevilen yapımlardı. Serinin ilk 3 oyunu savaşmaktan ziyade bulmacalar ve keşifler üzerine inşa edilmişti.
Resident Evil 4-5-6 oyunlarıysa omuz kamerasına geçilerek aksiyon dozajının arttığı oyunlardı. Resident Evil 4 oyunuyla yapı bir miktar değiştirilirken, Resident Evil 5 oyunuyla bulmacaların derecesi çok düşürülmüştü. Resident Evil 6 oyunuylaysa tamamen aksiyon alanına giriş yapılmıştı. İncelemesini gerçekleştirdiğim Resident Evil 2 ise serinin ilk 3 oyunundan birisi ve özlenen ağır yapıyı geri getirilmeye çalışılıyor.
Resident Evil 2, korkuturken düşündüren video oyunudur
Üst kısımda Residen Evil serisiyle ilgili bilgileri yazmamın sebebi, serinin zamanla değişen tarzının neresinde olduğumuzu anlatmak içindi. Grafikler, kamera açısı, oynanış mekanikleri değişse dahi karşımızdaki oyunun adı Resident Evil 2. Capcom bu kez alelade grafikleri geliştirip aynı oyunu önümüze sunmak yerine üzerine oturup çalışarak bambaşka bir yapıma imza atmış durumda. Bunu yaparken de serinin ve orijinal Resident Evil 2 oyununun özüne sadık kaldığını görüyoruz.
Farklı bir hikaye ve değişik mekanlar Resident Evil 2 ile karşımıza çıkmıyor. Nasıl 1998 senesinde çıkan orijinal oyunda bir tanker devriliyor, etrafa mazot saçılıyor, alevler içerisinde kalıyor ve yol arkadaşımızla ayrılmak durumunda kalıyorsak, aynı durumları yaşıyoruz. Bu ayrılma durumu da pek çok kişinin bildiği üzere oyuna yeni bir çeşitlik getiriyor. Oyunun en başında Leon ve Claire karakterlerinden bir tanesine seçerek yolumuza başlıyoruz. Ben Leon karakterini tercih ettim.
Leon ile oyunun sonuna gelindiğinde Claire karakterinin hikayesine geçiyoruz. Onca zombi arasından bu kızcağız neler yaptı diye meraklanmıştık haliyle. Bu kısımlarda yer yer aynı alanlardan geçmekle birlikte aynı zamanın paralelinde hareket ettiğimizi söyleyebilirim. Bir nevi New Game+ seçeneği gibi düşünebilirsiniz bu durumu ama çok daha fazlası var içerisinde. Üst kısımlarda kaleme aldığım gibi serinin ilk 3 oyunundan bir tanesini oynuyoruz. Yani, düşmanları hunharca öldürmek yerine kaçmak, cephanemizi mümkün olduğunca idareli kullanmak gerekiyor.
Resident Evil 2 içerisindeki belirli noktalardaki kilitleri açmak, bu kilitleri açmamızı sağlayacak unsurları bulmak ana amacımız. Yineliyorum, bu kısımları seriye ilk adımı atacak okurlar için yazıyorum. Elinize geçen her cephaneyi, tek zombiyi kurşun manyağı yapmak için kullanırsanız, biraz ilerisinde onlar da sizi ısırık manyağı yapacaklardır. Bu arada Resident Evil 2 oyununda hiç ateş etmeye gerek yok, sadece kaçın da demiyorum. Üstüne üstlük yıllardır gördüğüm en iyi ateşli silah mekanikleri ve vuruş hissiyatı bu oyundayken, ateş etmenin keyfini kaçıramazsınız, diye bir uyarı yapmam gerekiyor.
Resident Evil 2, an itibarıyla vuruş hissini en iyi yaşatan oyundur
Başlığa bakıp abarttığımı düşünenler olabilir. Tabii ki burada yazılan kişisel görüşlerdir ama yıllardır bu vuruş hissini kafaya takmış birisi olarak konuştuğumu söyleyeyim. Kaleme aldığım pek çok inceleme yazısının içerisinde de bu durumdan bahsettiğimi görebilirsiniz. Eskiden, düşmanın vurduğumuz bölgesine göre yalpalamasıydı önemli olan. Sonraki zamanlarda kurşunun rakibe değdiği anda imlecimizin artıdan çarpıya dönmesi oldu vuruş hissiyatı. Daha doğrusu vuruş hissizliği.
Nihayet Resident Evil 2 ile yıllar sonra “Ohhh beee!” diye bir çığlık patladı içimde. Sonunda bir video oyununda vurduğumuz yerdeki deformasyonu görürken rakip bu bölgedeki hasara göre konum değiştirdiğine şahit oluyordum. Her bir atıştan sonra yaşanan vuruş hissinin şu anda değme FPS oyunlarında bulmamıza imkan yok. Kurşunun gidişini, zombilere veya değişime uğrayan diğer yaratıklara değişini, saplanışını tamamen hissedebildim. Keza pompalı tüfek veya farklı ateşli silahların her birisinin verdiği doygunluk kendisine has ve özeldi.
Belirttiğim gibi son zamandaki atıcılık oyunlarında düşmanın neresinden vurduğumuzu anlamıyorduk bile. Bir şekilde vurduğumuzu gösteren imleç değişimi, belki ses efekti ile bu his verilmeye çalışılıyordu ama Resident Evil 2 adeta olay budur dedirtiyor. Düşmana nişan aldıktan sonra bir süre bekleyince imlecin daraldığını görüyoruz. İmleç en küçük konumuna geldiğinde ateş ettiğimiz noktaya gidiyor kurşun veya kurşunlar. Eğer düşmanımız hareket ederse isabet ettiremiyoruz ama eğer gördüğümüz yeri vurursak, değmeyin keyfine.
Bu satırları yazarken kendimi sadist gibi hissettim bir anda. Biliyorum, pek çok video oyunu yaş sınırını azaltmak ve bazı yaptırımlardan kaçınmak için vuruş hissiyatını geri plana atmak zorunda kalıyor. Lakin bu oyun Resident Evil 2. Karşımızda zombiler, kan, parçalanan cesetler ve istemediğimiz kadar vahşet var. Vahşet bir kere başladığında artık oyuncular için sınırlar ortadan kalkıyor. Pek çok yerde midem bulanmadı mı, bulandı. Nihayetinde son zamanlarda karşılaştığım en doyurucu ve tok vuruş hissini veren video oyununun kesinlikle Resident Evil 2 olduğunu tekrarlamak istiyorum.
Bölüm tasarımları çok iyi ama biraz karışık
Capcom ekibinin, bir yeniden yapım oyununa imza atarken; ne yepyeni bir oluşumun peşinden gittiğini, ne de eski oyunu tamamen alıp karşımıza çıkarttığını inceleme yazımın ilk kısımların belirtmiştim. Günümüzün teknolojisine uygun bir yapı sunulurken eskinin izlerinden destek alınarak bir bütün oluşturulmuş durumda. Burada bazı oyuncular için eski oyunların o karmaşık mekan tasarımlarının devreye girebileceğini düşünüyorum.
Karanlık ortamlarda, zaten etrafı rahatlıkla göremezken birbirine benzer odalarda ya da bölümlerde dolaşmak kafa karıştırıcı olabiliyor. Neyse ki oyunun geliştirici ekibi, oyuncuların işlerini kolaylaştıracak bir yapınız üzerine gitmiş Resident Evil 2 oyununda. Eski oyunlardaki gibi bir haritamız mevcut ama bu harita çok kullanışlı bir halde karşımıza çıkıyor. Karakterimizle bölümler arasında hareket ettikçe gittiğimiz veya hiç gitmediğimiz yerler renklendirme vasıtasıyla harita üzerinde işaretleniyor.
Haritayı açtığımızda kırmızıya boyanmış odalar görürsek buraya girdiğimizi anlıyoruz. Benzer biçimde eğer harita üzerinde bir oda maviye boyalıysa bu odada yapacak işimiz veya bulunacak bir nesnenin kalmadığı anlamına geliyor. Hiç girmediğimiz odaların koyu renkte göründüğünü ayrıca söylemeye gerek yoktur sanırım. Ayrıca bulduğumuz ama bir engele takılıp alamadığımız nesneler veya çözemediğimiz bulmacalar ise harita üzerinde küçük simgelerle işaretleniyor.
Bu özellik sayesinde Resident Evil 2 oyununun oynanabilirliğinin arttığını rahatlıkla söyleyebilirim. Aynı zamanda, bahsettiğim harita işaretleme yöntemiyle büyük bir zaman kaybının ve kafa karışıklığının önüne geçilmiş durumda. Bu sayede çok daha verimli bir oynanışa kavuşuyoruz. Ayrıca pencerelerin önüne engel koyma gibi unsurlarla, mevcut hayatta kalma oyunlarına benzer mekaniklerin oyuna renk kattığını ifade edebilirim.
Korkutmak için geliştirilen oyun motoru: RE Engine
Sinema filmlerine benzer biçimde bazı video oyunlarında kasıtlı olarak eskileştirme efektleri ve dönemsel renk paletleri kullanıldığına şahit oluyoruz. Capcom ekibi, Resident Evil 7 ile başladıkları işi başarılı bir biçimde Resident Evil 2 oyununa uygulamışlar. Geçmiş zaman hissi veren grafik motorunun, korku oyunları üretmek için geliştirildiği anlaşılıyor. Açık söylemek gerekirse RE Engine korkutma işini harika başarıyor.
Eskitme tekniğini kullanan bazı video oyunları, yetersiz bir grafik kalite sunuyormuş gibi hissettirebilir. Yukarıda bahsettiğim, Resident Evil 2 oyununun o muhteşem vuruş mekanikleri sayesinde, eski bir video oyunundan ziyade zamanın ötesinde bir deneyimi yaşadığımızı hissediyoruz. Şahsen ben öyle hissettim. Parçalanan zombi kafaları, fizik motorunun istikrarlı işleyişi ile birleşince grafiklerin tam da olması gerektiği gibi olduğuna kanaat getirdim.
Öte yandan oyunu deneyimlediğim AOC Q2778VQE model monitörün performansından memnun kaldığımı da belirtmem gerekiyor. Resident Evil 2 oyununun sunduğu performansla birleştiğinde yüksek çözünürlüklü kaliteli görüntülere ulaşmayı başardım. Ayrıca AOC Q2778VQE için eksi olacak bir unsur benim için avantaja dönüştü. Bahsettiğim monitörde dahili hoparlör bulunmadığından ötürü mecburen kulaklık kullanmak durumunda kaldım. İyi ki de öyle yapmışım.
En son hangi oyunu oynarken yerimden fırladığımı hatırlamıyordum ki artık Resident Evil 2 sayesinde bu sorunun yanıtını unutmadan verebileceğim. Kulaklıkla oynadığımdan ötürü oyunun o ürpertici seslerini adeta yaşayarak deneyimledim. Kısaca, en olması gerektiği gibi geliştirilen grafikler, en olması gerektiği gibi hazırlanan seslerle birleşince, harika bir korku oyunu deneyimiyle karşılaştım. Hele o karanlıkta bir zombiyi göremediğiniz anlardaki uğuldamaları, aniden kırılan camların çıkardığı sesler yok mu? Anlatırken bile ürperiyorum diyeyim, gerisini siz anlayın.
Resident Evil 2 ile 2019 yılına güçlü bir başlangıç yapıyoruz
Korku oyunlarını sevmeyebilirsiniz, yavaş ilerleyişten, bulmaca çözmekten hoşlanmayabilirsiniz ama Resident Evil 2 deneyimini yaşamak bu fikirlerden kesinlikle uzaklaşmanızı öneririm. Her şeyden önce bu oyunun sunduğu vuruş hissiyatını yaşamak, şimdiye kadar görünen en doyurucu darbe mekaniklerini görmek için bile bu oyun oynanır diyorum. Senaryo temelli bir video oyunu var karşımızda ama oyunu bitirdikçe açıklan bölümlerle doyurucu bir deneyim yaşadığımı söyleyeyim. Ayrıca, yazı içerisinde bahsettiğim harita yapısıyla birlikte oyuncuyu fazla zorlamayan, kafa karıştırmayan bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatırım. Harika grafikleri, muhteşem fizik motoru, rüyanıza girecek düzeydeki sesleriyle Resident Evil 2, 2019 senesine harika bir başlangıç yapmamızı sağlıyor.